Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15. April 2015, 11:05 AM   #3
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Bölüm-3.

Moda yarat, modayı takip et, uymayan ve takip etmeyenleri uygar olmamakla, gerici olmakla, çağdışı olmakla itham ederek psikolojik baskı altında tut, şeklinde uygulanmaktadır.
Direnen olursa, bu kez, tehdit ve baskı ile görenekçilere uygun hale getir.
Tek tip insan yarat.
Tek kültürü, hem de doğal mücadeleye dayananı tekelleştir.
Pagan dinlerden artakalan kültürleri üzerinde bulunanları serbest bırak. Bunun da bir eski din olduğunu gizleyerek din dışı alan diye takdim et.
Kendisiyle amel edilmesi serbest bırakılan eski din ise, nefse tapma dinidir(Kuran-Casiye suresi ayet 23). Bunun dışındaki dinleri itham, hakaret, kerih gösterme, baskı ve hile ile kımıldatmama.
Bu işi uygulayan ve bu hayat tarzını ihraç eden Avrupa, kendi yöneticisine ve kendi askerine değil, sömürülen ülkelerden seçip hazırladığı “Boy’lara” (İNG.sömürülen ülkelerde ki işbirlikçilere) ve emperyalizmin tanımını, dinlerinin gerçek ekonomi politiklerini bilmeyen sivil, askerler bürokratlar ve devşirme siyasetçiler vasıtasıyla uygular. Bazı Afrika ülkeleri ve diğer uyutulmuş toplumlar böyledir. İşte emperyalizmin bir iş birlikçisi de çoğunlukla, “biz Modernist’iz” diyenlerdir. İnsanlar, holdinglerin kasalarını doldurmak için her gün değişen modaları, değişen araba, beyaz eşya modellerini takip edip, onlardan edinmek ve “uygar” (uyucu) sayılmamak, uygarlık dışı olarak dışlanmak korkusu ile, gece gündüz esir gibi patronlara çalışır da, bir türlü kendi kendine yeterli olamazlar.

İşte idealite, seçmecilik ve seçkinlik, bu dolduruşa gelmemektir.
Büyük etik üstatları ve hak dinin ekonomi politiği bu dolduruşa direnmeyi bireyleşerek; kendi kimliğini kendisinin tayin etmesi yolunu tutarak, psikolojik telkinlere pabuç bırakmamanın ilmini öğretir. Veya akıl etme taktik ve teknikleri edindirerek onu tehlikeye karşı silahlandırır. Tıpkı vaktiyle Sokrates ve Platon’un yaptığı gibi, aklın yasaları ve doğru düşünme yöntemleri öğretilir.

Yine Hak dinin sosyo ekonomi politiği, diğer bir ifadeyle Allah tarafından teklif edilen olması gereken şeraite(Katar gibi gitmeye son verip, rekabet yapmadan birbirini geçmeye çalışmadan geniş caddede tek sıra ve saf halinde aynı istikamette yoldaşlık yapmak) uygun doğru yoruma dayalı din, kendini başka insanlar aleyhine mülkleşmeyerek tutmayı, mizanda denkliği, bütün canlılara karşı şefkatli olmayı(vera’yı) ve onun sistemleştirildiği, devletçilik ve halkçılıktan kollektivizme kadar uzanan akıl yolunun keşfi ile, insanlığı köleleştirmek ve köleleşmekten kurtardığı gibi(Araf 157), yöresel ve küresel zalimlerin çanlarına ot tıkayarak hükümranlıklarına son vermenin yollarını Allah bize şeriat olarak öğütler(Kasas 5)]. Onun için, Modernist iş birlikçilerin ve kapitalist babaların en çok korktukları şey, Hak dinin gerçek sosyo-ekonomi politikleridir. Yani evrensel hukuk ilkelerinin ta kendisi olan gerçek şeriattır. Daha doğrusu, epik ve Epiküroscu Neo liberalistler içi boşaltılmış, kılık kıyafet yönetmeliklerle gardırop dinciliğine çevrilmiş, sistemi(Minhac) mizanda eşitlik üzerine kurmayarak, sonuçları ceza tüzükleri kertesinde yarardan çok zarar veren mevzuatla geçiştirip hakkı ihmal eden sözde din mevzuatından çekinmezler. Onlar suya giden yol anlamında, yan yana ve eşitliği bozmadan aynı hedefe adımlarını eşit şekilde atarak yürüyen idealist anlamdaki şeraitten çıkartılmış hak din sosyo ekonomi politiğinden korkarlar. Yani dinleri Allah teklifi olan hakka uygun kabulle din haline getirilen kısta dayalı gerçek adaletten nefret ederler.

Yani, devlet ağırlıklı karma ekonomiden kollektivizme kadar uzanan gerçek insan sevgisi ve canlılara şefkat esası üzerine dayanan din veya mezhepten korkar ve nefret ederler. Bu kesim çoğunlukla, liberalist demokrat(muhafazakâr), Atavist ve içi boşatılıp adalet, rahmet ve şefkat içermeyen formal dini anlayışa sahip gelenekçi kesim, Epikürosçuluğu laiklik zanneden fasık kesimlerdir. İşte Mustafa Kemal'in altı ilke ile kurduğu savunma barajı böyle bir antiemperyalist barajdır. İlkelerin ilkesi ise tam bağımsızlıktır. Köleliği kabul etmeyen ve kimseyi de köleleştirmeyen kâmil insan ve ideal toplum projesidir. Atatürk Laikliği de bu açıdan Avrupa dan farklıdır. Atatürk ulusallığı ve milliyetçiliği de yine bu açıdan Avrupa’dan amaç, usul ve şekil açısından çok farklıdır. Avrupa saldırgan milliyetçi epik ve Epikürosçuluğun teşvikiyle emperyalizmi gerçekleştirmek gayesiyle örtüşür. Sömürmesi için epik kültürü teşvik vaz geçilmez kuraldır. Liberal kapitalizm, doğal mücadelenin belirleyeceği doğal ayıklamayla zayıfa hayat hakkı tanımayan bir sonuca dayalı şovenist bir çıkarcılığa ihtiyaç duyar. Sadece kendi kavmi için en faydalının sadece kendi kavminin veya ulusunun hakkı olduğu gibi narsis ve egoist ulusal tarafgirliğe sahipken, Mustafa Kemal itidal ölçüsünde ve emperyalist saldırı ve gayelere karşı zırh oluşturmak için savunmaya, insan haklarına dayalı bir milliyetçilik anlayışıyla yurtta ve dünyada silim ve barışı gaye yapmıştır. Bunu şu hadisteki derin mana ve paralellikle özetleyebiliriz. Gerek yurta sulh cihanda sulh ilkesi, gerekse tam bağımsızlık ilkesi, milliyetçilik ilkesi, zulüm içermeyen, sadece zulmetmemek ve zulme de razı olmayan savunmacı ulusalcılık anlayışıyla örtüşen bir hadistir. Şöyle ki:

ZULMETMEK VE ZULME UĞRAMAKTAN SANA SIĞINIRIM.
912. [2.149, Hâdis No: 1546]
Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayetle Peygamber Efendimiz (a.s.m.) şöy*le buyurmuşlardır:

“Allah'ım, fakirlikten, yokluktan, zilletten Sana sığınırım. Zulmetmekten ve zulme uğramaktan Sana sığınırım.”(Suyuti-Camius sagir)

Hal böyle olmasına rağmen, insanlığın ve hakkın açık ve sinsi düşmanları, onun milliyetçilik anlayışı ve hak din sosyo ekonomi politiğiyle örtüşen halkçılık ve devletçilik ve giderek daha mükemmeline ulaşmak için getirdiği devrimcilik anlayışına karşı, ilkeleştikleri günden itibaren amansız savaş açmışlardır. Yerli gelenekçilerle, Avrupalı muhafazakâr liberalist kapitalistler bu konuda el ve işbirliği yapmışlardır. (Şimdi ne yapıyorlar dersiniz?G.Y.)).................
ADALET ve RAHMET Sitesinden.

Saygılarımla.
Galip Yetkin

Konu galipyetkin tarafından (15. April 2015 Saat 10:23 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Bilgi (29. April 2015), dost1 (15. April 2015)