Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 824
Tesekkür: 191
545 Mesajina 1.168 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
|
şeytan ve iblisi öğrenelim önce istersen fedakar adam....
ŞEYTAN” veya “İblis” kavramları da teşhis ve intak sanatı kullanılarak şahıslaştırılıp konuşturulan alemdeki “kötülük durumlarını” ve insandaki “kötülük dürtülerini” ifade ediyor. Yoksa insanın dışında kazma dişli, çirkin suratlı harici bir varlık değildir. Bunu en iyi Peygamberimizin şu sözlerinden anlarız: “Şeytan, sizin içinizde kanın damarda dolandığı gibi dolanır.” (Buhari; İtikaf, 956), “Şeytan uyuyanın genzinde geceler” (Buhari; Bed’ul-Halk, 1359) “Şeytan da, melek de insanoğluna birtakım şeyler atarlar. Şeytanın işi kötülüğe çağırmak, sonu fena ve zararlı olan şeylere teşvik etmek ve hakkı yalanlamak, haktan uzaklaştırmaktır. Meleğin işi hak ve hayra, iyiliğe çağırmak ve kötülükten uzaklaştırmaktır. Kim içinde hakka, hayıra, iyiliğe çağıran bir ses duyarsa bilsin ki bu Allah’tandır ve hemen Allaha hamdetsin. Kim de içinde kötülük ve inkara çağıran bir fısıltı duyarsa ondan uzaklaşsın ve hemen şeytandan Allah’a sığınsın.” (Tirmizi; Tefsir, 2991).
Keza Kur’an’a göre cinlerin/şeytanların tabiatı “kavurucu ateştir” (Hicr; 27)…
Görüldüğü gibi şeytan hep insanla ilişkilendirilerek tasvir ediliyor: İçinde dolanır (öfke, hırs, şehvet kabarması)… Burnunda geceler (burnundan solumak!)… Kalbine atar (içine doğurur, aklına getirir)… Şu halde “kavurucu ateş” kızgınlık, şehvet, öfke, haset, ihtiras gibi dürtülerin ifadesi oluyor. Demek ki iç dünyamızda (zati’s-sudur) “kanın damarda dolandığı gibi dolanan” öfke, kızgınlık, hırs, haset, ihtiras, şehvet vb. dürtüler kişileştirilerek, canlı bir varlıkmış gibi resmedilerek “şeytan” adını alıyor. Bunlar bizi ve çevremizi ateşin odunu yeyip bitirdiği gibi yer bitirir.
Görülüyor ki din dili, kötülere “şeytan” iyilere “melek” diyerek olayları, durumları, duyguları ve dürtüleri kişileştiriyor. İçimizde olanları, dışımıza çıkarıp harici varlıkmış gibi resmederek, kolay anlaşılır, tavır ve vaziyet alınır hale getiriyor. Metafizik olmakla birlikte gayet canlı ve dinamik bir diyaloji (ikili etki-tepki iletişimi) kuruyor. “Dini tecrübe” bu açıdan bilimsel dil ve metotlardan farklıdır. Bu dili iyi kavramamız gerekiyor.
Demek ki “Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır, ona tabi olmayın” şu demek oluyor: “Öfke, kızgınlık, hırs, haset, ihtiras, tamah, şehvet vs. sizin apaçık düşmanınızdır, bunların ardınca gitmeyin…”
İBLİS NEDİR?
BLS (İblis'in kökü) geçen ayetler
30/12, 6/44, 23/77, 30/49, 43/75, 2/34, 7/11, 15/31, 15/32, 17/61, 18/50, 20/116, 26/95, 34/20, 38/74, 38/75
İblis nedir? Ne demektir? Hiç bu soruyu sordunuz mu?
Maalesef kafalardaki geleneksel, şeytan ve iblis modeli dışında buna yanıt verecek pek az kişi vardır.
BLS kökünden gelen bu sözcük aslında tam olarak "kuruntulu - umutsuzluk" anlamındadır.
Yüklenilen emanet, secde edenlerde olmayan şey, yani iblistir yani "kuruntu-umutsuzluk"
Bu kavram yerine oturtulmadığı içinde Adem sahnesi çelişkilerde ve ütopyalarla dolu bir fanteziler yığını haline geliyor...
Bunun bir etkisi olarak "Beni azdırmana karşılık onları saptıracağım" ifadesi ters okunuyor. Allah "kötülük yaratan", "iblisi azdıran" vs gibi saçma ve anlamsız tartışmalarla yoktan çelişkiler yaratılıyor.
Hep İntak sanatının sergilenmesine sahne diyelim; sahneden devam edelim.
Bedenleşmiş ve ruhu almış Adem'e her şey secde ediyor (min külli şey'in) "umutsuzluk-kuruntu" hariç...
Sahne sürekli tersten okunuyor ve oynattırılıyor. Oysa secde etmeyen "Kuruntu-umutsuzluk"tur ve bunu yüklenen ademin kendisidir.
Yani sunulan emanet olayı ile bağlamak gerekiyor.
Emanet yere-göğe sunuldu yüklenmediler, sahiplenmediler fakat insan onu yüklendi, sahiplendi. Doğrusu bu insanın cahilliğindendir.
Buyrun apaçık ortada...
Herşey secde etti ama insan "iblisi" sahiplenerek, tabiri caizse prim yaptırdı... Kuruntu ve umutsuzluğu sahiplenerek doğal bir sonuç olarak, kan dökücülük, bozgunculuk yapıyor...
Yani iblisi sahiplenerek "ahsenel takvimi" bozan yine insandır.
Sonuç olarak, adem sahnesi ile tür varlık olarak somutlaştırılan "melek" kavramını yine aynı ayetlere doğru/olması gereken anlamları vererek yıkmalısınız...
|