| 
				 Aşık Hüdai 
 
			
			Gönül Çalamazsan
 Gönül çalamazsan aşkın sazını
 Ne perdeye dokun ne teli incit
 Eğer çekemezsen gülün nazını
 Ne dikene dokun ne gülü incit
 
 Bülbülü dinle ki gelesin coşa
 Karganın namesi gider mi hoşa
 Meyvesiz ağacı sallama boşa
 Ne yaprağını dök ne dalı incit
 
 Bekle dost kapısın sadık dost isen
 Gönüller tamir et ehli dil isen
 Sevda Sahrasında Mecnun değilsen
 Ne Leyla'yı çağır ne çölü incit
 
 Rızaya razı ol hakka kailsen
 Ara bul mürşidi müşkülde isen
 Hakikat şehrine yolcu değilsen
 Ne yolcuyu eğle ne yolu incit
 
 Gel haktan ayrılma hakkı seversen
 Nefsini ıslah et er oğlu ersen
 Hüdai incinir inciden versen
 Ne kimseden incin ne eli incit
 
 
 Ayrı Duruyor
 
 Ey erenler yine bozuldu bendim
 Manalar dilimden ayrı duruyor
 Aşkın ateşine yandıkça yandım
 Dumanım külümden ayrı duruyor
 
 Bağbancı hasiret sümbül çiğdeme
 Bir od düştü yanar dertli sineme
 Seher vakti bülbül gelmez bu deme
 Bülbülüm gülümden ayrı duruyor
 
 Bu benim derdimin yok mu ilacı
 Bitip tükenmiyor çektiğim acı
 Gazel döktü şu ömrümün ağacı
 Yaprağım dalımdan ayrı duruyor
 
 Katlanayım dedim derde mihnete
 Gayrı gönül dayanmıyor hasrete
 Kader kısmet aldı attı gurbete
 Hüdai ilimden ayrı duruyor
 
 Makbuldür
 
 Faydası olmayan bahardan yazdan
 Yüce dağbaşının kışı makbuldür
 Cahilin ettiği sohbetten sözden
 Alimin hayali düşü makbuldür
 
 Lokma yeme muhannetin elinden
 Kurtulaman sonra acı dilinden
 Namertlerin kaymağından balından
 Merdin kuru yavan aşı makbuldür
 
 Hüdai konuşur bir ince dilden
 Hal ehli olmayan bilir mi halden
 Bilgisiz görgüsüz duygusuz kuldan
 Ölülerin mezar taşı makbuldür
 
				__________________Kimse kimsenin yargıcı değil, olmamalı da zaten..Herkes kendi üzerinde gözetmen ve yargıç olsun..Kendimizi rahatsız edelim, dünyamız değişsin...Belki o zaman huzuru bulmuş benliğimiz başkalarına kendiliğinden ışık saçar../Elif.
 
				 Konu Barış tarafından (16. August 2009  Saat 02:34 PM ) değiştirilmiştir.
 |