Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10. March 2011, 12:34 PM   #10
Miralay
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2010
Mesajlar: 568
Tesekkür: 4.080
276 Mesajina 635 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 26
Miralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud ofMiralay has much to be proud of
Standart

Başka bir hanif siteden alıntıdır. (Not: Bu site de tarafsız olarak kaleme almıştır.)

TÜRK HALKININ BAĞIMSIZ TÜRKİYE'YE İTİBAR ETMEYİŞİNİN NEDENLERİ

Öbür partilerin duruşundan kaynaklanan etkenler:

- Kimi kesimlerin AKP hükûmetinden menfaatleri bulunması dolayısıyla AKP’nin iyi bir iktidar olduğu görüşünün yaymacasını yapması.

- Kimi kesimlerin (Doğulu Kürtler gibi) nesnel bakış göz ardı edilerek R. T. E. ve yardakçıları tarafından ekonominin iyi gittiği düşüncesiyle kandırılmış olması.

- Bir kesimin var olan hükûmeti CHP’nin alternatifi olarak tahayyül edip “Dinsiz CHP’ye oy vermektense dindar AKP’ye oy vermeli” saplantısına düşmüş olması.

- Bir kesimin ana muhalefeti AKP’nin alternatifi kabul edip “Şeriatçı AKP’ye oy vermektense laik demokratik CHP’ye oy vermeli” saplantısına düşmüş olması.

- CHP’nin henüz “Atatürk’ün partisi” olarak algılanması ve bir kesimin de bu nedenle CHP’ye yönelmesi.

- Kimi kesimin AKP ve CHP gibi şu anki sormacalarda Meclis’e girebilecek partilerin dışında bağımsızlıkçı olarak gördükleri ve kendilerince “dini siyasete alet etmeyen” İşçi Partisi gibi partilere yönelmesi.

- Bir kesimin liberal bir hayat görüşüne sahip olması, onların önüne ekonominin sorunlarını çözecek bütün çözümler de konsa, sahip oldukları hayat görüşü ortaya konan çözümleri görmelerini zorlaştırmaktadır. Zira hayat görüşünü oluşturan önemli etkenlerin başında ekonomi anlayışı gelmektedir.

Haydar Baş’ın ve BTP’nin tanınmışlık duruşundan kaynaklanan etkenler:

- Haydar Baş hakkında halk arasında kulaktan kulağa dolaşan olumsuz haberler.

- Prof. Dr. Haydar Baş’ın bir tarikat lideri olarak adının çıkmış olması.

- Haydar Baş’ın “profesörlük” unvanına yöneltilmiş karalamalar.

- Haydar Baş’ın çok karılı olduğu iddiasının ağızdan ağıza yayılması.

- Türk halkının -genel basın ve özellikle çok izlenen (TRT, ATV, STAR, SHOW TV, KANAL D, KANAL 7, SAMANYOLU TV gibi) kanallarda karşılaşılan sıkıdenetim (sansür) nedeniyle- Prof. Dr. Haydar Baş’ın imzasını taşıyan Millî Ekonomi Modeli üzerine düzenlenen dünya çapındaki kurultayların ciddiyetinden habersiz kalması.

- Sıkıdenetim uygulayan basın ve yayının kapitalist tekellerle ilişkisi dolayısıyla antikapitalist Milli Ekonomi Modeli üzerine düzenlenen kurultayları haber değeri taşıyacak olaylar olarak görememeleri.

- Millî Ekonomi Modeli’yle ilgili gelişmeleri aktaran Meltem TV kanalının izlenme oranının düşüklüğü. Dinî içerikli yayından hoşlanmayan kesimin Meltem TV’den uzak durması dolayısıyla Model’den habersiz kalması.

- Halkımızın Millî Ekonomi Modeli kurultaylarında Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’ni destekleyen dünya çapında ün yapmış konuşmacı bilim adamlarını göz boyamacı sanma yanılgısına düşmesi. Oysa bu kurultaylarda Hıristiyan olanlar epey yekun tutmaktaydı. Dahası halkın gözündeki bağımsız Türk ulusçusu araştırmacı yazarlar olarak tanınan Metin Aydoğan ve Mustafa Çınkı gibi kişilikler de konuşma yaparak söz konusu Model’i desteklemişlerdir.

- Türk halkının genelinin Milli Ekonomi Modeli’ni kavrayabilecek ekonomi bilgisine sahip olmayışı. Bir kısım kişilerin de Milli Ekonomi Modeli hakkında görüş almak için başvurduğu ekonomiyle ilgilenen kimselerin nesnel değerlendirmeler yapamaması.

- Ekonomiden az çok anlayan kişilerin Millî Ekonomi Modeli kitabını okumak için üşengeçlik göstermesi. Bu durumda okuma alışkanlığının toplum genelindeki azlığının önemli bir etkisi vardır.

- Bir kısım kimselerin sanki bugün ikame edilmiş kapitalist ekonomi ilk önce teoriler yoluyla sistemleşmiş değilmiş gibi “Bu işler kitapla mitapla olmaz!” gibi bir çarpık zihniyete sahip olması.

- Milli Ekonomi Modeli’yle yüzeysel olarak karşılaşan bir kesimin M.E.M’i mevcut kapitalist serbest piyasa ekonomi kuralları çerçevesinde değerlendirmeye çalışması ve bu yanılgısı dolayısıyla yanlış sonuçlara varması.

- Milli Ekonomi Modeli’ni tam anlamıyla kavrayamamış kişilerin öbür kimselere izah etme çabasındaki iletişim sorunları nedeniyle kendisine izah edilen kişilerin Model hakkında yanlış kanılara varması.

- BTP’nin vaatlerini benzer biçimde ilk kez Genç Parti gibi partilerden işiten kesimlerin BTP’ye küçümser gözle bakması, vaatlerin arka planının sağlam olup olmadığını görmek için çaba harcamaması.

- BTP’nin, Devlet okullarında Din eğitimi olarak ehli sünnet mezhebine dayalı bir öğretim sunmayı tasarlaması.

- BTP’nin çözüm önerileri ve taahhütlerinin Genç Parti ve ANAP gibi partilerce de dile getirilmesi, toplumun kafasında bir karışıklığa neden olmakta “Nasıl olsa BTP’nin vaatleriyle öbür partilerin vaatleri aynı (BTP’nin düşük mazot vaadi 80 Yeni Kuruş, GP’ninki 1 YTL, CHP’ninki 1.25 YTL olması, BTP, GP, ANAP ve CHP’nin sınavsız üniversite vaadi gibi) o zaman CHP ve MHP’ye oyumu versem ziyan olmaz” düşüncesine kapılması. Oysa BTP’nin çözüm önerilerini, öbür partiler Milli Ekonomi Modeli’ni kabul ettiklerini açıklamadıkça ve İMF, AB ve ABD’ye karşı dik duruş sergilemedikçe uygulamaya koyamazlar. Zira bu durumda bilimsel bir hırsızlık olayı yaşanmış olur.

- Öbür partilerin vaat verme biçiminin dayanaksızlığına karşın BTP’nin taahhütlerinin noter tasdikli olmasının “Tek başına iktidara gelemeyeceklerini bildikleri için öyle yapıyorlar” düşüncesiyle halkın bakışında gereken etkiyi gösterememesi.

- Bu zamana dek hep “palavra” dinleyen halkın vahim bir yanılgıyla Haydar Baş’ın bir mucize demeti olarak algılanan; ama Milli Ekonomi Modeli uygulandığında gerçekleşmesi olanaklı olan taahhütlerine de “palavra” yakıştırmasını yapma aymazlığına düşmesi. İnsan belleğinin genelde kötü deneyimleri anımsama olgusu da önemli bir etkendir.

- Öbür parti liderlerinin lafla peynir gemisi yürütmeye çalışmasına karşın Sayın Prof. Dr. Haydar Baş’ın ekonomi ilmini konuşturmasının yaşanan on yılları alan bilgi kirlenmesi sürecinde beyni epeyce sulanan Türk halkının üzerinde yeterince etkileyici olamayışı.

- Prof. Dr. Haydar Baş'ın bütün gayretine karşın BTP'yi barajı aşan bir parti yapamadığını gösteren sormacalar. Belki de halkı kasten bir yerlere yönlendirmek için yapılıyor bunlar.

- Demokrasi istemleyen sosyal demokratların Türkiye’de tam bağımsız demokrasinin Atatürk’ün buluşu olan “karma ekonomi” anlayışını temele alan Millî Ekonomi Modeli aracılığıyla gerçekleşebileceğini bir türlü kavrayamayışı ve bunun sonucunda “demokrasi” kılıfı içinde Türkiye’nin parçalara ayrılması sürecine dahil olmaları.

SONUÇ OLARAK

Sonuç olarak yukarıdaki etkenler etkisizleştirmedikçe, üzülerek belirteyim ki, gerçek, yani tam bağımsız Atatürkçülüğün Türkiye’de uygulamaya konabilmesi olanaksız durumdadır. Zira 22 Temmuz 2007’de TBMM’ye kapağı atacak partilerin “Ne, AB, ne ABD, ne de İMF, tam bağımsız Türkiye” savsözüne yeterince vurguyu yapmadıkları apaçık olarak ortada durmaktadır. Bu vurguları yeterince yapan partiler ise karma ekonomiyi savunan İşçi Partisi ile karma ekonominin de üzerinde bir ekonomi modeline sahip olan Bağımsız Türkiye Partisi’dir.

Konu Miralay tarafından (10. March 2011 Saat 12:36 PM ) değiştirilmiştir.
Miralay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Miralay Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (10. March 2011)