Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17. November 2012, 10:19 AM   #5
aorskaya
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Aug 2009
Mesajlar: 933
Tesekkür: 110
268 Mesajina 414 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
aorskaya will become famous soon enoughaorskaya will become famous soon enough
Standart

Alıntı:
merdem Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Tesekkürlerimi bir borc bilirim size sayin Aorskaya Kardesim, beni ayni zamanda güzel bir sekilde teselli etmis bulundunuz. Yazdiklarim benim basima gelenlerdir ve hic bir zaman aklima gelmedi, gecmedi, düsünmedim bile (bir kerecik bile olsa): "Neden Allah'im" demedim. Her basima geleni takdir etmisimdir. Biz bu dünyada sonsuz sinavlardan gecirelecegiz. InsaAllah hayirli saglam notlar nasib olur cümlemize.

Not: Kaybettigim yakinim kücük oglum idi. 30 yasindaydi. Allah herseyi hakkiyle gören, isiten ve bilendir, Hüküm Allah'a aittir. Biz Allah'a iman edilmekle emir olunduk. Bizlere can veren, bizlerden can alan ve bizleri yeniden canlandirip Hesabgünü huzurunda toplanacak O'dur.

Saygi ve selamlarimla.
Kardeşim merdem,

Evladınız için, rabbimizin şefaatine layık gördüklerinden olmasını ve öbür tarafının cennet olmasını diliyorum.

Bizler, yakınlarımızı kaybettiğimizde, çok üzülür, yıkılır ve bazen kendini toparlayamayanlarımız dahi olabilir. Ancak, yaratanı ve yaratılan olan bizlerin hepimize biçilen müsemma bir ecel olduğunu, bunun uzayıp kıslamayacağını anlarsak, durumu kavrayıp, kabul etmemiz daha akıllıca gelir.

Çünkü, aramızdan ayrılanın, ayrıldıktan sonraki durumunu bilmemekle birlikte, kendi kafamızdan onun yaşamına doyamadan gittiği gibi fikirlerle yapay olumsuzluklar yaratabiliyoruz.

Halbuki, dini bilmesek bile birazcık düşününce, aslında; üzüntümüzün, sızlanmalarımızın gerçek sebebinin "bizim kayıp ettiğimizi kabul etmemiz olduğunu" görürüz.

Biz, bizim için değerli olan birini kaybetmişizdir, bizim (bu değer için) kayıpta olduğumuz kesindir, ama o değer için kazanım olabileceğini bilmediğimizden bunu gözardı ederek, kendi kaybımıza üzülme bencilliğinde bulunuruz.

Halbuki, o değerin aramızdan ayrıldığı zamana göre; kazançlı olabileceğini o kayıp esnasında düşünebilsek, üzüntüler yerini normal karşılamalara bırakacaktır. Çünkü, rabbimizin ona verdiği süre (ecel) dolmuştur. Durum sadece budur. Başkalarına, daha da kısa eceller verilmiştir. Demekki herkesin bilinmeyen sürelerle eceli vardır ve eceli gelen gitmektedir.

Bilen ve iman eden için durumu kavramak gerekir. Giden, örnek alınarak kalan, henüz nefes alıyorken, kendi durumunuda kurtaracak kurana sarılmalı ve kalan hayatını onunla, onun önderliğinde yaşayabilmelidir.

Not: Forumun, Ecel bölümünde; "Herkesin eceli tekmidir, ecel uzayıp kısalabilirmi..." şeklindeki bir başlıkla konuyu anlatmıştım. Dilerseniz orayada göz atınız...

selamlar,
aorskaya

Konu aorskaya tarafından (17. November 2012 Saat 10:24 AM ) değiştirilmiştir.
aorskaya isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
aorskaya Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 3 Kisi:
Bilgi (17. November 2012), dost1 (17. November 2012), merdem (17. November 2012)