Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10. January 2009, 10:02 PM   #8
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

ALLAH İLE ALDATMANIN HÜKÜM ODAKLARI
Dinde teşriî yetki kullanma suçu, İslam dünyasında tarikatlar ve mezhepler tarafından bilerek veya bilmeyerek asırlardır işleniyor. Son zamanlarda buna, din üzerinden siyaset yapanların ‘dinî siyasal parti ile eşitleme’ zulümleri eklendi. Bu zulüm, dinî kendisi ve partisiyle eşitleme ve kendisini Allah’ın vekili, sözcüsü gibi ortaya sürme zulmüdür. Dinci terörün başlangıç noktası da budur.
Önce, dindarlık, birilerinin alâmeti fârikası ilan edildi. Ardından din baronlukları, din dükalıkları, dokunulmaz-eleştirilmez ‘efendiler, üstadlar, mücahitler’ (!) ve daha neler neler yaratıldı. Bunlara, sâdece ve sâdece peygamberlerin kullanabileceği bir yetki, dinde sözcülük hakkı verildi. Bunun ardından, bunların, halkı ‘iyi dindar, zayıf dindar, günahkar, dinsiz, din düşmanı, mürted’ gibi sınıflara ayırma hakkı kullanmalarına seyirci kalındı.
Bu zihniyetin Allah ile aldatan tezgahı şöyle işletiliyordu:
“İslam demek dinden bizim anladığımız demektir. O halde bizim ak dediğimize kara, iyi dediğimize kötü diyenler otomatik olarak İslam dışıdır. Müslümanlık belgesi, bizim defterimize kayıtlı olmanın ta kendisidir. Öteki yollar, İslam’a ve cennete değil, patatese çıkar.”
Bu talihsiz mantık, bir şer formülü olarak şöyle der:
“Müslüman vardır ve o biziz; kâfir vardır ve o da bize karşı olanlardır. Ve biz, bize karşı olanlara her şeyi yapma hakkına sahibiz.”
Türkiye’de, siyasal İslamcılığın devreye girdiği günden beri namaz artık bir meydan malzemesine döndürülmüş, bütün ruhaniyeti, erdiriciliği, saffet ve güzelliği yok edilmiştir.
Namaz, bugün hâlâ insanları aldatmanın temel araçlarından biri olarak insafsız ve acımasız bir biçimde işletilmektedir.
Bu Kur’an dışı tahrip oyunu, 2000’li yılların Türkiyesinde hem de TBMM çatısı altında şu Kur’an ve akıl dışı talebin gündem yapılmasına yol açmıştır:
“Millet, dindar cumhurbaşkanı istiyor.”
Millet böyle bir şey istemişse bu vahimdir, eğer istememiş de birileri onun adına avukatlıkla söz söylüyorsa bu daha vahimdir. Din adına dinsizlik yapılıyor.
Kur’an’ın insanlık tarihinde yaptığı en büyük devrimlerden biri, belki de birincisi, takvanın, insanlar arasında bir değer ve üstünlük ölçüsü olmaktan çıkarılmasıdır.
Tüm dinci zümreler, az veya çok tekfir (başkalarını kafir ilan etme) tezgahını mutlaka işletirler. Bu tezgah, dine karşı olanların kâfir ilan edilmesi değildir; bu tezgah, dinci (dindar değil) kesimin hesaplarına uymayanların din dışı ilan edilip etkilerinin kırılması tezgâhıdır.
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Bilgi (18. July 2012), hiiic (3. September 2011)