Selamun Aleykum ! Değerli Miralay Kardeşim!
الرسول[rasûl] sözcüğü, “herhangi bir şeyin parçası” anlamındaki رس ل[r-s-l] kökünden; bu da, bedevilerin deve sürülerini su başlarına parça parça salmasından gelir.
الرسول[rasûl], “gönderilen/elçi” demektir. Vaz‘ edildiği ilk anlamına göre rasûl, “kendisini gönderenin, gönderiş amacına, haberlerine, bilgilerine uyan kişi” demektir.(Lisanul Arap)
Bu anlamı biraz açarak rasûl'ün [elçi'yi], “seçilen, belirli bir amaç için birilerine, kendisini seçip gönderen tarafından bilgi ve haber götüren kişi” olduğunu söylemek mümkündür.
Dinî anlamda ise rasûl, “Allah'ın seçtiği, kullarına ulaştırması için kendisine teslim edilen bilgi ve haberleri kullara ulaştıran kişi” demektir.
Hacc;52: "Ve ma erselna min kablike min Rasûlin ve la Nebîyyin illâ iza temenna elkaşşeytanu fiy ümniyyetih* feyensehullahu ma yulkış şeytanu sümme yuhkimullahu ayatiHi, vAllahu Aliymun Hakiym"
Biz senden önce hiç bir elçi ve hiç bir peygamber göndermedik ki, o bir şey arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna bir şeyler atmış olmasın. Bunun üzerine Allah şeytanın attığı şeyleri giderir. Sonra da Allah, âyetlerini tahkim eder [güçlendirir]. Ve Allah alîm'dir [her şeyi en iyi bilen], hakîmdir [yasalar koyan, güçlendirendir].
Bu iki kelime arasındaki farkın anlaşılması için şu âyetlerin dikkate alınması gerekir:
Zuhruf;80: Em yahsebune enna la nesmeu sirrahüm ve necvahüm* bela ve RusülüNa ledeyhim yektübun
Yoksa onlar, şüphesiz Bizim, onların sırlarını ve fısıltılarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Evet (işitiriz), yanlarında bulunan elçilerimiz de yazıyorlar. (Zuhruf/80)
En'am;61: Ve Huvel Kahiru fevka ıbadihHi, ve yursilu aleyküm hafezaten, hatta iza cae ehadekümül mevtü teveffethu Rusulüna ve hüm la yüferritun
Ve O [Allah], kulları üzerinde kâhir'dir [hükümranlığı sürdürür] ve O, sizin üzerinize koruyucular gönderir. Sonra da sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz, hiç eksik-fazla yapmadan, onu vefat ettirirler. (En‘âm/61)
Dikkat edersek;
Rasûl, hem insandan hem melekten olabilmektedir.
Hacc;75:"Allahu yestafiy minel Melaiketi Rusulen ve minen Nas innAllahe Semiy’un Basıyr"
Allah meleklerden elçiler seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah en iyi işiten, en iyi görendir.
Burada melek elçi ile, “Kur’ân, kitap” kastedilmiştir:
Mürselat;1:Velmurselati 'urfa
Urf hâlinde [yığın yığın, öbek öbek, küme küme] gönderilmişlere kasem olsun ki…
Talak;10,11:E'addAllahu lehüm 'azâben şediyden fettekullahe ya ulil'elbabi, ellezine amenu kad enzelAllahu ileyküm Zikra
Rasûlen yetlu 'aleyküm ayatillahi mubeyyinatin liyuhricelleziyne amenu ve 'amilussalihati minezzulumati ilenNur* ve men yu'min Billahi ve ya'mel salihan yudhılhu cennatin tecriy min tahtihel'enharu halidiyne fiyha ebeda* kad ahsenAllahu lehu rizka
Allah onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O hâlde ey kavrama yetenekleri olan iman etmiş kimseler! Allah'a karşı takvâlı olun. Kesinlikle Allah, iman etmiş ve sâlihâtı işlemiş kimseleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size bir öğüt, size Allah'ın açık açık âyetlerini okuyan bir elçi indirdi. Ve Allah'a inanır ve sâlihi işlerse O [Allah], onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlere girdirir. Allah onun için rızkı güzelleştirmiştir. (Talâk/10-11)
Hacc/52. âyet, sanki fark varmış gibi atıfla gelmiştir. Ama paragraf bütünlüğünden hareketle oradaki rasûl, “kitap”; nebi de “peygamber” olarak anlaşılabilir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki: Kur'an'da geçen Allah'ın Resul'undan kasıt Kur'an 'da geçtiği yere göre belirlenmektedir. Allah'ın Resulu Muhammed (Selam olsun) ve Allah'ın Resulu Kur'an ve ayetleridir.
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
|