Salat'ın kökü olan S-L-v'ın klasik Arapça lügatlarında birçok anlamı var, bu anlamları incelemeden önce geleneksel çevirilerdeki salat'ın Kuran baz alındığında tutarlı olup olmadığını araştıracağız.
Bazı ayetlerde salat kelimesini "namaz" olarak tercüme etmek uygun düşmüyor. Çevirmenler bunu fark ederek bazı cümlelerin anlam bütünlüğünü koruyabilmek amacıyla ya her zaman namaz olarak çevirdikleri kelimenin anlamını değiştirmişler ya da değiştirmeyerek ayetleri sağduyuya aykırı bir biçimde bırakmışlar. İşte bu tür ayetlere birkaç örnek:
02:157 İşte böyleleri üzerine Rablerinden salavat ( *salavat; salat kelimesinin çoğuludur. ) vardır, bir rahmet var. İşte bunlardır iyiye ve güzele ermiş olanlar.
Allah insanlar için namaz mı kılıyor? Dua mı ediyor?
09:05 O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürün. Onları yakalayın, onları hapsedin, onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tövbe eder, namazı kılar ( EKAMUS SALATE ), zekâtı da verirlerse, artık yollarını serbest bırakın. Allah Gafurdur, Rahimdir.
Allah inanmayanların bağışlanması için namaz kılması gerektiğini mi söylüyor? Namaz kılmazlarsa öldürülecekler mi? Peki ya "namaz" kılıp da şirk koşmaya, putlara tapmaya devam ederlerse? Bu mantıklı geliyor mu size? Kuran dinde zorlama yok (02:256) demiyor mu?
|