Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26. December 2009, 09:02 PM   #1
ÖmerFurkan
Site Yöneticisi
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 450
Tesekkür: 33
85 Mesajina 163 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
ÖmerFurkan will become famous soon enoughÖmerFurkan will become famous soon enough
Standart 85.Ankebut Suresi

ANKEBUT SURESİ'NE GİRİŞ
GİRİŞ:
Ankebut suresi Mekke’de 85. sırada inmiş olup adını 41. ayette geçen “ العنكبوت Ankebut” sözcüğünden almıştır.
1-11. ayetler ile 60. ayetin Medeni olduğuna dair nakiller mevcuttur. (Süyuti; el-İtkan)
Surede genel olarak tevhid, elçilik, öldükten sonra dirilme ve hesap gibi dinin temel inanç konularından bahsedilmektedir.
Ayrıca iman-amel ilişkisi, dünya hayatındaki sıkıntılar ve bunların amacı, Allah'ın mesajlarını tebliğ hususun¬da peygamberlerin karşılaştıkları şiddet ve zorluklar üzerinde durulmaktadır. Resulullah’ın Mekke müşrikleri ile mücadelesine çok benzemeleri nedeniyle çok kısa ve öz olarak Nuh, İbrahim, Lût ve Şuayb peygamberlerin tevhid mücadelelerinden örnekler verilmektedir. Âd ve Semûd gibi zorba ve azgın milletler¬in; Karun, Firavun ve Hâmân gibi azgın kişiliklerin helakleri hatırlatılarak inkârcılar uyarılmaktadır.

https://youtu.be/myRu1SgvSj0 Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 412. Bölüm Ankebut Suresi 1. Bölüm

https://youtu.be/mcbPLLv9rtM HakkıYılmaz Kuran ve İslam 413. Bölüm. Ankebut Suresi 2. Bölüm.

https://youtu.be/m4Plwioh5Tw Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 414. Bölüm Ankebut Suresi 3 Bölüm.

MEAL:
RAHMAN RAHÎM ALLAH ADINA

1- اElif [1], لLâm [30], مMim [40].
2- 3- İnsanlar, fitnelendirilmeden, “İman ettik” demeleriyle, bırakılıvereceklerini mi sandılar? Ve ant olsun ki Biz, onlardan öncekileri de fitnelendirmiştik. Artık elbette Allah, doğru kimseleri bildirecektir ve elbette yalancıları da mutlaka bildirecektir.
4- 6- Yoksa kötülük yapanlar, Bizi öne geçebileceklerini [Bizden kaçabileceklerini] mi sanıyorlar? İlke olarak benimsedikleri şey, ne kötüdür! Kim Allah’a kavuşmayı umuyorsa, hiç şüphesiz ki, Allah’ın belirlediği zaman kesinlikle gelicidir. Ve O, en iyi duyandır, en iyi bilendir. Ve kim gayret gösterirse, ancak kendisi için gayret gösterir. Şüphesiz Allah, kesinlikle âlemlerden zengindir.
7- Ve inanan ve salihatı işleyen kimseler, onların kötülüklerini elbette örteceğiz ve kesinlikle onlara yaptıklarının daha güzeli ile karşılık vereceğiz.
8 – Ve Biz, insana, ana -babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Eğer o ikisi, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi Bana ortak koşman için gayret ederlerse, artık o ikisine itaat etme. Dönüşünüz ancak Banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.
9- İman eden ve salihatı işleyen kimseleri de; kesinlikle onları salih kişiler içine katacağız.
10 - İnsanlardan kimi de vardır ki, ‘Allah'a inandık’ der; sonra da Allah uğrunda eziyet olunduğu zaman, insanların fitnesini Allah'ın azabı gibi tutar. Ve eğer Rabbinden bir yardım gelecek olsa, kesinlikle, ‘Şüphesiz biz sizinle beraber idik’ diyeceklerdir. Hâlbuki Allah, onların göğüslerindekileri en iyi bilen değil midir?
11 – Ve Allah, elbette iman etmiş kişileri bilir/ bildirir, elbette münafıkları [ikiyüzlüleri] de bilir/bildirir.
12- Ve kâfirler müminlere: “Bizim yolumuza uyun, kesinlikle sizin hatalarınızı/günahlarınızı biz yüklenelim” dediler. Oysa onların hatalarından, ne olursa olsun hiçbir şeyi onlar taşıyıcı değillerdir. Onlar, kesinlikle, yalancıdırlar.
13 – Onlar, elbette kendi yüklerini ve kendi yükleriyle birlikte nice yükleri de taşıyacaklar. Ve uydurup durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorgulanacaklardır.
18- Ve eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki birtakım ümmetler de yalanlamıştı. Elçiye düşen de apaçık tebliğden başka bir şey değildir.
19 – Onlar, Allah'ın yaratmayı nasıl başlattığını, sonra da bunu tekrarladığını da mı görmediler? Şüphesiz bu, Allah'a göre çok kolaydır.
20 – 22- De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da, O’nun yaratmaya nasıl başladığına bir bakın. Sonra Allah, son yapıyı inşa edecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir. O, dilediği kimseye azap eder, dilediği kimseye de rahmet eder. Ve siz yalnızca O'na döndürüleceksiniz. Ve siz yeryüzünde ve gökte aciz bırakanlar değilsiniz. Ve sizin için Allah’ın astlarından bir veli ve yardımcı yoktur.”
23 – Ve Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden kimseler; işte onlar Benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar, kendileri için acıklı bir azap olanlardır.
14 – Ve ant olsun ki Biz, Nuh’u kendi kavmine elçi gönderdik de, içlerinde elli yıl hariç bin sene kaldı. Sonunda, onlar zalimler iken tufan kendilerini yakalayıverdi.
15 – Böylece Biz, onu ve gemi halkını kurtardık ve onu [gemiyi/ cezayı/ kurtuluşu] âlemlere bir ayet kıldık.
16, 17- İbrahim’i de [elçi gönderdik/kurtardık]. Hani o, kavmine: “Allah’a ibadet edin ve O’na takvalı davranın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır Şüphesiz siz Allah’ın astlarından bir takım taştan, ağaçtan putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Haberiniz olsun ki o, sizin Allah’ın astlarından mabut diye taptıklarınız, sizin için bir rızık vermeye güç yetiremezler. Onun için rızkı Allah yanında arayın ve O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Yalnızca O’na döndürüleceksiniz.” demişti.
24 – Sonra onun [İbrahim’in] toplumunun cevabı, yalnızca: “Onu öldürün veya tahrik edin [yandırın]” demeleri oldu. Sonra da Allah onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda, iman edecek bir toplum için ibretler vardır.
25 – Ve O [İbrahim], dedi ki: “Siz, sırf aranızdaki dünya hayatında sevgi için Allah’ın astlarından birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü, kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. Varacağınız yer de cehennemdir. Ve sizin için yardımcılardan da yoktur.”
26 - Bunun üzerine ona Lut inandı. Ve o [İbrahim] dedi ki: “Ben Rabbime hicret ediciyim. Şüphesiz O, Azîz ve Hakîm’in ta kendisidir.
27 – Ve Biz ona İshak’ı ve Yakub'u bağışladık. Ve soyu içinde Peygamberlik ve Kitap kıldık. Ve Biz ona dünyada ücretini verdik. Şüphesiz o, ahirette de salihlerdendir.
28, 29 - Lut'u da [gönderdik]. Hani o kavmine: “Şüphesiz siz, kesinlikle âlemlerden sizden önce geçmiş olanların yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz! Siz, şüphesiz, mutlaka erkeklere gidecek, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?” demişti. Bunun üzerine kavminin cevabı, sadece, “Doğru söyleyenlerden isen Allah'ın azabını bize getir!” demeleri oldu.
30- O [Lut]: “Rabbim! Şu bozguncular toplumuna karşı bana yardım et!” dedi.
31 – Ve elçilerimiz İbrahim'e müjdeyi getirdiklerinde: “Biz bu kentin halkını helak edeceğiz” dediler. -Şüphesiz oranın halkı zalimler idiler.-
32 – O [İbrahim]: “Şüphesiz orada Lut var!” dedi. Onlar: “Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve o geride kalanlardan biri olan karısı dışındaki ailesini elbette kurtaracağız” dediler.
33, 34 - Elçilerimiz Lut'a geldiklerinde de o, onlar hakkında tasalandı. Ve onlar sebebiyle kolu darardı. Ve onlar [elçiler]: “Korkma, tasalanma! Şüphesiz biz, seni ve geride kalanlardan olan karın hariç yakınlarını kurtaracağız. Şüphesiz biz, bu kent halkının üzerine, fasıklık yapıp durmaları nedeniyle semadan bir azap indireceğiz” dediler.
35 – Ve ant olsun ki Biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ayet bıraktık.
36 - Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı [gönderdik]. Sonra o [Şuayb], “Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününü ümit edin, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın!” dedi.
37 – Bunun üzerine onu yalanladılar, sonra da kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
38- Ad ve Semûd’u da [kavimlerini de helak ettik]. Bu [Onların helaki], onların meskenlerinden [yurtlarından] size kesinlikle besbelli olmuştur. Ve şeytan onlara kendi işlerini süsledi de onları yoldan alıkoydu. Hâlbuki onlar görüp anlayan kimselerdi.
39 – Karun’u, Firavun’u ve Hâmân’ı da (helak ettik). Ant olsun ki, Musa onlara apaçık deliller ile gelmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Hâlbuki onlar, geçiciler değillerdi.
40 – İşte hepsini günahları sebebiyle yakaladık: onlardan kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik, onlardan kimini korkunç bir ses yakaladı, onlardan kimini yerin dibine geçirdik, onlardan kimini de suda boğduk. Ve Allah onlara zulmetmiyordu velâkin onlar kendilerine zulmediyorlardı.
41 – Allah’ın astlarından Veli [koruyucu, yol gösterici] edinenlerin durumu, ev edinen dişi örümceğin durumu gibidir. Şüphesiz evlerin en çürüğü de kesinlikle dişi örümcek evidir. Keşke onlar, bilselerdi.
42 – Şüphesiz Allah, onların, Kendisinin astlarından hangi şeye yalvardıklarını bilir. Ve O, Azîz’dir, Hakîm’dir.
43- Ve Biz, bu örnekleri insanlara veriyoruz. Onlara da bilginlerden başkası akıl erdiremez.
44 – Allah, gökleri ve yeri hak ile yarattı. Şüphesiz bunda, iman edenler için kesinlikle bir ayet vardır.
45 – Sen, sana kitaptan vahyedileni oku/izle ve Salâtı [eğitimi, öğretimi, sosyal destek kurumlarını] ikame et [oluştur, ayakta tut]. Muhakkak ki salât [eğitim, öğretim, sosyal destek kurumları], fahşadan ve kötülükten alıkoyar. Ve Allah’ın anılması, elbette daha büyüktür. Ve Allah, yapıp ürettiğiniz şeyleri bilir.
46- Kendilerinden, zulmedenler hariç, Kitap ehli ile ancak en güzel bir yolla mücadele edin ve: “Biz, bize indirilene ve size indirilene inandık. Bizim ilahımız ve sizin ilahınız birdir. Biz sadece ona teslim olmuş kimseleriz” deyiniz.
47- Ve işte böylece Biz, sana Kitab’ı indirdik de kendilerine Kitap verdiklerimiz ona inanıyorlar. Ve bunlardan [Ehlikitap’ın dışındakilerden; Araplardan] da ona inananlar vardır. Ve Bizim ayetlerimizi, ancak, inkârcılar bile bile reddeder.
48- Ve sen bundan evvel herhangi bir kitaptan okumuyordun; sen onu [Kur’an’ı] sağ elinle de [kendinden; bilginle, birikiminle] yazmıyorsun. Eğer böyle olsaydı batılcılar [batıla inananlar] mutlaka kuşku duyacaklardı.
49- Bilakis o [Kur’an], kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde apaçık ayetlerdir. Bizim ayetlerimizi de ancak zalimler bile bile reddederler.
50- Ve onlar, “Ona Rabbinden ayetler [mucizeler] indirilmeli değil miydi?” dediler. De ki: “Ayetler [Mucizeler] ancak Allah’ın katındadır. Ben ise ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
51- Kendilerine okunan Kitap’ı şüphesiz Bizim sana indirmiş olmamız onlara yetmedi mi? Bunda, inanan bir toplum için elbette ki bir rahmet ve bir öğüt vardır.’
52 - De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde olan şeyleri bilir. Batıla inanan ve Allah’ı inkâr eden kimseler; işte onlar, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.
53- Ve senden azabı çarçabuk istiyorlar. Eğer belirlenmiş/adı konmuş bir ecel [vade] olmasaydı, azap onlara elbette gelmişti. Ve o, hiç farkında olmadıkları bir sırada kendilerine ansızın elbette gelecektir.
54, 55 - Senden azabı çarçabuk istiyorlar. Şüphesiz cehennem de kesinlikle, kendilerini üstlerinden ve ayaklarının altından bürüdüğü günde kâfirleri kuşatıcıdır. Ve ‘ o yapmış olduklarınızı tadın!” der.
56 - Ey iman etmiş kullarım! Şüphesiz Benim yeryüzüm geniştir. O halde yalnız bana kulluk edin.
57 - Her nefis [kimliği olan varlık] ölümü tadıcıdır. Sonra da yalnızca Bize döndürüleceksiniz.
58, 59- Ve iman etmiş, salihatı işlemiş kimseler; elbette Biz, onları, içinde sürekli kalacakları cennette, altlarından ırmaklar akan köşklere yerleştireceğiz. Çalışanların; sabretmiş olan ve sadece Rablerine tevekkül etmiş olan kişilerin ödülü ne güzeldir!
60- Kendi rızkını taşıyamayan nice dâbbeh [canlı] da vardır ki onları da, sizi de Allah rızıklandırır. Ve O, en iyi işitendir, en iyi bilendir.
61 – Yine ant olsun ki onlara sorsan: “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim kontrol altına aldı?” Kesinlikle, “Allah” diyeceklerdir. O halde nasıl çevriliyorlar?
62 - Allah, kullarından dilediğine rızkı genişletir ve onun için ayarlar. Şüphesiz Allah, her şeyi en iyi bilendir.
63- Ve Ant olsun, eğer onlara sorsan: “Kim gökten suyu indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?” Kesinlikle, “Allah” diyeceklerdir. De ki: “Hamd Allah’a özgüdür”. Bilakis onların çoğu akıllarını kullanmazlar.
64 – Ve bu iğreti yaşam, sadece bir eğlence ve oyundur. Şüphesiz son yurt ise kesinlikle hayatın ta kendisidir. Keşke onlar, bilmiş olsalardı.
65, 66- İşte onlar, gemiye bindiklerinde, dini yalnız Allah’a özgü kılarak O’na yalvarırlar. Sonra ne zaman ki onları karaya çıkarıp kurtardı, bir de bakarsın ki onlar, kendilerine verdiklerimize nankörlük etmek ve kazançlı çıkmak için şirk koşuyorlar. Artık onlar, yakında bilecekler.
67- Yoksa kıyılarında, insanların zorla kapılıp götürülmesine rağmen, orayı [Mekke’yi], güvenli, harem [dokunulmaz] yaptığımızı da görmediler mi? Hâlâ batıla mı inanıyorlar ve Allah’ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
68- Ve Allah’a karşı yalan uyduran yahut kendisine geldiğinde, hakkı yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Kâfirler için cehennemde bir yer mi yok!
69 – Ve Biz, Bizim yolumuzda gayret gösterenleri, elbette Kendi yollarımıza kılavuzlayacağız. Ve şüphesiz Allah muhsinlerle [iyilik-güzellik üretenlerle] beraberdir.
ÖmerFurkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
ÖmerFurkan Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
hiiic (9. June 2010)