Tekil Mesaj gösterimi
Alt 5. December 2013, 06:32 PM   #125
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Şimdi de Bakara-184. ayette geçen " fidye" konusuna değinilmeli. Evvelki mak'alelerimden birinde, şurada:

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=2603

fidye konusuna değinmiştim. Oradaki "fidye" kavramı, "ekonomik" bir kavramdı. Lütfen okuyunuz; ki yazacağım "sosyal fidye" kavramıyla farkını fark edelim.

Biliyoruz ki Müslümanlar arasındaki ekonomik eşitlik "mizanda vezin" prensibine göre sağlanır. Kabaca anlatımı şudur: Terazinin kefelerinden birine bir Müslümanın o andaki olması gereken ağırlığını= ekonomik gücünü belirleyen bir ağırlık taşı/birimi koyarsınız ve ona göre eşitliği kurar; o ağırlıktaki ölçüye/birime göre belirlenecek değeri İslam'ın hüküm sürdüğü yerlerdeki bütün Müslümanlara sağlar, bütün Müslümanların aynı ekonomik ve sosyal imkanları elde etmesini sağlarsınız.
Diğer bir anlatımla, Bütün Müslümanları, altlarından boru ile birbirlerine bağlı birer su bidonu gibi tahayyül edin. Bidonlardan birinden biraz su aldığınızda su seviyesi , yalnızca su alınan bidonda değil, bütün bidonlarda birden eşit olarak eksilir. Eğer su katarsanız her bidon aynı eşit seviyede yükselir. İşte "mizanda vezin" denilen ekonomik eşitlik bu.

Şimdi yazacaklarım ise " sosyal eşitlik". Onu da kabaca şöyle tarif edeyim. Bakara-184. ayette, düşmana karşı savaşta namüsait şartlar içinde bulunsan bile bulunduğun şeraiti/ekonomik ve sosyal durumu düşünmeden korunmak ve düşmanı püskürtmek/alt etmek için derhal karşı koyacaksın, atılacaksın. Şartlar namüsait olsa bile..... Mükafatı Allah katında. Durumu(mesela karşı koyma olanakları) namüsait olan bu kişinin, durumu daha iyi olanlarla aynı seviyeye gelmesi için durumu fazlalıklı Müslüman kişilerden alacağı doğmakta, mücadeleye katılan diğer fazlalıklı kişiler de, eşitlenmek için o fazlalığı durumu müsait olmayan kişiye fazlalığı derhal vermek/bölüşmek mecburiyetindedir. İşte bu fazlalık, fazlalıklı kişide diğerleri aleyhinde haksız bir artı olup bu artıdan eksiklikleri olanın bir alacağı doğmaktadır. Ayette anlatılan "fidye" budur. Yani:
Müslümanın diğer Müslümana tehlikede, her anında, her alanında eşitleninceye kadar YARDIM MÜKELLEFİYETİ.

Savaş filmlerinde gördünüz , cephenin çöken tarafına diğer birliklerden veya aynı birliğin diğer bölümlerinde can/asker, silah, cephane takviyesi yapılır. Onun gibi; hayatın her safhasında olduğu/olması gibi.

Maalesef, kollektivist bir ekonomik ve sosyal yapı ve bu yapıya uygun bir düşünce sistemi getiren İslam felsefesini, kapitalist zihniyette olduğumuzdan/olaya kapitalist ölçülerden baktığımızdan kavrayamıyor ve diyoruz ki: Adam hem oruç tutacak bir de kendisine vazife olarak verilmiş orucu tuttuğu için/vazifesini yaptığı için bir de fidye/para verecek, olmaz böyle şey" diyerek kendi mantığı içerisinde bir çözüm getirerek maalesef ayeti tahrif edecek, hem kendi hem de kendisini takip edenler hataya düşecek.

Kapitalist sistem: İşçisin sen işçi kal.
Kollektivist sistem: Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için.
Devam edeceğim.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (18. September 2018 Saat 08:20 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla