Tekil Mesaj gösterimi
Alt 4. January 2011, 09:09 PM   #7
ebu Maruf
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 111
Tesekkür: 18
39 Mesajina 55 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
ebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud ofebu Maruf has much to be proud of
Standart

Alıntı:
Anonymous Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Selam.

Ben de bu velilik konusunda fikrimi belirtmek istedim. Yanlış bildiklerim varsa uyarınız lütfen.

Allah, iman sahiplerinin Veli'sidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların dostları tağuttur ki, kendilerini nurdan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennemin dostlarıdır. Orada sürekli kalacaklardır onlar. Bakara 257

İman sahibi olduğum için Allah'tan başka yetkili veli/evliya tanımam.
Dostum bu ayete nisbet açıklama yapıyorum.Zira buna benzer bir çok ayet mevcut.
"Tâğutun aslı, tağâ fulân yatğû denildiğinde, o kimsenin kadrini ve haddini aşması demektir."

Peygamberler, âlimler, sâlih kimseler ve evliyâ, insanları kendilerine ibâdet etmeye zorlamamışlardır.Aksine insanları bundan şiddetle uyarmışlardır.Hatta Allah Teâlâ'nın cinlere ve insanlara peygamberler göndermesi; onları Allah Teâlâ'yı birlemeye ve O'nun dışındaki ilahları inkâr etmeye çağırmak içindir.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

ولقد بعثنا في كل أمة رسولاً أن اعبدوا الله واجتنبوا الطاغوت [ سورة النحل من الآية: ٣٦ ]

“Şüphesiz ki biz, (geçmişte) her ümmete bir peygamber gönderdik (ve ona şöyle söylemesini emrettik): ‘Yalnızca Allah’a ibâdet edin.Tâğuta ibâdet etmekten sakının.” (Nahl Sûresi: 36)

Dost anlamında bakarsanız onlarca ayetten görebileceğiniz gibi her mü'min her mü'minin evliyasıdır. Yani bu atama ile olan yetkisel bir durum değildir. Mümin dostlarım için ben de bir veliyim. Hepimiz veliyiz.
Umumi velilik ve hususi velilik arasındaki farkı iyi anlamak gerekli aksi taktirde
Peygamberlerin derecelerinide diğer kullar gibi algılamak gerekli halbuki bir çok Ayeti Kerimede nebilerden bahsedilirken onlar salih kullardandı diye buyrulur.
Halbuki her kul için bu izahat yoktur.

Tabi ben Mümin derken tevhid ehlini kastediyorum. Ağzıyla "biz müslümanız" diyen ama şirke kapılmışları değil. Öldükten sonra "ben mümindim ama itikadda yanılmışım, hataya düşmüşüm ya da atalarım/imamlarım beni düşürdüler" gibi bir bahane söz konusu olamaz.
Mümin tabiki tevhid üzere olandır buda kalp ile olur.Dil ile yapılan şehadet bizim indimizde müminlikdir.KAlpleri bilen ALLAH c.c dır.Biz kişinin söylediğine göre hareket ederiz.Kalbine göre hükmedemeyiz.
Zamanında Mekkedeki ebu cehil de, ebu leheb de, tüm müşrikler de her şeyin üstünde Allahı bilir ve ona taparlardı ama onlara müşrik dendi ve cehennemlik oldular. Onlar Allah tarafından verilmiş yetki ile donatılmış gördükleri Lat Uzza ve Menat'ı yani putlarının sembolize ettiği yaratıkları ve kendilerini Allahın yarattığına ve Allahın sonsuz gücüne inanırlardı. Ama aynı zamanda Lat ve Uzza ve Menatın Allah tarafından verilmiş yetkisel güçlerine(!) de inanırlardı. Bunun üzerine düşünmek gerek. Zaten müşrik demek herhangi bir konuda Allah'a ortak koşan demektir. Tarihi biraz kurcalayıp peygamberimizin görevlendirildiği dönemdeki müşriklerin inançlarını araştırmak, tevhidin ne olduğunu anlamamıza daha iyi yardımcı olur. Bir çok insanın zannettiği gibi putlar yapıp onların fiziki şahsına tapan Allah tanımazlar değillerdir.
Dostum daha öncede bununla ilgili açıklama yapmıştım.Müşrik şirk koşandır.Şirk koşulana tapılır yani en az 2 tane İlah vardır diye düşünen kişininkidir.
Ebu Cehiller ve ebu Lehebler Onlar yerde 7 gökte 9 ilah olduğunu kabul ederlerdi hepsinede secde ederlerdi.Her birinin kendisine has bağımsız güçleri olduğuna inanır yani ALLAH ın o ilahlara vermeden o ilahların kendilerinin gücü olduğunu sanırlar.
En büyük ilahında ALLAH olduğuna inanırlardı.Halbuki Ehli tasavvuf Şeyhe yada evliyaullaha tapmaz.Ona secde etmez sadece vesile olarak kabul eder.Onların tasarrufunu ALLAH dan aldıklarını kabul eder.Bu yukarıda belirtilmiştir.Aynı mevzuyu açmak istemiyorum.Veliullahın tasarruf kısmını tekrar okumanı tavsiye ederim.

Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin/evliyanın ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! (Araf 3)

Allah'ın berisinde bir yetkiye sahip olduğunu sanarak farkında olmadan RABLİĞE ortak koştukları zatlar da en az sizin benim kadar aklı kıt, kusurlu, yanlışlarla dolu YARATIKLARDIR.
İşte asıl şirk anlayışı budur dostum ALLAH ın berisinden yani ondan bağımsız.İlah zaten bir şeye bağımlı olsa ilah olmazki.Yaratılmış olur yaratılanda ilah olmaz.Benim bahsettiğim şirkde budur.
Ehli tasavvuf ise velinin ALLAH tarafından yaratılmış bir mahluk olduğunu bilir.Mahluk ilah olmadığı için tapınmaz.


De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kim?" De ki: "Allah." De ki: "O'nun yanında başka evliya mı/destekçiler mi edindiniz? Bunlar kendilerine bile yarar sağlayıp zarar verme gücünde değiller." De ki: "Körle gören yahut karanlıklarla ışık bir olur mu? Yoksa Allah'a, tıpkı O'nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da yaratış/yaratılanlar kendileri için benzeşir hale mi geldi?" De ki: "Allah'tır her şeyi yaratan, O'dur Vâhid ve Kahhâr olan." Rad 16
İşte bak ayeti kerimede yoksa ALLAH a tıpkı onun yarattığı gibi yaratan ortaklar .buldular
buyruluyor.Şirkin izahı veriliyor ayeti kerimede.Halbuki ehli tasavvuf veliye verilen nimetin ALLAH tarafından verilmiş olduğu kabul edilir.Yaratmak ise yoktan var etmektirki.Hiç bir ehli tasavvuf bunu iddia etmemiştir.

Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi! Ankebut 41
Dostum nasılki insan ALLAH c.c izin vermeden yürüyemez,hareket edemez.Zahiri boyuttan bahsediyorum ki anlaşılsın.Halbuki zahiren dostlardan veya herhangi birinden yardım ister insan.
Örnek;Doktor Bey bana yardım edebilirmisiniz kolum kırıldı.
Bu Doktor Şifa dağıtıyor manasına gelmez.ALLAH ın c.c ona verdiği ilim çerçevesinde vesilelerin hangi sünnetullah üzere süre geldiğini kavrayıp.Hangi hastalığın şifasının genel olarak ALLAHU TEALA nın hangi vesilede gizlediğini öğrenip o vesileye yönlendirir.
İllaki ilaç yazar.
Halbuki Şifa dağıtan olsa ilaç yazmaz ki ol der olur.
Evliyaullahda bu yeteneğe ALLAH dan beri sahip olsalar neden ALLAHU TEALAYA yalvaracaklarki onlarda ol der olur.
Dikkat ettiysen himmetin açıklamasında ALLAHA dua ederler ALLAHA yönelirler belirtiliyor.O kısmı tekrar okuyup izah edilmek istenen meseleyi tefekkür etmeni dilerim

Allah hepimizi dosdoğru yoluna iletsin.
Amin


Gözünüzü açıp kendinize gelin! Arı duru din yalnız ve yalnız Allah'ındır! O'ndan başkasını veliler edinerek, "biz onlara, bizi Allah'a yaklaştırmaları dışında bir şey için kulluk etmiyoruz." diyenlere gelince, hiç kuşkusuz Allah onlar arasında, tartışıp durdukları konuyla ilgili hükmü verecektir. Şu bir gerçek ki, Allah, yalancı ve nankör kişiyi iyiye ve güzele kılavuzlamaz.
Bak dostum kulluğun altını çizdim.
Velileri sevmek onlara kulluk etmek değildir.Tekrar belirtiyorum Ehli tasavvuf Şeyhe Kulluk etmez,secde etmez,ibadet etmez


Yazılanların çok iyi tefekkür edilip irdelenmesi gerekli.
Konumuz aslında himmetti velilik meselesi ayrı bir konudurda ister istemez burda o konuyada girmek durumunda kaldık.Benim ricam konunun ana başlığının üzerinde müzakere edilmesidir.Zira o kadar dağılıp gidiyorki konular anlaşılmadan geçilince yazılanlardaki asıl işlenen konu anlaşılmıyor
ebu Maruf isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla