Tekil Mesaj gösterimi
Alt 9. October 2008, 08:35 AM   #2
EVVAB_İNSAN
Uzman Üye
 
EVVAB_İNSAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 220
Tesekkür: 35
42 Mesajina 53 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
EVVAB_İNSAN is on a distinguished road
Standart

KANT’IN ZAMAN VE MEKAN KATEGORİLERİ

Kuran benliklerimizde deliller olduğunu söyler. Buraya kadar Farabi, Descartes gibi düşünürlerden benliklerimizde doğuştan “Allah’ın varlığı” fikrinin var olduğuna dair açıklamalarını inceledik. Tahminimizce Kuran’ın benliklerimizde deliller olduğunu söyleyen ayeti “Allah’ın varlığı” fikrinin zihnimizde olmasından daha geniş anlamda delillere de işaret etmektedir. Kanımızca “Apriori” olarak tanımlanan benliğimizin, zihnimizin doğuştan sahip olduğu tüm özellikler, bu ayetin işareti kapsamındadır.

Kant’ı Kant yapan eşsiz buluşuna göre zaman ve mekan bizim her türlü deneyden, dış dünyayla buluşmadan önce sahip olduğumuz sezgilerdir. Küçük bir çocuğun mesafeler hakkında hiçbir fikre sahip olmamasına rağmen, hoşuna gitmeyen şeylerden uzaklaşması, beğendiği şeylere yaklaşmak istemesi bunun delilidir. öyleyse insan, doğuştan hazır bir sezgiyle bu şeylerin önünde, yanında, dışında, kendisinden başka yerde olduklarını apriori olarak bilir. Yani dış dünyayla temas etmeden önce zihnimizde mekan fikri hazırdır. Zaman için de aynısı geçerlidir. Her algıdan önce çocuk, önce ve sonra duygusuna sahiptir. Bunlar olmasaydı; tüm algılarımız birbirine karışır ve düzensiz, sırasız, karmaşık algıları kavrayamazdık. Zaman ve mekan sezgilerinin doğuştan bizde var olduğunun diğer kanıtlarına konu uzadığı için girmiyoruz.

Kant, benliğimizin doğuştan sahip olduğu bu özellikleri dış dünyayla temasımızı irdelerken kullandı. Bunların Allah’ın varlığının delilleri olduğuna dair bir şey söylemedi. Kant’ın bu buluşu benliğimizde var olan özelliklerin dış dünyayla nasıl uyumlu olduğunun bir delilidir. Biz tek bir benliğe sahibiz ve tek bir mekanda yaşıyoruz. Yaşadığımız mekanı çok kompleks bir kapıya benzetebiliriz. Benliğimiz ise doğuştan sahip olduğumuz zaman ve mekan kategorileriyle tek anahtarımızdır. Bu çok kompleks kapıya, benliğimiz gibi çok kompleks bir anahtarı sokuyoruz ve karşımızdaki kapı açılıyor. Bu anahtarın (benliğimizin) tesadüfen var olduğu hiç söylenebilir mi? çok açıkça bellidir ki bu Evren’i, zamanı ve mekanı Yaratan kim ise insan benliğini tüm donanımıyla Yaratan da odur.

Dil öğrenme yeteneğimiz doğuştan apriori olarak benliğimizde, zihnimizde hazırdır. İnsanın bu en önemli ihtiyacının zihninde hazır olarak yaratılması da, aynı zaman ve mekan kategorileri gibi Yaratıcımızın bizi mükemmel yarattığının delilleridir. Dış dünyada var olan ortama uyum sağlaması için maddi bedenimiz gibi zihni yapımız da her türlü donanımla hazır olarak yaratılmıştır.
Görüldüğü gibi doğuştan benliğimizde var olan apriori seziler bizi hiç yanıltmamaktadır. Kant bu apriori sezilerin deney alanına uygunluğunu gösterdi. Bu da aslında apriori sezilerin deney alanında deneylenmesi demektir. Buradan hareketle apriori sezgileri deney alanının dışına taşıracak güveni elde edebiliriz. örneğin bir İbni Sina, bir Descartes gibi; zihnimizde doğuştan var olan Allah fikrini bir delil olarak kabul edebiliriz.

Kant apriori olan zaman ve mekan sezgileriyle ilgili açıklamasının “Kuran’ın benliklerimizde deliller olduğunu” söyleyen ayetine konu olduğunu duysa herhalde çok şaşırırdı! Bize göre Kant’ın ahlakın varlığı için Allah’a ve ahirete inanmamız gerektiğini söyleyen açıklamalarından da insanın sahip olduğu apriori bilgiler için sonuçlar çıkarılabilir. Kant ahlâk ilkesinin uygulanması için kaçınılmaz olarak Allah’a ve ahirete inanılması gerektiğini söyledi. Kant bunu apriori özelliklerimizden kaynaklanıyor olarak değerlendirmedi, bu durumu pratik bir ihtiyaç olarak, pratik aklın bir tavrı olarak gördü. Fakat belli donanımlarla yaratılan aklı, bu sonuçlara götüren yaratılıştan sahip olduğu apriori donanımdır. Yani biz, ahlâkın gerekliliğine inandığımız zaman apriori özelliklerimizden dolayı Allah’a ve ahirete inanmak (bunları postulat olarak kabul etmek) zorunda kalıyoruz. Ayrıca ahlâkın Kant’ın deyimiyle insan için bir “maksim” olması da yaratılışımızdan gelen apriori özelliklerden dolayıdır…
Kısacası: Apriori’ye savaş açan perişan olmaya mahkumdur!
__________________
Gerçekler Bizi Özgür Kılar...

Konu EVVAB_İNSAN tarafından (11. October 2008 Saat 02:58 PM ) değiştirilmiştir.
EVVAB_İNSAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla