Tekil Mesaj gösterimi
Alt 5. December 2022, 01:16 AM   #8
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Allah’ın Kelimeleri: Allah, Evren ve İnsan. .

Kur’an, evrendeki tüm varlıkları ve evrene hâkim olan bilimsel kanunları “Allah’ın kelimeleri” olarak tanımlar. İnsan da dahil olmak üzere tüm varlıklar, Allah’dan sâdır olan ama onun parçası olmayan Allah’ın kelimeleridir.

Allah ile Allah’ın kelimeleri arasındaki ilişkinin niteliği Ku’ran’da, insanın göreceli de olsa kavrayabileceği bir örnekle anlatılır. Zira, Allah eşi ve benzeri olmayan bir varlıktır, insanın kavrama yeteneği ise sınırlıdır.

Bu hususu, yenilikçi düşünür Muhammad Shahrour’un eserlerinden faydalanarak özetlemeye çalışacağım.

Kuran’da, Allah’in varlık alemiyle olan ilişkisi, insan ile insanın ağzından çıkan kelimeler arasındaki ilişkiye benzetilir. Nasıl ki bizden kaynaklanan kelimelerimiz, ortaya çıktıktan sonra artık bizim fiziksel parçamız olmuyorsa, varlık alemi de Allah’tan çıkan ama O’nun parçası olmayan kelimeleri gibidir.

Allah için, “güneş” kelimesi Güneş’in, “ay” kelimesi Ay’ın, “insan” kelimesi insanın ta kendisidir. Yani, objektif maddi gerçek olan varlık âlemi ve bu âleme hükmeden genel bilimsel kanunlar, Allah’ın kelimelerinin ta kendisidir.

“Gökleri ve yeri objektif/gerçek varlıklar olarak yaratan O’dur; O ne vakit “ol” dese (varlık) hemen varoluş sürecine girer; O’nun kavli hakktır/gerçektir.” (En’äm 6:73)

“O, bir şeyi yaratmak istediği zaman, O’nun işi, sadece o şeye “ol” demektir; o da hemen oluşma sürecine girer.” (Yäsïn 36:82)

Allah hem kendisini, hem de evrendeki varlıkları “hakk” diye tanımlar. Yani insan zihninin bir ürünü veya illüzyon olmayan, insan zihninin dışında bağımsız bir şekilde varolan objektif gerçek…

“Allah hakktır, objektif gerçektir.” (Hacc 22:62)

Aynı şekilde varlık aleminin de hakk, objektif bir gerçek olduğunu söyler.

“Biz göklerle yeri ve ikisi arasındakileri ancak hakk, gerçek olarak yarattık.” (Ahkäf 46:3)

Peki Allah “hakk, gerçek” dediği varlık âlemini nasıl gerçekleştiriyor? Elbette, “Allah’ın kelimeleri” dediği evrendeki varlıklar ve evrensel bilimsel kanunlarla.

“Allah varlık alemi gerçeğini kelimeleriyle (maddi varlıklarla ve evrensel kanunlarla) meydana getirir, gerçekleştirir.” (Yûnus 10:82)

Şu unutulmamalıdır: Allah var ettiği şeyleri belli bir bilimsel mekanizma ve kanunlar dahilinde, belli bir süreç içinde yaratır. Evren ve insan belli bir evrim sürecine tabi olarak, tedrici bir şekilde meydana gelmiştir. Aşağıda Allah’ın Kelimeleri ifadesini, evrene hâkim olan kanunlar çerçevesinde yorumlayacağım.

Allah’ın Kelamı ve Allah’ın Kelimeleri

“Kelimeler” terimi burada Allah’ın Kuran’da veya diğer ilahi kitaplarda bize ulaşan kelâmı manasında olamaz. Oysa tefsirciler bunu hep bu şekilde yanlış anlamışlar, “kelâm” ile “kelimeler”i birbirine karıştıra gelmişlerdir.

Kelâm değişmez değildir. Eski ilâhi mesajlar tahrif edilip değiştirilmiştir. Ayrıca Allah, Ku’ran’dan önceki kelâmlarında bazılarını insanların değişen şartlarına, algı ve bilgi seviyelerine göre değişiklikler yapmış, bazı eski hükümleri değiştirip yeni hükümler yollamıştır. Zaten nesihin asıl doğru manası budur. Nesih bir peygambere verilen bir ilahi mesajın/kitabın içinde değil, farklı peygamberlere verilen farklı ilahi mesajların/kitapların arasında olabilir ancak.

Kelâmdan farklı olarak, Allah’ın kelimeleri olan evrensel bilimsel kanunlar hiç bir zaman değişmez, değiştirilemez.

“O’nun kelimelerini/evrensel kanunlarını değiştirebilecek yoktur.” (En’äm 6:115)

Kelam veya kelamulllah Allah’in elçilere yolladığı vahiydir.

“Eğer müşriklerden biri senden sığınma hakkı isterse, ona eman ver ki Allah’ın kelamını/Kur’an’ı dinleyebilsin.” (Tevbe 9:60)

Ama, evrendeki varlıklar ve evrensel kanunlar ise Allah’in kelimesi ve kelimeleri diye tanımlanıyor Ku’ran’da. Hz. İsa için meselâ “Allah’in kelimesi” denmektedir.

“Melekler dedi ki, “Ey Meryem, Allah kendisinden bir kelime ile seni müjdeliyor, onun ismi Meryem oğlu İsa Mesih’tır.” (Âli İmrân 3:45)

Bu ayette, “İsa da Allah’ın evrende yarattığı her şey gibi O’nun bir kelimesi, objektif gerçekliği olan bir varlıktır”, denmektedir. Bu ayet açıkça gösteriyor ki, “Allah’ın kelimesi”nden kastedilen şey, tefsircilerin yanlış anladığı gibi tevhit kelimesi olan “La ilahe illallah” olamaz. Zira Meryem’e verilen şey tevhit kelimesi değildi, İsa’ydı. Allah’ın kelâmının bir parçası olan “La ilahe illallah” ibaresi, Allah’ın varlık aleminde objektif bir varlığı olan bir kelimesi, yarattığı bir varlık değildir, sadece kelâmıdır.

Kelâmın Varlığı Subjektif, Kelimelerin Varlığı Objektifdir

Ku’ran’daki “Allah’ın kelamı” ve “Allah’ın kelimesi” terimleri arasındaki bu cevheri farkın önemi ve beraberinde getirdiği sonuçlar savaş ayetleri açısından muazzamdır. Tevbe 9:40 gibi ayetlerde zikredilen, “Allah’ın kelimesi” olan, yâni uğruna savaşılması gereken en yüce şey denilen bu “ilay-i kelimetullah” denilen şeyin Allah’ın bir kelâmı olan “La ilahe illallah” ile hiç bir alâkası yoktur.

“La ilahe illallah” ibaresi Allah’’ın kelâmının bir parçasıdır ama Allah’ın kelimesi değildir. Yani evrene hâkim olan Allah’ın evrensel bilimsel kanunlarından biri değildir. Böyle olsaydı dünyada tevhide inanmayan kimsenin kalmaması gerekirdi! İnsanlar ilahî kelâma ve “La ilahe illallah”a inanıp inanmamayı ve ona inanmanın gereğini yapmamayı seçebilir. Allah’ın Ku’ran’daki emirleri, insanlar ona inanıp uygulamadıkça yeryüzünde gerçekleşmeyecektir. Yani o emirlerin varlığı subjektifdir. İnsan hayatında gerçekleşmeleri insanların o emirlere, o kelâma uymalarına bağlıdır.

Ama Allah’ın kelimeleri olan evrendeki objektif maddi varlıklar (güneş, dağlar vs.) ve onlara hâkim olan bilimsel kanunlar, kimsenin onlara inanıp inanmamasından etkilenmez. Onlar objektif, maddi bir şekilde, insanın zihninden bağımsız olarak vardırlar. İnsanlar onların varlığına ister inansın ister inanmasın, o bilimsel kanunlar insanların hayatına hükmederler.

“İşte böylece, Rabbinin yoldan çıkmış kimseler hakkındaki “artık onlar iman etmeyecekler” kelimesi/evrensel kanunu gerçekleşti.” (Yûnus 10:33)

Çünkü bu insanlar, yaptıkları kötülükler ve işledikleri cinayetler yüzünden kendi doğalarını o kadar bozup, kendilerini dönüşü olmayan oyle bir noktaya getirdiler ki, artık o noktadan sonra tövbe edip iman etmelerini kendi elleriyle imkansız hâle getirdiler. Böylece insanın kötü icraatlarının bazı kaçınılmaz neticeleri hakkındaki evrensel kanun o kimseler hakkında gerçekleşmiş oldu.
Seçim Özgürlüğü

Peki “La ilahe illallah” ibaresi Allah’in kelamının bir parçası ama Allah’ın kelimesi değilse (asla değiştirilmesi mümkün olmayan Allah’ın evrensel bir kanunu değilse), o zaman Tevbe 9:40 gibi ayetlerde bahsedilen ve uğruna savaşmanın en yüce gaye addedilen “ilay-i kelimetullah” denilen bu Allah kelimesi ne o zaman?

Allah’ın insan doğasına yerleştirdiği ve insanı insan yapan en önemli kanun, yeryüzünde sadece insana vermiş olduğu o en müstesna özellik: seçim özgürlüğü.

10:19, 2:256, 2:251, 4:76, 22:40 gibi diğer ayetler de seçim özgürlüğü kanunun Allah’ın insanlar hakkındaki değişmez evrensel kanunu olduğunu ve bu kanunu ihlâl eden tüm despotlara ve diktatörlüklere karşı savaşmanın nasıl da ilay-i kelimetullah olduğunu açıklar.

“Allah kelimeleriyle (evrensel kanunlarıyla ve evrendeki varlıklarla) gerçeği/varlık alemini meydana getirir, her ne kadar mucrimler hoşlanmasa da.” (Yûnus 10:82)

Burada kastedilen kelime/kanun, tevhit ibaresi olsaydı eğer, yeryüzünde buna aykırı hareket edebilecek hiç bir inkârcı olamazdı. Herkes iradesiz bir robot gibi bu tevhit kanununa tâbi olmak zorunda kalırdı.

Özetle:

“Allah hakktir/objektif gerçektir.” (Hacc 22:62)
“Allah’in kavli/sözü objektif gerçektir.” (En’am 6:73)
ve

“Allah, varlık alemi gerçeğini kelimeleriyle (maddi varlıklarla ve evrensel kanunlarla) meydana getirir.” (Yûnus 10:82)
Dolayısıyla, varlık alemi Allah’dan sadır olan ama Allah’ın bir parçası olmayan kelimeleridir.
Elif Çelik.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (9. December 2022 Saat 10:41 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
bartsimpson (6. December 2022)