Uzman Üye
Üyelik tarihi: Mar 2009
Mesajlar: 137
Tesekkür: 11
70 Mesajina 80 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 18
|
Üveykler Üzülmesin!
Üveykler Üzülmesin!
Belletmen, yanan bir köz gibidir. Eğer tam yanamamışsa ateşi kızgın kor olur, yakar düştüğü yeri. Bu da çoğu zaman en sevdikleri olur. Diline, kalbine, özüne hâkim olup kirli duygularına gem vurmayı başarabilendir belletmen. Üşüdüğünde Mevlana’nın şefkatli kollarında ısınan yine belletmenin ta kendisidir. Zira aşk ateşinde erimesi lazımdır.
ÂŞIK
Âşık olan kırılsa da kırmaz kimseyi
Sokulsa da yılan gibi okşar başları
Gönül koymaz öyle unutur olanları
Açar ellerini inler gece yarısı.
Kalbini oklardan alamaz Âşık.
Bakışlar karanlık hastadır artık..
İdraksiz dostlara aldırma Âşık
Sen sevdanı söndürme, yansın artık.
Bizim Âşık hoş tutar gönülleri
Durmaz Aşık; bulsun diye Rabb’ini..
Âşık olan tutar herkesin elinden
Sever ölesiye, canlı tüm bedeni.
Sen nasıl aşıksın Yunus misali?!
Bu nasıl yemindir? Kesilse başı;
Durmak yok, öteleri bulmalı.
Âşık söyle, kalbin neyle boyalı?
Gönül evidir, insanı dengede tutan. “Gönül yarasıdır, kapanmaz” dememişler mi hem?!... “Evin kristalden ise kimsenin camına taş atma!” sözünü çok tekrar ederdi abim.. örümceklerle, akreplerle bile geçinmesini bilen; Havari timsali, çiçek kokulu, fütüvvet ruhlu, babayiğit, gönülsüz, elsiz, dilsiz, dipdiri canlar gerek.. hayatı hamlelerle dolu, bir ayağı uçuruma gider gibi görünse bile.. dönüşlerde düşse bile.. yokuşlarda yorulsa bile.. çile sokaklarında gözü yaşsız olsa bile.. olur be dostum, üzülme sen! Yeter ki Hz. Ömer (R.A.) gibi “Havf-Reca” dengesini unutma.. Mus’ab’ın (R.A.) sadakatini tak boynuna.. edep imandandır; o halde haya elbiseni sakın çıkarma! Gönül al, gönül ver. İzin ver, girsinler ama kırılma, sıkılma, çatlama, gönül koyma! Hele hele sakın kin tutma!
Hocamız şöyle diyor; “ Delikanlılık bir dönemeçtir. Bu dönemde hırs, inat ve şehvet insanda en azami şekilde kendini gösterir zaten bunlar insanda olur ve de en ileri şekilde olmalı. İşte delikanlı gerçek yiğit; iradesini ortaya koyup bunları dizginlemesini bilen ve müspet yola kanalize edendir. Bu dönemde ben, beraber olduğum bütün arkadaşlarımı şimdi gidiyor, köylerinde de olsa buluyor, arkadaşlarımdan haklarını helal etmelerini istiyorum.”
Biz hayatı kimden öğrendik ki ?! Bizatihi yaşayan ve anlatandan değil mi?! İşte bize bir şey daha öğretiyor; gençlikte geçimsizlikler bazı hareketlerimizden dolayı olur ama önemli olan bunu ahirete götürmeyip burada hakları helal ederek gönülleri hoş tutmaktır.
Hoşgörü ve diyalog adına gönülsüz de olunur, cansız da… Sevgi çağlayana dönüşmeli. Çeşmeler kurmalıyız, susayan gönülleri sulamak için… Köprü olmalı. Basmalılar, acıtmalılar gönlümü; karşıdaki gerçek hayatın Kevserinden kana kana içmeleri için… Hemen yakınma, vazgeçme dostum! Anlamıyorlar diye onlara niye kızıyorsun? İçine at.. kendin yan.. deliler gibi dolaş ama anlatma onların çirkin yanlarını.. dön bak kendine.. sen anladın mı abini? Üzmedin mi hiç?!... Hem kalbinde olan acıyla yatıp, bu acıyla kalkıp, yepyeni bir yüzle; “Günaydın!” demek, tebessümle koltuğunun altına almak, onu bitirebilir, kim bilir?! Dinlemiyorlar diye niye onları suçluyorsun? Demek ki dinletmesini bilmiyorsun! Aralarında dolaş, dertlerine derman ol; yılan gibi soksalar bile, konuşmasını bilmeseler bile… Onlar yanlış konuşuyor da odalarına bile girmek istemiyorsan suç sende! Niye onları öyle konuşturuyorsun? Ne yapıyorsun onlara?! “Yılanın başı küçükken ezilir!” Niye müdahale etmedin? Kaçma onlardan, hiçbir şeyi halledemezsin! Sırt sırta vermiş, düello edeceksin neredeyse!.. Dön! Hemen, gel yüz yüze.. sevdiğini göster. Her şeye rağmen ona deliler gibi yandığını anlasın. Hata yapmak kolaydır. Hataya sabretmek zordur. Biz zora talip olmadık mı Dostum?! O halde bu erken pes de nerden çıktı, daha yolun yarısındayken?!... Daha çok işler yok mu?! Onların susadığını nasıl hissetmezsin? Bu kadar kalpsiz misin?!
Onların istediği ağabeyliği bir gül demeti halinde onlara sunacaksın. Koklayacaklar, koklayacaklar; “Abim!” deyip abisiyle yatacaklar. Düşlerinde abisini görecekler. Onları alacaksın içine, alacaksın kalbine.. bahçevan gibi su vereceksin.. ışıklarını kontrol edeceksin. Fidan onlar. Çiçeklere gösterdiği titizliği onlara da göstermelisin. Fidan büyüyüp meyve vermeli. Çürütme onları!!!...
Talebeleriyle problemleri olan bir belletmene...
|