Tekil Mesaj gösterimi
Alt 6. February 2010, 12:40 AM   #6
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Müslümanlardan Kardeşim!

Alıntı:
müslümanlardan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
değerli kardeşim,dost1,

İslamın,yönetimide kanunuda yasasıda,kurandır ve hiç bir insanın tekelinde değildir.

Ayrıca islamın,ismide islamdır.Devletin dinden ayrılması olmadığı gibi,islamdini devletlerin egemenliğinde olmayıp hiç bir beşeri yönetimin sultasınıda kabul etmez.Ayrıca islamda din devletin değil, devlet bütün hükümlerini ,yönetimini islamın yani kuranın şeriatinden alır.
o nun için islamda LAİZM YOKTUR.Bunuda tartışmayıp tek temennim ALLAH BÜTÜN SAMİMİ OLANLARI SIRATIL MUSTAKİME ULAŞTIRSIN VE ALLAH BANADA SİZEDE RAHMET ETSİN.
İslam Dinine mensup olanların oluşturduğu devletlerde yönetim ve bu yönetimin oluşturacağı yasalar elbette inandıkları İslam Dininin ilkelerine göre olacaktır.Devletlerinin ismi ne olursa olsun bu değişmez ve değişmemelidir.
Allah’ın vahyinin insanlığa duyurulması ve inananlarınca oluşturulan devletin oluşması 23 yılda tamamlanmıştır. Adını Allahın koyduğu İSLAM, bir devletin adı değil DİNİN adıdır.
Allah’ın Resulu 23 yılda tebliğ ettiği İSLAM DİNİNE inananlarca oluşan toplulukla oluşturduğu devleti bırakıp bu alemden ayrılmasından günümüze kadar yaklaşık 1388 yıl geçmiştir.
1. Halife Ebubekr: Nasıl seçilmiştir? Verdiği kararlar Allah’ın Dini İSLAM ve yaşam kurallarını belirleyen KUR’AN’a göre midir?
2. Halife Ömer: Nasıl seçilmiştir? Verdiği kararlar Allah’ın dini İSLAM ve yaşam Kurallarını belirleyen KUR’AN’a göre midir?
3. Halife Osman:Nasıl seçilmiştir? Verdiği kararlar ALLAH’ın dini İSLAM ve yaşam kurallarını belirleyen KUR’AN’a göre midir.
4. Halife Ali: Nasıl seçilmiştir? Verdiği kararlar ALLAH’ın dini İSLAM ve yaşam kurallarını belirleyen KUR’AN’a göre midir.
5. Muaviye: Nasıl seçilmiştir? Verdiği kararlar ALLAH’ın dini İSLAM ve yaşam kurallarını belirleyen KUR’AN’a göre midir.
6. Yezid: Nasıl seçilmiştir? Verdiği kararlar ALLAH’ın dini İSLAM ve yaşam kurallarını belirleyen KUR’AN’a göre midir.

Değerli kardeşim bu soruları 1925 hilafetin son bulmasıyla görevinden uzaklaştırılan son halifeye kadar uzatalabiliriz. Yapılması gereken bu soruların cevabını bulmak için samimi olarak her tür önyargıdan uzak olarak –Hiçbir isme takılı kalmadan- konuları araştırmak ve incelemektir.

Halkı İSLAM dini inananlarından oluşan hiçbir devlette YÖNETİCİLER ne yazık ki,KUR’AN’IN ilkelerine göre değil kendi istek ve ihtiyaçlarına göre -KENDİ deyimlerince KULLARINI;TEBALARINI - yönetmişler yaptıklarının uygunluğu ile ilgili FETVA almaktan da geri kalmamışlar ve SALTANATLARINI sürdürmüşlerdir. KUR’AN’ın açık hükümlerine rağmen saltanatına karşı engel oluşturacağını hissettiği en yakınlarının (baba,kardeş,amca vb) bile hayatlarını ortadan kaldırmaktan çekinmemişlerdir.

İnsanlar binkusur yıldan beri ilk defa TÜRKİYE CUMHURİYETİ’n de YÖNETİCİLERİN KULU ve TEBASI olmaktan çıkarılarak İnandığı ALLAH’ın KULU ve içinde yaşadığı devletin kanunları önünde eşit yurttaşları olmuşlardır. (KUR’AN’a göre olması gereken de bu değil midir? Üstünlük sadece TAKVAda değil midir?)

TÜRKİYE CUMHURİYET’inin kurucuları ki, DİNDEN aldığını ileri sürerek KUTSALA bürünüp kendi heva ve hevasını İLAH edinenlerden oluşacak YÖNETİMİN oluşmasını engellemek için LAİKLİK denilen bir ilkeyi ANAYASASINA koyarak bu yolu tıkamışlardır.

BAKARA;256: La ikrahe fid Diyni kad tebeyyenerrüşdü minel ğayy* femen yekfür bittağuti ve yu'min billahi fekadistemseke bil urvetil vüska, lenfisame leha* vAllahu Semi’un ‘Aliym;
Dinde zorlama yoktur. Gerçekten rüşd ğayy’dan apaçık ayrılmıştır . Artık her kim Tağut’u inkar edip Allah’a iman ederse muhakkak o kopması/ayrılması olmayan sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah Semi’dir, Aliym’dir.

Yunus;41:Ve in kezzebuke fe kul liy ameliy ve leküm amelüküm* entüm beriyune mimma a'melü ve ene beriy’ün mimma ta'melun;
Eğer seni yalanladılar ise de ki: “Benim amelim bana, sizin ameliniz size aittir. Siz benim yaptığımdan uzaksınız ben de sizin yaptığınızdan beriyim”.

SEBE;25:Kul la tüs'elune amma ecramna ve la nüs'elü amma ta'melun;
De ki: “İşlediğimiz suçlardan siz sorumlu olmazsınız. Sizin yaptıklarınızdan da biz sorumlu olmayız ”.

KEHF;29: Ve kulil Hakku min Rabbiküm femen şae felyu'min ve men şae felyekfür* inna a'tedna lizzalimiyne naren, ehata bihim süradikuha* ve in yesteğıysu yüğasu bi main kelmühli yeşvil vucuh* bi'seşşerab* ve saet murtefeka;
De ki: “Hak Rabbinizdendir. İsteyen iman etsin/güvensin isteyen inkar edip gerçeği örtsün”. Doğrusu biz, zalimler için öyle bir ateş hazırlamışız ki duvarı/çadırı onları çepe çevre kuşatmıştır. Eğer yardıma çağırsalar, erimiş maden gibi yüzleri pişiren bir su ile yardımlarına koşulur. O ne kötü içecek, o ne kötü dayanma yeri.

NAHL;106: Men kefera billahi min ba'di imanihi illâ men ükrihe ve kalbuhu mutmeinnun bil iymani ve lâkin men şereha bil küfri sadren fealeyhim ğadabün minAllah* ve lehüm azâbün azîym;
Kalbi imanla mutmain olduğu halde, zorlanan müstesna, kim imanından sonra Allah’a kafir oldu ve küfre sadr açtı ise, işte onlar üzerine Allah’dan bir gadab. Ve kendilerine aziym azab vardır.

ŞURA;48: Fein a'redu fema erselnake aleyhim hafiyza* in aleyke illel belağ* ve inna iza ezâknel İnsane minNa rahmeten feriha biha* ve in tusıbhüm seyyietün bima kaddemet eydiyhim feinnel İnsane kefur;
Eğer yüz çevirirlerse, seni onlar üzerine bir hafiyz /koruyup kollayan, irsal etmedik. Sana düşen ancak tebliğdir. Doğrusu biz insana bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla ferahlar. Eğer ellerinin takdim ettiği dolayısıyla kendilerine bir kötülük isabet ederse, muhakkak ki insan kefurdur.

MAİDE;99:Ma aler Rasûli illel belağ* vAllahu ya’lemü ma tübdune ve ma tektümun;
Rasûl’e düşen ancak tebliğ etmektir. Allah, açığa vurduklarınızı da sakladıklarınızı da bilir.

KAF;45: Nahnu a'lemu bi ma yekulune ve ma ente aleyhim bi cebbarin fe zekkir bil Kur’âni men yehafu veıyd;
Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlar üzerinde bir cebbar değilsin. Veiydimden/tehdidimden korkanı Kur’an ile tezkir et !.Değerli Müslümanlardan Kardeşim!

Değerli Müslümanlardan Kardeşim!
Cemel Vakası, Sıffın vakası...

Yezid'in yönetiminde İslam Tarihinin yüzkarası olan olayları Hüseyin,Kerbela... Harre ve Medine ,Mescidi Nebevi ... Zübeyr-Mekke-Kabe...

Yaşar Nuri Öztürk Kardeşimizin HArre ile ilgili bir çalışmasını sizlerle paylaşmak istiyorum. İlgi duyarsanız Araştırma Görevlisi Bahauddin Varol Kardeşimizin Harre Vakası çalışmasından da yararlanabilirsiniz.

27 Ağustos Sahabi katliamı: Harre
[email protected]
Pazartesi, 31.08.2009 - 10:32
HİCRİ 63 (27 Zilhicce), Miladi 683 yılında, 27 Ağus-tos'ta meydana gelen ve İslam tarihinin en kanlı olaylarından biri olan "Harre Vakası", Arap-Emevi saltanat dinciliğinin işlediği bir
sahabi katliamıdır. Haçlı engizisyonundan birkaç asır önce meydana gelen bu katliam, kilise engizisyonuna ilham veren dinci cinayetlerin en büyüğüdür.
Emevi Arapçılığına karşı çıktıkları için, Peygamber kenti Medine'de, 80 küsuru sahabi olmak üzere, yaklaşık on bin kişi katledildi. Ödül olarak, "Peygamber kenti, üç gün boyunca Emevi katillerine mubah kılındı". Yani canilere, istedikleri her şey serbest ilan edildi. Bu serbestlik üzerine, yaklaşık 900 kadının ırzına geçildi. Bu tecavüzden doğan babası belirsiz çocuklara, İslam kaynaklan, "Harre Evladı" demektedir.
Bazı sahabiler, öldürülmedi ama ağır işkencelerden geçirildi. Bunlardan biri olan Ebu Said el-Hudrî sakalları tel tel yolunarak acılar içinde feryat ettirildi (İbn Ku-teybe; el-İmâme ve's-Siyase, 1/180-190).
Tüm bunlar, "Müminlerin halifesinin buyruklarına karşı çıkılıp din umuru fesada uğratılıyor; fesadı çıkaran asilerin din adına hizaya getirilmesi vaciptir!" gerekçesiyle yapıldı. Gerekçeyi belirleyen ve buyruğu çıkaran ise, "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi ve müminlerin emiri" unvan-l larıyla anılması yine bir "din buyruğu" haline getirilen Yezit (ölm. 64/683) idi. Hz. Hüseyin'in başını kestiren Yezit...
Harre olayının ayrıntılarına bakalım.
Medine civarında harre (volkanik arazi) diye anılan arazilerden biri olan Harre-tü Vâkım'da vuku bulan büyük çarpışma, Emevi kralı Yezit kuvvetleriyle "Peygamber kenti" Medine halkı arasında olmuştur.
Medine halkı, yönetimin zulüm ve ahlaksızlıklarına karşı çıkarak Yezit'in halifelik, yani devlet başkanlığı ' makamından inmesini istedi. Bunu hilafete isyan sayan Yezit, Emevilere bağlılığı ve Peygamber evladına kiniyle öne çıkmış olan Müslim bin Ukbe (ölm. 63/683) komutasında büyük bir ordu oluşturarak Medine üstüne saldı.
Yezit ordusundaki asker sayısı on bin ila yirmi dokuz bin arası rakamlarla ifade ediliyor. Sahabi katili komutan Müslim'in yanında yer alan beş yüz kişilik kurmaylar kadrosu ise Rumlardan seçilmişti.
Onlara karşı çıkan Medine halk kitlesinin sadece imanları, iradeleri ve bir de şehit olma arzuları vardı. Teçhizatları, silahları son derece basit kılıç, pala ve sopalardı.
Katliam, yağmalama ve ırza tecavüzlerin ardından, halife Yezit için biat (halifeye bağlılık bildirme) tazelemeye geçildi. Katil komutan Müslim şu emri verdi:
"Biat şu şekilde olacaktır: Yezit'in kulu ve kölesi olarak biat ettim." Bazıları buna karşı çıkarak, "Allah'ın kitabı ve Peygamberin sünneti üzere biat ederim"
diye ısrar etti. Bu şekilde biat isteyenlerin tümü katledildi.
Müslim, kestiği sahabe başları ile esir sahabileri Yezit'e gönderdi. Yezit bunların karşısına geçip Uhud günü intikam şarkıları söyleyen İbnü's-Sib'arî'nin, Bedir'de öldürülen müşriklerin intikamının alındığını ifade eden bir şiirini okudu.
Müslim, Medine başarısının ardından hemen Mekke üzerine yürüdü. İbnüz Zü-beyr'in Kabe'ye sığındığını bahane ederek Beytullah'ı mancınıkla tahrip etti, daha sonra da ateşe verdi.
Yezit, en büyük ödülleri, ünlü sahabileri öldüren askerlere verdi. Tarihçi İbn Sa'd (ölm. 230/844), bu askerlerin bir süre sonra aynı Yezit'in emriyle öldürüldüğünü yazıyor. Bu tam bir Emevi-emperyalist taktiğidir:
Önce, özendirme olsun diye ödül, sonra, konuşmasınlar diye ölüm...
Bugün aynı taktiği; kendisine uşaklık eden "müttefikler"ine(!) ABD uygulamaktadır.

Ali İmran;31: Kul in küntüm tuhıbbunAllahe fettebiuniy yuhbibkümullahu ve yağfir leküm zünubeküm* vAllahu Ğafur’un Rahîym;
De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun; ki Allah da sizi sevsin ve zenblerinizi mağfiret etsin. Allah Ğafur’dur, Rahıym’dir”.
Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'ım Vahyine uyan KUR'AN'ı yaşam biçimi edinen kullarından eylesin.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 4 Kisi:
Barış (11. February 2010), kamer (6. February 2010), Miralay (19. July 2010), PİLOT (15. February 2010)