Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18. February 2011, 03:02 PM   #29
Murat
Yeni Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 1
Tesekkür: 5
1 Mesajina 2 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
Murat is on a distinguished road
Standart

Selam,

Uzun süredir iş ve internet erişimi sıkıntım sebebiyle üzülerek uzak kaldım.

Hemen konuya girmek istiyorum. Hakkı YILMAZ’ın eserini okumaya başlayışım yeni sayılır.. Henüz okumadığım tarafları mutlaka vardır. Hem eseri ve anlayışı ile ilgili hemde genel kanılarla ilgili benim bazı soru, tesbit, düşünce, merak, fikir, saptama, v.b.lerim var. Adını siz koyun.

Ben namaz vakitleri konusunda şu şekilde düşünüp uyguluyorum. Değerlendirmenizde etken olacaktır. Yanlışsamda düzeltmenizi arz ediyorum.

Sabah namazı (salat-il fecr) (gözün ak ile karayı ayırt etmesiyle, aydınlık ile başlar, güneş daha yokken gözüm aydınlığı fark eder. Doğu tarafına sırtını vermiş dağ yamacında bulunan evimde zaten güneşi ancak başkalarından 3-4 saat sonra görürüm. Ve vakit gündüzün ortasında biter, bitişini gözüm tam tepede duran güneş ile görür. )

Öğle namazı (salat-il vusta) ( tam tepedeki güneşin sarkması (duluk’u bu anlamda alıyorum) ile başlar ve karanlığa kadar sürer. Yine güneşe bakmaz karanlık olmasına bakarım. Zaten batı tarafına sırtını vermiş dağ yamacında bulunan diğer evimde güneş başkalarına göre 3-4 saat önce batmıştır. Ama aydınlık devam eder.

Akşam namazı (salat-il işa) (Kararan hava ile, ak ile karanın ayırt edilememesiyle başlar, gecenin ilk saatleridir. sabah namazına kadar sürer.

Düşüncelerim,


1- Namaz vakitlerini tespit ederken uygulamada güneşin baz alınması yanlış sonuçlar doğuruyor. Çünkü coğrafik koşullar değişiklik gösterir. Dağ yamacında bulunan biri güneşin doğmasını ve batmasını farklı saatlerde görüyorken, ovada yada denizde bulunan kimse çok farklı saatlerde görür. Ben aydınlık ve karanlığı baz alıyorum. Kur'an'da vakit tanımlamalarında en ayrıntılı ve ince tarifi ak ile karanın ayrılması olarak gördüm.

2- Namaz vakitlerinin uzun sürelerde olması gerektiğini düşünüyorum. Yani Sabah ve akşam namazlarının çok kısa 15- 20 dk. Aralıklara sığdırılması bir zorluktur. Bu zorluk katlanılabilir bir zorluk diye düşünülebilir ancak uygulamada bu kadar kısa aralıkların kaçırılması muhtemeldir. Bu konuda düşüncelerinizi duymak isterim.

3- Öğle namazı için duluk’u öğlen güneşin sarkması kabul edip vardır diyenlere destek olacak salat-il vusta ayetinden başka Nur 58’i esas destek olarak düşünüyorum.

Nur, 58. Ey iman etmiş kimseler! Yeminlerinizin sahip olduğu kimseler, sizden erginlik yaşına gelmemiş olanlarınız üç durumda; sabah salâtından önce, öğle vaktinde elbisenizi çıkardığınızda, gece salâtından sonra izin istesinler. Bunlar sizin için üç avrettir [açık ve korumasız üç zamandır].” Bunlar dışında ne size ne de onlara bir günah yoktur. Aranızda dolaşırlar, bazınız bazınız üzerindedir. Allah, âyetleri size işte böyle açığa koyuyor. Allah alîm'dir, hakîm'dir.

Allah bize geceyi dinlenme-istirahat ve gündüzüde iş-güç için için yarattığını lütfu ile rızk arayacağımız zaman olarak söylüyor. İbadetlerimizi yaparken gündüzün bu meşgaleli vaktinde bizden vakit ayırmamızı istememiştir. Namaz vakitleri gündüze başlarken ve gündüz bittiğindedir. Ve tüm bu mantığa uyan ayrı bir vakitte öğlen dinlenme vaktinde namaz istenmiştir. Bu bana çok mantıklı, uygulamaya müsait ve artı olarak hoş geliyor. Öğle vakti namazına delil olarak duluk’u sarkma, bu ayetteki dinlenme vaktini namaz vakti, ve salat-il vusta’yı öğle-orta namazı olarak aldığımızda Öğle namazı mümkün ve doğru gözüküyor. Denilebilir ki Nur 58’de neden öğle namazı vaktinde denmemişte elbiselerinizi çıkardığınızda denmiş. Öğle namazı denseydi tüm öğleden sonrası akşama kadar kast edilmiş olurdu. Ancak istenen bu değil. Öğlende dinlenmek için olan vakit 12:30 olur, 14: 30 olur, değişebilir.. Ne zaman dinlenmeye geçersek o vakit namazımızı kılabiliriz.

4- Gündüzün – günün tarafları – uçları.

Ben gündüzün tarafları olarak anlıyorum. Yani aydınlığın başlamasından öğlen güneşin sarkmasına kadar bir taraf, akşam kararmasına kadar ikinci taraf. İki geniş zaman aralığı, başı belli sonu belli.

Burada gündüzün uçları fikrinde anlayamadığım şeyler var. Gündüzün uçları, yerine gecenin uçları dense aynı şey ifade edilmiş olur muydu? Çok küçük detay ama ilgimi çekiyor.. Ayrıca uç kelimesi. Bana sınırsız geliyor. Kalemin ucunu beyaz açılmış ve kömür kısmı olarak alabiliriz, onunda ucu sadece siyah kömür olan yer diyebiliriz, o ucunda ucunu en uç noktası diyebiliriz, noktanında ucu vardır… Uzayıp gidiyor. Sabah namazı yada akşam namazı-gece namazı – yatsı namazı hangi uçta, hangi zaman diliminde, hangi vakitte, hangi aralıktadır?

5- Hakkı YILMAZ’ın eserini okurken bir şeye takıldım. Nisa 103 ayeti ile ilgili.

Bu ayet, Nisa Suresinin tahlilinde şöyle geçiyor:

103. Sonra salâtı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda/güvene erdiğinizde, salâtı ikâme edin. Hiç şüphesiz salât, mü’minler üzerine vakti belirlenmiş bir yazgıdır.
Bu âyet grubunda, İslâm dininin temel unsurlarından biri olan salâtın önemine dikkat çekilmiş; sefer ve cephede bile terkedilmemesi gereken bir yükümlülük olduğu ifade edilmiştir. Bu âyetlerden anlaşıldığına göre salât, savaş şartlarında bile ihmal edilemez, ancak kısa tutulur. Bu âyetteki salât, “namaz” değil, “salâtın eğitim ve öğretime yönelik olan zihinsel boyutu”dur. İslâm'ın temel öğelerinden olan salât'ın esnekleştirilmesinden, tüm ilkelerin şartlara göre esnekleştirilebileceği sonucu çıkar.


İsra 78’in tahlilinde Nisa 103’e atıf yapılırken ise farklı?

78 – Güneşin dülûkundan [batmasından, kaybolmasından] gecenin kararmasına kadar namaz kıl ve sabah Kur’an’ını da. Çünkü sabah Kur’an’ı görülecek şeydir.
79 - Ve geceden de. Ayrıca, sana özgü bir fazlalık olarak sen, onu [gece namazını] teheccüd et [uyanıp gece namazını kıl]! Rabbinin, seni güzel bir makama ulaştıracağı umulur.

NAMAZ KAÇ VAKİTTİR?

Sonra [korku hâlindeki] namazı tamamlayınca, artık Allah’ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda/ güvene erdiğinizde, namazı ikame edin. Hiç şüphesiz ki, namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir yazgıdır. (Nisa/103)


Ya ben büyük yanılgıya düştüm yada bi terslik var.. Hiç yorum yapmadan sunuyorum.


6- Leyl = gece, işa=akşam diye biliyorum. Ancak bazı çevirilerde salat-il işa’nın gece namazı olarak çevrildiğini gördüm. Hakkı YILMAZ’ın işa ve leyl ile ilgili özel bir yazısı var mı? Okumak isterim.


Şimdilik bu kadar. Dostlar lütfen görüş bildirin, gerçekten çok merak ediyorum. Görüşleriniz çok değerli. Yazıda ve görüşlerde hatalar var ise affola.. Saygı ve selamlarımla..

Rabbimiz ilmimizi artırsın, en doğrusunu “O” bilir.
Murat isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Murat Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
hiiic (19. February 2011), Miralay (19. February 2011)