Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11. April 2011, 08:04 AM   #6
Derin Düşünce
Uzman Üye
 
Derin Düşünce - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2011
Bulunduğu yer: Bursa
Mesajlar: 120
Tesekkür: 413
79 Mesajina 268 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
Derin Düşünce has much to be proud ofDerin Düşünce has much to be proud ofDerin Düşünce has much to be proud ofDerin Düşünce has much to be proud ofDerin Düşünce has much to be proud ofDerin Düşünce has much to be proud ofDerin Düşünce has much to be proud ofDerin Düşünce has much to be proud of
Standart

Sevgili hiiic, yonelisin dogrudur. Ve cok dikkat ediniz. Örnegin Namazın varlıgına yada yokluguna dair soylemler son yuzyılımızın ceyregine ait yogun soylemlerdir. Elbette Salat kavramı tahrif edilmistir. Velakin bu konuda,-kafalarımız karısık oyuzden toptan namazı kaldıralım- demek ne kadar dogrudur. Ölcümüz Kurandır, elbette onu olcu alıyoruz. Ve Salat kavramı tahrif edilmis diyerek Rab karsısında Tazarru ile egilmekten bizi hic bir sey alıkoymasın. Bu ruhumuza sifadır. Atalarımızın yaptıgı gibi namaz kılmakta bir beis görmüyorum. Kendi istedigim gibide kılıyorum. Örnegin; Vay! cumanın anlamı degistirilmis diyerek cumadanda kendimi soyutlamıyorum. Cunku toplumun dısına cıkmak olur bu. Dısına cıktıgınız topluma neyi teblig edeceksiniz. Degerlerimizin tahrif edilmis oldugu konusunda hemfikiriz. Bize ve alimlerimize dusen bunları tespit etmektir. Alimlerimizde yanılabilirler. Onların yanılgılarını koru korune kabullenmekte kınayageldiklerimize benzemek olur.

Bizler süpheden kacmalıyız. Ama bu kacıs varolanları, kafamız karısık diyerek terketmek olmamalıdır. Bence süpheden kacacak isek; kalbimiz, dusunen aktif beynimiz ve hür vicdanımızla mesela "namaz yoktur diyemiyorsak" varolana devam etmek olmalıdır, varolanı terketmek degil. "Aslını, özünü tam ve eksiksiz olarak anlamadığımız hiç birşeyin peşine düşmeyeceğiz" dogrudur. Peki ya işin aslı ozu bize geldigi gibi ise. Ya buna yakın ise. Ya sadece dimaglarımızın karısıklıgı bizi etkiliyorsa?

Bu aldatmacadır. Bizler kafamızın her karıstırıldıgı mevzuda bir seyleri terkedersek ortada hic bir ekinimiz kalmaz. İngiliz haclı zihniyetinin 1920 lerde, islamı islamla yoketme politikasının urunudur suan yasageldiklerimiz. Aynı zihniyet daha onceleride , taaa Emevilerden bu yana tekerrur etti zaman zaman. Kuran, vicdan ve akıl suzgecinden gecip, nefsani olmadıgına emin oldugunuz herseyi terkedelim yada yapalım. Evet boyle ise yontemlerimiz sıkıntı yok. Acabaya mahal bırakmamalıyız. Toptan silip, dini kurana gore yeniden insa etmek, birikimleri olan bizler icin daha cetin ve tehlikeli. Ancak elimizde tuttuklarımızı zaman icinde eleyerek, uzerinde arastırıp kafa yorarak ve sonunda tam bir kararla, supheye mehil bırakmayacak sekilde var yada yok diyebiliyorsak... ihtilafta kalınan meselelerde, akıllar duru, kalpler mutmain ve vicdanlarımız kararlarımızı tasdik ediyorsa... iste ozaman Allah karsı soyleyebilecegimiz bir sozumuz olur. İnsan kendisine ulasandan mesuldur. Gücüm buna yetti, cabalarım sonucunda ulasabildigim budur Yarabbi diyebiliyormuyuz? Kalbim buna mutmain oldu yarabbi, bende yaptım yada terkettim demenin ferahlıgı, huzuru icinde olmalıyız. Bu geminin yuzdugu denizdeki dalgalar hic bir zaman durulmayacak. Gucumuzun yettiginden, erisebildigimizden, dogrultabildigimizden sorumluyuz.

Muhabbettle
__________________
Rabbim! ilmimizi, anlayışımızı, imanımızi ve sıdk üzere yakinimizi çoğalt! Rabbim! gerçeğe erdirdikten sonra kalplerimizi o gerçekten saptırma; bize indinden rahmet bağışla; kesinlikle sen sonsuz bağışlarda bulunansın. Rabbim! Dünyada ve ahirette sen bizim velimizsin. Bizim canımızi müslüman olarak al ve bizi iyilere kat. Rabbim! Ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kulların arasında en iyi sen hükmedersin. Rabbimiz bizi, suan üzerinde bulundugumuzdan daha doğru olana ulaştır.

Konu Derin Düşünce tarafından (11. April 2011 Saat 08:18 AM ) değiştirilmiştir.
Derin Düşünce isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Derin Düşünce Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Anonymous (15. April 2011), hiiic (11. April 2011), Miralay (11. April 2011)