Tekil Mesaj gösterimi
Alt 5. October 2015, 01:42 PM   #3
ozkanates
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: May 2014
Mesajlar: 299
Tesekkür: 8
56 Mesajina 69 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 20
ozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud ofozkanates has much to be proud of
Standart

Yukarıdaki yazımdan devam:


Gemiyi batırmak:

71. İkisi birlikte yola koyudular. Bir süre sonra gemiye bindiklerinde, tuttu gemiyi deliverdi. Mûsa dedi: "İçindekileri boğmak için mi deldin onu? Vallahi korkunç bir iş yaptın!"
79. İlim sahibi: Gemiden başlayayım: O gemi, denizde çalışan yoksullarındı. Onu kusurlu hale getirmek istedim. Çünkü biraz ötelerinde bir kral vardı; tüm gemilere zorla el koyu-yor-du.

Çocuk olayında ilim sahibi kişinin geleceği bilmediğini göreceğiz. Kralın gemilere el koyması, söylediği gibi süregiden bir durumdu. Bu bilgi mucize olmadığı için gemicilere haber vermekte engel yoktu. Şimdi ise gemiyi onardıklarında kralı yine bilmeyecekler. İlim sahibi kişi tehlikeyi bertaraf etmedi, erteledi. Gemiyi delmenin, insanlara boğulma tehlikesi yaratmak ve belki de boğmak dışında bir faydası yoktu. Musa, tâbi olduğu otoritenin yanlışını fark etti ve karşı çıktı.

Çocuğu öldürmek:

74. Yine yola koyuldular. Bir süre sonra bir oğlana rastgeldiler; tuttu onu öldürdü. Mûsa dedi: "Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş yaptın!"
80-81. İlim sahibi: Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk. Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin.


Firavun3 yeryüzünde halkını gruplara ayırdı. Onlardan bir grubu güçsüz bırakıyor, onların oğullarını boğazlatıyor1, kızlarını sağ bırakıyordu.” Kasas 4
Ve firavunun3 kavminden ileri gelenler dediler: “Musa’yı ve kavmini yeryüzünde fesat çıkarsınlar, seni ve senin ilâhlarını terketsinler diye bırakacak mısın?” Dedi: “Onların oğullarını öldüreceğiz2 ve kadınlarını sağ bırakacağız.”” Araf 127
Çocuk öldürme, 1- Musa’nın daha bebekken hedefi olduğu, 2- resul olunca tekrar yüzleşeceği,
3- Firavun davranışıydı = firavun gelecekte zarar vereceğinden şüphe ettiği çocukları öldürdü.

80-81. İlim sahibi: Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden endişe ettik/çekindik/korktuk. Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin.
“Endişe ettik, çekindik, korktuk” olasılık ifade eder = ilim sahibi kişi geleceği bilmiyordu.
Çocuğu öldürmesi şüphe üzerineydi = firavun davranışıydı.

Allâh'ın harâm kıldığı canı haksız yere öldürmeyin.” Isra 33
Kuran için öldürme iki halde hak:
- Haksız yere öldüreni öldürme: Isra 33
- Savaş açanı savaşta öldürme: Hac 39, Bakara 190, Nisa 91, Tevbe 12
İki durum da çocukta olmadığından onu öldürme mümkün değildi.
Şüphe gelecekte gerçekleşseydi de mümkün olmayacaktı.
İlim sahibi kişi…
- Henüz işlenmemiş, var olmayan bir suça +,
- Delil olmadan, kendi zannıyla hüküm verdi +,
- Bu hükme kendi kanaatindeki cezayı biçti +,
- Kendi eliyle infaz etti = Savci + hakim + cellat.
Kuran’ın hiç kimseye vermediği bu yetkiler Kuran dışıydı, Kuran’a karşıydı.

Güneş büzülüp dürüldüğünde, yıldızlar ışıklarını yitirdiğinde, dağlar yürütüldüğünde, o bakmaya kıyılmayan develer kendi hallerine bırakıldığında, vahşi hayvanlar bir araya toplandığında, denizler kaynatıldığında, benlikler birleştirildiğinde, o diri diri gömülen kız çocuğuna sorulduğunda, hangi günah yüzünden öldürüldü diye!” Tekvir 1-9
Günahsız bir çocuğu öldürme, dünyanın sonunda dahi olsa hesap sorulacak bir suç.

65. “Katımızdan bir rahmet verdiğimiz1, ilmimizden bir ilim öğrettiğimiz1 kullarımızdan bir kul buldular.
“(Rahman’ın kulları1) Allâh'ın harâm kıldığı canı haksız yere öldürmezler2… bunu yapan ceza ile karşılaşır3.” Furkan 68
1- Rahmet ve ilim verilen kul = Rahman’ın kulu, 2- haksız yere öldürerek, 3- suç işledi.

Musa… Allah’ın rahmet ve ilim verdiği = Allah’ın otoritesini temsil eden kişi ile karşı karşıya gelmişti.
Artık ya kendini tâbi kıldığı bu otoriteye itaat edecek ya da kendi yolunu tutacaktı. Seçimini yaptı:

74. "Tertemiz bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın öldürdün ha!? Vallahi çok kötü bir iş yaptın!"

Duvar inşası:

77. Yine yola koyuldular. Biraz sonra bir kente geldiler. Kent halkından yemek istediler, ama onlar bu ikisini konuk etmekten çekindiler. Orada, yıkılmayı bekleyen bir duvara rastladılar; tuttu onu onardı, "isteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın." dedi.
82. İlim sahibi: Ve duvar. Duvar, o kentte yaşayan iki yetim oğlanındı. Altında, oğlanlara ait bir define vardı. Oğlanların babası da hayır ve barış seven bir kimse olarak yaşamıştı. Rabbin istedi ki, o çocuklar ergenliklerine ulaşsınlar da Rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarsınlar.

- Resul olmaya yaklaşmış, ilim için yollara düşmüş Musa için, duvarın onarım ücreti ilgisiz.
- İlim sahibi kişinin duvarı onarması, duvarın altında gömülü definenin çıkarılması ile ilgisiz.
- 77’de duvarın onarım ücreti sözüne, ilim sahibi kişinin 82’deki onarım sebebi cevabı ilgisiz.
- “…tuttu onu onardı, "isteseydin buna karşılık bir ücret elbette alırdın." dedi” cümlelerinde özne aynı, “o”. Yani duvarı onaran ile ücreti söyleyen aynı kişi. İlim sahibi kişi 82’de duvarı onardığını söylediğinden, 77’de ücreti söyleyen de o.

İlim sahibi kişi sırasıyla,
- İlgisiz bir iş yapıp, bununla ilgisiz başka bir konu açtı.
- Kendi konuşmasını, Musa’nın sorusu olarak atfetti.
- Bu soru ile ilgisi olmayan başka bir cevap verdi.
- Tüm bunlar için Musa’yı azarladı, uzaklaştırdı.


Resullük imtihanı:
Musa ilim sahibi olduğunda, ilimde amacın kendi yolunu bularak özgürleşmek olduğunu anladı.
Ama kendisi henüz özgürleşmemişti, ilimde otorite gördüğü kişinin otoritesine tabi olmak istedi.
O ise özgürleşmeden ilimde derinleşemeyeceğini çünkü tâbi olanın öze inemeyeceğini söyledi.
Musa sözün özüne inemeyip tâbi olmakta ısrar edince, onun için özgürleşme imtihanı başladı:

İlk imtihan, gemi ve çocuk…
Her kişinin kendi yolunu edinme/tutma = özgürleşme ile otoriteye tâbi olma arasındaki seçimi.
Musa, kendini tâbi kıldığı, kendine otorite olarak gördüğü kişinin yanlışını fark etmeyi başardı.
Cezayı da göze alarak bu yanlışlara karşı durmayı = kendi yolunu edinmeyi/tutmayı tercih etti.
Kendisini tâbi kıldığı kişiye olan tâbiliğini bu şekilde yendi = otoriteden özgürleşti = özgürleşti.

İkinci imtihan, duvar…
Musa ilim sahibi kişinin kendinden başkasına zarar vermeyen hatalarına sabretmeyi başardı.
İlgisiz söz ve tepki, haksız eleştiri, paylama, öfke, iftira, uzaklaştırma, kovma, ceza verme,
Musa resul olup da tekamülün önceki aşamalarına hitap ettiğinde uğrayacağı haksızlıklardır.
Henüz özgürleşmemiş davranışlardan özgürleşmek, bu davranışlara sabır göstermekle olur.

Sonuç:
Musa kıssası, tekamülde resul aşamasının tarifi, resul aşamasına gelenlerin kılavuz kıssası.
Bu iki imtihan, Musa’nın resul olmak için sahip olması gereken iki tutumu kazanması içindir.
İlim sahibi kişi, bir resulün tersi davranarak Musa’nın resul davranışını kavramasını sağladı.
Kıssanın son iki cümlesi, onun ne yapmamak üzerinden ne yapmayı öğrettiğini açıklaması:

82. İlim sahibi: “"Ben bunları kendi buyruğumun sonucu olarak yapmadım1. İşte senin sabretmeye güç yetiremediğin2 şeylerin içyüzü budur."
1- İleridekine tâbi olma, otoriteye boyun eğme, bağımsız özgür düşün.
2- Geridekinin hatalarına kapılma, merhamet üzerine kal, sabır göster.
İki imtihan, özgürleşmenin her iki yöne birlikte olması gereğini açıklar:
İleridekinin otoritesinden + geridekinin haksızlıklarından özgürleşmek.

Resul davranışını kavrayan Musa, bundan sonra çoluk çocuğa karıştı.
Ailesiyle birlikte dağdaki ateşi gördüğünde artık resul olmaya hazırdır.

.

Konu ozkanates tarafından (12. October 2015 Saat 08:46 AM ) değiştirilmiştir.
ozkanates isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla