halukgta Nickli Üyeden Alıntı
Sayın Hakkı Yılmazın Kur’anı Allah tan başka kimse tebliğ etmemiş tir düşüncesinden yola çıkarak, aşağıda vereceğim iki ayet üzerinde yine, Hakkı Yılmazın meallerinden ve karşılaştırmalı diğer meallerden de faydalanıp düşünmeye çalışalım.
Hakkı Yılmaz Bakara 97: “De ki: “Kim cibrîl'e düşmansa, bilsin ki şüphesiz Allah onu [cibrîl'i], Kendisinin bilgisi gereği, iki eli arasındakileri doğrulayıcı, inananlar için bir yol gösterme ve müjde olarak senin kalbine indirmiştir.”
Yukarıdaki ayeti isim bazında değil de, anlatmak istediklerini düşünmeye çalışalım. Demek ki düşman olunan birisi var ki Cibril e kim düşmansa diye başlıyor. Burada madem isim bazında bir anlaşmazlık var isim zikretmeyelim. Ama birilerinin düşman olduğu birisi var demek ki Rabbim böyle söylüyor. Devamına bakalım Rabbim ne diyor? Kim düşmansa şunu çok iyi bilsin ki Allah onu kendisinin bilgisi gereği, yani kendisinin verdiği bilgiler doğrultusunda, ellerinin getirdiklerini doğrulayıcı inananlar için yol gösterici bilgileri senin kalbine indirmiştir diyor. Şimdi burada Rabbim ile elçisi arsında bir varlıktan bahsedildiği çok açık. Ona hem düşman olunuyor, hem de Allah onu işaretiyle belirterek, kendisinin bilgisi dâhilinde bilgiler getirdiğinden bahsediyor. Birçok ayetinde bizlere rehber, yol gösterme olarak Kur’anı indirdiğini belirtiyordu Rabbim. Demek ki bu indirilen apaçık kur’an, belki direk adı zikredilmiyor ama bunu diğer ayetlerde zikrettiği şeklinden anlıyoruz. Burada açıkça Allah kitabı indirirken aracı olduğunu belirttiği halde hayır aracı yok direk Allah indirmiştir dersek bu ayeti doğru açıklar mı sizce?
Şimdi de Necm suresini inceleyelim, acaba burada vah yedilen kur’an Allah mı tebliğ ediyor, yoksa ismin vermeden görevli bir başkası mı iletiyor onu anlamaya çalışalım. Yine önce Sayın Hakkı Yılmazın mealini alalım.
Necm suresi:
1 - İndiği zaman necme kasem olsun ki [Parça parça inmiş âyetlerin her bir inişi kanıttır ki] ,
2 - arkadaşınız sapmamıştır, azmamıştır.
3 - O, hevasından da konuşmuyor.
4 - O, kendisine vah yedilen vahiyden başka bir şey değildir.
5 - Ona, onu müthiş kuvvetleri olan öğretti.
6 - O, üstün akıl sahibi. Ki istiva etmiştir O.
7 - Ve O, en yüksek ufukta idi.
8 - Sonra yaklaştı ve hemen sarktı.
9 - İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu.
10 - Hemen de kuluna vah yettiğini vah yetti.11 - Gönlü, gördüğünü yalanlamadı.
12 - Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? [onun gördüğü şey hakkında onunla mücadele mi ediyorsunuz?]
13 - Andolsun onu, başka bir inişte daha gördü.
14 - Son sidrenin yanında.
15 - Ki onun yanında oturulan bahçe vardır.
16 - O zaman sidreyi kaplayan kaplıyordu.
17 - Göz şaşmadı ve azmadı.
18 - Andolsun, Rabbinin ayetlerinin en büyüğünü gördü.
Yukarıdaki ayetler üzerinde düşünelim şimdide. Burada arkadaşımız sapmamıştır azmamıştır derken dikkat ederseniz ismini zikretmiyor peygamberimizin ama biz bunun Hz. Muhammet olduğunu anlıyoruz. Tıpkı bu ayette geçen Cebrail ve kur’an ismini zikretmediği gibi. Allah şöyle söylüyor; (O, kendisine vah yedilen vahiyden başka bir şey değildir.) Buradaki anlatım şekline dikkat edelim lütfen. Bir bilgi vah yediliyor yani bildiriliyor ama Allah kendisinden bu bilginin geldiğini söyleme gereği duyuyor. Eğer bizzat kendisi bildirmiş olsaydı bunu neden söylesin. Şu cümle çok önemli bence üstünde iyice düşündüğümüzde çok iyi anlaşılıyor. (Ona, onu müthiş kuvvetleri olan öğretti. O, üstün akıl sahibi……) Dikkat edin Rahman yine burada tastikleyici en üst konumda, bakın ne diyor? Peygamberimize kur’anı öğreten çok kuvvetli, üstün akıl sahibi olan birisi öğretti diyor. Demek ki çok açık bir öğretici var. Şimdi şöyle bir soru gelebilir akla. Burada çok müthiş kuvvetli, akıl sahibi olan Allah tır diyen çıkabilir. Bunu söylersek Yaratıcının yüceliğini çok basite almış oluruz ki, bunu düşünmek kuranın bütününe ters düşer. Allah kendisini büyüklük ve yücelik kriterlerinin birisiyle anlatmaz, izah etmez hiçbir zaman. O kendisi için bizim anlayacağımız şekliyle, ben ol dediğimde o iş olur tarzında anlatır yüceliğini. Demek ki rabbin kur’anı tebliğ için gönderdiği bir görevli var arada. Ayette gelen görevlinin bakın nereden göründüğünü söylüyor?
(Ve O, en yüksek ufukta idi. Sonra yaklaştı ve hemen sarktı. İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu. Hemen de kuluna vah yettiğini vah yetti.)
Şimdide bu sözler üzerine düşünelim. Tebliğ edicinin ufuktan göründüğünü söylüyor Allah, çünkü yaratan kendisi olsa bir başka şahıstan bahsetmez, ufuktan göründüm derdi. Ufuktan görünen iyice yaklaştığını ve peygamberimizle iki yay uzaklığı kadar yakın olduğunu söylüyor. Şimdi hatırlayalım. Bu görünen ve bu kadar yakına gelen Rabbim olabilir mi? Asla ve asla olamaz. Çünkü kur’anda Musa peygamberimizin Rabbi görme isteğini ve daha sonra anlatılanı hatırlayın lütfen. Rabbim bu kıssasıyla asla beni hiç biriniz göremezsiniz diyordu bu ayetinde. Peki, burada ufuktan görünen ve peygamberimize yaklaşan kimdi o zaman? Yaratan olmadığına göre görevli birisi var demek ki. Yaklaştıktan sonra vah yedilmesi gereken bildirildi kendisine diyor. Devamına bakalım ayetin.
(Gönlü, gördüğünü yalanlamadı. Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? Andolsun onu, başka bir inişte daha gördü.)
Yukarıdaki sözleri düşünelim şimdide. Peygamberimizin gördüğünü yalanlamadığını söyledikten sonra çok dikkat edin lütfen Rahman kendisinden bahsetmiyor, bir görevli olduğu çok net anlaşılması için, Onun gördüğü şeyden kuşkumu duyuyorsunuz diyor. Hatta onu bir kez değil birçok kez inişinde de gördüğünü belirtiyor. Burada görünen ve birçok kez tebliğ için gelen Rabbim asla olamaz. Çünkü onu görmenin mümkün olmadığını bizlere çok açık kur’anda belirtmişti. Demek ki görünen ve ayetleri getiren Allah değil, bizzat rabbin görevlendirdiği bir melek.
Değerli arkadaşlarım ben kur’anı anlamaya çalışırken çok dikkatli ve itinalı olmaya çalışıyorum elimden geldiğince, rabbim yanıltmasın. Kur’an ayetlerini anlamaya çalışırken bir bütün olarak düşünmek gerektiği gibi, birçok kişinin de fikrinden faydalanmak bizleri daha doğruya götüreceğine inanıyorum. Tek kaynağa bağlı olmak bizi yanıltabilir. Ben bu ayetlerden, Rabbin kur’anı görevlendirdiği bir meleği tarafından ilettiğini, tebliğ ettirdiğini anlıyorum. Rabbim yanıltmasın. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
|