Selamun Aleykum! Değerli Ali Rıza Borazan Kardeşim!
Alıntı:
Ali Rıza Borazan Nickli Üyeden Alıntı
KUR'ANDAKİ AYETLERİ KUR’ANDAKİ AYETLERLE ANLAMA METODU
Kur’an, peygamberimizin peygamber oluşuyla peygamberlik tarihinin bitişi arasındaki bir kültürü yansıtır Kuran’ın inişinden önceki ve Kur'anın inişinden sonraki Arap toplumlarının kullandığı dil Kuran’ın dilini yansıtmaz. Bu sebeple sözlüklerde geçen anlamlar Kuran’ın kastettiği manayı vermez. Kur’andaki kelime ve ayetlerin açıklamasını sözlüklerdeki anlamlarla anlaşılmaya veya açıklanmaya çalışılırsa. ilgi ve alakası olmayan, yorumlar ortaya çıkar. bir örnek verecek olursak.
Ümmi: Sözlükte, Okuma yazma bilmeyen anlamında kullanıldığı halde Kuran’da hiç bir kitaba tabii olmayan Mekke müşriklerin Özelliklerini yansıtır. Yani Allaha inandıkları halde Allahtan gönderilmiş olan kitaplara, peygamberlere. ve ahret alemine inanmayan toplum olarak anlatılır..
62/2 O ümmiler içinde kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan onları arındırıp temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içindeydiler
.
29/48 Bundan önce sen hiç kitap okuyan değildin ve onu sağ elinle de yazmıyordun. Böyle olsaydı batılda olanlar kuşkuya kapılırlardı.
7/157 Onlar ki yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de geleceği yazılı bulacakları ümmi haber getirici olan elçiye uyarlar o onlara ma’rufu emrediyor. Münkeri yasaklıyor. Temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor. Ve onların ağır yüklerini üzerindeki zincirleri indiriyor, ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler işte kurtuluşa erenler bunlardır
Demek ki ayette de geçtiği gibi ümmi kelimesi okuma yazma bilmeyen anlamında değil, hiçbir kitaba bağlı olmayan anlamındadır.
Zaten ilerde de bunları detayı ile anlatacağız. bir ticaret yapan bir kişinin okuma yazma bilememesi eşyanın yapısına uygun değildir.
|
Allah Razı olsun. Kelimeler de insanlar gibi doğarlar gelişirler ve bazen ortadan kalkarlar. Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi "arabiyyen " ifadesi bunu çok güzel açıklar.
"ümmi" kelimesi kesinlikle okur yazar olmayan anlamında değildir.
Kur’an’da geçen ÜMMÎ ifadesi “Anakentli (Mekke’nin içinde doğmuş, büyümüş, yaşamış, taşralı olmayan, bedevî olmayan)” demektir. Bu ifade, Mekkelilere peygamberimizin kendi içlerinden biri olduğunu, hemşehrileri olduğunu, yakından tanıdıkları ve yabancı olmayan birisi olduğunu vurgulamak için kullanılmıştır. Kur’an’da, peygamberimizin Mekkelilerin kendi içlerinden biri olduğu konusu üzerinde duran daha bir çok ayet vardır (Sad; 4, Kaf; 2, Tövbe; 128). Yani peygamberimiz; okuyup yazabilen, Ümmî/ Anakentli (Mekke’nin içinde doğmuş, büyümüş, yaşamış, taşralı olmayan, bedevî olmayan) birisidir.
Alıntı:
Ali Rıza Borazan Nickli Üyeden Alıntı
Kur’an daki ayetler genelde iki Kısma ayrılmıştır. 1)Müteşabih olan ayetler 2)Muhkem olan ayetler:
3/7 "Sana kitabı indiren odur. Ondan kitabın anası(Temeli) olan bir kısım ayetler Muhkemdir. Diğerleri ise Müteşabihdir. Kalplerinde bir kayma olanlar fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan Müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise biz ona inandık, tümü rabbimizin katındadır derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez
Muhkem olan ayetlerin anlamı açıktır. Yoruma ve tevile ihtiyaç yoktur. Ama Müteşabih olan ayetler inceleme ve tahlil neticesinde ancak kastettiği mana algılanabilir. Muhkem ve Müteşabih ayetler hem Kuran’ın içinde vardır. Hem de eşyanın yapısında vardır. Kurandan bir müteşabih ayete örnek vermeye çalışalım.
|
Değerli Kardeşim!
Vermiş olduğunuz bu ayete göre müteşabihin tevilini bir tek Allah bilebilir. Başka kimse bilemez. İlimde derinleşenler de sadece bunu onaylarlar.
Cenabı Allah kendisinin dışında kimsenin bilemeyeceği müteşabih ayetleri neden göndersin ki?
Vermiş olduğunuz ayet, bu noktalama işareti ile yazdıklarınızın tümünü geçersiz kılar.
Vermiş olduğunuz ayet;
"HUvelleziy enzele aleykel Kitabe minhu ayatun muhkematun hünne Ümmül Kitabi ve uharu müteşabihat* fe emmelleziyne fi kulubihim zeyğun feyettebiune ma teşabehe minhübtiğael fitneti vebtiğae te'viylih*
ve ma ya'lemu te'viylehu illAllahu, ver Rasihune fiyl ılmi yekulune amenna bihi küllün min ındi Rabbina* ve ma yezzekkeru illâ ulul elbab;"
O , Kitab’ı sana inzal etti. Ondan ayetler muhkemdirler; ki onlar Ümmül’Kitabdır. Ve diğerleri ise müteşabihdirler. Amma kalplerinde zey’ /maksattan dönmüşlük, seçememezlik, perde olanlar, fitne isteyerek ve onun te’vilini arzu ederek ondan müteşabih olanına tabi olurlar.
O’nun te’vilini ancak Allah ve ilim’de rasih/derinleşmiş, araştırma inceleme ehli olanlar bilir. şöyle derler: “O’na iman ettik; hepsi Rabbimizin indindendir”. öz akıl sahiplerinden başkası tezekkür edemez.
ancak bu noktalama işareti ile yazılırsa yazılarınız bir anlam kazanır.
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.