Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21. February 2013, 02:18 PM   #1
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Hicri Takvim Kur'an'a Aykırıdır

Degerli Kardeslerim fikirlerinizi, bilgilerinizi lütfen paylasiniz ve gercege ulasmamizda birbirimizi destekleyelim.




Hicri Takvim Kur'an'a Aykırıdır


O, Güneş'i bir aydınlık, Ay'ı bir ışık yapan ve senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye, Ay'a menziller ayarlayandır. Allah bunu ancak gerçek ile yaratmıştır. O, bilecek olan bir kavim için Âyetleri detaylandırır. (Yunus, 5)

Ayette “senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye”, diyor ve ekliyor, “Ay’a menziller ayarladık”. Seneyi meydana getiren, senenin oluşmasına neden olan şey bilimsel olarak da sabittir ki dünyanın güneş etrafında bir kez dolanmasıdır. İşte bu senelerin yani dünyanın güneş etrafında kaç kez döndüğünün hesabını Ay’a bakarak yapacağız.

Takvimler saymak içindir. Tarih verebilmek, dün, bugün, yarın diyebilmek geçmişi anlatabilmek, geleceği planlayabilmek kısaca sosyal hayatı düzene koyabilmek içindir. Takvim olsa ya da olmasa, o takvim ya da bu takvim olsa, “bir sene” dünyanın güneş etrafında bir tur atmasıyla oluşur. Hicri takvim Ay’ın dünya çevresinde dolanımını esas alan bir takvimdir. Ay dünya çevresinde 29,5 günde dolanır; bu bir ayı oluşturur. Ay’ın dünya etrafında dolanmasının senenin oluşumu ile hiçbir ilişkisi yoktur. Tüm takvimler gibi hicri takvim de sadece sayım yapmak için kullanılan bir yöntemdir. Bu açıklamalardan sonra şimdi bir soru soralım:

“…Senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye…” diyen Allah, “sene” kelimesini kullanırken bir senenin dünyanın güneş etrafında bir kez dolanmasıyla ortaya çıktığını bilmiş midir, bilememiş midir?

Bu soruya verdiğimiz cevaba göre ayetin ilgili bölümünü bir kez daha okuyalım: “Senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye, Ay'a menziller ayarlayandır”.



O halde Kur'an'a göre aslolan Güneş takvimidir ve Güneş takvimini kullanırken senelerin hesabını Ay’a bakarak yapacağız. Ay’ın her gece gökte başka bir hali var bu haller periyodik olarak tekrar ediyor. Belirli periyotlarla görünen Ay’ın hallerinden senelerin sayısını ve hesabını çıkarabiliriz. Ancak bunun içinde güneş takvimini bir yerden başlatmak bir başlangıç noktası belirlemek gerekiyor.

Şüphesiz Allah katında; gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah'ın yazısında, ayların sayısı, on ikidir. Bunlardan dördü haramlardır. İşte bu koruyan dindir. Bu sebeple onlarda [haram aylarda] kendinize zulmetmeyiniz. Ve sizinle toptan savaşan müşriklerle siz de toptan savaşın. Ve şüphesiz Allah'ın muttakiler ile beraber olduğunu bilin. (Tevbe, 36)

Kur’an’ın bütünü incelendiğinde Kur’an ayetlerinin insanın, dünyanın ve evrenin dinamiklerine göre yazıldığı görülecektir. Bu ayetteki “ayların sayısı on ikidir” ifadesi takvimlerdeki 12 aya bölünmüş 30 günlük zaman dilimlerini değil, Şehri Ramazan’dan/Sıcak Dolunay’dan itibaren arka arkaya gelen 12 dolunayı işaret etmektedir (Şehri Ramazan/Sıcak Dolunay ile açıklamalar Savm-Oruç makalemizde yapılmıştır). Yine “bunlardan dördü haramlardır” ifadesi de Şehri Ramazan’dan/Sıcak Dolunay’dan itibaren görülen 4 dolunayı kastetmektedir. Dolunaylar her 29,5 günde bir ortaya çıkarlar. Allah gökleri ve yeri yarattığından beri bu böyledir.

Başlangıç olarak alınacak dolunay Şehri Ramazan/Sıcak Dolunay’dır. Şehri Ramazan/Sıcak Dolunay 21 Haziran’daki yaz dönümünden sonraki ilk 0-30 gün içerisinde görülür. Yılın hep en sıcak günlerinde görünüyor, kızıllığı ve parlaklığı ile göze çarpıyor bu sebeple ona Çilek Dolunay’ı da deniyor. Bu ayette dolunayların sayısı ya da sayımı 12’dir diyor. Ancak bazı yıllar 13 dolunay görünüyor. Burada önemli olan dolunayların sayısı değil, iki Sıcak Dolunay arasındaki süre. Çünkü iki Sıcak Dolunay arası bir sene (Yunus, 5). Seneyi hesaplayabilmek için en az 12 dolunay saymak gerekli. Ancak 13 olduğu yıllar da olacak. Bu yıllarda da senenin hesabı için gerekli olan 12 dolunay sayma şartı yine yerine geliyor. 13 dolunay görünen senelerde 13’ncü dolunayı ait olduğu senede bırakıp tekrar ilk Sıcak Dolunay’dan itibaren “bir” diyerek sayacağız. Bu sayımı yaptığımız esnada dünya güneş etrafında bir tur atmış olacak ve biz dolunaylara bakarak senenin hesabını yapmış olacağız. İkinci Sıcak Dolunay’a geldiğimizde ikinci sene başlayacak. Ve bu sayede seneleri sayabileceğiz. Senelerin sayısını ve hesabını bilmek için gökyüzüne bakıp dolunayları saymak dışında yapacak bir şey yok. “Şüphesiz Allah katında; gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah'ın yazısında, ayların sayısı, ay olarak on ikidir. Bunlardan dördü haramlardır. İşte bu koruyan dindir”.

Peki sayımı böyle yapmak neden önemli?

1.Bakara 185’teki “Şehri Ramazan/Sıcak Dolunay” tamlaması Ramazan ayı olarak çevrilmekte bu sayede 3 gün olması gereken savm süresi/oruç süresi, bu çeviri ile 30 güne çıkmaktadır. Ayrıca Hicri takvim güneş takviminden kısa olduğu için, her sene farklı tarihlerde savm edilmektedir.

2.Kur’an’ın haram aylar/yasak aylar dediği Sıcak Dolunayla birlikte sayılan dört dolunay dönemi hayvanların doğurdukları, yavrularını büyüttükleri, tabiatın kendisini yenilediği bir dönemdir. Bu dönemde av yapılması durumunda yavrular büyüyemeden ölmekte nesilleri tehlikeye girmektedir. Bu döneme ilişkin Maide Suresi’nde av yasağı var. Ancak bugün bir seneden kısa olan hicri takvim (354 gün) sayesinde hac ayları (takvim ayları) her sene 10 gün geriye gitmekte dolayısile haram aylardaki/yasak aylardaki av yasağı da ihlal edilmektedir.

Ey iman etmiş kimseler! Sözleşmeleri yerine getirin. Siz dokunulmaz iken [hacc görevi sürdürürken] avlanmayı helâl görmeksizin, size okunacaklar hariç, en‘âmın [dört bacaklı, iki tırnaklı, geviş getiren ve ot yiyen hayvanların] kusursuzları/gerdanlıksızları size helâl kılındı. Şüphesiz Allah dilediğini hükmeder [dilediği yasayı koyar]. (Maide, 1)

Ey iman etmiş kimseler! Siz dokunulmaz iken [hacc görevini sürdürürken] av hayvanı öldürmeyin... (Maide, 95)

Su avı ve onun yenilmesi, size ve yolculara yarar olmak üzere size helal kılındı. Kara avı ise, siz hac görevi sürdürür olduğunuz müddetçe size haram edilmiştir. Ve Kendisine toplanacağınız Allah’ın koruması altına girin. (Maide, 96)

Tevbe 36’dan bir sonraki ayet, Sıcak Dolunay’la başlayan ve 4 dolunay dönemince devam eden haramın/yasağın nasıl helal/serbest hale getirildiğini anlatmaktadır. Hicri takvimciler Sıcak Dolunay’dan itibaren 12 dolunay saymakta ve aynı sene içinde görülen 13’ncü dolunaya “bir” diyerek devam etmekte, bu sayede güneş yılına göre devamlı geriye giden bir takvim yılı ve takvim ayları meydana getirip, haram dolunayları/yasak dolunayları helal/serbest hale getirmekte ve av yasağını delmektedirler.

O “nesi”, ancak küfürde fazlalıktır ki, onunla küfretmiş kimseler şaşırtılır; Allah'ın haram kıldığının sayısına uydursunlar da Allah'ın haram kıldığını helâl kılsınlar diye onu bir yıl helâl, bir yıl haram sayarlar. Kendilerine amellerin kötülüğü süslenip güzel gösterildi. Ve Allah, kâfirler toplumuna hidâyet etmez. (Tevbe, 37)

Hicri takvim Kur’an gerçeklerine taban tabana zıttır. Hicri takvim ile haram dolunaylar/yasak dolunaylar helal hale getirilmekte, tabiat onarılamaz şekilde tahrip edilmektedir.



Selam ve dua ile.


http://www.kurandini.net/hicri-takvi...na-aykrdr.html
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla