Tekil Mesaj gösterimi
Alt 6. May 2010, 09:41 PM   #5
hiiic
Uzman Üye
 
hiiic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2010
Mesajlar: 1.979
Tesekkür: 1.908
1.298 Mesajina 2.732 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 27
hiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud ofhiiic has much to be proud of
Standart

Vahdet-i vucut vardır, kuranda da geçer ancak Allaha göre vardır. Kula göre vahdeti vucut yoktur. Allah herşeyi kuşatmıştır yani herşeyde Allahın gücü ve dilemesi vardır o herşeyi görür herşeyi kudretiyle ayakta tutar (bu konu taaa atomlardan başlar).

O sebeple Vahdet-i vucut Allaha göre vardır. Bize göre ancak algılayıp anlayabildiğimiz kadarı vardır ve zaten ondan sorumluyuz.

Mesela gayb denen şey de kula göre vardır. Allaha göre gayb yoktur. Allaha göre gayb alemi yada bilinmeyen alem yoktur.

Şimdi vahdeti vucutu açalım, aynı anda hem kör hem sağır hemde felçli birisi olduğunuzu düşünün (böyle insanlar gerçekten var). Madde varmı? varsa nerede var? madde neye benzer? beyni çalışıyor yani bu kişi düşünüyor ancak ne görüyor nede hissediyor, öyleyse ne yapacak başlayacak düşünmeye madde hakkında fikrince algı kapasitesi sınırınca zan kurmaya. Zanlar yalandır ve zannın bir çoğu günahtır. Dışarda ölümden sonra ne olduğuda bize kapalı, biz ölüm ötesine karşı hem kör hem sağır hemde felçliyiz, ne yapıyoruz gayb alemi için başlıyoruz fikir yürütmeye. Oysaki Allah bu hayatı rüyaya benzetiyor ve gerçek hayatın öldükten sonra başlayacağını söylüyor.

O bakımdan vahdeti vucut sadece Allah için geçerli. Kul algı ve kudret kapasitesinden hesaba çekilecek. Yani günah işlediği zaman bunu ALlah yaptırdı demek bizim geleneksel vahdeti vucutcuların dediği kuru zan ve günah.

Yoksa vahdeti vucut zaten var, hemde kurana göre var;

Allah herşeyi kuşatımıştır. Madde üzerinde hertürlü yetkiye sahiptir. Kullarına çok yakındır ve dilediğini doğru yola iletir, dilediğinide sapıklığında bırakır. İstedeiğine istediği işi yaptırır.
Ancak kötülüğü emretmez, onu iradeye bırakmıştır ki zaten nefs kötülüğü emreder.

Kalbinde fitne olan kişi bu hakikatleri kendi az bir dünyalık menfaati uğruna kullanmaya çalışır, kendi iradesini yaratıcının iradesiyle denk düşürmeye çalışır, iradesinden geçtiğini anlatmaya çalışır. Pek Yakında iradesinden geçip geçmediğini Allah ona gösterecek.

Yoksa vahdeti vucut kavramıyla anlatılmak istenen zaten kuranda yazar.

Burunonun dediği gibi; Yaratıcı yeryüzünde iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır, yeryüzündeki kötü insanlar da kendi iradelerini hakim kılmak için yaratıcının iradesini kullanmaya çalışır.

Allah ismini bile kullanarak hegomanya oluşturmaya çalışanlar Allahın kudreti üzerinden de hegomanya kurmaya çalışıyorlar. bu tür konulara dikkat edelim inşallah
hiiic isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hiiic Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Barış (7. May 2010), Miralay (14. May 2010)