Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23. January 2010, 09:37 PM   #9
Toslunba
Uzman Üye
 
Toslunba - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 217
Tesekkür: 90
69 Mesajina 159 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
Toslunba is on a distinguished road
Standart

Müslümanlardan arkadaşım ,elimizden geldiği kadar sesimizi çıkarmaya çalıştık. Zorbalık kanunsuzluk yapmadan. Demem o ki ,bir ara hatırlarsınız her cuma günü camilerin önü aczmendi ,..vs gibi cemaatlerin müridleri ile dolar ve türban için gösteriler yapılırdı. Bu gösteriler idam yasası kalktığında neden yapılmadı? İMF anlaşmalarında neden yapılmadı? Zinanın suç teşkil edilmesi için neden yapılmadı? Kur'an'da sadece bir tek yerde geçer ki "örtülerinizi göğüs yırtmaçlarınızın üstüne darbedin " şeklindedir.

Örtüyü alır baş örtüsü yaparsanız baş örtüsü Allahın emri gibi anlaşılır ki buna saygı duyarım. Çok değil bundan bir 50 yıl öncesinde baş örtüsü bir zaruretti ,hele ki eski devirlerde. Ben köy çocuğu sayılırım ve doğa koşullarında yaşamın zorluğunu az çok bilirim. Yakıcı güneşten ,tozdan ,samandan ,rüzgardan başka türlü korunamazsınız. Bu sadece müslüman coğrafya içinde değil ,slav milletlerinden tutun almanlara kadar geleneklerinde baş örtüsü vardır. Buna araplar da dahildir ki bu yaşamaları için neredeyse şarttır. Bu durum ve kelimenin "örtü" manası ile ayet incelenirse asıl amacın göğüs bölgesi üzerine dem vurduğunu anlarız. Bu kişilerin anlayışı ile ilgilidir. Kuran bizlerin -hepimizin malıdır ve herkes istediği gibi ona yaklaşır .Hem bireysel hem toplumsal. Kimsenin başının örtüsü ya da açıklığı bizi ilgilendirmez. Ancak ülkemizin hali hazır durumu ve gündemdeki konular bir arada değerlendirildiğinde ortada bir orta oyunu görülüyor. Benim çocukluğumda hiç bunun gibi sorunlar yoktu.

Bizim anlayış ve yaşayışımıza saygı duyduğunuzu belirtmişsiniz. Çok teşekkür ederiz. Ancak saygı duymak ağızdan çıkan boş bir söz değildir. Beraberinde hoşgörü ,anlayış ve kınamamayı getirir. Eğer hem hoşgörü gösteremiyorsak ,hem muhatabımızı anlayamıyorsak hem de kınıyor ve peşi sıra saygı duyarım diyorsak bu da bir çelişkidir.

Çelişkili bir saygı yerine açık bir meydan okuyuşu tercih ederim kendi adıma.

Zulumden de bahsetmişsiniz. Baş örtüsü konusunda başı açıklar da örtülüler de zulume ve ayrımcılığa maruz kaldı ve kalmakta. Bu doğrudur. İşin içinde zulum varsa muhatap ister yahudi ister müslüman ister dinsiz olsun bu tasvip edilesi değildir. Ancak siz ve sizin tonunuzdan yazan yazarların yazdıklarına bakıyorum, zulm ve zulme karşı duruş tanımlarınızı inceliyorum da bu din bu kadar basit de değil diyesim geliyor.

Allah yüzünüzü nereye dönerseniz dönün vechim oradadır diyor peygamberimize. Aynı Allah Rabb sıfatı ile Musa peygamberimize o dağ durdukça sen beni göremezsin diyor. Keza aynı Allah zahir olan da benim diyor. Hepsini bir arada düşündüğümüzde o dağ orada durdukça arkadaşım gerçek zulmü ve zalimi de göremezsiniz ,fiillerdeki failide.

Zan heves ve heva üzere din kurulmaz. Şahsınızı tenzih ederim ,kişisel değil geneledir söylemim. Sizin de bir yazınızda belirttiğiniz gibi Din yaşam kural ve şeklidir. Hayatın her alanını kapsar. Ancak biz bu yaşayışı kabuğumuza hapsedersek asıl zalimlik bu olur. Hanif din yüzünü döndüğün heryerde Allahın vechini görmekle olur. Yüzünü döndüğü heryerde Allahın vechini göreninse mücadelesi nefsi ile olur. Hayali dış düşmanlar türetip bunlarla hayali savaşlar içine girmek kolaya kaçmaktır. Er odur ki cehdi nefsi iledir. Dış etkiler illaki olacaktır ancak "oku siz atmadınız biz attık ,öldüren siz değildiniz BİZ idik" ayeti düşünülürse BİZ olamadan ok atmaya kalkan katil olur. Dİkkat edin lütfen. Peygamber efendimiz bir gün Kabeye namaza gider ve orada ebu cehil ve yandaşları deve işkembesini efendimizin kafasına geçirir. Leş gibi kokarak evine döner efendimiz. Hamza bu durumu görür ve çok sinirlenir. Efendimiz durdurmak istese de onu durduramaz ve gider ebu cehil ev etrafındaki bir kaç azgını tokatlar -hakaret eder. İyi bir şey yaptığını düşünen Hamza efendimize yaptığının müjdesini verir. Efendimizse sen ne yaptın ,bunun hesabını nasıl vereceksin der. Hamza şaşırmıştır ve savunmaya geçer. Efendimiz ise andolsun ahirette bunun hesabını veremezsin demektedir. Aynı kişiler savaşlara katılmış ve tokatı bırakın kılıç vurmuşlardır. Can almış kelle kesmişlerdir. Ve bunun için hesap bile vermemişlerdir. Siz siz olarak bir fiske vurun hesabını veremezsiniz. BİZ olun kelle kopartın hesap bile vermezsiniz. Oku siz atmadınız ,atan biz idik. İşte mesele budur. Nefsani cehdini tamamlamadan dışarda harbe girenin sonu katilliktir. Yazılarınıza bakarak sizin hakkınızda çeşitli görüşlerim oluştu ve bu yazıyı size bir faydası olur ümidi ile kaleme aldım. Daha fazla da uzatmak istemem zira anlamak isteyen için haddinden fazla şey kaleme aldık.

Yazınızdan anladığım kadarı ile peygamberimizi anladığınız düşüncesindesiniz ve bizlere de bunu tavsiye ediyorsunuz. Benimse Kurandan anladığım kendini bulanın - bilenin kemalata erene dek kendinden başka derdi olmaz (ben size şah damarınızdan yakınım),kendini bilmeyenin ise ilmi olmaz ,ilmi olmayanın peygamberimizle de işi olmaz (her şey birşeydir ,cahil hiçbir şeydir). Siz eminim kendini bilen kimselerdensiniz. Çok merak ediyorum sizin kaleminizden peygamberimiz acaba nasıl yansıcak. Lütfen bize efendimizi anlatın ,bizler de sizin gibi kurtuluşa erelim. Lütfen bize parçalı değil bütünsel Kuran anlayışı nasıl olur öğretin. Herşeyden önce Kurandan ne anladığınızı yazar iseniz daha rahat anlaşırız.

Selametle kalın.

Konu Toslunba tarafından (23. January 2010 Saat 09:57 PM ) değiştirilmiştir.
Toslunba isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Toslunba Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
kamer (24. January 2010)