Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14. March 2013, 01:32 PM   #2
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 23
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart Gelde ayikla princin tasini

Ve Aleykum Selam Degerli Kardesim Aorskaya,

burada önce evlenemez diye böyle:


Akli Deliller

Genel anlamda, gayri müslim erkeklerle, özel olarak ise, ehl-i kitap erkekleri ile Müslüman bir bayan arasındaki evlenme yasağının gerekçeleri olarak da değerlendirebileceğimiz akli delilleri şöyle sıralamak mümkündür.

1. Kadınların zararlı propagandaya, telkine maruz kalmaları sonucu, bu telkinden aşırı derecede etkilenerek harama düşmeleri korkusu.

2. Aile hukuku açısından erkeklerin kadınlara tahakküm edecek statüde bulunmaları

3. Bayanların fizyolojik olarak erkeklere oranla daha fazla etkilenmeye müsait olmaları

4. Müslüman bayanın gerçek anlamda inanç özgürlüğünü kullanamayacak olması

5. Eşlerin gerçek anlamda kaynaşamamaları ve birbirlerinde sekinet bulamayacak olmaları

6. Çocuklara İslami terbiyenin verilemeyeceği ve çocukların İslami eğitimden yoksun olarak yetişme riski








sonra da evlenebilir diye böyle deniyor:


Ehl-i Kitap Erkekle Evlenmenin Meşrû Olduğu ve Delilleri

Günümüz araştırmacılarından bazıları, Müslüman erkeğin ehl-i kitap bayanla evlenmesine müsaade edildiği gibi, Müslüman bir bayanın da ehl-i kitaptan bir erkekle evlenebileceğini savunmaktadırlar. Şimdi bunların ilki olan Yaşar Nuri Öztürk’ün delillerini görelim.

1.Kur’ân’da ehl-i kitap erkekle evlenme yasağı konusunda açık bir hüküm yoktur. Klasik İslâm alimleri ayetleri genellemiştir. Bu Kur’ân’a yapılan bir dayatmadır.

2.Siyasal ve sosyolojik olarak böyle olması istense de bu hüküm Kur’ân’a dayatılamaz.

3.İslam hukukçuları olayı kendi yaşadıkları döneme göre değerlendiriyorlardı. Onlara göre bir bayan ehl-i kitap bir ailenin içine giderse orada asimile olurdu. Onların bu düşüncesi bayanları tam insan saymadıklarından ileri geliyordu. Halbuki hayat onları alancı çıkarmıştır. Ehl-i kitap bayanla evlenen erkekler kaybolup giderken, ehl-i kitap erkeklerle evlenen bayanlar, hem kendilerini korumakta, hem de doğacak çocukların İslam’a ısındırılmasında birinci derecede rol oynamaktadırlar.

4. Benliğini yitirme ve doğacak çocuklara etki edip etmeme, bir cinsiyet meselesi değil, bir iman-kültür kişilik meselesidir. Ne var ki, gelenekçi fakihler, kadınlara bakışlarındaki acımasızlık ve şaşılık yüzünden bunu görememişlerdir.

Hüseyin Atay’ın delilleri ise şunlardır.

1. Gayr-i müslim ülkelerdeki Müslüman erkeklerin, Müslüman kızlarla evlenmek yerine, ehl-i kitap bayanlarla evleniyor olmaları, Müslüman bayanın ömür boyu Müslüman bir erkekle evlenme şansını kaybetmesine neden olmaktadır. Bekarlık çok işkenceli bir durum olup, İslâm dini insanlara işkence çektirmek için gelmemiştir. Bu gerekçe ile Müslüman bayan, Müslüman bir erkekle evlenme ihtimalinin az olduğu/ olmadığı yerlere eh-i kitap bir erkekle evlenme izni verilebilir.

2. Ehl-i kitap erkekle evlenecek bayan, eğere dinini biliyor ve onun şuurunda ise, onu, çocuklarına, etrafına hatta kocasına aşılayabilir.

3. İslam’ın diğer dinlerin ve milletlerin nikahlarını ve bu nikaha bağlı neseplerin sübutunu kabul eder. Nikah akdinin sağlığı ve sıhhati hususunda sıhhat şartı yoktur. Din ancak sosyal açıdan bir ön şarttır. Yabancılarla evlenme bir insan kaybedip kaybetmeme sorunundan ayrı olarak, bir insan gücü kazanıp kazanmama yönünden de düşünülmelidir.



Hani yani insanin diyesi geliyor, karar verme sahislara ve topluma göre uygulanir.

Eger apacik anlasilir Kur'an dan bir karara varilamiyorsa, insanlara nur olarak, insanlari aydinlatmak amaciyla, insanlarin örnek almalari ve hidayete ulastirilmalari amaciyla indirilmesinin sebebi düsündürücü oluyor bu durumda.

Herkes Kur'an dan anladigini uygulasa yine bir kargasalik cikiyor ortaya. Her seyden evvel Arapca bilmeyenlerin meallerden ögrenmeleri gerekiyor. Mealcilerin calismalari yasadiklari ortama, geleneklerine ve kendi sahsi görüslerine muhakkak ki uygun düsmesi gerekeceginden, eninde sonunda onlara uymak zorunlulugumuz doguyor.

Mealleri karsilastirma yoluna gidildiginde bir kisiyi degil bir kac kisileri örnek almak zorunda kaliyoruz. Din adamlarini öyle de böyle de rabbler mi ediniyoruz?

Illede bunu böyle yapmalisiniz, yapilmasi ve uygulanmasi lazimdir diye tutturan da yok. En iyisini Allah bilir deyip cikiyorlar isin altindan. Sonuc olarak nefsimizle basbasa kaliyoruz.

Aklimizi calistirmasina calistiralim da, aklimiza yatan zaten isimize gelen oldugu icin he diyoruz, yalanmi?

Dogru nedir dogruluk nedir Aorskaya Kardesim?

Birinin dogru buldugu baska biri icin yanlis olabilir. Yanlis denilen bir seyler dogru olabildigi gibi dogru denilen bir seyler de yanlis olabilir.

Insanlarin devamli gördükleri duyduklari eninde sonunda aliskanlik haline geliyor ve normal karsilaniyor. Devamli kim-kime dum-duma serileri seyredenlerin zinayi normal karsilamalari ile devamli "Zina ya Yaklasmayin" ayetini okuyanlarin hali elbetteki birbirinden cok farkli olur misali, en büyük rolü ortam oynuyor. Faizin ne oldugunu ve zararlarini bilmeyenlerin ve hatta üzerinde düsünmeyi dahi akillarina getirmeyenler sayisizdir. Küfrün icindeler haberleri yok, hele de bir bilgi vermeye kalkisilsin faiz hakkinda, sanki bilgi veren küfür eden yerine koyuluyor.

Selam ve dua ile.
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
dost1 (15. March 2013), Miralay (15. March 2013)