Tekil Mesaj gösterimi
Alt 4. October 2008, 02:10 AM   #1
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart İsa Hrıstiyan mıydı?

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

İlhan Akkurt adında bir KArdeşimizin yaptığı çok değerli biğr çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.


Hz. İsa’nın sağlığında O’nun, sözleri belirli bir otorite ve kural oluşturularak yazılı bir metinde toplanmamıştı. Çünkü bizzat O’nun yanında eğitilmiş inananları O’nun öğretilerini biliyorlardı. Belki yazılı bir metine ihtiyaç olmaması, Hz. İsa’nın dünyaya geri dönüşü çok yakın bir zaman diliminde gerçekleşme beklentisi de olabilir. Çok yakın bir zaman diliminde (hatta daha onlar hayattayken)Hz. İsa dünyaya yeniden gelip, inananları mükâfatlandırıp diğer insanları ise cezalandıracak olması ve dünyanın sonunun yakın olması böyle bir ihtiyaca gerek kalmıyordu. Havariler Hz. İsa’nın söz ve eylemlerini dilden dile aktarıyor ve uzak beldelere onun hatıraları irşat mektupları vasıtasıyla iletiyorlardı. Fakat ilerleyen zaman diliminde beklentiler gerçekleşmeyince ve Havarilerin bir bir dünyadan ayrılmaları, onların Hz. İsa’dan naklettikleri hatıraların kaleme alınmasına neden oldu. Çeşitli yörelerde birçok yazılı belge ortaya çıktı. Bunların birçoğu kutsal kitap beklentisini karşılamak için yazılmamıştı. Hz.İsa’nın Yahudi kökenli inananları hala kutsal kitap olarak Tevrat’ı okumaya devam ediyorlardı. Roma topraklarındaki diğer inananların elinde ise daha çok Pavlus’un Mektupları vardı. Daha henüz Tevrat’ın yerine geçeçek bir İncil anlayışı oluşmamıştı.

Hz. İsa’nın sağlığında O’nun, sözleri belirli bir otorite ve kural oluşturularak yazılı bir metinde toplanmamıştı. Çünkü bizzat O’nun yanında eğitilmiş inananları O’nun öğretilerini biliyorlardı. Belki yazılı bir metine ihtiyaç olmaması, Hz. İsa’nın dünyaya geri dönüşü çok yakın bir zaman diliminde gerçekleşme beklentisi de olabilir. Çok yakın bir zaman diliminde (hatta daha onlar hayattayken)Hz. İsa dünyaya yeniden gelip, inananları mükâfatlandırıp diğer insanları ise cezalandıracak olması ve dünyanın sonunun yakın olması böyle bir ihtiyaca gerek kalmıyordu. Havariler Hz. İsa’nın söz ve eylemlerini dilden dile aktarıyor ve uzak beldelere onun hatıraları irşat mektupları vasıtasıyla iletiyorlardı. Fakat ilerleyen zaman diliminde beklentiler gerçekleşmeyince ve Havarilerin bir bir dünyadan ayrılmaları, onların Hz. İsa’dan naklettikleri hatıraların kaleme alınmasına neden oldu. Çeşitli yörelerde birçok yazılı belge ortaya çıktı. Bunların birçoğu kutsal kitap beklentisini karşılamak için yazılmamıştı. Hz.İsa’nın Yahudi kökenli inananları hala kutsal kitap olarak Tevrat’ı okumaya devam ediyorlardı. Roma topraklarındaki diğer inananların elinde ise daha çok Pavlus’un Mektupları vardı. Daha henüz Tevrat’ın yerine geçeçek bir İncil anlayışı oluşmamıştı. Hıristiyan dünyada ilk defa Kutsal Kitap (Kanon-onaylanmış metin) oluşturan Sinoplu Marcion’dur. Marcion 137 yılında Tevrat’ı ve Musevilikle olan bağları atarak (hatta Tevrat’taki Tanrı Yehova’yı bile reddetmiştir) sadece Pavlus’un Mektupları’yla Luka İncili’nden oluşan Kutsal Kitabını oluşturmuştur.71 Konuyu ilk gündeme getiren olmuştur. İyi organize edilmiş cemaatler oluşturmaya başladı. Bu kitapları, eğitim, iman ve ibadet kaynağı olarak kullanılmaya başladı. Bu gelişmeler kiliseyi harekete geçirdi. Kilise gelişmenin gerisinde kalmamak için Marcion ile çatışmaya başladı ve onu sapkın (heretik) ilan edip kiliseden uzaklaştırıldı. Böylece kilisede kutsal kitap-kanon arayışı başladı. Gerçi henüz merkezi bir kilise anlayışı henüz oluşmamıştı. Suriye, İskenderiye ve Roma önemli merkezlerdi. Tabi bu kolay olmadı. Çünkü Suriye, Filistin, Mısır, Anadolu, Yunanistan ve bütün Roma Toprakları’nı kapsayan geniş bir coğrafyada yayılmış Hıristiyan topluluklar vardı. Birçoğu da birbirleriyle tam uyuşmuyordu ve yüzlerce yazılmış metin bulunmaktaydı. Harekete geçen kilise otoriteleri –babaları belirli bir metin üzerinde anlaşmaları kolay olmadı ve uzun zaman aldı. Uzun çalışmalardan sonra kanon son şeklini, bu konuda toplanan birçok konsülden sonra, Roma Katolik Kilisesinin 8 Nisan 1546 da düzenlediği Trent konsilinde almıştır. Daha önceleri kanona dahil edilmeyen “Yuhanna’nın Vahyi “ Kanona dahil edilerek İncil 27, Tevrat ise 45 kitap olmak üzere, toplam 72 kitaptan oluşan Kitabı Mukaddes kanonuna son şekil verilmiştir. Bu konu hakkında, Türkçe İncil metninin sonuna ilave edilmiş açıklamalar kısmında ‘İncil’e Giren Kutsal Yazılar Nasıl Bir Araya Getirildi ‘ başlığı altında şu açıklamalar bulunmaktadır.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Barış (4. October 2009)