Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10. March 2011, 11:46 PM   #7
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.016
Tesekkür: 3.567
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleykum! Değerli Derin Düşünce Kardeşim!

Alıntı:
Derin Düşünce Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
İsra 1 Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kismini gosterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haramdan, cevresini mubarek kildigimiz Mescid-i Aksaya goturen Allah noksan sifatlardan munezzehtir; O, gercekten isitendir, gorendir.

Ustadim burada adi gecen eger Peygamberimiz ise, bu durumda kendisine daha once ayetleri almamismiydi? Bu durumda ayet Peygamberimize uymuyor.. Vuku bulmus bir olay peygamberimize anlatiliyor. Peki yuruyusu yapan kim? Acaba Kuran bunu bize veriyor mu?
Burada sözü edilen kul Peygamberimizdir. Allah'tan ilk aldığı vahiy bu gece yürüyüşünden sonraki ulaştığı Mescidil Aksa ki, Necm Suresinde adresi verilen yerde olmuştur. Peygamberimize uymaz olur mu hiç? Peygamberimize vuku bulmuş olayları anlatan çok ayet vardır.

Değerli Kardeşim!
Mescidil Haram - Kâbe-, Mekkelilerin halka açık parlamentosu, ibadet merkezi idi. Kâbe'de yaptıkları ibadetler; beytin çırılçıplak ta*vaf edilmesi, ıslık çalarak ve el çırparak salatın gerçekleştirilmesi şeklindeki yozlaşmış ibadetlerdi. (Enfâl Sûresinin 35. Âyetine bkz.)
Kâbe'nin içi ve çevresi, sahte tanrıların yüzlerce heykeliyle doluydu. İdare ise yöresel firavunlar mesabesindeki Dâru'n-Nedve üyelerinin kontrolündeydi. Ne var ki, artık aralarında onlara karşı koyacak kimse*siz bir adam vardı: Muhammed b. Abdullah.

Kâbe'nin Araplar arasındaki işlevini de dikkate alarak, bir karşılaştırma ve tespit yapmak için önce o günün Mekke'sinin emiri, Ke*rîmi Ebû Cehl'i, sonra da yine Mekke'de doğmuş-büyümüş Muhammed b. Abdullah'ı düşünmek gerekir. Ayrıca yine düşünmek gerekir ki, Muhammed b. Abdullah, o günlerde müşriklerin gerçekleştirdikleri salattan farklı bir salat gerçekleştirmekteydi.

Bu hal ve şartlar içinde, Muhammed b. Abdullah bir gece Kâbe'de salatı ikame etme girişiminde bulunmuş fakat bu arzusu Ebû Cehl tarafından engellenmişti. Alak Sûresinin 9–10. Âyetleri ile Bakara Sûresinin 185. Âyetine göre Ramazan ayı içinde yer alan bu gece, Duhân Sûresinin 3. Âyetindeki adıyla Mübarek/bereketli Gece, Kadr Sûresi'ndeki adıyla Kadr Gecesi 'dir.
Alak Sûresinin 9–10. Âyetinde bahsedilen kul, ittifakla Muhammed b. Abdullah'tır.

Bu tartışma ve salattan engelleme sonrasında Muhammed b. Abdullah, bulunduğu Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya yürür. Bu olay İsrâ Sûresinin 1. Âyetinde , Yürüten... Allah tarafından yürütülen ifadeleriyle anlatılmaktadır.

"Kulunu, bir gece, Âyetlerimizden gösterelim diye, Mescid-i Haram'dan bir kenarını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya yürüten kişi, her türlü noksan sıfatlardan arınıktır. Şüphesiz O, en iyi işitenin, en iyi görenin ta kendisidir."

ayetinde sözü edilen kul, Mekkeli Abdullah oğlu Muhammed'dir. Necm suresinde belirtildiği gibi Allah'ın ayetlerinden gösterilmek için yürütüldüğü Mescidil Aksa'da vahiyle şereflendirilerek Peygamber olarak atanmıştır ki, Necm Sûresinin 7 ila 10. Âyetlerinde anlatılan olaylar [Allah'ın yeryüzüne inmesi, yaklaşması ve kuluna vahy etmesi], yanında bahçe konağın cennetü'l -me'vâ 'nın bulunduğu son sidre ağacının yanında gerçekleşmiştir. 14 ve 15. Âyetlerde bu ilk vahyin vuku bulduğu mahallin adresi verilmektedir.

O günün Mekkelileri gerek oradaki sidre ağaçlarını, gerekse en sondaki sidre ağacını ve onun yanındaki bahçe konağı biliyor olmalılar ki, içlerinden hiçbiri bu yerin neresi olduğuna dair herhangi bir soru sormamış ve bu olayın peygamberimizin göğe çıkıp Allah veya Cebrâîl ile sohbet ettiğini anlatan bir olay olduğuna dair hiçbir iddia ileri sürmemişlerdir. Peygamberimizin göğe çıktığı yolundaki çarpık anlayış, peygamberimizden 90–100 yıl sonra yaşayan rivayetçilerin o günkü iktidara yaranmak için gösterdikleri art niyetli yaklaşımlardan kaynaklanmıştır.


Alıntı:
Derin Düşünce Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Ta-Ha 9 Musa haberi sana ulasti mi?
Ta-Ha 10 Hani o, bir ates gormus ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ates gordum. Belki ondan size bir mesale getiririm veya atesin yaninda bir rehber bulurum, demisti.
Ta-Ha 11 Oraya vardiginda kendisine (tarafimizdan): Ey Musa! diye seslenildi:
Ta-Ha 12 Muhakkak ki ben, evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuclarini cikar! Cunku sen kutsal vadi Tuvadasin!
Ta-Ha 13 Ben seni sectim. Simdi vahyedilene kulak ver.
Ta-Ha 14 Muhakkak ki ben, yalnizca ben Allahim. Benden baska ilah yoktur. Bana kulluk et; beni anmak icin namaz kil.
Ta-Ha 15 Kiyamet gunu mutlaka gelecektir. Herkes pesine kostugu seyin karsiligini bulsun diye neredeyse onu (kendimden) gizleyecegim.
Ta-Ha 16 Ona inanmayan ve nefsinin arzularina uyan kimseler sakin seni ondan (kiyamete inanmaktan) alikoymasin; sonra mahvolursun!
Ta-Ha 17 Su sag elindeki nedir, ey Musa?
Ta-Ha 18 O, benim asamdir, dedi, ona dayanirim, onunla davarlarima yaprak silkelerim; benim ona baskaca ihtiyaclarim da vardir.
Ta-Ha 19 Allah: Yere at onu, ey Musa! dedi.
Ta-Ha 20 Onu hemen yere atti. Bir de ne gorsun, hizla surunen bir yilan degil mi!
Ta-Ha 21 Allah buyurdu: Al onu! Korkma! Biz onu simdi ilk haline sokacagiz.
Ta-Ha 22 Bir de elini koltugunun altina sok ki, bir baska mucize olmak uzere o, kusursuz ve lekesiz beyazlikta ciksin.
Ta-Ha 23 Ta ki, sana, (boylece) en buyuk ayetlerimizden bazilarini gosterelim.
Ta-Ha 24 Firavuna git. Cunku o iyice azdi.


İsra ile Taha suresi arasinda bir baglanti olabilir mi? Taha suresinde oraya varan anlatilana gore Musadir. Bir ornek daha veremek gerekirse;
İsra suresi ile Ta Ha Suresi arasında bir bağlantı sözkonusu değildir.

"Kulunu, bir gece, Âyetlerimizden gösterelim diye, Mescid-i Haram'dan bir kenarını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya yürüten kişi, her türlü noksan sıfatlardan arınıktır. Şüphesiz O, en iyi işitenin, en iyi görenin ta kendisidir."

ayeti "Mushaf tertip heyeti tarafından" İsrâ Sûresinin ilk Âyeti olarak tertip edilmiştir. Bu Âyet, Bu başlıkta Miralay Kardeşimize verdiğimiz cevapta söylediğimiz gibi, Kur'ân, elçi ve Kur'ân-elçi ilişkisi üzerinde duran Kasas Sûresinin 85–88. Âyetlerinin devamıdır:

(Kasas: 85–88 ve İsrâ: 1) Şüphesiz ki Kur'ân'ı sana farz kılan kişi, [Allah] elbette seni dönülecek yere döndürecektir. De ki: "Benim Rabbim, kimin hidayetle geldiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu daha iyi bilendir." Ve sen Kitab'ın sana ilka edileceğini [indirileceğini] umuyor değildin. [O] ancak Rabbinden bir rahmet olarak [verildi]. Öyleyse sakın kâfirlere arka çıkma [yardımcı olma]. Ve onlar [müşrikler] sana indirildikten sonra, sakın seni Allah'ın Âyetlerinden alıkoymasınlar. Ve Rabbine davet et. Ve asla müşriklerden olma! Ve Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarma. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur. O'nun yüzünden [zatından] başka her şey yok olacaktır. Hüküm [yasa-ilke] yalnızca O'nundur. Siz de ancak O'na döndürüleceksiniz. Kulunu, bir gece, Âyetlerimizden gösterelim diye, Mescid-i Haram'dan bir kenarını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya yürüten kişi, her türlü noksan sıfatlardan arınıktır. Şüphesiz O, en iyi işitenin, en iyi görenin ta kendisidir.



Alıntı:
Derin Düşünce Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
[
Naziat 15 Sana Musanin haberi geldi mi?
Naziat 16 Kutsal vadi Tuvada Rabbi ona soyle seslenmisti:
Naziat 17 Firavuna git! Cunku o cok azdi.


goruldugu gibi burada da gocu yapan bizzat Musa nin kendisidir. Bir ornek daha vermek istiyorum.
Evet burada sözü edilen Musa Aleyhisselamdır. Aksini söylemiş değilim.

Alıntı:
Derin Düşünce Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Neml 7 Hani Musa, ailesine soyle demisti: Gercekten ben bir ates gordum. (Gidip) size oradan bir haber getirecegim, yahut bir ates parcasi getirecegim, umarim ki isinirsiniz!

Neml 8 Oraya geldiginde soyle seslenildi: Atesin bulundugu yerdeki ve cevresindekiler mubarek kilinmistir! Alemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden munezzehtir!

Neml 9 Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allahim!


dikkatli bakiniz buradada cevresi mubarek kilinan yer cok net belli degil mi? İsra ayetlerinin akisindan yolculugu yapanin Musa oldugu son derece net gozukuyor. Peygamberimiz ile alakali gorunmuyor. Bu olay Peygamberimize anlatiliyor.

Örnek verdiğiniz Neml suresinin bu ayetlerinin bulunduğu necmin ayetlerine bütün olarak bakalım.

Necm;7–14: Hani Mûsâ ehline; "Şüphesiz ben bir ateş gördüm, ondan size bir haber getireceğim yahut ısınmanız için bir kor ateş getireceğim" demişti. Sonra oraya geldiği zaman seslenilmişti: "Ateşin içindeki ve yanı başındaki kişi mübarek kılınmıştır! Ve âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir! Ey Mûsâ! Şüphesiz Ben, Aziz [mutlak galip] ve Hâkim [hikmet sahibi] Allah'ım! Ve asanı bırak!" -Onu yılan gibi deprenir görüverince dönüp, arkasına bakmadan kaçtı.- "Ey Mûsâ korkma! Şüphesiz ki Ben; Benim yanımda gönderilmişler (elçiler) korkmaz. -Ancak, kim zulüm yapar, sonra kötülüğün sonunda iyiliğe çevirirse, şüphesiz Ben, çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim.- Ve elini koynuna sok; kusursuz bembeyaz çıkacaktır; dokuz Âyet içinde Firavun'a ve onun kavmine. Şüphesiz onlar yoldan çıkmış bir kavim olmuşlardır." Sonra da Âyetlerimiz onlara parlak bir şekilde gelince; "Bu apaçık bir sihirdir" dediler. Ve onların kendileri bunlara tam bir kanaat getirdiği hâlde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. -Şimdi bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!-

Bu Âyetlerde, çok kısa olarak Mûsâ peygambere ilk vahyin verilişinden Firavun ve ordusunun helâkine kadarki olaylara değinilmektedir. Kısa bir hatırlatma şeklindeki bu anlatımla ibret aldırma amacı güdüldüğü açıkça belli olmaktadır.

Evet bu ayetler Musa aleyhisselam ile ilgilidir. Muhammed alleyhisselamla ilgili değildir ve bu olay Vahiyle Muhammed Aleyhisselama anlatılmıştır.

Anlayamadığım, bu ayetlerde sözü edilen kişinin Muhammed aleyhisselam olduğunu söylemişim izlenimini uyandıracak şekilde bir anlatımda bulunmanızdır.

Değerli Kardeşim!
Mealini verdiğiniz Neml Suresinin 8.ayetine dikkatinizi çekmek istiyorum .

Felemma caeha nudiye en burike men fiynnari ve men havleha ve subhanAllahi Rabbil alemiyn

(Musa) ona (ateşe) geldiğinde: “O narın/ateş’in içindeki kimse de onun havlinde /çevresinde olan kimse de mübarek/bereketli kılınmıştır... Rabb’ül Alemiyn olan Allah Subhan’dır!” diye nida olundu/seslenildi.

Bu ayette, çevresi mübarek/bereketli kılınan yerden değil narın/ateşin içindeki kimse ve bu kişinin çevresindekilerden sözedilmektedir.

Alıntı:
Derin Düşünce Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

İsra 2 Biz, Musaya Kitabi verdik ve İsrailogullarina: "Benden baskasini dayanilip guvenilen bir rab edinmeyin" diyerek bu Kitabi bir hidayet rehberi kildik.

Siz ne dersiniz.. Dogrusunu Allah bilir.

Muhabbetle…
Mushaf heyeti tarafından İsra Suresinin 2. ayeti olarak verilen bu ayet (İsra 2-8) ayrı bir necmin ayetidir.

"Mûsâ'ya da kitap verdik ve Benim astlarımdan "vekil" edinmeyiniz diye onu [Kitab'ı] , İsrâîl oğulları; Nûh'la beraber gemiye taşıyarak kurtardığımız kimselerin soyundan olanlar için kılavuz kıldık. Şüphesiz o [Nûh] çok şükredici bir kuldu.
Ve Biz İsrâîloğullarına Kitap'ta/yazgıda şunu gerçekleştirdik: "Kesinlikle siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız/fesat bulacaksınız [bozguna uğrayacaksınız] ve kesinlikle büyük bir yükselişle yükseleceksiniz."
İşte o ikisinden birincisinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik de onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Ve o yerine getirilmesi gereken bir vaat idi.
Sonra sizi tekrar onların [güçlü kulların] üzerine galip kıldık ve size mallarla ve oğullarla yardım ettik. Ve sizi işe yarayanlar açısından daha çok kıldık.
–Eğer iyilik ettiyseniz, kendinize iyilik etmişsinizdir ve eğer kötülük ettiyseniz o da onun [kendisi] içindir.– Artık diğer fesadınızın zamanı gelince de yüzlerinizi kötülemeleri [size kötülük yapmaları] , ilk kez girdikleri gibi yine mescide [Beytü'l-Makdis'e] girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için (üzerinize güçlü kullarımızı tekrar göndereceğiz).
Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Ve eğer siz döndüyseniz Biz de döndük. Ve Biz cehennemi, kâfirler için kuşatıcı bir zindan kıldık."

Bu necmde peygamberimizin çağdaşı olan İsrailoğulları, geçmişte başlarına gelenler hatırlatılarak uyarılmaktadır. Bu uyarı, hem uzak hem de yakın tarihî geçmişleri dile getirilerek yapılmaktadır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 5 Kisi:
Anonymous (11. March 2011), Barış (16. March 2011), Derin Düşünce (11. March 2011), Miralay (11. March 2011), snobyx (15. March 2011)