Konu: Hz. âişe
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 1. October 2008, 06:17 AM   #13
EVVAB_İNSAN
Uzman Üye
 
EVVAB_İNSAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 220
Tesekkür: 35
42 Mesajina 53 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 16
EVVAB_İNSAN is on a distinguished road
Standart

Hz. Âişe’ye göre kadının, namaz kılanın önünden geçmesi namazı bozmaz ve kadınların süs eşyalarından zekât vermek gerekmez.
Hz. Âişe’nin din konusunda Kur’an’ı esas alması onu,hurafe ve uydurmalarla yoğun bir mücadeleye itmiştir. Bazı örnekler verelim:
Bir gün bir çocuğun üzerine bir ustura asıldığını görmüş, sebebini sormuştu: “Nazar ve büyüye karşı taşıtıyoruz.” dediklerinde Âişe öfkelenmiş ve şöyle konuşmuştu: “O usturayı çocuğun üstünden hemen alın. Allah ve Peygamber’i böyle saçmalıkları yasaklamışlardır.” Vezinli, kafiyeli dualar yapanları, halkı her gün toplayıp vaaz verenleri engellemiş, bunların İslam’a ve Hz. Peygamber’in uygulamalarına ters düştüğünü söylemiştir.

Bir kısım insanların hatim sayısını artırmak için mümkün olduğunca çabuk Kur’an okuduklarını öğrendiğinde şöyle konuştu: “Böyle bir okuyuştan yarar beklenemez. Böylelerinin Kur’an okumalarıyla okumamaları aynıdır. Kur’an, anlamı üzerinde düşüne düşüne okunmalıdır.”
Hırsızlık cezası görmüş kişilerle konuşmayı ve komşuluğu kesenleri eleştirmiş ve bu insanlarla ilişkiye devam ederek, “Bir hata işlemiş olanların sürekli dışlanmaları doğru olmaz.” demiştir.

Hz. Âişe’nin hayranlık uyandıran tavırlarından biri de kadın haklarıyla ilgili olanıdır. Kadınlara imamlık ederdi. O’na göre kadın, harpler de dahil, hayatın her alanında rol almalıdır. Nitekim, bizzat kendisi Uhud Harbi’ne katılmış ve hemşirelik hizmetleri vermiştir. (Buharî. Uhud Gazası)
Vârislerin rızasının şart olduğu hususlarda sadece erkeklerin olurunu alanları eleştirmiş, kadınların onaylarının da şart olduğunu öne sürmüştür.
Kısaca, Hz. Âişe, fıkıh alanında vazgeçilmez kişilerden biridir. Nitekim, Hz. Peygamber’in şöyle dediği söylenir: “Dininizin yarısını şu pembe yüzlü kadından, yani Âişe’den öğrenin.”

Âişe’nin bu ilim ve fikir gücü onu, hadis alanında bir istidrâk odağı yapmıştır. İstidrâk, bir hadis terimi olarak yanılma ve sürçmeleri düzeltme anlamını taşıyor. Âişe’nin istidrâk gücü, hadis bilginlerince hayranlıkla tespit ve ilan edilmiştir. Hatta, hadis bilgini Celâleddin Süyutî (ölm. 1505), Âişe’nin bu yönünü anlatan bir eser kaleme almıştır. (Aynu’l-İsabe Lîmâ İstedrekethu Âişe ale’s Sahâbe)

Âişe’nin bu düzelticilik rolü onu sahabilerin hocası durumuna yükseltmişti. Onun Medine’deki evi bir akademi gibi işlemekte, çeşitli yerlerden gelmiş yüzlerce insan ondan her gün yararlanmaktaydı. Âişe bu bilimsel faaliyetini sürdürmek üzere Hac sırasında Merve yakınlarında kurdurduğu çadırda, uzak bölgelerden gelmiş kişi ve gruplara bilgiler verir, onların sorularını cevaplardı. Talebelerinden biri ve özel sekreteri olan Âişe binti Talha şöyle diyor: “Herkes her yandan Hz. Âişe’yi görmeye gelirdi. Onun yardımcısı olduğum için ben de çok saygı görürdüm. Âişe’ye soru sormaya gelenler, memleketlerine döndükten sonra hediyeler gönderir, mektuplar yazarlardı. Hz. Âişe, bunlara hemen karşılık vermemi bana emretmiştir.”

Âişe, bir hikmet-i teşriiye dehası idi. Hikmet-i teşriiye, dinsel hüküm, emir ve yasağın nedeni ve niçinidir. Kur’an, bu neden ve niçini araştırmayı esas alır. Bu yapılmazsa emir ve yasak insan hayatına hizmetten çok tabuların insanı boğmasına destek verir.

Hz. Âişe’nin faaliyetlerini incelediğimizde onu bir kura hikmet-i teşriiye araştırıcısı olarak görüyoruz. Bu anlayışın bir uzantısı olarak Âişe, hükümlerin yeni zamanların yeni şartlarına göre yeniden ele alınıp değerlendirmesini esas alıyor. Bir çok konuda o, diğerlerinin aksine hüküm verirken şöyle konuşuyor: “Hz. Peygamber bunu o zaman öyle uyguladı ama, şu anda şartlar böyle uygulamasını gerektirir. Aksi halde, dinin esas hedefine ters düşmüş oluruz.” (Bu konuda Nedvî’nin eserinde geniş bilgi vardır)
Hz. Âişe’nin, hikmet-i teşriiyeyi yakalayıp bunu zaman ve mekâna rahatça uygulamasında onun tarih bilgisinin de büyük rolü olmuştur.

Olağanüstü hafızası Âişe’yi bir tarih bilgileri deposu yapmıştır. Tenkit ve açıklamalarında bu bilgisinin boyutlarını ve rolünü çok açık bir biçimde görüyoruz.l tekrarcısı değil, bir kritikçi ve Hz. Âişe’nin öğrencileri, hem sayı hem de nitelik bakımından dikkat çekicidir. Kendisinden hadis rivayet edenlerin sayısı iki yüzden fazladır.

Âişe ayrıca, öksüz, yetim ve kimsesizleri alıp besler, eğitir ve öğretirdi. İslam bilginleri, özellikle İbn Hanbel, Zehebî, Nedvî vs. Âişe’nin öğrencilerine ilişkin geniş bilgiler vermektedir. Bu öğrenciler arasında, İslam ilimlerinin önemli isimlerine de rastlıyoruz. Örneğin, Ebu Bekir’in kızı Ümmü Gülsüm, Kasım b. Muhammed, Abdurrahman b. Avf’ın çocukları vs.

(ASRISAADET’İN BÜYÜK KADINLARI” PROF. DR. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK)
__________________
Gerçekler Bizi Özgür Kılar...

Konu EVVAB_İNSAN tarafından (10. October 2008 Saat 10:47 AM ) değiştirilmiştir.
EVVAB_İNSAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla