Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14. June 2010, 01:32 AM   #18
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun Aleykum! Değerli Kadimdost Kardeşim!
Alıntı:
Kadimdost Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Öncelikle yazıma cevap verme lütfunda bulunan,engin ilim ve takva sahibi, elit mümin,gerçek müslüman dost1 kardeşime selamlar.
Hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmadığınız birisi ya da birileri için hakaret ve iftira dolu zanna dayalı yazdığınız yazının kıyamette sizi sorumlu kılacağı düşüncesiyle yazınıza cevap vererek -sizin deyiminizle lütuf - size iyilikte bulunmak istedim. Bu cevabı yazmam imanımın gereği idi.

Aleykum selam. Rabbim, tüm kullarını da Hucurat suresini hatırlıyanlardan eylesin.
Engin ilim ve takva sahibi… Elit mü’min… Gerçek müslüman… Beni tanımadığınız halde bunları söylüyorsanız Allah razı olsun.
Bize yakıştırdığınız “Engin ilim ve takva sahibi” görüşünüz ile ilgili olarak söyleyebileceklerim şunlar olabilir:
Kulu olduğum Yüce Allah’ın, Resulu Muhammed ile gönderdiği

Ta Ha ;98: Sizin ilahınız ancak Allah’dır -ki O’ndan gayrı ilah yoktur! (O) ilmen herşeyi kuşatan genişliktedir.

Ta Ha;99: ;İşte böylece öne geçmiş olanların haberlerinden bazısını sana kıssa ediyoruz... Hakikaten sana ledünnümüzden bir Zikir verdik.

Ta Ha;100: Kim Ondan yüz çevirirse, muhakkak ki o kıyamet günü ağır bir yük/günah yüklenecektir.

Vahyindeki ayetlerine uyuyor ve Zikrini/Kur’an’ı kendim için bir yaşam kitabı olarak algılayarak Ona/Zikre;Kur’an’a uygun yaşamaya çalışıyorum.

Yine kulu olmaktan onur duyduğum Yüce Allah’ın

Yusuf;76: ...Her ilim sahibinin fevkınde bir bilen/Aliym vardır.

ayetine uyarak;

“Rabbim ilmimi,arınmışlığımı, yakiynimi artır.” diye yakarıyorum.

Yine kulu olmaktan onur duyduğum Allah’ın

Nur; 52: Ve kim Allah’a ve Elçi’sine itaat eder, Allah’a haşyet duyar ve O’na takvalı davranırsa, işte onlar başarıya ulaşanların ta kendileridir.

Haşr; 18, 19: Ey inanmış olan kişiler! Allah’a takvalı davranın; her kişi yarına ne hazırladığına bir baksın. Ve Allah’a takvalı davranın. Şüphesiz Allah, işlediklerinizden haberdardır.Ve Allah’ı umursamayan kimseler gibi olmayın: Böylece Allah, onlara kendilerini umursatmaz. İşte onlar, yoldan çıkmış kimselerin ta kendileridir.

Âl-i Imran; 131: Ve inkârcılar için hazırlanmış Ateş’ten korunun.

Bakara; 24: Sonra, eğer bunu yapmadıysanız ve asla yapamayacaksınız; öyleyse inkârcılar için hazırlanmış, yakıtı insanlar ve taşlar olan Ateş’ten korunun.

Allah’tan ittika etmez misiniz?”…

ayetleriyle uyarıldığım için ve

Hucurat;13:“Muhakkak ki Allah indinde sizin en ekreminiz , sizin en muttekıy olanınızdır. Muhakkak ki Allah Aliym’dir, Habiyr’dir

müjdesini aldığım için öncelikle kendimi var edeni tanımak ve O’nun razı olacağı bir yaşam sürmekle yükümlü olduğum inancıyla , her şeyin sahibi olan Allah tarafından, hayatımın hesabını vermek üzere öldürüleceğimi, başıboş bırakılmadığımı biliyorum. Bu nedenle de kendimi Allah’ın koruması altına koyarak ahirette zarar ve acı verecek şeylerden sakınıp, günahlardan uzak durarak iyiliklere sarılıyorum.”

“Elit mü’min…” sözünüze gelince

Îmân, güvenlik anlamındaki emn kökündendir. Kelimenin asıl manası; korku karşısında emniyet ve güven duymaktır. Bir diğer manası da "Bir şeye veya birisine inanıp güvenmektir.

Mü’min’in eliti elitsizliği olmaz. Allah’a kul olan her insan “ mü’min” olur. Allah’ın kuluyum dediği halde “mü’min” değilse adı ; “müşrik,münafık ve kafir” olur. Çünkü kulu olduğu Allah, vahyinde “mü’min” olmanın özelliklerini belirtmiştir.
Birlikte bakalım isterseniz.
Furkan;63-77
63- Rahmân'ın kulları öyle kimselerdir ki, yeryüzünde mütevazı olarak yürürler, câhiller kendilerine laf atarsa "Selâm" derler.
64- Gecelerini Rab'lerine secde ederek, Onun dîvânında durarak geçirirler:
65-"Rabbimiz, cehennemin azabım bizden uzaklaştır, doğrusu onun azabı sargındır" derler.
66- "Orası ne kötü bir karargâh ve ne kötü bir makamdır!"
67- Ve harcadıktan zaman, ne israf ederler ne di cimrilik ederler; harcamaları, bu ikisinin arasında dengeli olur.
68- Ve onlar Allah ile beraber başka tanrıya yalvarmazlar. Allah'ın haram ettiği canı haksız yere öldür¬mezler ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa cezasını bulur,
69- Kıyamet günü onun için azâb kat kat yapılır ve o azabhn içinde hor ve hakir olarak kalır.
70- Ancak tevbe edip inanan ve faydalı bir iş yapanlar, işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere değiştirecektir, Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
71- Kim tevbe eder ve faydalı iş yaparsa o, makbul bir kimse olarak Allah'a döner.
72- Onlar yalan ve boş sözün yanında bulunmazlar, boş söze rastladıklarında vekar ile geçip giderler.
73- Ve kendilerine Rab'lerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.
74- Ve: "Rabbimiz, bize gözler sevinci (gönüller açan) eşler ve çocuklar lütfeyle ve bizi korunanlara önder yap!" derler.
75 İşte onlar, sabretmelerine karşılık saraylarda ödüllendirelecekler ve orada bir sağlık dileği ve selâm ile karşılanacaklardır.
76- Orada ebedî kalacaklardır. Ne güzel karargâh ve ne güzel makamdır orası!
77- De ki: "Duânız (ibâdetiniz) olmadıktan sonra Rabbim sizi ne yapsın? (Size haber verdiklerimi) yalanladınız.

Mü'minûn;1 -1 I
1-Felaha ulaştı o mü'minler.
2- Ki onlar, salatlarında saygılıdırlar.
3- Onlar boş peylerden yüz çevirirler.
4- Onlar zekâtı verirler.
5- Ve onlar ırzlarını korurlar.
6- Ancak eşleri, yahut ellerinin sâhib olduğu hariç. Onlar kınanmazlar.
7- Ama bunun ötesine gitmek isteyen olursa, işte onlar haddi aşanlardır.
8- Ve o(mü'min)ler emânetlerine ve ahidlerine özen gösterirler.
9- Onlar salatlarını (vakitlerinde ikame ederler) korurlar.
10- İşte vâris olacaklar onlardır.
11- Onlar (en yüksek cennet olan) Firdevs'e vâris olacaklar, orada ebedî kalacaklardır.

Ra'd;19-25
19-Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse, (bunu kabul etmeyen) kör gibi olur mu? Ancak sağduyu sâkibleri öğüt alır.
20- Onlar, Allah'ın ahdini yerine getirirler ve antlaşmayı bozmazlar.
21- Ve onlar Allah'ın bitiştirilmesini İstediği şeyi bitiştirirler, Rablerine karşı saygılı olur ve en kötü hesaptan korkarlar.
22- Ve onlar Rab'lerinin yüzünü (rızâsını) arzu ederek (nefsin gücüne giden şeylere) sabrederler salatı ikame ederler, kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak (hayır yoluna) harcarlar ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte şu yurdun sonucu onlarındır:
23- (Onlar) Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve çocuklarından iyi olanlar da kendileriyle beraber olur. Melekler de her kapıdan yanlarına varırlar:
24- "Sabretmenize karşılık selâm size, yurdun sonu ne güzel" (derler).
25- Ama Allah'a verdikleri sözü iyice pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah'ın bitiştirilmesini istediği şeyi kesenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar... İşte la'net onlara, yurdun kötü sonucu da onlaradır.!.

Zümer;10-20
10-De ki: "Ey inanan kullarım, Rabbinizden korkun. Bu dünyâ hayâtında güzel davrananlara güzellik vardır. Allah'ın yeri geniştir. Ancak sabredenlere, ödülleri hesapsız ödenecektir.
11- De ki: "Bana dîni yalnız Allah'a hâlis kılarak, O'na kulluk etmem emredildi.
12- Ve bana müslümanların ilki olmam emredildi,"
13- De ki: "Ben, Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım."
14- De ki: "Ben, dînimi yalnız Allah'a hâlis kılarak ona kulluk ediyorum.
15- Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin." De ki: "Ziyana uğrayanlar Kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyan edenlerdir. Dikkat edin, işte bu, apaçık bir ziyandır!"
16- Onların üstlerinden ateşten gölgeler, altından da (ateşten) gölgeler var. İşte Allah kullarını bu durumdan korkutur. Ey kullarım, benden korkun!
17- Tâğût'a kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a yönelenlere müjde var. Müjdele kullarımı:
18- Onlar ki, sözü dinlerler ve onun en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah'ın kendilerini doğru yola ilettiği kimselerdir ve onlar sağduyu sahihleridir.
19- Üzerine azâb kararı kak olanı mı, sen ateşte bulunanı mı kurtaracaksın?
20- Fakat Rab'lerinden korkanlar için üstüste yapılmış odalar var. Odaların altından da ırmaklar akmaktadır. Bu, Allah'ın va'didir. Allah va'dinden caymaz.

Şûra;36-39
36- Size verilen şeyler, dünyâ hayâtının geçimidir. İnanıp Rab'lerine dayananlar için Allah'ın yanında bulunan ödül ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
37- Onlar büyük günâhlardan ve çirkin işlerden kaçınırlar; kızdıktan zaman da onlar, affederler.
38- Rab'lerinİn çağrısına gelirler, namazı kılarlar. İşleri, aralarında danışma iledir, Kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar.
39- Bir zulüm ve saldırıya uğradıkları zaman kendilerini savunurlar.

Secde;15-20
15- Bizim âyetlerimize o kimseler inanırlar ki onlar, kendilerine öğüt verildiği zaman derhal secdeye kapanırlar; Rab'lerini överek tesbih ederler, büyüklük taslamazlar.
16- Yanları yataklardan uzaklaşır, korkarak ve umarak Rab'lerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar.
17- Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne gözler aydınlatıcı(ni' metleri)in saklandığım hiç kimse bilemez!
18- Hiç inanan kimse, (yoldan çıkan) fasık gibi olur mu? Elbette bunlar bir olmazlar.
19-inanan ve iyi işler yapanlara gelince, onlar, yaptıklarına karşılık, durulmağa değer cennetlerde ağırlanırlar.
20- Yoldan çıkanların barınacakları yer de ateştir. Ne zaman oradan çıkmak isteseler, yine oraya geri çevrilirler ve onlara: "Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın" denilir.

Zümer;23
Allah, sözün en güzelini, (Kur'ân'ın âyetlerini güzellikte) birbirine benzer, ikişerli bir Kitâb halinde indirdi. Railerinden korkanların, ondan derileri ürperir, sonra derileri ve kalbleri Allah'ın Zikrine yumuşar. İşte bu (Kitâb) Allah'ın rehberidir. Dilediğini bununla doğru yola iletir. Ama Allah kimi sapıklığında bırakırsa artık ona yol gösteren olmaz.

Enfâl;2-4
2- Mü'minler o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, O'nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler.
3- Salatı ikame ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) harcarlar.
4- İşte gerçek mü'minler onlardır. Onlara Rablerinin katında dereceler, bağışlanma ve tükenmez rızık var.


Alıntı:
Kadimdost Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Benim gibi bu güne kadar herşeyi yanlış bilen,kara cahil,konuşmaya değer olmayan sizin deyiminizle kafir bir acizi aydınlanmaya gark ettiğiniz için sonsuz şükranlarımı sunuyorum...
Kendinizi, “herşeyi yanlış bilen, kara cahil olarak” niteliyorsanız bir şey diyemem. Biz ancak kulu olmaktan onur duyduğumuz Yüce Allah’tan ittika edenler olarak O’nun:
Bakara;159-160: Şüphesiz indirdiğimiz açık delilleri ve hidâyeti, Biz, kitapta insanlara apaçık gösterdikten sonra gizleyen kimseler; işte onlar; onlara Allah ve lânet ediciler lânet eder. Ancak tevbe eden ve düzeltenler ve (açık delilleri ve hidâyeti) açıkça ortaya koyanlar başkadır. İşte onlar; Ben onların tevbelerini kabul ederim. Ve Ben tevbeyi çokça kabul eden ve çokça esirgeyenim.Bakara;161-162: Şu inkâr edip de inkârcı olarak ölen kimseler; işte onlar; Allah'ın, meleklerin, insanların hepsinin lâneti onlaradır. Onlar onda [lânette] temelli kalıcıdırlar. Onlardan azap hafifletilmez ve onlara bakılmayacaktır da.

ayetleri uyarınca ayetlerini teybin ederiz/ortaya koyarız . Gerisi size kalmıştır. Her insan seçiminin sonucunu yaşayacaktır.

Ahzab ;41,42,43: Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin!.Sabah-akşam /sürekli O’nu tesbih edin !.O’dur ki, sizi zulumatlardan/karanlıklardan cehaletten Nur’a/aydınlığa ilme çıkarmak için size salat eder/destek olur, ve O’nun melekleri de (salatederler/destek olurlar. Mü’minlere Rahıym’dir.O’na kavuşacakları gün, onlara tahiyye’si “Selam”dır. Onlar için keriym bir ecir hazırlamıştır.

Rabbimiz, emrine uyarak desteğini alan ve “selam” ına değer olan kullarından eylesin bizleri.

“…konuşmaya değer olmayan” görüşünüze ise katılmıyorum. Her insan konuşulmaya değerdir. Çünkü Cenabı Allah hepimizi de “ahsen-i takvim” üzere yaratmıştır. Bizler bu "ahsen-i takvim" yaratılışını kötüde kullanır; iman etmez, salihatı işlemez ve aklını kullanmazsak; hevamızı ilâh edinirek, hırsa kapılır, tamah eder, bencillik yapar, şehvete düşer, tekasür hastalığına yakalanır, büyüklenir, istiğna, tuğyan ve yalanlama cihetine gidersek; esfeli safilin /aşağılıkların en aşağılığı durumuna getiriliriz. Rabbimiz bizleri bu duruma düşürmekten korusun.

“…sizin deyiminizle kafir bir acizi aydınlanmaya gark ettiğiniz için sonsuz şükranlarımı sunuyorum.” Sözünüze gelince ilk yazınızdaki iftirayı sürdürmeye bir de ince alayı katıyorsunuz.

Yazdığınız ve yazdıklarım ortada. Size kafir demedim.

Siz, iftira ve hakaret içeren yazınızı:
“Bütün Müslüman kardeşlerimi ve yüce Allah ımı şahit tutuyorum kendime...Allah ım, Bütün peygamberlerine ve gönderdiğin kitaplara iman ediyorum.Yaratılanların ve peygamberlerin en üstünü Hz Muhammed i ,onun sünnetini terk etmeyeceğim konusunda sana söz veriyorum.Son nefesimi kur an ın ışığında vermemi nasib et.”
Sözlerinizle bitirdiniz.

Biz de, bu iftira ve hakaret eden kardeşimiz ya yazdıklarımızı okumuyor ya da okuduklarını yanlış algılıyor düşüncesiyle Kur’an’dan ayetleri teybin ettik.İstedik ki, yazdıklarınız ile Kur’an’da söylenenlerin çeliştiğini görebilesiniz. Aydınlanmanıza vesile olabildiysek ne mutlu bizlere. Şükrümüzden aciziz.Allah’ımıza hamd olsun.

Alıntı:
Kadimdost Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Değerli görüşleriniz sayesinde kendimi şu an foton kuşağından geçip başka bir boyuta yolculuk yapıyormuş gibi hissediyorum.Fani ömrünü geçirirken sünnetullah a uyarak günahların en büyüğünü işleyen ben denizin, sizin gibi iman ve kur an konusunda zirveye ulaşmış bir zatı muhteremle karşılaşması ne şans.Belkide 1400 yıldır herşeyi yanlış bilen ve uygulayan bu dünyada hayatı sonlanmış veya yaşayan kendini müslüman adleden kişilerden birinin doğru yola ulaşmasına vesile olacaksınız.Allah sizden razı olsun.
Yazımda yazılanların büyük çoğunluğu Allah’ın ayetleri idi. Cenabı Allah ayetlerinin gönüller için şifa olduğunu ve insanı rüşde erdirdiğini belirtir. Ayetlerin etkisiyle başka bir boyuta geçebildiyseniz ne mutlu sizlere.

Kendinizden; “Fani ömrünü geçirirken sünnetullah a uyarak günahların en büyüğünü işleyen ben denizin” diye sözediyorsunuz. Yazık! Gerçekten de çok üzüldüm. Kur’an’da sekiz defa geçen “Sünnetullah”, Cenabı Allah’ın hükümleri, emir ve nehiyleri anlamındadır. Üstelik bunlarda hiç bir değişme de olmaz. Rabbimiz , “Sünnetullah’ta tebdil ve tahvil olmayacağı”nı (el-Ahzâb, 33/62; Fâtır, 35/43; Feth, 48/23) bildirmiştir.

Siz ya sünnetullahı bilmiyorsunuz ya da sünnetullaha uymuyorsunuz. Allah’ın sünnetullahına uyacak ve günah işliyeceksiniz! Şaşılacak bir durum.

“…sizin gibi iman ve kur an konusunda zirveye ulaşmış bir zatı muhteremle karşılaşması ne şans.” diyorsunuz. Henüz karşılaşma şansımız olmadı. İnşaAllah karşılaşırız.

Siz alay etseniz de biz kendimizi tanıtalım ki, insanlar alay edip iftira atarak vebal altında kalmasınlar.
Allah’a iman ediyorum/güveniyorum. Allah’a fakir/Allah’a ihtiyaç duyan bir kul olarak müstağnileşmiyorum/kendimi hertürlü ihtiyaçtan uzaklaşmış görmüyorum.
Cenabı Allah’ın tüm ayetlerine iman ettiğim/güvendiğim gibi
Hud; 17: O dünyayı isteyenler hiç Rabbinden açık bir belge üzere olan ve kendisini Allah’tan bir şahidin takip ettiği ve de kendinden önce bir imam (önder) ve rahmet olarak Musa’nın kitabı bulunan kimse gibi midir? İşte onlar (böyle olanlar), ona (Kur’an’a) inanırlar. Hangi hizipten olursa olsun kim onu inkâr ederse, ona vaat edilen yer ateştir. İşte bütün bunlardan dolayı sen de bundan (Kur’an’dan) şüphe içinde olma. Kesinlikle o Rabbinden bir hakktır / gerçektir. Fakat insanların çoğu iman etmiyorlar/güvenmiyorlar.
ayetinde belirtilene de iman ediyorum/güveniyorum. Yaşamımı; Allah Resulunun yaptığı gibi kendime yaşam kitabı olarak seçtiğim Kur’an’ın imamlığında sürdürmeye çalışıyorum.

Değerli Kardeşim! "Belkide 1400 yıldır herşeyi yanlış bilen ve uygulayan bu dünyada hayatı sonlanmış veya yaşayan kendini müslüman adleden kişilerden birinin doğru yola ulaşmasına vesile olacaksınız.Allah sizden razı olsun.” Sözünüze gelince!

Allah sizlerden de razı olsun. Adına, “müslümanım” diyenin dini islamdır. O da Kur’an’dır. İnsanlar doğru mu biliyorlar , yanlış mı biliyorlar sağlamasını yapacakları yer Kur’an’dır.

Biz;
Nisa;85: Kim güzel bir şefaatte/yardımda bulunursa, ondan kendisi için bir nasip olur. Kim de kötü bir şefaatte/yardımda bulunursa, ondan da onun için bir nasip olur. Allah herşey üzerine Mukıyt’tir /her şeyin karşılığını, gıdasını verendir.
Nahl;25: Kıyamet günü kendi yüklerini/günahlarını kamilen yüklenip taşımaları ve ilimsizce saptırdıkları kimselerin yüklerinden de yüklenmeleri için. Dikkat edin, yüklendikleri ne kötüdür!.
ayetlerinin bilinciyle elimizden geldiğince Kur’an’ı tebyin ederiz.

Alıntı:
Kadimdost Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Değerli Kardeşim!
Dünkü yorumumu yazarken beni özlü ve bir sürü süslü cümlelerle yereceğinizi biliyordum.Tabii görüşlerinizi ayetlerle destekleyeceğinizide düşünüyordum yanılmamışım.
Ne mutlu sizlere! Geleceği görebiliyorsunuz demek. Rabbim daha da artırsın.
Özlü ve bir sürü süslü cümleler dediğiniz yazımın büyük kısmı Allah’ın ayetlerinin mealleridir. Allah’ın emrine uymak , teybin görevini yapmak ve Hakk’ı tavsiyeleşmekten onur duyarım.

Alıntı:
Kadimdost Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Şimdi ; Hz. Muhammed tebliğ emrini yerine getirdi ve görevi sonlandı.Onun varlığı sadece mektubu yerine ulaştırmaktı.Bir aracıydı.Mektup elimizde onu okuyan herkes aynı şeyimi anlayacaktır. Mesela sizin gibi ilim irfan sahibi bir zatla benim gibi bir karacahil kur anın mealini okuyunca aynı şeyimi anlayacaktır.Kur an mealleri yazan o zatı muhteremler neden ayetleri çevirirken sözcüklerin kökenlerini bilmek zorunda.Bu kur an meallerini yapanlar neden aynı kur andan farklı tesirler çıkarırlar.Bu kişiler ilmin neresindedir.Dünya ve ahiret hayatımızı düzenleyen yüce kitap kur an indirildiğinde Hz.Muhammed ''sadece'' kur anın hatibi mi olmuştur.Yaşantısını kur anın emirlerine göre yaşayan Resul un ahlakı, beşeri hayatı, yaptığı ibadetler, konuşmaları önemsizmidir.Hiç bir müslüman peygamberini örnek almasın mı?Hz muhammedin hangi davranışı kur ana aykırıdır.Dinini peygamberinin öğrettiği gibi yaşayan hangi müslüman yanlış yapmıştır.
Yazı yazdığınız bu başlıktaki bir yazımda:

Alemlerin Rabbi olan Allah’ıma hamdolsun…

Mushaftaki yazılı olan tüm ayetler Allah tarafından vahyedilmiş.

Allah’ın, Resulu ve son Nebisi olarak görevlendirdiği Mekkeli Haşimiler’den

Abdullah oğlu Muhammed tarafından tebliğ edilmiş tüm ayetlere iman ediyorum.

İman ettiğim gibi de yaşıyorum.

Allah’ın dışında hiç kimsenin hüküm koyma yetkisinin olmadığına iman ediyorum.

Değerli Kardeşim!

Rabbimiz Allah’ın otoritesine hiçbir kul ortak kılınamaz. Kılana da Müslüman denilemez. Edindiğimiz bu ilke, hepimizin her müslümanım diyenin ilkesi olmalıdır diye düşünüyorum.

Dinin tek kaynağı vardır. O da Kur’an’dır. Peygamber de Kur’an’daki dini yaşamıştır. Onun dine ilave yapması, çıkarması ve dine bir ilke koyması söz konusu değildir.

İsra;9:Şüpheniz olmasın ki bu Kur'an en kalıcı, en doğru olana kılavuzlar ve müminlere şu yolda müjde verir: Hayra ve barışa yönelik işler yapanlar için büyük bir ödül vardır.

Muhammed ;23-24:İşte bunlardır, Allah'ın kendilerine lanet edip kulaklarını sağır, gözlerini de kör ettiği kimseler... Peki bunlar, Kur'an'ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?

Zuhruf ;43-44Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin. Gerçek şu: Bu Kur'an sana ve toplumuna elbetteki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız.

Ahkaf ;9De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."

Ali İmran;189Göklerin de yerin de mülk ve yönetimi Allah'ındır. Allah Kadîr'dir, herşeye gücü yeter.

Ta-Ha;124-126Kim benim zikrimden/Kur'anımdan yüz çevirirse onun için zor, sıkıcı bir hayat şekli/dar bir geçim vardır; kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz. O der ki: "Rabbim, beni neden kör haşrettin, ben gören biri idim?" Allah buyurur: "Ayetlerimiz sana geldiğinde sen böyle unutmuştun; bugün de sen aynı şekilde unutuluyorsun."

Değerli Kardeşim!

Bununla birlikte Rasülüllah Efendimizin de Kur’an’da’ki dini yaşarken söylediği, davrandığı güzel şeyler bulunursa ve bilinirse- ki,vardır- niye benimsenmesin?

Müslüman kimse her söze kulak vermek ve en güzel olanı benimsemekle yükümlü değil midir?
Rabbimiz olan Allah Zümer suresinin 18. Ayetinde;

“Onlar ki, sözü dinler de en güzeline uyarlar. İşte bunlardır, Allah’ın kılavuzladıkları; işte bunlardır, akıl ve gönül sahipleri.”
diyor.

Güzel söz kimden olursa olsun; ister Rasulüllah’tan, ister sahabeden, ister Buda’dan, ister Konfüçyüs’ten, ister Marks’tan, ister Lenin’den, ister Necip fazıl’dan, ister Mehmed Akif’ten ister Nazım’dan…..

Evet değerli kardeşim!
Biz rivayetlere de değer veririz. Ancak; Kur’an’dan aldığımız emirler doğrultusunda tüm rivayetlere karşı da ihtiyatlı oluruz. Çünkü Kur’an’dan biliyoruz ki Rasülüllah’ın çevresinde bulunanlardan bir kısmı münafık idi. Rasülüllah Efendimiz de bunların kimler olduğunu bilmiyor idi.

Tevbe 101: “Çevrenizdeki Bedevi Araplardan münafıklar var. Medine halkından da münafıklığa iyice alışmış olanlar var. Sen bilmezsin onları. Ama biz biliriz onları . İki kez azap edeceğiz onlara, sonra da çok büyük bir azaba itilecekler.”

Biz de bilmiyoruz. Ancak; yine Kur’an’dan biliyoruz ki bunlardan bir kısmı “süslü sözler” uydurmuşlardır ve dinin yozlaşmasına gayret göstermişlerdir.

En’am 112, 113 ve 121:“İşte böyle, biz her Nebiyye insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla baş başa kalsınlar.”

“Ki ahirete inanmayanların gönülleri ona ısınsın, ondan hoşlansınlar, elde ettikleri şeylere sahip olmaya devam etsinler.”

“… şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için gizlice telkinde bulunurlar. Onlara boyun eğerseniz siz de müşriklerden oldunuz demektir.”

Rivayetlerin (hadis) derlemelerinin başladığı günden 150- 200 sene geriye yönelik yapıldığını ve bunun yapılmasının sonucunda da ne kadar sağlıklı bilgi alınabileceğinin insanlarca mutlaka düşünülmesi gerektiğini, La reybe fih olan Kur’an’ın süzgecinden geçmeyen hiçbir rivayetin inanç konusunu olamayacağını 1965 yılından bu güne kadar söyleyen ve ölünceye kadar söylemeye devam edecek olan Allah’ın aciz bir kuluyum.

Elhamdülillah! Rasülüllah Efendimiz’in Kur’an’da tanıtılan kimliğini, kişiliğini örnek alıyorum. Tıpkı İbrahim Peygamberimizi Kur’an’daki yönleriyle örnek aldığım gibi.
Ahzab 21:“Andolsun Allah resülünde sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü arzu edenlerle Allah’ı çok ananlara güzel bir örnek vardır.”

Mümtehine 4, 6:“İbrahim’le beraberinde olanlarla sizin için çok güzel bir örnek vardır.Hani onlar toplumlarına şöyle demişlerdi:”Biz sizden de Allah dışındaki kulluk ettiklerinizden de uzağız. Sizi tanımıyoruz.. Sizinle bizim aramızda, siz Allah’a, yalnız Allah’a inanıncaya kadar, sürekli düşmanlık ve nefret olacaktır.” Ancak İbrahim babasına şöyle demişti:”Senin için hep af dileyeceğim ama Allah’tan sana gelecek şeyi geri çevirme gücüm yoktur.Ey Rabbimiz! Yalnız sana güveniyoruz, yalnız sana yöneliyoruz..Dönüş yalnız sanadır.”

“Andolsun onlarda sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü arzu edenlere çok güzel bir örnek vardır. Kim yüz çevirirse şunu bilsin ki, Allah, sınırsız zengindir; tüm övgülerin sahibidir.”

Elhamdülillah! Rasülüllah Efendimiz’in tebliğ ettiği dini yaşayan ve yaşatanlara elimden geldiğince destek oluyorum.

Ahzab 56. “İnnellahe ve melaiketehu yüsallune alen nebiyy* ya eyyühellezıne amenu sallu aleyhi ve sellimu teslıma “

“Şüphesiz Allah ve melekleri Nebiyyi destekliyorlar/ ona yardım ediyorlar/ onun için gerekeni yapıyorlar. Ey mü’minler! Siz de ona destek olun ona yardım edin/ onun için gerekeni yapın ve onun güvenliğini tam bir güvenlikle sağlayınız!”

Ah! O günlerde yanında olsaydım da adım adım izleseydim Allah’ın Resulünü! Böyle bir şey olamayacağına göre elimde Kur’an , dilimde Kur’an gönlümde Kur’an . Kur’an’dan öğreniyorum O’nu. Resullük ve Nebilik görevini yüklenip bu alemden ayrıldığı son ana kadar yaptığı ve bağlılarından da yapmalarını istediği tek şeyin KUR’AN’a uymak ve KUR’AN’ı yaşamak olduğunu biliyorum.

Allah Resulünün beşer ve nebi niteliklerinin olduğunun gözardı edilmemesi gerektiğini; O’nun, din adına bağlayıcı nitelikteki söz ve fiillerinin; nebi olarak söylediği söz ve fiiller olduğunu, bunun da çerçevesinin Kur’an tarafından çizildiğini biliyor ve inanıyorum. İnancım doğrultusunda da amel ediyorum.

Cenabı Allah Tevbe 24 de:“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kızkardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz/menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah’tan, Resulunden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinciye kadar bekleyin. Allah yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.”

Diyor.
Rabbim olan Allah’ın emrine uyuyorum . Ancak Resulü Muhammed’i (Allah’ın selamı üzerine olsun) asla putlaştırmıyorum. Bugün aramızda olmadığını biliyorum.O’nun Allah adına, Resulu olarak aldığı vahyi tebliğ ettiğini ve Kur’an olarak mushafta topladığını biliyorum. Kendisini Allah’ın Resulu/Nebisi olduğunu kabul ederek bıraktığı Kur’an’ a uyan tüm insanların “Kur’an Ahlakı” ile ahlaklanacaklarını biliyorum. Tüm dualarımı, Alemlere Rahmet olarak gönderilen ve inananlara Rauf ve Rahim olan Peygamber Efendimizin bu misyonunu yürütenler için yapıyorum. Böyle olmayanların da idrak ve basiretlerinin açılması için elimden geldiğince bilgilenme çalışmalarına katkıda bulunmaya çalışıyorum.

Değerli Kardeşim!
Bu sitede bu formlara katılmamın nedeni;farklı bakış açılarını öğrenmek, farklı yorumları anlamak, kendi bakış açılarımı sunmak ve bildiklerimi paylaşmak.
Hiç, ama hiçbir kimseye; “Arkadaşlar bakın! Benim dediğim doğrudur. Benim söylediklerimin dışındakiler yanlıştır.Benim dediğim gibi yapmazsanız Allah’ı kızdırırsınız.” gibi dayatma yapmak niyetinde değilim.
Alemlerin Rabbi olan Allah’ım; Peygamber Efendimizin şahsında tüm insanlığa şöyle seslendiği;
Tahrim1:”Ey Peygamber! Allah’ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek neden haramlaştırıyorsun? Allah Gafur’dur, Rahim’dir.
Maide 99:” Resule düşen, tebliğden başka bir şey değildir. Allah sizin açığa vurduklarınızı da gizlediklerinizi de bilir.”
Nur 54:” De ki “ Allah’a da itaat edin, resule de. Eğer yüz çevirirseniz/yüz çevirirlerse, onun görevi ona yükletilen, sizin göreviniz de size yükletilendir. Eğer ona itaat ederseniz yolu bulursunuz. Resule düşen, açık bir tebliğden başkası değildir.”
Şura 48: “Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başkası değildir…
halde bizler ne düşünebiliriz?

Söyleyebileceğim tek şey var değerli Kardeşim!
Bir canım var. Bin canım da olsa Allah için, Kur’an için,
Allah’ın Resulu için ve Allah Resulu’nun getirdiklerini yaşayan ve yaşatanlar için feda olsun.

Rabbim olan Allah’ım,
Furkan;30: Ve kaler Rasûlü ya Rabbi inne kavmittehazu hazel Kur’âne mehcura;
Rasûl dedi ki: “Ya Rabb!.. Muhakkak ki benim kavmim şu Kur’an’ı terkedilmiş edindi”.
ayetinin muhatabı eylemesin.
Fecr;27: Ya eyyetühen Nefsül Mutmainneh;
“Ey O Nefs-i Mutmainne!”.
Fecr;28: İrci'ıy ila Rabbiki radıyeten mardıyyeten;
“Radiye/razı olarak, Mardıyye/Rızasını kazanmış olarak Rabbine rücu’ et!”.
Fecr;29: Fedhuliy fiy 'ıbadİy;
“Kullarımın içine dahil ol!”.
Fecr;30:Vedhuliy cennetİy;
“Cennetim’e dahil ol!”.
Denilen kullarından eylesin.


diye yazmışım.

Yazımı ve yazdıklarınızı tekrar tekrar okuyun lütfen. Dilediğiniz gibi de yargılayın.

Değerli Kardeşim! Çeviri yapan tüm çevirmenler çevirdikleri ve çevirecekleri dilin bütün özelliklerini köken bilimine kadar bilmek zorundadırlar. Yoksa yaptıkları çeviri olmaz. Kelimeler canlı birer varlık gibidir; doğarlar, gelişerek yaşarlar ve ölürler. Yazılan bir kitabı çevirebilmek için o kitabın yazıldığı dönemdeki dilin bilinmesi gerekir.

Kur’an’ı doğru anlamak için; sözcüklerin vazı’ anlamlarını (ilk anlamlarını), Kur’an’ın indiği dönemdeki anlamlarını ve o günden bugüne kadar olan değişimlerini iyi bilmek gerekmektedir.

Kur’an, indiği çağın insanlarının kullandığı dil ve sözcüklerle inmiştir ve bu çerçevede anlaşılması gerekir. Bir örnek verecek olursak:
“hakeme” sözcüğünün mastarı olan “hukm” sözcüğü; “engel olmak” anlamına gelmektedir. Araplar bu sözcüğü “insan veya hayvana mani olmak, onu kontrol altına almak” anlamında kullanmışlardır ve İslâm öncesi Arap şiirinde bunun yüzlerce örneği vardır. Ayrıca hayvanların kontrolünü sağlayan “gem” denilen alete de Araplarca “ حكمةhakeme” denmiştir.

Kur’an döneminde ise bu sözcüğün anlamı biraz özelleşmiş ve sözcük; “zulüme ve fesada engel olmak” anlamında kullanılmıştır. “Hakeme” sözcüğünden türetilen sözcükler de o dönemde özelleşmiş anlama uygun olarak,
-hâkim; zulüme ve fesada engel olan kişi,
mahkeme; zulüme ve fesada engel olunan yer,
ihkam; zulüme ve fesada engel oldurma,
muhkem; zulüme ve fesada engel edilmiş şey, anlamında kullanılmıştır.

Sözcüğün Kur’an’ın indiği dönemde, özelleşmiş bu anlamda kullanıldığına dair, peygamberimizin ağzından nakledilmiş meşhur bir hadis bile bulunmaktadır: “ حكّم اليتيم كما تحكّم ولدكHakkimül yetime kema tühakkimü veledeke (Kendi çocuğunu engellediğin gibi yetimi de engelle! Yani kendi çocuğunun zulümüne, fesadına, kötü yetişmesine mani olduğun gibi yetime de mani ol, o da iyi yetişsin, kötü birisi olmasın.)”
“ حكمHukm” mastarının tüm türevleri bu anlam ile uyumludur ve Sarf ilmi kurallarına göre yüzlerce hatta binlerce sözcük türetilebilir. Nitekim, “hukm” mastarının farklı türevleri Kur’an’da 210 yerde geçmektedir ve dikkatle incelendiği takdirde hepsinin de “zulüme ve fesada mani olma, engelleme” anlamında kullanıldığı açıkça görülmektedir.

“Hukm” mastarından türemiş olan “ حكمةhikmet” sözcüğü “zulüme ve fesada engel olma”nın adı olmak durumundadır. Öyleyse “hikmet”; “zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş olan; kanun, düstur ve ilke…” demektir.
Kur’an’ın indiği dönemdeki anlamlarını ve o günden bugüne kadar olan değişimleri iyi bilinmezse günümüzde olduğu gibi “hikmet” sözcüğüne çok değişik anlamlar yüklenir.

Alıntı:
Kadimdost Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Siz dün ayetlerden örnekler vermiştiniz bende vereyim.el-AHZÂB;
21. Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.
29. Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır
31. Sizden kim, Allah'a ve Resûlüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükâfatını iki kat veririz. Ve ona (cennette) bol rızık hazırlamışızdır
36. Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.
56. Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.
57. Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır.
Nisa(105) (Ey muhammed!) Biz sana Kitab'ı (Kur'an'ı) hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana öğrettikleri ile hüküm veresin Sakın hainlerin savunucusu olma
Allah razı olsun. Amenne ve saddakna.

Alıntı:
Kadimdost Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili dost1 Peygambere uymayı bizzat bizden Allahü teala istiyor.Bana şunu söyle evet! bir sürü uydurma hadis peygambere atfedilen davranış vardır.Bunların hangisi doğru veya yanlış ayırt etmek zor o yüzden şüpheci davranabiliriz.Olabilir ama işte o zaman akıl devreye girer.Kendine şu soruyu sorabilirsin.Bu yaptığım Kura an a uyarmı?Peygamberimiz olsa nasıl davranırdı?Ama yok ben bunları tümden reddederim.Akıl benim asıl peygamberim dersen ki demişsin,O zaman ya iblisin ağına düşme ihtimalin artar yada akıl tutulması yaşayabilirsin.Lafı fazla uzatmayayayım.Ben dün zanla hareket etmiştim ki yanlıştı. Sen dolaylı yoldan bana kafir demişsin.Yada ona kesin hüküm vermişsin.Bu konuyla ilgili sana son söyleyeceğim iman ettiğim Kur anı Kerimden
(burda kastettiğim siz değilsiniz.Şüphesiz Allah her şeyin doğrusunu bilir)
De ki: Ey kâfirler, Sizin taptıklarınıza ben tapmam. Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır. (Kâfirun )
Değerli Kardeşim! Bu yazılarınızda yazdığınız kişiyi tanımıyorsunuz. Yazdıkları nelerdir diye bakmıyorsunuz ilk yazınızda yaptığınız hakaret ve iftirayı sürdürüyorsunuz ve üstüne üstlük “överken sövmek” deyimini ustaca kullanarak ince ince alay ediyorsunuz. İnşaAllah nefsiniz tatmin olmuştur.

Sizin yazınızı okuyan insanların hakkımda kötü bir zanna kapılarak vebal altında kalmamaları için yazdığım yazılardan bir kısmının başlığını verip bir kısmını da olduğu gibi asacağım.

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=63 Allah'ın Resûlune/Nebisine Uymak

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=383 (Allah' Resulu Muhammed ( Allah’ın selamı üzerine olsun) Müjdeleyici ve Uyarıcıdır

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Allah, Resulu Muhammed’i bütün insanlığa göndermiştir.

Furkan;51: Eğer biz dileseydik, her kente bir uyarıcı gönderirdik.

Furkan;52: Kâfirlere boyun eğme ve bu Kur'ân ile onlara karşı büyük cihâd et.

Cumu’a;3: O resulü, ümmîlerden olup da henüz onlara katılmamış bulunan başka kimselere de gönderdi. O'dur Azîz, O'dur Hakîm.

Sebe’;28: Biz seni, bütün insanlara bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik, başka değil! Ama insanların çokları bilmiyorlar.



Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim

Allah Resulu olan Muhammed( Ona selam olsun) , Allah’ın mü’minlere olan lutfudur.

Al-i İmran;164: Andolsun ki, Allâh, mü'minlere büyük lutufta bulundu: Zira daha önce açık bir sapıklık içinde bulunuyorlarken onlara, kendi içlerinden, kendilerine Allâh'ın âyetlerini okuyan, kendilerini yücelten ve kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderdi.

Tevbe;128: Andolsun, içinizden size öyle bir Elçi geldi ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, mü'minlere şefkatli, merhametlidir.

Alemlerin Rabbi olan Allah, Resulu Muhammed’e (Allah’ın selamı üzerine olsun) Kur’an ‘ı vermiştir.
Bakara;99: Andolsun, sana apaçık âyetler indirdik, onları yoldan çıkmışlardan başkası inkâr etmez.

Bakara;119: Doğrusu biz seni, gerçekle, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Cehennem halkından sen sorumlu değilsin.

Bakara;151: Nitekim kendi içinizden, size âyetlerimizi okuyan, sizi temizleyen, size Kitabı, hikmeti ve bilmediklerinizi öğreten bir Elçi gönderdik.

Nisa;163: Biz, Nûh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. Nitekim İbrâhim'e, İsmâ'il'e, İshak'a, Ya'kûb'a, sıbtlara, Îsâ'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Hârûn'a, Süleyman'a da vahyetmiş ve Dâvûd'a da Zebur'u vermiştik.

Hicr;87: Andolsun sana ikililerden yedi ve bu büyük Kur'ân'ı verdik.

Nahl;44: Açık kanıtları ve Kitapları. Sana da o Zikr'i indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın, tâ ki düşünüp öğüt alsınlar.

Kehf;1: Allah'a hamdolsun ki, kuluna Kitabı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı.

Ankebut;47: İşte böylece Kitabı sana da indirdik. Kendilerine Kitabı verdiklerimiz, ona inanırlar: Şunlardan (şu Araplardan) da ona inananlar vardır. Âyetlerimizi, kâfirlerden başkası inkâr etmez.

Şura;52: İşte sana da böyle emrimizden bir ruh (gönüllere can veren bir söz) vahyettik. Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen, doğru yola götürüyorsun:

Hakka;40: Ki, o (Kur'ân) elbette değerli bir elçinin sözüdür.

Müzzemmil;5: Doğrusu biz, senin üzerine ağır bir söz bırakacağız.

Alemlerin Rabbi olan Allah, Resulu Muhammed’i(Allah’ın selamı üzerine olsun.) üstün meziyetlerle göndermiştir.
Bakara;253: Bu elçilerin bazılarına diğerlerinden daha fazla meziyetler bahşettik: İçlerinden kimi ile Allah (bizzat) konuşmuş, kimini de daha üst derecelere yükseltmiştir. Biz, Meryem oğlu İsa'ya hakikatin tüm kanıtlarını bahşettik ve o'nu kutsal ilham ile destekledik. Ve eğer Allah dileseydi, o (elçiler)den sonra gelenler, kendilerine hakikatin bütün kanıtları geldikten sonra birbirleriyle çatışmazlardı; ancak (vaki olduğu üzere) onlar karşıt görüşlere kapıldılar ve bazıları imana ererken diğerleri hakikati inkara yöneldi. Buna rağmen Allah dileseydi, birbirleriyle çatışmazlardı. Ama Allah dilediğini yapar.

Kalem;1: Nûn! Yemin olsun kaleme ve satır satır yazdıklarına
Kalem;2: Sen, Rabbinin ni'metiyle cinlenmiş (deli) değilsin.

Değerli Kardeşlerim!

Alemlerin Rabbi olan Allah, Resulu Muhammed’i (Allah’ın selamı üzerine olsun.)her toplum için hidayet rehberi kılmıştır.
Ra’d;7: Bütün bunlara rağmen, hakkı inkara şartlanmış olanlar yine de (inanmaktan kaçınıyor ve) "Niçin o'na Rabbinden mucizevi bir alamet indirilmiyor?" diyorlar. (Fakat, (onlar ne derlerse desinler)) sen sadece bir uyarıcısın ve bütün toplumlar için (asıl) yol gösterici (Allah'tır).

Neml;79: Allah'a tevekkül et, çünkü sen apaçık gerçek üzerindesin.

Cumu’a;3: O resulü, ümmîlerden olup da henüz onlara katılmamış bulunan başka kimselere de gönderdi. O'dur Azîz, O'dur Hakîm.


Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim.

Allah Resulu Muhammed’i rahmet olarak göndermiştir.

Tevbe;61: İçlerinden bazıları da Peygamberi incitirler: "O, (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır." derler. De ki: "(O), sizin için hayır kulağıdır. Allah'a inanır, mü'minlere inanır. Sizden inananlar için de (O), bir rahmettir, Allâh'ın Elçisini incitenlere acı bir azâb vardır."

Tevbe;128: Andolsun, içinizden size öyle bir Elçi geldi ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, mü'minlere şefkatli, merhametlidir.

Enbiya;107: Ve biz seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik.

Kasas;46: (Mûsâ'ya) ünlediğimiz zaman sen Tûr'un yanında değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak (orada geçenleri sana bildirdik) ki senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan toplumu uyarasın; belki düşünüp öğüt alırlar.

Duhan;6: Senin Rabbinden bir rahmet olarak. Hiç kuşkusuz O, gereğince duyan, gereğince bilendir.


Allah Resulu Muhammed (Allah’ın selamı üzerine olsun.)Doğru yol üzerindedir.

Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Allah Resulu Muhammed, (Allah’ın selamı üzerine olsun.)kendinden önceki resul/Nebileri tasdik edendir

Saffat;37: Hayır, öyle değil! O, hakkı getirmişti. Diğer peygamberleri de tasdik etmişti.

Allah Resulu Muhammed (Allah’ın selamı üzerine olsun.)Doğru yol üzerindedir.

Ya Sin;4: Dosdoğru bir yol üzerindesin.

Şura;52: İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin.

Zuhruf;43: Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl, çünkü sen doğru yoldasın.

Ahkaf;9: De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahyedilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim."

Fetih;2: Ki Allah senin günahından geçmiş olanı da gelecek olanı da bağışlasın, nimetini senin üzerinde tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola kılavuzlasın.

Necm;1,2: İndiği zaman necme kasem olsun ki (Parça parça inmiş ayetlerin her bir inişi kanıttır ki),arkadaşınız sapmamıştır, azmamıştır.

Saff;9: Resulünü hidayet ve hak dini getirmek üzere o gönderdi ki, ortak koşanlar hoşlanmasa bile, onu tüm dinlerden üstün kılsın.

Nisa;174: Ey insanlar, size Rabbinizden delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik.

Hadid;9: Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna açık açık âyetler indiren O'dur. Şüphesiz Allâh, size karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.

Cin;27: Seçtiği bir elçi müstesna. Çünkü O, resulünün önünden ve arkasından gözetleyiciler yürütür.

Fetih;28: Ki onların, Rablerinin elçiliklerini hedefine tam ulaştırdıklarını bilsin. Allah, onların katında bulunan şeyleri kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıya bağlamıştır.

Allah Resulu Muhammed (Allah’ın selamı üzerine olsun.)mecnun değildir.
Sebe;46: De ki: "Size, bir tek şey öğütleyeceğim: Allah için ikişer ikişer, teker teker kalkın, sonra da iyice düşünün!" Arkadaşınızda cinnetten eser yok! O, şiddetli bir azap öncesinde sizi uyaran bir kişiden başkası değil.
Kalem;1-8:
1- Nun. Kalem`e ve onların satır satır yazıp söylediklerine/ efsaneleştirdiklerine kasem olsun ki/ bunları kanıt gösteririm ki:
2- Sen Rabbinin nimeti sayesinde, mecnun/ cinlenmiş/ deli değilsin.
3- Ve muhakkak senin için minnete bulaşmamış çok mal var.
4- Ve kesinlikle sen, çok büyük bir ahlâk üzerindesin / üstün bir karaktere sahipsin.
5- Yakında göreceksin onlar da görecekler,
6- fitneye uğramış/ delirmiş hanginizmiş.
7- Şüphesiz Rabbindir, yolundan sapanı en iyi bilen, yine O`dur doğru yola ermiş olanları en iyi bilen.
8- O halde yalanlayıcılara itaat etme!
Tekvir;22: Arkadaşınızı cin çarpmış değildir.
Ahzab;46: Ve Allah'ın izniyle bir davetçi, ışık saçan bir kandil olarak...
Kur’an, Allah Resulu Muhammed’in (Allah’ın selamı üzerine olsun.) sözü değildir.
Hakka;40: O hiç şübhesiz kerîm bir Resulün getirdiği sözdür.
Hakka;44-47: Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.

Allah, Resulu Muhammed’i(Allah’ın selamı üzerine olsun.) destekler ve desteklememizi emreder.
Ahzab;56: Şu bir gerçek ki, Allah ve melekleri, o Peygamber'e destek verirler/onun şanını yüceltirler. Ey inananlar! Siz de ona destek olun/onun şanını yüceltin ve ona içtenlikle selam verin.

Allah Resulu Muhammed(Allah’ın selamı üzerine olsun.),kendisine vahyedilene uyar.
Ahzab;1-3:Ey Peygamber! Allah'tan kork ve küfre batmışlarla münafıklara boyun eğme! Kuşkusuz, Allah Alîm, ve Hakîm'dir.
Rabbinden sana vahyedilene uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır.
Allah'a dayanıp güven! Vekil olarak Allah yeter.

Muhammed (Allahın Selamı Üzerine olsun) Resul/Nebi olarak gönderilmiştir.
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!

Mekkeli olan Abdullah oğlu Muhammed(Allah’ın selamı üzerine olsun.)Allah’ın Resulu/Nebisi olarak gönderilmiştir.
Bakara;252:İşte bunlar Allah'ın ayetleri. Onları sana hak olarak okuyoruz. Yemin olsun ki sen, gönderilen elçilerdensin.

Al-i İmran;144: Muhammed bir resulden başkası değildir. Ondan önce de resuller gelip geçmiştir. Şimdi o ölse yahut öldürülse ökçeleriniz üzerine gerisin geri mi döneceksiniz! İki ökçesi üzerine geri dönen, Allah'a hiçbir şekilde zarar veremez. Allah, şükredenleri ödüllendirecektir.

Nisa;79: İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah'tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.

Nisa;80: Resule itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik.

Nisa;174: Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, herşeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik.


En am;50: Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?"

A’raf;158: De ki: "Ey insanlar, ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sâhibi olan, kendisinden başka tanrı bulunmayan, yaşatan, öldüren Allâh'ın Elçisiyim. Gelin Allah'a ve O'nun ümmi peygamberi olan Elçisine inanın -ki o (peygamber) de Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır,-O'na uyun ki doğru yolu bulasınız!"

Ra’d;30: Seni de böylece, kendilerinden önce nice milletler geçmiş bulunan bir millete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Oysa onlar Rahmân'a nankörlük ederler. De ki: "O (Rahmân), benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. O'na dayandım, tevbem yalnız O'nadır."

Kehf;110: De ki: "Ben de sizin gibi bir insanım; Tanrınızın bir tek Tanrı olduğu bana vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa iyi iş yapsın ve Rabbine (yaptığı) ibâdete hiç kimseyi ortak etmesin.

Ya Sin;2: Hikmetli Kur'ân'a andolsun.
Ya Sin;3: Kuşkusuz sen gönderilmiş elçilerdensin.

Duha;7: Seni şaşırmış bulup yola iletmedi mi?

Fetih;29: Muhammed Allâh'ın elçisidir. Onun yanında bulunanlar, kâfirlere karşı katı, birbirlerine karşı merhametlidirler. Onların, rükû' ve secde ederek Allâh'ın lutuf ve rızâsını aradıklarını görürsün. Yüzlerinde secde izinden nişanları vardır. Onların Tevrât'taki vasıfları ve İncildeki vasıfları da şöyle bir ekin gibidir ki, filizini çıkardı, onu güçlendirdi, kalınlaştı, derken gövdesinin üstüne dikildi, ekincilerin hoşuna gider, onlara karşı kâfirleri de öfkelendirir bir duruma geldi. Allâh onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükâfât va'detmiştir.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
aşık74 (14. June 2010), hiiic (14. June 2010), Miralay (14. June 2010), snobyx (14. June 2010), yeşil (9. November 2011)