DİL Mİ KUTSAL, MESAJ MI?
Din meselesinin en ciddi sorularından biri de budur. Dil mi kutsal, mesaj mı?
Allah ile aldatanlar, hesapları öyle elverdiği için, sürekli olarak dili kutsal göstermiş, mesaja özgü kutsallık ve yüceliği sürekli dile vermişlerdir.
Eğer dil kutsal sayılırsa bu kutsallığa bağlı olarak o dilin toplumu, ırkı, coğrafyası, kültürü art arda kutsallaştırılır. Ve bunca kutsallığın altında dilin taşıdığı mesaj ezilir, unutulur veya ikincil duruma düşer.
Dinî, Allah ile aldatmanın aracı yapan zihniyetler, tarih boyunca hep dili kutsal kıldılar. Mesaj hep ikinci plana itildi. Bunun en görkemli örneği engizisyon papazlığının İncili tercümeye izin vermemesidir.
İncil’in ne dediğini anlamaya gelince, onun için kiliseye, ruhban sınıfına başvurmak gerekiyordu. Ve işin püf noktası da buydu. İncil’in ne dediğini merak edenler onu anlama yetenek ve şansına sâhip bulunan ‘kutsal Tanrı adamları’na başvuracak. İncil adına onları dinleyeceklerdi. Böyle diyerek kitleleri yüzyıllarca dinlerinin kitabından habersiz koyup papaz hegemonyasının tasarruf ve tasallutuna mahkûm ettiler.
Çevirisi yapılmayan veya yapılamayan bir kitabın, büyük Atatürk’ün söylediği gibi, ‘anlamı yok demektir.’ Atatürk’ün bu tezi, İmamı Âzam’ın bu konudaki teziyle tıpa tıp aynıdır. İmamı Âzam’a göre de, Kur’an her dile çevrilir ve o çevirilerle namaz kılınır. ÇünküKur’an esasında bir mânâdır.
|