Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22. October 2011, 11:49 AM   #6
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

HAK DİNDE HIRSIZLIK; İHTİYAÇ FAZLASINI ZİMMETTE TUTMAKTIR.

YANİ, BAKMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUKLARININ ZORUNLU VE FAYDALI İHTİYAÇLARIDAN ARTAN İHTİYAÇ FAZLASININ TAMAMEN AHARIN İHTİYACINA SARFEDİLMEYİP SERVET VE SERMAYE EDİNMEKTİR. DİN AÇISINDAN HIRSIZLIKTAN TEMİZ KALMAK İÇİN; MEDENİYETİ KURUP İLKELLİKTEN KURTULARAK SOSYAL HUKUK DEVLETİ OLUŞTURULMUŞSA, İHTİYAÇ FAZLASININ BU VE BENZER AMAÇLARA HARCANMAK ÜZERE YÖNETİMİN EMRİNE VERİLMELİDİR. BU FİİLLERE İSYAN EDİP, İHTİYAÇ FAZLASINI DERHAL TOPLUMA VERGİ OLARAK VERMEYİP ZİMMETTE TUTMAK, HAK DİN AÇISINDAN HIRSIZLIKTIR.(Maide-38 ve Bakara-219/2 )

ZENGİNLİĞİ YARATAN İNSAN DEĞİLDİR. ZENGİNLEŞEN SADECE ONU NAKLEDENDİR, YANİ MECRASINI KENDİ HANESİNE ÇEVİRENDİR.

İNSANIN MALINDA NASIL BAŞKASININ HAKKI VARSA, İLMİNDE DE VARDIR.


Yukarıda, Sayın Barış emeğe dayalı küçük ölçekli bir iş yerinden bahis etmiştir. Dikkat edilirse, iş sahibi bedenen çalışacak, ancak bir yardımcıyı işçi olarak çalıştırabilecek. Uygulamada bu, çoluk çocuğu küçük olduğu için kendisine yardım edebilecek durumda olmayan küçük çiftçi ve küçük esnaf, küçük sanatkârın birlikte çalışırken kullandıkları bir nevi usta kalfa ilişkisi düzeyindeki ilişkilerde söz konusu olur. İşverenin bunun fazlasını çalıştırması halinde, iş hacmi aynı olduğundan fazladan çalıştırılan işçi üretim artmadığından artı değer yaratmaz, bilakis bunun ücretinin ödenmesi için diğer çalışanların ürettiği artı değerlerine el konulmuş olacağından, diğer çalışanların rızası yoksa, hırsızlık sayılmaktadır.
Maide suresi 38. ayetin bize gösterdiği yol ise, artı değerin kazançtan çıkartılmayıp zimmette tutulması hırsızlık olduğu gerçeği ile artı değerin sermayeye eklenerek tekrar üretimde kullanılması anlamına gelen kapitalist üretim tarzının hırsızlık fiili sayıldığı açıklamasıdır ki, aynı zamanda Maide 38. ayetteki hırsızlık fiilinin failinin, menkul bir malı sahibinin izni olmadan alıp götüren değil, ticari, sınaî, tarımsal üretimde bulunan işverenlerin üretilen artı değerlere el koyması fiilini işleyenler olduğunu açıklamış olmaktadır. Ayrıca her türlü sermaye ve teknoloji, doğal enerji v.s kullanarak bolca kazandığı şeyden, yalnız ihtiyacı olanı alıkoymayıp, çoğunu alıkoymasıyla da hırsızlık oluşur. Fazlalık, zimmetten çıkartıldığında hırsızlık ortadan kalkar.

Demek ki buradaki gizlilik(artı değerlere el koyma), ancak ekonomi bilimini iyi bilenlerin fark edebileceği nitelikte ve kolay fark edilmez olduğundan dolayıdır. Resulullah da, çiftlik işletmeciliğini “gaflet” saymıştır( Kütüb-ü sitte cilt 3 sayfa 171). Bu hadis mealen şöyledir. 'Çiftlik edinmeyin, dünyaya bağlanır kalırsınız’. Bu hadiste kullanılan kavram Day’a ( Zay’a) konusunda hadis şerh kitabında da açıklama yapılmıştır. Bu açıklama şöyledir ''Bağ-Bahçe ekim tarlası (Üretim sahası), köy manasına gelir. En nihaye’de, kişinin geçimini sağladığı san’at, ticaret, v.s her çeşit meşguliyete day’a denilmektedir…hülasa dünya hayatının idamesi için gereken kazanç vasıtalarının hepsini anlamak bile mümkündür..” Bu açıklama buraya kadar doğrudur. Zaten sözlük üzerinde teselsül eden mantığa göre de bu böyledir. Ama bir şey daha vardır ki, üretim araçlarını ve üretim sahalarını ihtiyacından fazla bir miktarda ellerinde tutanlar toplumda büyük bir ekseriyeti mağdur ve mahrum etmektedir. Bunu yapanlar bu zulmü fark etseler de, etmeseler de bilimsel açıdan böyledir. Ayrıca buradaki maksat, hem işçi emeğinden gelen artı değerden, hem de, bunun kâr olarak sermayeye eklenmesiyle kapitalist üretime devam niteliği taşıdığı için böyle nitelemiş olmalıdır. Gaflet kavramı ise, yukarda açıklandığı gibi bol dirlik içinde yaşamayı da işaret eden bir kavramdır. (Sirkat kavramının kavram analizi daha sonra yapılacaktır). Özü ise, işin gereği kazanca karışan artık değerlerin derhal topluma iade edilmeyip, servet ve sermaye yapılmasıdır. Zaten iktisat ilmi de buna ''kapitalist üretim tarzı'' demektedir. Gerek fabrika, gerek ticaret ve gerekse tarımsal faaliyetlerde kiralık emek suretiyle yapılan işlerde karışan ve ödenmeyen emeğin kârını dışarı çıkartıp toplumun tümünün infakı için kullanmadığı için hırsızlık yapmış sayılır.

Nitekim hak din bununla da kalmaz. Hadis kitabının aynı sayfada kayıtlı bir diğer hadisinde, mülk hırslılarını ve kendisinin ve geçindirmekle yükümlü bulunduğu ailesinin geçimliği dışında kalan her kuruşu infak etmeyen mülk tutkunlarını öyle nitelendirir. “Altına tapanlar mel’undur. Gümüşe tapanlar mel’undur” demektedir. Yani bu haller lanetlenme sebebidir. Din ve bilhassa hak din ekonomi politiklerini, bu veciz sözlerle de ortaya koymuşlardır. Bu sınırlar içinde kalan kimseler kollektivizme ne zorlanır nede kınanırlar.

Ancak toplumun bütün üretim tarzlarının bu şekilde cılız işletmecilere kalmasına da sebep olmamak, Allah düşmanları ve kendi düşmanlarının ayaklarının altında sürünmemeleri için de, büyük işletmelerin mülkiyeti topluma ait olarak kalmak suretiyle toplumun nam ve hesabına işletilerek, toplumsal güç yükseltilir( Enfal suresi ayet 60). Bu yola Allah “Sebil” demiş ve çok değer verdiği için de “Sebil-ullah” kavramı ile pekiştirerek tarik’ten ayırmıştır. Manası ise bütün imkânların toplumun tümünün ortaklaşa kullanımına açılmasıdır. En Azından ağırlıklı kamu işletmeleri ihtiva eden karma ekonomidir. Mustafa Kemal devletçiliği bunun ilk adımıdır. Din ekonomi politiği (şeraiti ve minhacı) bu istikamette tecdit edilmelidir. O zaman da ekonomik irtica, irtica olmaktan olmaktan çıkar. Hayır yapmak isteyenler de bu hayrı Beyt el Mal içinde ellerinin işini birleştirerek yapmalıdırlar. Kuran Leyl suresi de bu istikamettedir. İşlerin ayrılmayıp birleştirilmesi ve elbirliğiyle yapılmasıdır. Çünkü kitap malı ve parayı biriktirmeyi yasaklamıştır. Yüzlerce dolaylı ayetlerin yanında doğrudan olanlardan birkaç tanesi şunlardır. Ali imran ayet 49. Tövbe 34,35. Tegabün 15, 18.Hümeze 1-4 ayetler örnek olarak sunulabilir.
Av.İlhami Çetin.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (17. June 2017 Saat 10:07 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Barış (15. August 2013), dost1 (23. October 2011)