Şûrâ 14
Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba varis kılınanlarda onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
Bu batıl rivayetler (taş atan kuşlar, balık karnınndaki insanlar v.s.) kuranda yazıyor oldu öyle mi? Kuranda yazıyorsa iman etmek farzdır ama ya kuranda bunlar yazmıyorda siz de bu rivatlere göre çevrilmiş meallerden yol alarak bunlar imanın şartırıdır diyorsanız?
Bu hadiseleri hiç ilimde derinleşmişlere sordunuz mu?
-----------------------------------------------------------------------
Tüm bu dünyayı balığın üzerinde ilan eden hadisçi görüşlerden Kuran’ın dışındaki kaynakları bir kenara atmadan kurtulmak mümkün değildir. Aynı tablodan rahatsız olan Mehmet Akif Ersoy bakın şiirleriyle bu durumu nasıl yeriyor:
Hani vaiz diye geçinen maskara şeyler var ya
Der ki bir tanesi peş-tahtayı yumruklayarak:
Dinle, dünya neyin üstünde duruyor hey avanak!
Yerin altında öküz var, onun altında balık;
Onun altında da bir zorlu deniz var kayalık,
Öteden Kürd atılır: Doğru mu dersin be hoca?
Ne demek doğru mu dersin? Gidi cahil amuca!
Sözlerim basma değil yazma kitaptan tekmil
Kim inanmazsa kızıl kafir olur böylece bil.
........
(Safahat)
Başka bir şiirinde Mehmet Akif maskara diye nitelendirdiği tipe şöyle çatar:
Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun.
Yıktın da din-i mübini yeni bir din kurdun.
Mehmet Akif bu din adamı tipini yererken hiçbir zaman ümitsiz değildir. Aşağıdaki mısralarda ise uydurmalara karşı çözümünü şöyle dile getirir:
Doğrudan doğruya Kuran’dan alarak ilhamı.
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.
alıntı