Alıntı:
FEDAKARADAM Nickli Üyeden Alıntı
Şayet, o ilk gelen her hangi bir kimse o anda vaaz eden hocaefendiyi vaazında, konu dikkat çekici bir şey ise dinlemeyecek mi?Hocaefendiye soru sorma hakkı olmayacak mı?Hülasa, bir kimse vaaz eden veya fetva veren hocaefendiye yanlış düşüncelerden fikirlerden meselelerden ona soru sormakla işin aslı astarı öğrenilip mesele haledilmiş olur.Yoksa, (çok af edersiniz) öküzün trene bakması gibi hocaefendiyi dinleyip de konuştukları doğru mu değil mi diye hiçbir şey düşünmeyip,irdelemeyip o şekilde inanır ve algılarsa elbetteki yalan yanlış bir şeylere inanacak ve kabullenecektir.İşin en önemli tarafı da edinilen konu üzerinde, hocaefendinin cemaate "sorusu olan var mı cevaplandıralım" demesi akıllı iştir.Yoksa, "ben söyledim siz de kabullenin" demek istemekte olur bu da yanlış anlaşılmalara sebebiyet verir..Akıllı müslüman, delilsiz ispatsız hiçbir mesele üzerinde durmamalıdır vesselam...
|
Selamünaleyküm fedakaradam kardeşim.
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Malesef başından beri bizlere,
"hoca vaaz verirken,hutbe verirken konuşulmaz" diye öğretilmiştir. İsabetle bahsettiğiniz gibi cemaat hocaya, "Öküzün trene baktığı gibi bakar" olmuştur.
Halbuki gerek resulullah zamanında, gerekse Halife Ömer zamanında hutbe esnasında erkek ve kadınlardan meydana gelen cemaatin hutbede itiraz bile ettiğine dair tarihi kayıtlar vardır.
Hoca vaaz ya da hutbe okurken, cemaat suspus oturur, kimisi esner, kimisi de oturduğu yerde uyur. Halbuki vaaz yada hutbede cemaatin katılımıyla bir salat eylemi gerçekleşse herkes dinamik olacağından dolayı; hiçkimse camide uyumaz. İşte o zaman cemaatin gerçek önemi ortaya çıkar. Camiye
"borç ödemeye" değil,
salat eylemeye giden cemaat; gayet aktif,dinamik,faal vaziyette Allah'ın emri, dinin direği olan
"salat" ı ikame eylerler.
Selametle