Rey tefsirinin caiz olup olmaması konusunda da İslâm âlimleri başlangıçta fikir ayrılığına düşmüşlerdir. Bazıları Hz. Peygamber'in "Kur'ân-ı kendi reyiyle tefsir eden kişi, isabet bile etse, hata etmiştir" hadîsini (es-Suyuti, el-Câmiu's-Sağîr, II, 543; Ebû Dâvud, Sünen, II, 287; Tirmizî, Sünen, V, 200) delil getirerek rey ile tefsire karşı çıkmışlardır. Bazıları da bu görüşe cevaben, hadiste; hadis ve eserleri hiç dikkate almadan, hevâ ve hevesine, hatta kişinin kendi arzusuna göre tefsir etmesinin kasdedildiğini söyleyerek kendilerine Kur'ân'daki düşünceye davet eden âyetleri de delil getirerek rey ile tefsirden anladıklarını ortaya koymuşlardır. Bu şekilde yapılan tefsîrin "memduh tefsir" olduğunu söylemiş ve böyle tefsirlerin caiz olduğunu savunmuşlardır. Böylece dirâyet tefsirleri yazarak, zamanımızda bize bile Kur'ân'la ilgili bir çok hakikatin anlaşılmasında yardımcı olmuşlardır.
Bu çeşit tefsiri benimseyenler, Kur'ân-ı Kerim'i yorumlamak için, önce Kur'ân'a, sonra hadîslere, âyetlerin "nüzul sebeplerine" ve Sahâbe'nin görüşlerine başvurmuşlardır. Şayet bunlarda aranılan bir meseleye çözüm bulunamazsa, kelimenin sözlük ıstılah ve sarf (çekim) ile ilgili yönlerini dikkate alarak; i'râb, belâgat, hakikat ve mecaz gibi Arap dilinin sanat ve diğer yönleri ile âyetlere açıklama ve yorumlar getirmeye çalışmışlardır. Yine bu tefsirlerde tarihî, ilmî ve sosyal birtakım gerçeklere de yer vererek âyetleri en iyi şekilde açıklamaya çalışma gayesini gütmüş olan dirâyet tefsircileri, usûl olarak konulan bu kaideleri genellikle ihmal etmişlerdir. (Cerrahoğlu, a.g.e. 231; Ayrıca bkz. ez-Zehebî, et-Tefsir ve'l-Müfessirun, Kahire, 1381/1961, I, 255 vd; ez-Zürkânî, Menâhilü'l-İrfah, Mısır, 1372, l. 517 vd.).
__________________
Ya İslam'la yükselir, Ya inkarla çürürsün.. Bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün!...(NECİP FAZIL KISAKÜREK)
|