Artık biz de, eğer Sayın Akçay ve Sayın yolcu42den fırsat bulabilirsek, yavaş yavaş konuyu açmaya başlayalım. İlk olarak Eyyamen Ma-dudat tan başlayalım.
Bu ifade üzerinde bir zamanlar Hasan Bey ile çekiştik. Fakat Hasan Bey in dediği dediktir. Kendisinden başkasını dinlemez. Çünkü otomatiğe bağlamıştır; ufak bir değişiklik Hasan Beyi bozar.
Evvet.
Eyyamen ma'dudat bir elin parmakları kadar gün, yani sınırı belli olan bir müddet filan değildir. (Hasan Beyin inanışı).
Eyyamen ma'dudat,
gelip geçici sayılı günlerdir. Hani deriz ya : üç-beş gün; işte o.
Gelip geçicidir ama sınırları, ne kadar uzun veya kısa olduğu belli değildir.
https://hanifler.com/showthread.php?t=2791&page=2
Bu konuyu siz kendiniz değerlendirin diye ayetleri vereyim:
3/ÂLİ İMRÂN-23: E lem tera ilellezîne ûtû nasîben minel kitâbi yud’avne ilâ kitâbillâhi li yahkume beynehum summe yetevellâ ferîkun minhum ve hum mu’ridûn(mu’ridûne).
Kendilerine Kitab dan nasip verilenleri görmedin mi? Aralarında hüküm vermek için Allah ın Kitabına davet olunuyorlar, sonra onlardan bir grub geri dönüyor ve onlar yüz çevirenlerdir
3/ÂLİ İMRÂN-24: Zâlike bi ennehum kâlû len temessenen nâru illâ
eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin), ve garrahum fî dînihim mâ kânû yefterûn(yefterûne).
Bu, onların -Ateş bize sayılı günlerden başka asla dokunmayacak- demeleri sebebiyledir. Ve onların dînleri hakkında iftira etmiş oldukları şeyler, kendilerini aldattı
Saygılarımla.
Galip Yetkin