Tekil Mesaj gösterimi
Alt 5. January 2011, 06:17 PM   #14
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşim!

Alıntı:
ebu Maruf Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Dostum bakın verdiğiniz ayetin sanırım 10-15 çeşit mealde evliya kelimesinin ya velisidir yada dostudur olarak verildiğini belirttiğim halde.Siz halen ALLAHA yakın olanlar olarak veriyorsunuz.
O halde burdaki bütün kardeşler güvensiz mealleri kaynak olarak veriyorlar.O halde ya siz bir meal yazın burdaki kardeşlerimiz diğer mealleri bırakıp sizin mealinize göre kaynak versinler.
Kaldıkı yakınlıkla dostluk arasında mana olarakda çok fark yoktur.
Bana yakın olan birisinin akrabalık bağı yoksa o zaten benim dostumdur.
Yani kelimelerin kök ve mastarlarına inilecek olursa zaten hiç bir mealin doğruluğu söz konusu olamaz.
Türk diline göre meal yapılabilmesi mümkün değildir.Buna ne sizin nede meal yazan insanların ilmi yetmez.Size sizin yazılarınızdan küçük ve büyük sesli uyumuna uymayacak bir çok kelime bulabilirim.Buda ne olur bunların türkçe olmadığı manasına gelir o durumda buna mealde denemez sizin iddianıza göre.
Meal kelimesi bile başlı başına türkçe değildir.
O halde sizin vereceğiniz her Ayet mealine ben kelimeler eş anlamlı olduğu halde itiraz ederek konuyu başka yerlere taşıyabilirim.
Şimdi böyle yaparsam bu müzakeremi olur elinizi vicdanınıza koyun ve kendi kendinize cevabını verin.

selametle



Sorularınızı ve yazdıklarınızı görünce yazıların yeterince tefekkür edilip irdelenmediğini düşünüyorum.


Alıntı:
dost1 Nickli Üyeden Alıntı

yazımıza



cevabını vermişsiniz. İleri sürdüğünüz tez ile ayet arasında nasıl bir ilişki kurdunuz bilemem.
Örnek verdiğiniz bu ayet:
Açın gözünüzü! Allah'ın velîlerine –ki onlar inanan ve takvalı davranan kimselerdir– kesinlikle kaygı yoktur. Onlar üzülmeyecekler de ayrı bir necmdir.

Yunus;62–63: Açın gözünüzü! Allah'ın velilerine -ki onlar inanan ve takvalı davranan kimselerdir- kesinlikle kaygı yoktur. Onlar üzülmeyecekler de.

Yunus;64: Onlara dünya hayatında ve âhiret hayatında müjde vardır. Allah'ın sözleri için değişiklik diye bir şey yoktur. İşte bu, en büyük kurtuluşun ta kendisidir.

Ayrı bir necm olan bu Âyet grubunda da yine çok önemli ve çok özel bir konu açıklanmaktadır. Bu konu, - اولياء اللّه evliyâullâh = Allah'ın velileri / yakınları, yardımcıları konusudur.
Çarpıtılması sebebiyle dinî hayatta bir takım hurafelerin ve sapık akımların oluşmasına yol açmış olan bu konu, önemli olduğundan incelemeye tâbi tutulacak, bunun sonucunda da Kur'ân terminolojisine ait olan "Allah'ın Evliyası" ifadesinin gerçek anlamı ortaya konacaktır.
Aşağıdaki cevabı veriyorsunuz.

Alıntı:
ebu Maruf Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Dostum sizin iddianıza göre yakınlık olan mananın burda ALLAH ın yakın olduğu kulları olarak algılanması gerek.
HAlbuki ALLAHU TEALA Herklese yakındır.Halbuki onlarca mealin tabiriyle bakarsın ALLAH ın dostları manası çıkar.

Bu ifadeniz yani veliliğin yardımcılık manası bence doğru olmasa da şunu belirtiyim.
O halde ALLAHın yardımcıları evliyalar ise bu durumda himmet zaten hakdır.
ALLAH kendilerine tasarruf vermediği insanlar nasıl olacakda ALLAH a yardımcı olacaklar
Eğer yazıyı bırakın tefekkür ederek ve irdeleyerek okumayı normal olarak okusaydınız bu "ALLAH kendilerine tasarruf vermediği insanlar nasıl olacakda ALLAH a yardımcı olacaklar" sorunuzun cevabını görürdünüz.

Ben yine de bu sorunuzun cevabını yazımdan alıntı yaparak vereyim.

"...
Buraya kadarki açıklamalarımızdan çıkan sonuç şudur: اولياء اللّه - evliyâullah sözcüğünün esas anlamı Allah'a yakın olanlar demektir. "Allah'a yakın olanlar" ise, Rabbimizin ifadesiyle "muttaki müminler'dir."


Bu noktada sorulması gereken soru şudur:
"
Acaba muttaki müminler Allah'a nasıl yakın olabiliyorlar?" Rabbimiz bu sorunun cevabını da yine Kur'ân'da vermiştir:

(Muhammed: 7) Ey inananlar! Eğer Allah'a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlamlaştırır.

(Âl-i İmran: 52) Îsâ onlardan inkârı sezince şöyle konuştu: "Allah'a gidişte benim yardımcılarım kim?" Havariler dediler ki: "Biz Allah'ın yardımcılarıyız. Allah'a iman ettik biz. Tanık ol, biz Müslümanlarız."

(Saff: 14) Ey iman etmiş olan kimseler! Allah'ın yardımcıları olun! Hani Meryem oğlu İsa Havarilerine; "Allah'a gidişte benim yardımcılarım kimdir?" demişti de havariler; "Biz Allah'ın yardımcılarıyız." cevabını vermişlerdi. Bunun ardından İsrâîloğullarından bir zümre iman etmiş, bir zümre de küfre sapmıştı. Nihayet Biz, iman sahiplerini düşmanlarına karşı güçlendirdik de onlar üstün geldiler.


Görüldüğü gibi, yukarıdaki Âyetlerin açık ifadelerinde Allah'a yardımdan ve Allah'ın yardımcılarından bahsedilmektedir. Herkesçe malûmdur ki, bizzat Allah'ın kendisine yardım etmek imkânsızdır; Yüce Allah da böyle bir yardımdan ve yardımcılardan müstağnidir. Nitekim Rabbimizin muttaki müminleri kendisine velî [yakın ve yardımcı] kabul etmesi de O'nun aczinden, düşkünlüğünden, güçsüzlüğünden, ihtiyacından kaynaklanmamaktadır.

Rabbimiz bir Âyetinde bu hususu şöyle açıklamaktadır:

(İsrâ: 111) Ve de ki: Hamd [övgü] , hiçbir çocuk edinmeyen, mülkte kendisi için herhangi bir ortağı bulunmayan, düşkünlükten dolayı yardımcısı olmayan Allah'a özgüdür. Ve O'nu [Allah'ı] büyükle dikçe büyükle [ululadıkça ulula] !


O halde, muttaki müminlerin, hiçbir yardıma ve yardımcıya ihtiyacı olmayan Allah'a –sözcüğün hakikat anlamıyla– nasıl yardımcı olabildiğini anlamak için şu hususlarda dikkatle zihin yormak gerekmektedir:



• Allah insanları ne için yaratmış, onlara neden kitaplar ve peygamberler göndermiş ve onlardan neler istemiştir?

• Allah'ın insanlardan istedikleri kimler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir, Sünnetullah nasıl cereyan etmektedir?

• Allah'ın düşmanları kimlerdir, bunlar neler isterler, nasıl davranırlar?

Bu soruların cevapları hem belli hem de kolaydır:

..."

Cevabın geri kalan kısmını yazımızdan inceleyebilirsiniz.

Değerli Kardeşim!

Kur'an Arabiyyen gelmiştir. Meallendirilmesi de Arabiyyenin kurallarına göre olur. Sizin ya da benim görüşlerimize göre değil.

Sizin örnek verdiğiniz mealleri yazan insanlar metne ve dile sadakat göstermedilerse bu onların sorunudur.

Arap bir tanıdığınız varsa sorun bakalım "veli,evliya,vela,mevla" kelimelerine ne diyecekler.


Alıntı:
ebu Maruf Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Yani kelimelerin kök ve mastarlarına inilecek olursa zaten hiç bir mealin doğruluğu söz konusu olamaz.
Bu dediğiniz doğruysa dünyada bilim diye birşey olamaz.


Alıntı:
ebu Maruf Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Türk diline göre meal yapılabilmesi mümkün değildir.Buna ne sizin nede meal yazan insanların ilmi yetmez.
Türk diline göre meal yapılabilmesi mümkün değilse Türklerin Allah'ın vahyinden sorumlu tutulabilmeleri de mümkün değildir.


Alıntı:
ebu Maruf Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Size sizin yazılarınızdan küçük ve büyük sesli uyumuna uymayacak bir çok kelime bulabilirim.Buda ne olur bunların türkçe olmadığı manasına gelir o durumda buna mealde denemez sizin iddianıza göre.
Kullandığımız kelimelerde büyük ve küçük ses uyumuna uymayan kelimeler varsa bu o kelimelerin "Türkçe" olmadıklarına ve başka dillerden geçmiş olduklarına kanıttır.

Türkçe olmayan bir sözcük "Türkçeye" geçmiş olan bir sözcük ise ve bu sözcük ile ilgili bir araştırma yapılacaksa o sözcüğün "geçtiği dildeki" kök yapısına bakılır.


Alıntı:
ebu Maruf Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Meal kelimesi bile başlı başına türkçe değildir.
Evet Türkçe değildir.


Alıntı:
ebu Maruf Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

O halde sizin vereceğiniz her Ayet mealine ben kelimeler eş anlamlı olduğu halde itiraz ederek konuyu başka yerlere taşıyabilirim.
Şimdi böyle yaparsam bu müzakeremi olur elinizi vicdanınıza koyun ve kendi kendinize cevabını verin.

Kur'an Arabiyyendir (Arapçanın gramer yapısına göredir.) eğer Kur'an'da geçen bir sözcüğü(Allah vahyinde Çelişki ve tutarsızlık yoktur ilkesi vardır.) Arapça gramer yapısına uygun olmayan bir sözcük konulursa gerekçeleriyle birlikte bunun böyle olmayacağını göstererek karşı görüşte bulunabilirsiniz.

Söz konusu olan Kur'an ayetleridir. Allah'ın ayetlerinde asla çelişki ve tutarsızlık yoktur.Yazdığım meallerde çelişki görürseniz buyrun gerekçeleriyle birlikte ortaya koyun hatamız varsa bizim ilmimizin yetersizliğindendir deriz ve hatamızı düzeltmeye çalışırız.

Değerli Kardeşim!
Yazdığınız yazılar ile ilgili görüşlerimi gerekçeleri ile belirtiyorum. Müzakerede bulunacaksınız siz de aynısını yapınız. Müzakeremiz "Dam başında saksağan kaz beline vurmayı" örneğindeki gibi olmasın.

Dinin bana göresi sana göresi olmaz. Din Allah'a göre olur.
Ayetler hakkında -Müteşabih olan ayetlerin önceliklemesi dışında-bu benim görüşüm şu senin görüşün olmaz sadece Allah'ın görüşü olur.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
kamer (6. January 2011), Miralay (5. January 2011), snobyx (6. January 2011)