Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20. September 2008, 12:23 AM   #3
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Takvânın önemi şu âyetle çok net bir şekilde ortaya konuyor.

Lokman suresi âyet 33:

“Ey insanlar! Rabb’inize takvâlı davranın. Öyle bir günden korkun ki, o gün, ne baba evladı için, ne evlat babası için, hiç bir şeyin üstesinden gelemeyecek. Evet, Allah’ın sözü gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. Ve çok kandırıcı olanın kandırması, sizi Allah hakkında kandırmasın!”
Kur’ân bir çok âyette ittikâ edenleri övmekte ve onlara ait güzel özellikleri sıralamaktadır. Kur’ân böylece insanları bu sıfatları kazanmaya, gerçek anlamda ittikâ sahibi olmaya davet ediyor.

Bakara suresi âyet 1-5:

“Elif Lam Mim.
Bu kitap, asla kuşku yok, bir yol göstermedir takvâlılara,
Ki onlar, görülemeyene inanırlar ve namazı kılarlar ve kendilerine verdiklerimizden bağışlarlar,
ve sana indirilene ve senden önce indirilene ve öteki dünyaya kesin inanırlar.
Onlar, Rabb’lerinin doğru yolu üzerindedirler, ve kazananlar da onlardır.”

Al-i Imran suresi âyet 14-17:

“Kadınlara, oğullara, yığın yığın altın ve gümüşe, besili atlara, hayvanlara ve ekine karşı duyulan aşırı istek, insanlara güzel gösterildi. Oysa bunlar yalnızca şimdiki hayatın geçici malıdır. Varılacak güzel şey ise, Allah’ın katındadır.
-De ki: “Bütün bunlardan daha iyisini size bildireyim mi? Takvâlılar için, altından ırmaklar akan, temelli yerleşecekleri Bahçeler ve tertemiz eşler ve Allah’ın hoşnutluğu vardır. Ve Allah kulları görendir.
Onlar (Takvâlılar), Rabbimiz! Biz gerçekten inandık; öyleyse günahlarımızı bağışla ve bizi Ateş cezasından koru” derler.
Sabredenler, özü-sözü bir olanlar, boyun eğenler, eli açıklar ve her seherde bağışlama dileyenlerdir.”

Al-i Imran suresi âyet 133-136:

“Ve Rabbinizin bağışlamasına ve takvâlılar için hazırlanmış, gökler ve yer kadar geniş olan Bahçe için yarışın.
Ki onlar (takvâlılar) bollukta ve darlıkta bağışta bulunurlar, öfkelerini tutarlar ve başkalarını bağışlarlar,- çünkü Allah, iyilik yapanları sever,-
Ve onlar (takvâlılar) kötülük yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde, Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen bağışlama dilerler, -zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir?- Ve onlar işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.
İşte bunların karşılıkları, Rab’lerinden bağışlanma, altlarından ırmaklar akan ve orada temelli kalacakları Bahçelerdir. Çalışanların karşılığı ne güzeldir!”

Zümer suresi âyet 33-35:

“Oysa, gerçekle gelen ve onu doğrulayanlar var ya, işte onlar, takvalılardır.
Onlara, Rabb’lerinin katında, diledikleri her şey vardır, - işte bu, iyilik yapanların karşılığıdır,-
Ki Allah, onların yaptıklarının en kötüsünü bile örtsün ve onlara, yaptıklarının en güzeliyle karşılığını versin.”

Tevbe suresi âyet 44:

“Allah’a ve son güne inananlar, mallarıyla ve canlarıyla savaşma söz konusu olduğunda, senden izin istemezler. Ve Allah takvalıları bilendir.”

Maide suresi âyet 8:

“Ey inananlar! Haydi! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten tanıklar olun! Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adaletli olun. Bu, takvâlı olmaya daha yakındır. Ve Allah’tan sakının. Evet, Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”

Maide suresi âyet 93:

“İnanan ve iyi işler yapanlara, tatmış olduklarından dolayı bir sorumluluk yoktur. Yeter ki takvâlı davransın, inansın, iyi işler yapsın, sonra takvâlı davranıp inansın ve sonra takvâlı davranıp iyilik yapsınlar. Ve Allah iyilik yapanları sever.”

A’raf suresi âyet 35 :

“Ey Âdem’in çocukları! Size, aranızdan, âyetlerimizi anlatan elçiler geldiğinde, kim takvâlı davranır ve kendini iyileştirirse, işte onlara kaygı yoktur ve onlar üzülmeyecekler de.”

Zümer suresi âyet 33:

“Oysa, gerçekle gelen ve onu doğrulayanlar var ya, işte onlar takvâlılardır.”

Teğabün suresi âyet 16:

“Gücünüz yettiğince Allah’tan sakının ve buyruklarını dinleyin, boyun eğin; mallarınızdan, kendinizin iyiliğine olarak bağışlayın. Kim, benliğinin açgözlülüğünden korunursa işte, başarıya ulaşanlar, ancak onlardır”

Bakara suresi âyet 177:

“Yüzlerinizi doğuya ya da batıya çevirmeniz Birr değildir. Ama Birr, Allah’a, Son Gün’e, meleklere, Kitap’a, peygamberlere inanmak; sahip olduklarından akrabalara, yetimlere, yoksullara, yolcuya ve dilenenlere ve boyundurukları çözmeye Allah sevgisi için vermek ve namazı kılmak, zekatı vermektir. Ve sözleştiklerinde, sözlerini tastamam yerine getirenler, sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabredenler, işte içtenlikli olanlar bunlardır. Ve işte takvâlılar da bunlardır.”

Enbiya suresi âyet 48, 49:

“Hiç kuşkusuz, Musa. Ve Harun’a Ayırıcı ve bir aydınlık, takvâlılara bir Hatırlatma vermiştik,
ki onlar, Saat endişesi içinde gaybda Rabb’lerinden korkarlar.”

Al-i Imran suresi âyet 76:

“Hayır! Ama her kim, sözünü yerine getirir ve takvâlı davranırsa.... Evet, Allah işte o takvâlıları sever.”

Rum suresi âyet 30, 31:

“Öyleyse sen, yüzünü içtenlikle dine çevir; Allah, insanları hangi doğa üzere yaratmışsa, o doğallıkla. –Allah’ın yaratmasında hiçbir değişme yoktur: İşte, dosdoğru din budur, ama insanların çoğu bilmez,-
O’na yönelerek. Ve O’na takvâlı davranın ve namazı kılın ve ortak koşanlardan olmayın.”

Tevbe suresi âyet 7:

“ Tanrılar uyduranlar için, Allah ve Elçisi katında nasıl bir antlaşma olabilir?! Kendileriyle Kutsal Mescit’in yanında antlaştıklarınız bunun dışındadır. Öyleyse onlar, size doğru davrandıkça, siz de onlara doğru davranın. Gerçekten Allah, takvâlıları sever.”

Hud suresi âyet 49:

“-İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce, bunları ne sen biliyordun, ne de halkın.- Öyleyse sabret, evet sonuç, takvâlılarındır.”
Takvânın kazandırdıkları:

Buraya kadarki açıklamalarımızda takvâ’nın sözcük ve kavramsal anlamlarını açıklamıştık. Önemini de belirtmiştik. Şimdi de Takvâ’nın insana dünya ve ahirette sağlayacağı kazançları Kur’ân’da görelim.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla