Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26. December 2009, 08:32 PM   #1
ÖmerFurkan
Site Yöneticisi
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 450
Tesekkür: 33
85 Mesajina 163 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
ÖmerFurkan will become famous soon enoughÖmerFurkan will become famous soon enough
Standart 80.Nebe Suresi

NEBE SURESİ'NE GİRİŞ

Nebe suresi Mekke’de 80. sırada inmiş olup adını ikinci ayetteki “ النّبإNebe’ [önemli haber]” sözcüğünden almıştır. Nebe’ sözcüğü, surede kıyamet ve haşr hakkında verilen önemli haber anlamındadır.
Suredeki ana ekseni, kıyamet ve öldük*ten sonra dirilme inancını ispat etmektir. Kur’an’daki anlatım yöntemlerinden biri olan “karşıtlık” yöntemi ile önce Allah'ın kâfirler için hazırlamış olduğu ce*hennem ve oradaki zelil edici azap çeşitleri, sonra da takva sahibi mü'minler ve Allah'ın onlar için hazırlamış olduğu çeşitli nimetler anlatılmaktadır.
Surede yer alan önemli temalardan biri de uyarı ve özendirme amacıyla verilen ahırete ait mahkeme sahnesidir. Bu sahnede vahyin tanıklığı ve inkârcıların pişmanlığı sergilenmektedir.
Surede ayrıca ahiret inancını ispatlamaya yönelik Allah’ın evrendeki bir takım ayetlerine dikkat çekilmektedir.

https://youtu.be/SKTLbvAwd3M Hakkı Yılmaz Kuran ve İslam 407. Bölüm Nebe Suresi 1. Bölüm.

MEAL:
RAHMAN RAHÎM ALLAH ADINA
1 –3- Neden; onlar, kendilerinin, hakkında ayrılıkçılar oldukları o, büyük, önemli haberden mi soruşuyorlar?
4 – Hayır… Hayır… Onlar, yakında bilecekler.
5 – Yine, hayır… Hayır… Onlar, yakında bilecekler.
6, 7- Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da birer direk kılmadık mı?
8 – Ve Biz, sizi çift çift yarattık.
9 – Ve Biz, sizin uykunuzu bir dinlenme kıldık.
10 – Ve Biz, Geceyi bir elbise yaptık.
11 – Ve Biz, Gündüzü bir geçim zamanı kıldık.
12 – Ve sizin üstünüze yedi sağlamı bina ettik.
13 - Ve ışık saçan bir kandil kıldık.
14 -16- Ve Biz, sıkıştırılmışlardan [bulutlardan], kendisiyle taneler, otlar, sarmaş dolaş bağlar ve bahçeler çıkaralım diye şarıl şarıl bir su indirdik.
17- Kuşkusuz Ayırma Gün’ü kararlaştırılmış bir buluşma vakti olmuştur.
18- O gün Sûr’a üflenir; siz de hemen bölükler halinde gelirsiniz.
19 – Gökyüzü de açılıp kapı kapı oluvermiştir.
20- Dağlar da yürütülüp serap oluvermiştir.
21, 22 - Kuşkusuz cehennem, azgınlar için son varılacak yer olarak, gözetleme/pusu yeri olmuştur.
23 - Orada darlık/kıtlık içinde kalacaklardır.
24 - Orada bir serinlik ve içecek bir şey tatmazlar.
25, 26 - Ancak yaptıklarına uygun bir ceza olarak bir kaynar su ve irin tadarlar.
27 – Şüphesiz onlar, hesabı ummazlardı.
28 – Ve ayetlerimizi yalanladıkça yalanladılar.
29 – Oysa Biz her şeyi yazarak saydık döktük.
30 – -Haydi tadın! Bundan böyle size azaptan başka bir şey artırtmayacağız.-
31- 37- Kesinlikle müttekiler için, Rabbinden; göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden; Rahmân'dan bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar/kurtuluş mekânları; sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviye tomurcuklar [çiçek bahçeleri], dolu dolu su kapları vardır. Onlar, orada boş bir söz ve yalan duymazlar. -Onlar, O’nun huzurunda söz söylemeye güç yetiremezler.-
38- 40 - Ruh ve melekler saf saf dikildikleri gün, Rahmân'ın izin verdikleri dışında hiç kimse konuşamaz. Ve o [izin verilen], doğruyu söyler: “İşte bu, hak gündür. Artık dileyen Rabbine bir sığınak edinir. Şüphesiz Biz sizi yakın bir azap ile uyardık.” O gün, kişi iki elinin[iki gücünün; mal ve çevresinin] ne takdim ettiğine bakar [yaptıklarıyla yüz yüze gelir] ve kâfir der ki: “Ah, ne olaydı, ben bir toprak olsaydım
TAHLİL:
1 –3- Neden; onlar, kendilerinin, hakkında ayrılıkçılar oldukları o, büyük, önemli haberden mi soruşuyorlar?
Sureye Mekke müşriklerinin kendi aralarında çokça konuşup durdukları, bir türlü mutabakat sağlayamadıkları “büyük önemli haber”e dikkat çekilerek başlanmıştır.
Resulullah döneminde kâfirler dünya hayatının son bulacağı konusunda inanç birliğine sahip değillerdi. Bu nedenle kendi aralarında bile sürekli tartışıp sürtüşmekteydiler. Surenin bu ilk ayetlerinde dile getirilen ihtilaf da onların Kur’an ve özellikle kıyamet ve ahiret hakkındaki bu ihtilaflarıdır. Rabbimiz Kur’an’ı ve ondaki kıyamet ve ahirete dair bilgileri “önemli, büyük haber” olarak niteleyerek onların bu konudaki görüş ayrılıklarının boşuna olduğu mesajını vermektedir.
De ki: “O, çok büyük, önemli bir haberdir.
Siz ondan yüz çeviriyorsunuz. (Sad/67, 68)
Onlar, büyük bir gün; insanların âlemlerin Rabbi için ayakta dikilecekleri gün için tekrar diriltileceklerini bilmiyorlar mı? (Mutaffifin/4,5):
Kâfirlerin kıyamet ve ahirete ait düşünce ve inançları Kur’an’da birçok kez nakledilmiştir. Bunlardan birkaçını hatırlatmakla yetiniyoruz:
Ve eğer kendisine dokunan sıkıntıdan sonra, kendisine tarafımızdan bir rahmet tattırsak, hiç kuşkusuz “Bu benim hakkımdır. Ve Saat’ın geleceğini sanmıyorum. Ve eğer Rabbime döndürülürsem, O’nun katında hiç şüphesiz, benim için en güzeli vardır” der. Bu nedenle inkâr eden kimselere, yaptıklarını kesin bildireceğiz ve onlara, kesinlikle kaba bir cezadan tattıracağız. (Fussilet/50)
Yine onlar, “Hayat, ancak bu dünya hayatımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak dehr [geçen uzun zaman] helâk eder” dediler. Hâlbuki onların buna dair hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, sadece zan yürütüyorlar. (Casiye/24)

Şu küfretmiş olan kimseler de; “Peki, size ayetlerim okunmadı mı da siz büyüklük tasladınız ve günah işleyen bir kavim oldunuz? Ve ‘Allah’ın sözü kesinlikle gerçektir; ve Saat’e gelince, onda kuşku yoktur’ denildiğinde, ‘Saat’in ne olduğunu bilmiyoruz, yalnızca biz, sadece zannediyoruz, kesin bir bilgi edinmiş değiliz’ dediniz. (Câsiye/32)
Ve onlar; “Şu bizim iğreti hayatımızdan başka bir hayat yoktur, biz diriltilecek de değiliz” demişlerdi. (En’am/29)
Yine onlar, “Hayat, ancak bu dünya hayatımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak dehr [geçen uzun zaman] helâk eder” dediler. Hâlbuki onların buna dair hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, sadece zan yürütüyorlar. (Câsiye/24)

Güzel yollara sahip semaya kasem olsun ki, şüphesiz siz kesinlikle değişik söz [karar] içindesiniz. Ondan [değişik sözden] çevrilen kişi, çevrilir.
Mahvoldu o, bir sarhoşluk ve bilinçsizlik içindeki “din günü ne zaman?” diyen aşırı yalancılar!
O gün, onlar ateş üzerinde fitnelendirilirler: “Tadın kendi fitnenizi! İşte bu, sizin kendisini acele istediğiniz şeydir!” (Zariyat/7- 14)
Ve kendi yaratılışını dikkate almayarak Bize bir örnekleme yaptı: Dedi ki: “Kim diriltecekmiş o kemikleri? Onlar çürümüş iken!” (Ya Sin/78)
Kaf. Çok şerefli/çok büyük Kur’ân'a kasem olsun ki; ama kendilerine içlerinden uyarıcı geldiğine şaşırdılar da kâfirler, “Bu şaşılacak bir şeydir! Öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakit mi? Bu uzak bir dönüştür” dediler.
Biz yerin onlardan neyi eksilttiğini elbette bilmişizdir. Yanımızda çok iyi kaydedip muhafaza eden bir kitap da vardır.
Aksine, hakk kendilerine geldiği zaman onu yalanladılar, onun için onlar karmakarışık bir iş içindedirler.
Peki, onlar üstlerindeki göğe bakmadılar mı ki, onu Biz hiç yarığı olmadan nasıl bina etmişiz ve süslemişiz!
Ve Biz yeri yayıp döşedik ve ona sabit dağlar bıraktık. Orada görünüşü iç açıcı-göz alıcı her çiftten bitkiler bitirdik;
Allah'a yönelen her kula gönül gözünü açmak ve ona öğüt olarak.
Ve Biz gökten bereketli bir su indirdik. Onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik.
Tomurcukları birbiri üzerine dizilmiş büyük ve yüksek hurma ağaçları da; kullara rızık olmak üzere… Ve Biz onunla ölü bir beldeyi canlandırdık. İşte çıkış [diriliş] böyledir. (Kaf/1- 11)
Mekkeli müşriklerin bu tutarsız, çelişkili inançlara sahip olması, bilgisizliklerinden ve konuya olan duyarsızlıklarından dolayıdır. Şayet bu konu hakkında gözlem ve araştırmalarda bulunsalardı, tutarsız inanç ve düşünceler yerine sağlam bir inanca ulaşırlardı.
4 – Hayır… Hayır… Onlar, yakında bilecekler.
5 – Yine, hayır… Hayır… Onlar, yakında bilecekler.
Açık bir tehdit içeren bu ayetlerde, kâfirlerin “Saat’ın [kıyametin] geleceğini sanmıyorum. Ve eğer Rabbime döndürülürsem, O’nun katında hiç şüphesiz, benim için en güzeli vardır”, “Hayat, ancak bu dünya hayatımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak dehr [geçen uzun zaman] helâk eder”, “Saat’in ne olduğunu bilmiyoruz, yalnızca biz, sadece zannediyoruz, kesin bir bilgi edinmiş değiliz’ Kim diriltecekmiş o kemikleri? Onlar çürümüş iken!” “Bu şaşılacak bir şeydir! Öldüğümüz ve bir toprak olduğumuz vakit mi? Bu uzak bir dönüştür” şeklindeki düşünceleri reddedilerek yakında bütün gerçekleri anlayacakları, bizzat yaşayarak öğrenecekleri bildirilmektedir.
Ayetlerdeki “ كلّاkella [Hayır… Hayır…] edatından anlaşıldığına göre, kâfirler “önemli haber” konusunda birbirleriyle tartışıp sürtüşseler bile sonunda inkâr etme cihetine giderek kıyameti de, ahireti de yalanlamışlardır.
6, 7- Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da birer direk kılmadık mı?
8 – Ve Biz, sizi çift çift yarattık.
9 – Ve Biz, sizin uykunuzu bir dinlenme kıldık.
10 – Ve Biz, Geceyi bir elbise yaptık.
11 – Ve Biz, Gündüzü bir geçim zamanı kıldık.
12 – Ve sizin üstünüze yedi sağlamı bina ettik.
13 - Ve ışık saçan bir kandil kıldık.
14 -16- Ve Biz, sıkıştırılmışlardan [bulutlardan], kendisiyle taneler, otlar, sarmaş dolaş bağlar ve bahçeler çıkaralım diye şarıl şarıl bir su indirdik.
ÖmerFurkan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla