Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14. January 2009, 12:15 PM   #2
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

İsrâîloğullari Kimlerdir?


Hicaz Yahudilerinin, Yahûdîleşmiş Arap kabileleri olduğunu söyleyenler vardır. Fakat bu görüş doğru olmasa gerek. Eldeki kanıtlar, bu Yahudilerin, Filistin'den Hicaz'a göçmüş İsrâîloğulları olduğunu göstermektedir. Araplar, İsrâîloğlu değildir. Gerçi Yahûdî lerden bir kesimi Arap adı taşır ama bunların babalarının adı İbrânîdir. Meselâ Abdullah ibn Sûryâ, Rifâ'a ibn Zeyd ibn Tâbut, Rifâ'a ibn Samuel, Sa'lebe ibn Şa'yâ, Nu'mân ibn Âdâ, Useyr ibn Zârim, Finhâs, Şâs, Sa'lebe ibn Liftyon, Sellâm ibn Mişkem, Uzeyz, Zeyd ibn el-Lasit. [3] Ayrıca bunlar, kendi aralarında İbrânîce konuşurlardı. İbn Sa'd'ın, Tabakat'ında anlattığına göre Hz. Peygamber (s.a.v.) Ebû Rafı' Sellâm ibn Ebî'l-Hukayk'ı vurmak için düzenlediği seriyyeye (küçük savaşa) Abdullah ibn Atîk'i komutan yapmıştı. Çünkü Abdullah, azıcık İbrânîce konuşmasını bilirdi. [4] Aynı zamanda Hz. Peygamber (s.a.v.) Zeyd ibn Sabit'e İbrânîce öğrenmesini emretmişti. Bütün bunlar, Hicaz Yahudilerinin, İsrâîloğulları olduklarını gösterir. Belki aralarında Yahûdîleşmiş Araplar da vardı ama esas itibarıyla bu kabileler, bu bölgeye göç etmiş İsrâîloğullarından idiler.

Mîlâdî 70 yılında Romalılar, Yahudileri kırıp geçirmiş, sağ kalanlar da dünyânın çeşitli yerlerine dağılmışlardı. Demek ki Hicaz Bölgesi Yahudileri de Milâdın birinci ve ikinci yüzyıllarında Yesrib(Medine )ye geldiler, bunlardan bir kısmı da Şam-Yesrib yolu üzerinde bulunan Vâdî'l-Kurâ'ya, Fedek'e, Teymâ'ya yerleştiler. Oralarda oturan Araplara, Arapların İsmâ'îl soyundan, kendilerinin de ishâk soyundan geldiklerini, her ikisinin de İbrahim'in oğlu olduğunu, bundan dolayı kendileriyle Arapların amcazade olduklarını söylemek suretiyle kendilerini kabul ettirip onlardan iyi muamele gördüler. Filistin'de çiftçilik ve ticaretle uğraşan bu adamlar, Hicaz'daki toprakları işledikleri gibi ticaret ve tefecilik yaparak da zengin oldular.

Yahudilik, Milâdî beşinci yüzyılda Hicaz'dan Yemen'e geçti. Bazı Himyer kralları ve kabileleri de Yahûdî dinine girdiler. Fakat Habeş istilâsı sonunda Yahudilik Yemen'den silindi. Hz. Peygamber ve Dört Halîfe devrinde Yemen'de Yahûdî bulunduğuna dair bir kayıt yoktur.

Şimdi burada İsrâîloğullarından söz eden âyetlerin târihî iniş sırasına göre tefsirini vereceğiz. Bu konuda Mûsâ ve Yahudiler maddelerine de bakılmalıdır.

Üzerlerine azâb çökünce: "Ey Mûsâ, dediler, sana verdiği söz hakkına bizim için Rabbine duâ et; eğer bizden azabı kaldırırsan, muhakkak sana inanacağız ve mutlaka İsrâîloğutlarını seninle beraber göndereceğiz!" 135- Biz onlardan, geçirecekleri bir süreye kadar azabı kaldırınca, hemen yeminlerini bozmağa başladılar. (A'râf: 39/134-135)

İsrâîloğulları, uzun süreden beri Firavun'un ülkesi olan Mısır'da, güç işler altında eziliyorlardı. Mûsâ, Firavun ve adamlarına, kendisinin Allah tarafından elçi olarak görevlendirildiğini ispat eden kanıtları bulunduğunu söyledi ve İsrâîloğ utlarını serbest bırakıp kendisiyle beraber göndermesini istedi.

Musa'nın sözünü dinlemeyen Firavun ve adamları, çeşitli belâlara uğrayınca Musa'dan kendilerine du'â etmesini, üstlerine çöken azâb kalkarsa kendisine inanacaklarını ve İsrâîloğullarını da serbest bırakıp kendisiyle göndereceklerini söylemişlerdir.

Tâhâ: 45/47-48'nci âyetlerde de Firavun'a gönderilen Mûsâ ile Harun'a: "Haydi, varın ona, deyin ki: 'Biz senin Rabbinin elçileriyiz; İsrâîloğullarını bizimle gönder, onlara azâb etme. Biz Rabbinden sana bir âyet getirdik. Esenlik, hidâyete uyanlaradır. Bize yalanlayıp yüz çevirenin, azaba uğrayacağı vahyolundu''." (Tâhâ: 45/47-48) demelerinin emredildiği belirtilmektedir.

Bu olay Şu'arâ Sûresinde biraz ayrıntı ile ve diyalog şeklinde anlatılır: "'İsrâîloğullarını bizimle beraber gönder.' (Gittiler, Allah'ın emrini duyurdular. Firavun) Dedi ki: 'Biz seni, içimizde bir çocuk olarak yetiştirmedik mi? Ömründe nice yıllar aramızda kalmadın mı? Ve sonunda o yaptığını da yaptın, sen nankörlerden birisin.' (Mûsâ): 'Onu yaptığım zaman şaşkınlardan idim, dedi. Sizden korkunca aranızdan kaçtım, sonra Rabbim bana hükümdarlık verdi ve beni elçilerinden yaptı. O başıma kaktığın nimet de İsrâîloğullarını köle yapman(yüzünden)dir. (Onları köle diye kullanıp erkek çocuklarını kesmeseydin, senin eline düşmezdim)...' Böylece biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, çeşmelerden çıkardık.

Hazinelerden ve o güzel yerden (çıkardık). Böylece bunları İsrâîloğullarına mîrâsyaptık." (Şu'arâ: 47/17-22,57-59) [5]


Kur'ân-ı Kerîm'de İsrâîloğulları kıssalarının çok anılmasındaki hikmet:


Kur'ân-ı Kerîm'in anlattığı kıssalar içinde İsrâîloğullarının hayatla*rına ilişkin kıssalar büyük yer tutar. Bunun başlıca sebeplerinden biri, Yahûdîlerin, Hz. Muhammed (s.a.v.) ile aynı kentte yan yana yaşamaları, müslümanlarla sıkı ilişkileridir. Allah'ın Elçisi, Mekke'de müşriklerle, Medine'de Yahudilerle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu yüzden Mekke'de inen sûrelerde inanmayan muhataplar daha ziyade müşrikler iken Medîne döneminin ilk bölümünde inanmayanlar Yahudiler olmuştur.

Ayrıca Hz. Peygamber, kendisini, İbrâhîm atadan gelmiş peygamberlerin uzantısı görüyor, Kitâb-ı Mukaddes peygamberlerini kendisinin önderleri sayıyordu. Peygamberliğinden önce de Kitâb ehline yakınlık duyuyor, Kitâb ehli kişilerle de görüşüyordu. Kitâb-ı Mukaddes kıssaları, ağızdan ağıza Yahûdî ve Arap çevrelerinde dolaşıyordu. Toplum, kulaktan dolma da olsa az çok bu peygamber öykülerinden haberdar idi. Çevrede bilinen en eski ve tek Mukaddes Kitâb, Yahudilere âit idi. Onun hikâyeleri bazı meraklı Araplar arasında da yayılmıştı. Kur'ân-ı Kerîm de halkın kısmen duyduğu bu olayları, peygamberlere yakışmayan sözlerden ayıklayarak anlatmak suretiyle insanlara öğüt vermek istemiştir. Çünkü insanlar ancak âşinâ oldukları öykülerden ibret ve öğüt alırlar.

Ayrıca ileriki dönemlerde Yahûdîlerin, dünyâ tarihi üzerinde etkileri olacaktır. İşte tarihi etkileyecek bu insanlara dikkat çekiliyor ve onların tarihteki davranışları anlatılıyor. [6]
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
TUĞÇE DENİZ AKIN (13. January 2010)