Konu: Mülk
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28. May 2012, 05:44 PM   #7
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

MARKSİZM-LENİNİZM, DİYALEKTİK MATERYALİZM.

Marks ve onun gibi düşünen “diyalektik” ve tarihi materyalistlerin doğal mücadele ve seleksiyon temeli üzerine oturttukları, sevgi yerine kine dayanan, merhamet yerine kıskançlıktan beslenen ve en önemlisi de, mülkü kaldırdıkları aldatmacası ile merkeze işçi diktatörlüğünde mülkü koyup şan şeref niteliği taşıyan bir takım insanlar adına verilen nişanlarla, maddi promosyonla (Özendirme) onurlanan insanların, İNSANA YATIRIM ve HİZMET yerine, onların başına despot gibi dikilerek, mülkün tahakküm şehvetini daha da artırarak sürdürmek, mülkün kaldırılması değildir. Ne de Mülkte iştiraktir. Belki kötü bir taklididir. Ayrıca devlet nişanı ile teşvik ve promosyonla motive etmektir ki, bu yöntem Liberalist- Kapitalistlerin teşvik yöntemdir.

Kavramlar özgün içerikleriyle iş görürler. Zaten hakikat de buradadır. İnsanları doğru yola iletmekte sağlam ve sadık olanlar, içleri boşaltılmış kavramları asıllarına yükseltirler. Bunlar ıslah edicidirler.

Akıl çeliciler, fesat çıkarıcılar ise, kavramların içini boşaltır, kimini tersine çevirir, kiminin en açık ve bariz anlamı yerine, en uzak anlamını tercih ederek bozarlar. Buna “Levt” deriz. Belki en masum bozucular gibi görünseler de, gerçeği gizlemeyi iyi başarmışlardır. Suya sabuna dokunmayan, tâbi olanına da pek faydası olmayan bir yolun hazırlayıcılarıdır. Çünkü insanların bozulmasının en kestirme yolu, kavramların bozulmasından geçer. Bozucular bunu çok iyi bilirler. Bu silahı kullanırlar.

Marksistler de öyle yapmışlardır. Mülk ve mülk şehvetini tanımlamadan, özel mülkiyeti kaldırma yuvarlak lafı ile ''servetin özel olmaktan çıkartılması''nı, ''özel mülkün kaldırılması'' ile özdeşleştirip, mülkün mülk şehveti (tutkusu) sayılan diğer iki önemli unsurunu dışarıda bırakarak, bir demagoji yapmakla yetinmişlerdir. Halbuki servet ve sermaye işçi sınıfı ve onun diktatörlüğünde sahip olmak iştahı ile, şan-şeref sahibi olmak, ayrıcalıklı olmak, eşraftan olmak ve yine tahakküm etmek arzu ve şehvetleri mülk cinsindendir ve kavramın diğer ayaklarıdır. Kapitalizmle halftaym yapıp, paranın yönetimini ele geçirmektir.

Nitekim kapitalist yaşam ve üretim biçiminin sonunda, kendi zıttı olan komünizmi yaratacağını ısrarla ileri sürerken, deneyle sabit olmuştur ki, sosyalist bir üretim biçimi ve buna uyum sağladığı zannedilen bir koca devlet ve onun toplumu yetmiş yıl gibi kısa bir zaman sonra kapitalizme geçmiştir. Bunun sebebi bu kez de komünizmin kendi zıttını yaratmasından değil, materyalizmin, doğal mücadelenin, seleksiyonun liberal kapitalist alemin öz malı ve hayat felsefesi olmasından kaynaklanmaktadır.

Aynı felsefenin Kollektivizme dayanak yapılması imkânsızdır. Yapılırsa sosyalist değil, kapitalist şuur altları oluşturulur. Tarihi materyalizm tarihi boyunca, paylaşanların değil, paylaşmaya direnenlerin, işçi diktatörlüğünün felsefesidir. Bu felsefeyi benimseyen her toplum, sonunda liberal kapitalist olmak zorundadır. Sovyet Rusya bu gerçeğin kurbanı olarak kapitalizme geri dönmüş, dönüş yapmıştır. Zihinsel alt yapısında Kapitalizmin ilkesi olan Materyalizm, onu kendi toprağına, Kapitalizme çekip almıştır. Çünkü doğal mücadele onun malıdır. Zayıfların temizlenip ayıklanması ve en güçlülerin ayakta kalması sadizmi yine Liberalist-Kapitalist sistemin ideolojisidir. Maddi şeylere ulûhiyet verip kendisini yarattığını iddia etmek de Tarihi Ferdiyetçilerin ideolojisidir. Onlara göre, kazancın kaynağı doğa ise, doğa kendiliğinden oluşmuşsa, peygamberlerin bunu eşit paylaşın demeye ne hakkı vardı?

Marks, Truva atı gibi, belli bir zaman sonra kapitalizmi savunacak insanlar yetiştirmek için, tersten kapitalist düşünen, yani kalp katılığı ile bencil olacak insanları karşı cephe adı altında oluşturarak, bu alanın gerçek kollektivistler, yani Allah ve insan sevgisi yönelimi ile hareket edenlere kapatılmasını sağlamıştır.

Tarih, deliller ve geçen yüzyılın deneyimi göstermiştir ki, kollektivizm materyalistlerin değil, vera ve takva sahibi melâk-ı-sıdk(kollektivist) ehli idealist, erdemlilerin öz malıdır.

Peki, dinler tarafından bu öz malları ve ekonomi politikleri kendilerine müslüman diyenlerce niçin terkedilmiştir? Niçin zamanımız dindarları bunu başaramamaktadırlar? Sorusu sorulabilir.

Çünkü din sahnesinde ki Sekuler belamlar (dinciler) dindeki ve bilimlerdeki kavramların, hem içlerini boşaltmış, hem de ıstılahlarla kavramları karma karışık etmişlerdir. Sanki dillerdeki kelimelerden yepyeni kavramlar türetmek mümkün değilmiş gibi, kavramları alıp, keyfi veya teknik manalar vererek bozmuşlardır.

Bundan başka, insan kolaycıdır. Eğer küçük eylemlerle kendisini kurtardığı kanısına varırsa, daha çok kafa yorarak, başkaları için zahmete girerek, daha doğru yolu tutmaktan hoşlanmaz. Takva ve vera sahibi erdemliler hariç. Ahd-i atik(tevrat) uyarıcılarının elimizdeki ikaz metinlerinden anladığımıza göre, Belam tipli Ahbarlar’ın halka, Salah-felah diyerek, çoğu boş, bir kısmı eksik, diğer kısmı da faydasız amellerini güzel gösterip, bunlar sizi dini sorumluluktan kurtarmaya kâfidir telkinleriyle, onları aldatıp oyaladıklarını öğrenmekteyiz. Böylece adaleti ve merhameti önemsemeyen, dua-ayin-kurbanla kurtulmaya çalışan inananlar yetiştirmişlerdir. Yahut ta, kendilerinde keramet olduğunu zannettiklerinin peşlerine takılarak cennete uçacaklarını telkin eden yalancı peygamberlerin(Sofistler) etkisinde kalmışlardır.

İş böyle ise, daha eğlenceli bir takım heva ve oyunlar, eğer din açısından kurtuluşa yetiyorsa ve insanlar buna inandırılmış iseler, onlara İdealizmi, ''vera ve takvayı'' kabul ettirip, ''Bunlar boş amellerdir, sizi kurtarmaya asla yetmez, siz vera ve takva üzere yaşayın ki, kurtuluş umudunuz olsun'' gerçeğini öğretip kabul ettirmek doğaldır ki, mümkün olmaz. Onun için, dinden bid’atların temizlenmesi, dinde kabul görmektedir. Bunun anlamı, yeni bir din icadı değil, mademki kavram ve kurumlar üzerinde oynanmış, bunlar bozulmuştur, öyle ise bu ikisinin aslına döndürülüp, içlerinin doldurulmasıyla ilgili bir taleptir. Buna Resulullah tecdit (yenileme) demiştir.

Gel gör ki, Belamlar ve onları Rableştirenlerin kutsalı muhafazakârlıktır(tecdit isteyen ve sözün en güzelini araştırıp ona uymayı öneren bir dinde neyi muhafaza ederler onu da bilmezler ya; ama biz biliyoruz). Yani, atavizme dokundurmazlar.

Tarihi ''dini kollektivizmi'' başaranlar, ancak vera sahipleri olmuştur. Çünkü onlar işe öncelikle, seküler ahlaka karşı durmakla başlamışlar ve buna ''masivadan kaçınma'' demişlerdir. Bu ise, erdemin birinci ve öncelikli değer olarak alınması, insana, insanlık öğretisi konusunda yatırım yapılması, maddi imarın, asla erdemin önüne geçen bir değer olarak kabul edilmemesi anlayışıdır. Hadarat ve inşaiyye(Harukulâde makine, gemi-yat yapımı, devasa bina inşası-tüketime dayalı ekonomi vs., yani Beyt ehil değil de Bina ehli olmak) asla medeniyet değildir.

Demek ki kollektivizm, insanda var olan aklın zevkleri (sevgi ve sevinçleri) yetisi ve bunun zıttı ten-ceset zevkleri temayülü arasında bir seçim yapıp, ateşlenmenin verdiği Nârî’likten, aklın zevklerini özümseyerek Nûrî olmaya bir geçiştir. Bunun için seçme yeteneğini kullanması ve zevk alma, beğenme ihtiyaç ve alışkanlığını, gerçek güzel, gerçek iyi ile değiştirip, tahvil etmesinden ibarettir. Çünkü tutkular insanlık tarihi kadar eskidir. Ve insanda var olan şeylerdir. Onların köklerinin kazınması mümkün değildir. Hayat varsa, istek ve arzular da vardır. Öyle ise doğru hareket tahvildir. Onları daha iyisi, erdemlisi, herkes için yararlısı ile değiştirilmesi yolunda çaba sarf edilmesi, en akıllı bir davranıştır. Merkeze ''işçi diktatörlüğü''nü alıp diğerlerini yok etmek değil, merkeze ''O''nu ve insanı almaktır aslolan.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
(İlhami Çetin'den)

Konu galipyetkin tarafından (15. January 2021 Saat 03:01 PM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
galipyetkin Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (28. May 2012)