Unutulmuş Şahitlik: İnsanın Kendisine Karşı Tanıklığı
“O gün onların ağızlarını mühürleriz, elleri bize konuşur, ayakları da yaptıklarına şahitlik eder.”
(Yâsîn, 36:65)
Kur’an, insanı dışarıdan değil, içeriden ifşa eder.
Ve bunu en çarpıcı şekilde, mahşer sahnelerinde yapar.
Kendini savunabileceğini mi sandın?
O gün, ağzın susacak.
Konuşma hakkı ellerine, ayaklarına, hatta derine verilecek:
“Derileri kendi aleyhlerinde tanıklık eder.” (Fussilet, 41:20)
Bu, sadece ahiret günüyle ilgili değil.
Bugün de yaptıkların seni yazıyor.
Bir defter değil, senin bedenin yazıyor.
Adımların nereye gittiğini, ellerin neye uzandığını, gözlerin neye takıldığını...
Kur’an’ın Gizli Gerçeği:
Hiçbir şey unutulmaz.
“Yaptıkları küçük-büyük her şey, satır satır yazılmıştır.”
(Kehf, 18:49)
Yani "kimse bilmiyor" dediğin her şey, kayıttadır.
Unuttum sandıkların, sadece senin belleğinden silindi.
Evrenin kaydında duruyor hâlâ.
Kur’an, insanın kendi bedenini bile bir “şahit” ilan ederken, bize ne anlatıyor?
Şunu:
Sen, kendi yalanına bile inanan bir varlıksın.
Ama bedenin, buna eşlik etmeyecek.
Zira hakikatle uyumsuz hiçbir şey sonsuzlukta ayakta kalamaz.
Bu dersin özeti:
– Hiçbir davranış “boşlukta” kalmaz.
– Her şey bir iz bırakır, her iz bir şahit olur.
– Ve her şahit, bir gün dile gelir.
O gün geldiğinde, seni senin dışında kimse yargılamayacak.
Kendi uzuvların bile sana karşı tanıklık edecek.
Ve belki de o zaman şu ayeti ilk kez “gerçekten” anlayacaksın:
“İnsana şah damarından daha yakınız.”
(Kâf, 50:16)
https://dersvekuran.blogspot.com/202...iklari_26.html