Konu: Küfür
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19. April 2015, 12:52 PM   #7
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart Allah'a İftira.

Dinci ideolojinin en vahim suçu, sürekli olarak Allah’a iftira etmesidir.
Öyle ki, bu vahim suçu işleyenlerin zihinlerinde, dünyada başımıza gelen her türlü şerrin Allah’tan olduğuna dair kadim bir inanç mevcuttur; yapay, kaçış noktası sunan, kitleleri Allah ile kandırmaya olanak sağlayan sahte bir inanç.

Bunun son örneği Soma’da görülmüştür.
Madende şehit düşen emekçilere karşı işlenen günah, her şey apaçık ortadayken bile Allah’ın üzerine atılmış, “bu madencinin fıtratında var” sözüyle de bu sahte inanç somut biçimde ortaya konulmuştur.

Bir düşünün:
Allah neden kullarına zulmetsin?
Kuran’daki sureler neden besmele ile başlar?

Nedir besmelenin anlamı?
Besmelenin anlamının bugüne kadar gördüğüm en heyecan verici mealine Muhammed Hamidullah’ın Kuran mealini Türkçeye çeviren kurulda rastladım.
Bu meali Türkçeye çevirenler, besmelenin Türkçeye en yakın anlamının “Hep merhametli çok merhametli Allah’ın adıyla” olduğunu yazıyorlardı.
Çok anlamlıydı; çünkü “Rahman” ve “Rahîm” bu anlamlara geliyordu.
Yaşar Nuri Öztürk, bu iki kelimeyi şu biçimde anlamlandırıyor:
Rahman: Rahmeti sonsuz olan. Kendisine inanan inanmayan herkese rahmet ve merhametinin tüm nimetlerini ayrım yapmadan sunan. Buradan çıkarılan sonuç nedir?
Allah’ın en önemli sıfatlarından biri merhametli oluşudur.
Allah’ın merhameti sınırsızdır.
Rahîm: Rahmet ve merhameti sınırsız olan. Dünya hayatını buyruklarına uygun biçimde yaşayanlara, ölüm sonrasında özel rahmetler sunan.

Şimdi, tüm İslam tarihi boyunca yapılan tartışmayı-Allah’a iftirayı bu gözle bir inceleyin.
Merhameti sınırsız olan Yaratıcı kullarına neden zulmetsin?
“Allah’a iftira” sözü bu fakirin söylemi değildir; bizzat Kuran kullanmaktadır bu nitelemeyi. (Hûd, 18; Yunus, 17; A’raf, 37; En’am, 21.
(Yalan düzerek Allah’a iftira eden yahut onun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim vardır!)
Kuran, Allah’a iftira edenlerin en büyük zalimler olduğunun altını çizmektedir.

*** *** ***

İşin en manidar yanı, Allah’a iftira edenlerin Mâûn suresi mücrimlerinden çıkmasıdır.
Bu sure, kamu hakkının yerine ulaşmasına engel olanların, tüm ibadetlerini gösteriş olsun diye yaptıklarını ve bu suretle riya suçu işleyerek müşrik olduklarını gözler önüne sermektedir.

Yeri gelmişken, bu sureyi, Yaşar Nuri Öztürk’ün muazzam tespitleriyle bir kez daha görmekte fayda vardır:
1. Gördün mü o, dini yalan sayanı?
2. İşte odur yetimi itip kakan;
3. Yoksulu doyurmayı özendirmez o.
4. Lanet olsun o namaz kılanlara/dua edenlere ki,
Namazlarından/dualarından gaflet içindedir onlar!
6. Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar.
7. Ve onlar, kamu hakkının yerine ulaşmasına/zekâta/yardıma/iyiliğe engel olurlar.
Dünyada kamu hakkı ihlallerinden kaynaklanan tüm zulümlerin bu surede sözü edilen müşrikler tarafından işlendiğini gözler önüne seren bu müthiş sure; özellikle insanların bir “kader” diye aldatıldıkları fakirlik ve yoksunlukların Allah’tan değil, bu surede anlatılan müşriklerden kaynaklandığını göstermektedir.

Bu sureyi derinlemesine düşünenler, özellikle Yatağan ve son günlerde direnişteki Soma işçilerinin özelleştirmeye karşı çıkarak kamulaştırma talep edişlerini anlamlandırabileceklerdir.
Soma faciasının sorumlularını gözler önüne sermektedir bu muhteşem sure; o madende kamu hakkı ihlal edilmiş ve insan elinin ürünü olan bir zulüm vücut bulmuştur.
Özelleştirme adı altında işlenen zulüm, Allah’ın bir takdiri değildir; bu, dinci ideolojinin en büyük aldatmalarından biridir.
Peki, dinci ideoloji bunu neden yapmaktadır; neden insanların başına gelen her felaketten Allah’ı sorumlu tutmaktadır?
Bunun cevabını da vermektedir bu sure.

Çünkü bunlar müşriklerdir; Allah’ın yanında bir başka Tanrıya daha ihtiyaçları vardır ve o zihinlerinde yarattıkları Tanrı gaddar bir Tanrıdır; kullarına zulmetmekte, yarattıklarının başına her türlü şerri göndererek onlara zulmetmektedir.
Dinci, ancak bu kaçış noktasıyla işini yürütebilmekte; tüm insanlar arasında eşit biçimde dağıtılması gereken mal ve nimetleri kendi deposuna yığabilmekte, kamu malından çalarak insanlar arasındaki eşitsizliği yaratabilmektedir.
Ona göre, insanların başına gelen felaketlerde bir başka insanın dahli yoktur; bu, Tanrı tarafından insanın alnına yazılmıştır ve bunu değiştirmenin yolu yoktur.
Bunlara göre Tanrı, kimini zulüm görsün diye yaratmıştır, kimini de zulmetsin diye!

Sonuç tüm açıklığıyla ortadadır:
Zalimin sığınabileceği tek liman, insanoğlunun başına gelen her türlü şerden Tanrının sorumlu olduğu tezidir.
Ona göre, Soma maden faciasında şehit düşen emekçiler, aşırı kâr hırsı nedeniyle yeterli güvenlik önlemlerini almayan sistemin kurbanı değil; bu emekçilerin alınlarına bu zulmü yazan Tanrının eseridir.

Özgür düşünebilen insana düşen görev, bu kahrolası yalanın boşa çıkarılması için Kuran doğrultusunda hareket ederek bu Tanrıyı reddetmektir.
Allah kullarına zulmetmez; bunu yapan zalimlerin sahte Tanrısından başkası değildir; ve son tahlilde amaç, kullar arasındaki eşitsizliği öneren bu sömürü ve talan sisteminin bu yolla temize çıkarılabilmesidir.
Mâûn suresi mücrimleri ve onların bilinçsiz takipçileri hem Allah’a iftira etmektedirler, hem de kitleleri Allah ile aldatarak (Fâtır, 5) bu mükerrer zulümlerini sürdürebilmek için hâşâ Allah’ı kullanmaktadırlar.

Allah kullarına asla zulmetmez!

Merhametlidir O; hep merhametli, çok merhametli.

Allah’a emanet olun…
Yılmaz Yunak

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (8. September 2015 Saat 07:29 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (21. April 2015)