RUM SURESİ'NE GİRİŞ
Rum suresi Mekke’de 84. sırada inmiş olup adını 2. ayetteki “
الرّومer-Rum [Bizans]” sözcüğünden almıştır. Pasajlarındaki konu bütünlüğü, surenin bir defada veya yakın aralıklarla indiğini göstermektedir.
Sure, bu ayetler indiği dönemde henüz olmamış, daha sonra meydana gelecek olan tarihi olayları ve sonuçlarını [Bizanslılarla İranlılar arasında meydana gelecek savaşta Bizanslıla*rın galip gelmesini] bildirerek başlamaktadır. Verilen bu bilgiler, surenin inişinden yıllar sonra aynen gerçekleşmiştir. Geleceğe dair bu bilgiler, Kur’an’ın Allah tarafından indirildiğinin en büyük kanıtlarındandır.
Surede evrendeki birçok ayet [işaret, delil] gözler önüne serilerek Allah’ın kudreti vurgulanmaktadır. Dünyaya bel bağlayıp ahireti ihmal eden inançsızlar kınanmakta, ahirete dair birçok uyarı amaçlı sahne nakledilerek inkârcılar uyarılmaktadır. Ayrıca Resulullah ve müminler teselli edilmekte ve moralleri yükseltilmektedir.
https://youtu.be/My1V6nmBDCQ Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 410. Bölüm Rum suresi 1. Bölüm
https://youtu.be/RnUohPqBsYY Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 411. Bölüm Rum Suresi 2. Bölüm
MEAL
RAHMAN RAHÎM ALLAH ADINA
1 – Elif [1], Lâm [30], Mim [40] .
2 – 6- Rumlar, yeryüzünün en alçak yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah’ındır. Ve o gün müminler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. O [Allah], kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder [galip kılar]. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, Azîz’dir [çok güçlüdür], Rahîm’dir [çok merhamet edicidir].
7 – Onlar [insanların çoğu], basit yaşamdan görüneni bilirler. Ve onlar, ahıretten gafil olanların ta kendileridirler.
8- Kendi içlerinde hiç düşünmediler mi ki, Allah, göklerde, yerde ve bu ikisi arasında bulunan her şeyi ancak hak ile ve belirlenmiş bir süre için yaratmıştır? Ve şüphesiz insanlardan çoğu, Rabblerine kavuşmayı kesinlikle inkâr edenlerdir.
9- Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü kazıp altüst etmişler, onu bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de onlara nice açık delilleri getirmişlerdi. O hâlde Allah onlara zulmedecek değildi; fakat onlar kendilerine zulmetmekteydiler.
10 - Sonra Allah'ın âyetlerini yalanladıkları için, o, kötülük eden kimselerin akıbetleri “en kötü” oldu. Onlar alay da ediyorlardı.
11, 12 – Allah, yaratmayı ilkin yapar, sonra onu iade eder. Sonra da O’na döndürülürsünüz. Saat’in dikildiği gün de suçlular ümidi keserler.
13 –Ortak koştuklarından, onlar için şefaat edecekler de bulunmaz. Ve onlar, ortaklarını inkâr edenler oldular.
14 – Ve Saat’in dikildiği günde de; işte o gün onlar, ayrılırlar.
15- Şimdi iman etmiş ve salihatı işlemiş kimselere gelince; artık onlar, bir bahçe içinde neşelendirilirler.
16 – Şu küfreden, ayetlerimizi ve ahiret buluşmasını yalanlayan kimselere de gelince; işte onlar azap içinde hazır bulundurulurlar.
17, 18- O halde, Allah’ın arındırılması! Akşama erdiğinizde de, sabaha erdiğinizde de... Gece sırasında da, öğleye erdiğinizde de… Göklerde ve yerde hamd de sadece O’na aittir.
19- O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarır ve yeryüzüne ölümünden sonra hayat verir. Sizler de işte öyle çıkarılacaksınız.
20 - Sizi bir topraktan yaratması da Kendisinin ayetlerindendir. Sonra da siz, şimdi, dağılıp yayılan bir beşersiniz.
21- Yine O’nun ayetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratmış, aranıza bir sevgi ve merhamet koymuştur. Şüphesiz ki, bunda tefekkür edecek bir kavim için nice ayetler vardır.
22 - Yine göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin değişikliği O'nun âyetlerindendir. Şüphesiz bunda bilginler için nice ayetler vardır.
23 - Yine gecede ve gündüzde uyumanız ve lütfundan rızık aramanız O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda kulak verecek bir toplum için nice ayetler vardır.
24- Yine O’nun âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için şimşeği gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Şüphesiz ki, bunda aklını kullanacak bir kavim için nice ayetler vardır.
25 - Göğün ve yeryüzünün kendi emriyle durması yine O’nun ayetlerindendir. Sonra sizi yeryüzünden bir tek çağırışla çağırdığı zaman bir de bakarsınız ki siz çıkarılıyorsunuz.
46 – Size rahmetinden tattırsın, emriyle gemiler akıp gitsin diye ve şükredersiniz diye lütfundan rızık aramanız için rüzgarları müjdeciler olarak göndermesi de O’nun ayetlerindendir.
26 - Göklerde ve yerde kim varsa hepsi de O'nundur. Hepsi de O'na saygı duyanlardır.
27 – Ve O, yaratmayı başlatan, sonra onu çevirip yeniden yapandır. Ve bu O'na çok kolaydır. Ve göklerde ve yerde en yüce örnek O'nundur. Ve O, Azîz’dir, Hakîm’dir.
28 - Allah, size kendinizden bir örnek veriyor: Hiç size rızık olarak verdiğimiz şeylerde yeminlerinizin malik olduklarından [yasa ile size teslim edilen kişilerden] ortaklarınız bulunur da onlarla siz eşit olur ve kendinize çekindiğiniz gibi onlarla da karşılıklı çekinir misiniz? İşte Biz, aklını kullanan bir toplum için âyetleri böyle açıklarız.
29 - Bilakis zulmetmiş kimseler, bilgisizce hevalarına uydular. Peki, Allah'ın şaşırttığını kim yola getirebilir? Onlar için yardımcılardan da yoktur.
30 - O halde sen yüzünü, hanif olarak [eski inançlarını terk eden biri olarak] dine, insanları üzerine ilk olarak yaratmış olduğu Allah'ın fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik söz konusu değildir. Dosdoğru/ayakta tutan din, budur. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.
31, 32 – Kalben O’na yönelenler olarak, O’na takvalı davranın, salatı ikame edin, müşriklerden; dinlerini parça parça bölmüş, fırka fırka olmuş kimselerden de olmayın. -Her fırka kendi yanlarındaki şeylerle böbürlenmektedir.-
33, 34 - İnsanlara bir sıkıntı dokununca da, Rabblerine yönelerek O’na yalvarırlar. Sonra, onlara kendinden bir rahmet tattırınca, bir de bakarsın ki, içlerinden bir grup, kendilerine verdiğimiz nimetlere nankörlük etmek için Rabblerine şirk koşarlar. -Haydi faydalanın bakalım! Yakında bileceksiniz.-
35 - Yoksa Biz, onlara bir sultan [delil] indirmişiz de o [delil], onların O'na [Allah’a] ortak koştukları şeyleri mi söylüyor?
36 - Biz insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman da, onunla şımarırlar. Ellerinin önceden yaptığı şeyler sebebiyle kendilerine bir kötülük isabet ederse, hemen onlar umutsuzluğa düşerler.
37 – Onlar, şüphesiz Allah’ın dilediği kimseye rızkı serdiğini ve ölçülendirdiğini de mi görmediler? Şüphesiz bunda iman edecek bir kavim için ayetler vardır.
38 – Öyleyse, yakınlık sahibine, miskine ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah'ın yüzünü [rızasını] dileyenler için daha hayırlıdır. Ve bunlar felah bulanların ta kendileridir.
39 – Ve insanların malları içinde artsınlar diye ribadan verdikleriniz, Allah yanında artmaz. Allah'ın yüzünü [rızasını] dileyerek zekattan verdikleriniz … İşte o kimseler, kat kat arttıranların ta kendileridir.
40 - Allah, sizi yaratan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldüren ve sizi diriltendir. Hiç sizin ortak koştuklarınızdan, bunlardan birini yapacak kimse var mı? Allah, onların ortak koştuklarından münezzeh ve çok yücedir.
41- İnsanlar dönerler diye; kendilerinin elleriyle kazandıkları şeyler yüzünden, yaptıklarının bir kısmını onlara tattırmak için karada ve denizde fesat/kargaşa ortaya çıktı.
42 - De ki: Yeryüzünde gezin de bundan öncekilerin akıbeti nasıl olmuş bir bakın. Onların çoğu ortak koşanlar idiler.
43 – 45 Öyleyse, Allah’tan, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru/koruyan dine çevir. O gün onlar, O’nun [Allah’ın], iman eden ve salihatı işleyen kimselere lütfundan karşılık vermesi için bölük bölük ayrılırlar. Şüphesiz O, kâfirleri sevmez. Kim inkâr ederse, artık inkârı kendi aleyhinedir. Kim de salihi işlerse, artık onlar da kendileri için döşek [rahat bir yer] hazırlamış olurlar.
48 – Allah, rüzgârları gönderendir. Sonra bunlar [rüzgârlar], bir bulutu savururlar. Sonra O [Allah], onu gökyüzünde nasıl dilerse öyle yayar ve onu parça parça kılar. Sonra da sen, onun derinliklerinde yağmur çıkar görürsün. İşte O [Allah], onu kullarından dilediği kimselere isabet ettirdiği vakit, onlar, müjdelenirler [mutlu olurlar].
49 - Hâlbuki onlar, önceden; daha önce üzerlerine indirilmeden evvel kesinlikle ümit kesenlerdirler.
50- Öyleyse Allah’ın rahmetinin eserlerine bir bak; yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphe yok ki O, mutlaka ölüleri diriltir ve O, her şeye gücü yetendir.
51 - Ve ant olsun ki Biz, bir rüzgâr göndersek de onu [ekini] sararmış görseler, mutlaka onun arkasından küfretmeye başlarlar.
52 – Bu nedenle sen ölülere işittiremezsin. O daveti, arkalarını dönmüş giderlerken sağırlara da dinletemezsin.
53 – Sen körleri de sapıklıklarından hidayete getiremezsin. Sen ancak âyetlerimizi iman edeceklere duyurursun; artık onlar Müslümanlardır.
54 – Allah, sizi güçsüz olarak yaratandır. Sonra güçsüzlüğün arkasından kuvvet kıldı. Sonra kuvvetin arkasından güçsüzlük ve ihtiyarlık kıldı. O, dilediğini yaratır. Ve O, en iyi bilendir, en iyi güç yetirendir.
55 - Ve kıyametin kopacağı gün günahkârlar bir saatten fazla durmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle döndürülüyorlardı.
56 - Kendilerine ilim ve iman verilen kimseler de diyecekler ki: “Ant olsun ki, Allah'ın kitabında, dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu, ölümden sonra dirilme günüdür. Fakat siz bunu bilmiyordunuz.
57- Artık o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermez. Onlar, bağışlanmazlar da.
58 – Ve ant olsun ki Biz, insanlar için bu Kur'ân'da tüm örneklerden kesinlikle örnekler getirdik. Ve ant olsun ki sen, onlara bir âyet de getirsen o küfretmiş kimseler: “Siz, sadece, batıl şeyleri ortaya koyanlarsınız” diyeceklerdir.
59 – İşte, bilmeyen kimselerin kalpleri üzerine Allah böyle damga vurur.
47 – Ve ant olsun ki Biz, senden önce birtakım elçileri kavimlerine gönderdik de, onlar, onlara, apaçık delilleri getirdiler. Sonra Biz, günah işleyen kimselerden intikam aldık. Müminlere yardım da, Bizim üzerimize bir hak idi.
60 - Şimdi sen sabret. Şüphesiz Allah'ın vaadi haktır. Sakın kesin inanmamış kimseler seni hafifleştirmesinler.