Allah Kimden Yana? Aynı İlaha Edilen Dualar ve Şehadet Yarışı
Din, Milliyet ve Şiddet Arasında Allah Tasavvurunun Eleştirisi
İngiliz askerleri savaşa giderken dua ederler. Eller göğe açılır, “Allah’ım, bize zafer nasip et!”*
Arap askerleri de aynı şekilde ellerini semaya kaldırır: “Allah’ım, bizi muzaffer eyle!”*
İsrailli subaylar da dua eder: “YHVH bizimle olsun!”*
Herkes kendi kutsal kitabına ve Allah’a sığınır ama çoğu zaman bu Allah, esasında aynı Allah’tır. Oysa savaşın sonunda kazanan bir taraf olur. Ve her taraf, zaferin veya yenilginin ardından hâlâ aynı Allah’a iman eder. Bu çelişki, teolojik değil, siyasidir.*
Ve asıl mesele şudur: Allah kimden yana olur?
⚔️ DUALI CEPHELER, AYNI ALLAH: MÜCADELE KİME KARŞI?
Dünyanın birçok yerinde din adamları, kendi milletlerinin çıkarları doğrultusunda Allah’ı sahaya sürer.
İngiliz din adamları, kralları kutsar.
Arap din adamları, iktidarlarını korumak için Allah adına fetvalar verir.
İsrailli hahamlar, toprak işgallerine Tevrat’tan gerekçeler bulur.
Hepsi Allah adına konuşur, Allah’ı kendi bayraklarının altına çeker. Böylece Allah, sanki bir ulusun ilahı hâline gelir. Ama bu tavır Kur’an’a, İncil’e ve Tevrat’a tamamen terstir. Çünkü:
“O, göklerin ve yerin Rabbidir.” (Bakara 255)
Allah ayrım yapmaz.
Bu ayetlere rağmen Allah, sanki milli takımın teknik direktörüymüş gibi lanse edilir. Maçlardan önce bile takımlar dua eder. Kazanırlarsa Allah destek oldu, kaybederlerse “imtihandı.”
Bu, Allah’ın evrenselliğini milliyetle sınırlamak demektir. Ve bu bir inanç değil, şirktir. Çünkü Allah’ın taraf olması için, diğer tarafa karşı olması gerekir. Oysa O, “Rahman’dır; inanana da inanmayana da rahmet eder.”
---
🩸 ALLAH UĞRUNA ÖLDÜRMEK Mİ, ALLAH UĞRUNA YAŞAMAK MI?
Her taraf, kendi ölülerini “şehit” ilan eder. Kendi askerini yücelten ilahiler, diğer tarafın “kâfirliği” üzerine kurgulanır. Ama eğer aynı Allah’a dua ediliyorsa, kimin duası kabul edildi?
Şehadet kavramı da bu noktada sulandırılmıştır. Kur’an’da “şehit”, doğruluğa şahitlik eden demektir, savaşta ölen değil:
“Ve böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki insanlara şahit olasınız.” (Bakara 143)
Ancak şehitlik, savaşla özdeşleşince, din bir anlamda öldürme güdüsünün kutsanması hâline dönüştü. “Allah için öldürmek” dini bir erdemmiş gibi sunuldu. Oysa Kur’an şöyle der:
“Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış birini öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur.” (Maide 32)
🧠 ALLAH’IN TARAFI: ADALET VE MERHAMET
Kur’an’a göre Allah’ın tarafı bellidir. O, ne bir millete ne bir toprağa ne de bir siyasi lidere bağlıdır. Allah, doğru olanın yanındadır:
“Allah, adaletli olanları sever.” (Mâide 42)
“Allah, zalim topluluğu sevmez.” (Âl-i İmrân 57)
Yani Allah, dua edenin diliyle değil, eylemiyle ilgilenir. İngilizce dua da etsen, Arapça da, İbranice de; eğer adil değilsen, Allah’ın desteğini alamazsın.
---
🧨 MİLLETLERİN İLAHIYLA EVRENSEL ALLAH ARASINDAKİ ÇATIŞMA
Bugün savaşan her taraf, aynı Allah’a dua edebilir. Ama bu, Allah’ın çelişkili olduğu anlamına gelmez. Bu, insanların Allah’ı kendi çıkarlarına göre eğip büktüğünün göstergesidir.
Bu da iki temel ilah tasavvuru doğurur:
1. Milliyetçi İlah: Bayrak, sınır ve savaşla kutsanan; bir ırkı diğerine üstün gören ilah.
2. Evrensel Allah: Adalet, rahmet ve barışı yücelten; herkesin Rabbi olan Allah.
Kur’an’ın Allah’ı, ikinci olandır. O, milletlerin, bayrakların, resmi orduların Allah’ı değildir. O, zulme karşı çıkan, barışı savunanların yanındadır.
---
🔚 SONUÇ: ALLAH’I SAHAYA SÜRMEYİN
Allah'ı taraf tutmaya zorlamak, O’nu bir savaş aparatına indirgemektir. Oysa gerçek din, Allah’ı kendi tarafına çekmek değil, kendini Allah’ın adaletli tarafına çekmektir.
Milliyetçi dualar, silahların kutsanması, ölümlerle kutsallık yarışı… Bunlar, insanın Allah anlayışının ne kadar yozlaştığını gösterir.
Gerçek soru şu olmalı:
“Ben Allah’tan yana mıyım, yoksa Allah’ı benden yana mı yapmaya çalışıyorum?”
---
İşte bu fark, din ile ideolojiyi, hak ile hamaseti, tevhid ile şirki birbirinden ayıran sınırdır.
https://dersvekuran.blogspot.com/202...ha-edilen.html