hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > NEBİLERİN SONUNCUSU MUHAMMED PEYGAMBER > Peygamberlik özellikleri

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 14. January 2009, 09:03 PM   #1
hasyetullah
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Jan 2009
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 77
Tesekkür: 13
24 Mesajina 33 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
hasyetullah will become famous soon enoughhasyetullah will become famous soon enough
Standart şefaat

“Şefaat” kavramı:

“ شفع Şef`ı” kökünden türemiş olan “ شفاعة şefaat” sözcüğünün sözlük anlamı; “Bir şeyi benzeri olan başka bir şeye eklemek, onu desteklemek, bir şeyi çiftlemek ve esirgemek” demektir. Sözcük, zaman içerisinde; “Yüksek mevkide bulunan birinin, düşkün birine yardım etmesi, onu koruması, onun korunmasına aracılık etmesi, onu yalnız bırakmayıp ona destek olması” anlamında kullanılır olmuştur.
Sözcüğün terim anlamı ise; “Bir kimsenin bağışlanmasını istemek, bir kimseden, başka bir kimse için iyilik yapmasını, onun zararına olan davranışlardan vazgeçmesini rica etmek, başkası hesabına yalvarmak, rica etmek, birinin önüne düşüp işinin görülmesi için dua ve niyazda bulunmak” demektir.
Kısaca şefaat; “aracı olmak, yardım etmek ve öncülük etmek” anlamlarına gelir.
Arapça`da başkası lehine talepte bulunana, yani şefaat edene “الشّافع eş-şafi” veya “ الشّفيع eş-şefi” denir.

“Şefaat” kavramının doğru anlaşılabilmesi için konunun aşağıdaki başlıklar altında incelenmesinde yarar görmekteyiz.
- Allah`tan başka şefaatçi yoktur: Şefaat sadece Allah`a aittir. Bu konuda ilk öğrenilmesi gereken husus, şefaat yetkisinin sadece Allah`a ait olduğudur.

Zümer; 44: De ki: “Tüm şefaat Allah`a aittir. …”

Secde; 4: … Sizin için O`nun astlarından bir veli ve şefaatçi yoktur. Hâlâ
düşünüp öğüt almaz mısınız?

- Yüce Allah, kendilerinden razı olduğu kulları için, dilediğine şefaat/ yardım izni verebilir: Allah`ın izni ve emri olmadan kimsenin kimseye şefaat/ yardım etmesi söz konusu değildir. Allah`ın izni ile şefaat/ yardım edecekler de, ancak Allah`ın kendilerinden razı olduğu kulları için şefaat (yardım) edebilirler.

Yunus; 3: … O`nun izni olmadan hiç kimse şefaat edemez…..

Enbiya; 26-28: Onlar “Rahman çocuk edindi” dediler. Hâşâ, bundan
münezzehtir O. Onlar lütuflandırılmış kullardır. Onlar O`nun
sözünün önüne geçemezler; onlar yalnız O`nun emriyle iş
yaparlar. O, onların önündekini de arkalarındakini de bilir.
O`nun hoşnutluk verdiklerinden başkasına da şefaat (yardım)
etmezler. Ve onlar O`nun haşyetinden titrerler.

Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Allah`ın kendilerinden razı oldukları, şefaat (yardım) edemezler, ancak şefaat (yardım) edilirler.

- Yüce Allah, güzel bir şefaatle şefaat edene izin verdiği gibi, kötü bir şefaatle şefaat edene de izin verebilir:

Nisa; 85: Kim güzel bir şefaatle (hayır ve iyiliklere aracı, vasıta olmakla)
şefaat ederse, bundan kendisine bir sevap (hisse) vardır. Kim
de kötü bir şefaatle (kötülüğe delil olmak ve yardım etmekle
veya kötülük çığırını açmakla) şefaatte bulunursa, ondan
kendisine bir günah payı vardır. Allah her şeye kadirdir.

Ayette geçen “شفاعة حسنة şefaat-ı hasene (iyi ve güzele aracılık ve yardım)”; iman edip Allah`ın ve kullarının haklarına riayetle beraber, müminlerin iyiliği ve yararı için uğraşmak, onları kötülüklerden ve zararlardan korumaya çalışmak demektir. “ شفاعة سيّئة Şefaat-ı seyyie (kötü ve zararlıya aracılık ve öncülük etmek)” ise; müminlerin ve insanların zarara uğramaları ve kötülüklere düşmeleri için çalışmak ve kötülük çığırları açmak demektir. Kur`an, hem “şeffat-ı hasane”de bulunanların hem de “şeffat-ı seyyie”de bulunanların, dünyada ve ahirette bu davranışlarının sonuçlarından pay alacaklarını bildirmektedir.

- O gün şefaat yoktur, kimseden şefaat kabul edilmeyecektir:

Bakara; 48: Ve, hiçbir kimsenin başka bir kimseye herhangi bir şey için
karşılık ödemediği, hiçbir kimseden şefaatin kabul edilmediği,
kimseden fidyenin alınmadığı ve onların yardım olunmadığı
günden sakının.

Bakara; 123: Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden fidye
kabul edilmeyeceği, şefaatin hiç kimseye yarar
sağlamayacağı ve onların yardım olunmadığı günden sakının.

Görüldüğü gibi ahirette kimseye şefaat ettirilmeyecektir. O gün sadece Allah`ın izin verdikleri, bildikleri gerçeğe tanıklık edebilirler:

Zühruf; 86: O`nun astlarından yakardıkları şefaate sahip olamaz!
Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar biliyorlar da.

Yukarıdaki Kur`an ayetleri ışığında anlıyoruz ki, konumuz olan 26. ayette geçen “meleklerin şefaati”, bu dünyaya yönelik şefaattir ve bu şefaat, müşriklerin, şans tanrısı, bereket tanrısı, yağmur ve rahmet tanrısı, onların melek şefaatçisi, insanların Allah`a yaklaştırıcısı gibi inançları ile asla bağdaşmaz. Ayette sözü edilen şefaat, Yüce Allah`ın, kendilerinden razı olduğu ve haklarında yardım takdir ettiği kulları için, doğadaki melekleri/ güçleri harekete geçirerek bu kullara yardım ettirmesidir. Bunun örnekleri, bir kısmını “Melek kavramı” başlığı altında da verdiğimiz, şu ayetlerde görmek mümkündür: Âl-i Imran; 123-126, Enfal; 9-12, 50, Tövbe; 25, 26, Ahzab; 9, 26, Şûra; 5, Zümer; 43, 44, Müddessir; 48, Bakara; 255, En`âm; 51, Yunus; 3, 18, Secde; 4, Sebe; 23.

Bu konuda son olarak, halk arasında yaygınlaşmış olan, “ümmetinden günahkâr olanların günahlarının affedilmesi için, peygamberimizin Allah katında aracılık etmesi” şeklindeki şefaat tarifinin Kur`an`a ters bir anlayış olduğunu belirtmekte yarar vardır. Peygamberimizin günahkârlara destek olup, hatırını kullanarak günahkârların kurtuluşunu sağlamak üzere, tabir yerinde ise “Allah nezdinde torpil yapması” anlamına gelen bu anlayış, “… Sen ateştekini kurtarabilir misin?” diyen Zümer suresinin 19. ayetine terstir. Bu anlayış sahipleri bilmelidirler ki, anlayışlarını değiştirmezlerse, peygamberimizin şefaat değil, şikâyet ettiği ümmetine dahil olacaklardır:
Furkan; 30: Elçi de: “Rabbim, halkım Kur`an`ı terk etti” der

hakkı yılmaz
hasyetullah isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
hasyetullah Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Ali Rıza Borazan (15. June 2009)
Alt 15. June 2009, 09:28 AM   #2
Ali Rıza Borazan
Uzman Üye
 
Ali Rıza Borazan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2009
Mesajlar: 399
Tesekkür: 59
244 Mesajina 485 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 17
Ali Rıza Borazan will become famous soon enoughAli Rıza Borazan will become famous soon enough
Standart

AHİRET ALEMİNDE ŞEFAAT OLAYI YOK
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAHIN ADIYLA
Kur’an’ın temel felsefesinden biri tevhit inancını yerleştirip insanların bakış açısını bir yöne çevirip birlikteliği sağlamaktır.
Ama Kur’an’ın dışındaki anlatılanlara baktığımız zaman sanki Allah’tan başka birçok ilahlar daha var da insanlar onların peşine gidip kendilerine kurtarıcı aramışlardır.
Biz burada sadece Kur’an’ın bize aktardığı şefaatle ilgili ayetlerden kastedilen manayı yakalamaya çalışacağız İnşallah.
Şefaat: önce sözlük anlamına baktığımızda aracılık, araya girme, tavassut bir kimsenin bir başka kimse hakkında iyi niyet ve iyi durum konusunda kefil olmasıdır. Onun hakkında söz söyleyip affını istemesi, yakınlaştırma, yaklaştırma.
Bu anlayış tövbe haşa Allah’ın bilmediklerini Allah’a öğretme veya Allah’ın herhangi bir konuda vermiş olduğu hükmü değiştirip ona müdahale edip, engel olma anlamındadır.
Bugünkü toplumun veya ulemaların şefaat anlayışı genelde hep bu anlamdadır.
Yani bir şeyhin veya kendilerine bağlı olanları aracılık yaparak cezadan kurtarması veya Allah’a müdahale ederek cezayı hafifletmesi anlamına gelmektedir.
Allah bir kulunu cehenneme atacak peygamberler veya cemaat liderleri Allah’ın cehenneme attığı o kulunu cehennemden çıkarıp cennete atacak. Böyle inanış Kur’an’la kesinlikle bağdaşmaz.
2/48: “ve hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının.”
Dünyanın ve ahretin mülkü Allah’a aittir. Hiç kimsenin bu mülkte ortaklığı yoktur. Bu dünya hayatında da ahret hayatında da yasaları Allah koyar Allah’ın karşısında bu yasaları beğenmeyip kendilerine göre yasa koymaya çalışanlar kendilerinde uluhiyetlik iddia ediyor demektir. Bunu böyle bilip takip edenler aynı suça ortaktırlar.
Biz bunları izah ederken Kur’an daki ana çatıyı oluşturan ayetleri yakalamak Doğru anlayışı kolaylaştıracaktır. Diğer ayetleri konu içerisinde işlerken bu sınırlara dikkat etmek gerekmektedir.
Şefaatin Allah tarafından bazı özel kişilere verileceğini şefaat izni verilen kişiler ancak şefaat edeceği ile ilgili büyük bir yanılgı var ortada.
2/255- Allah... O'ndan başka İlah yoktur. Diridir, Kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun Katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) Dilediği kadarının dışında, O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayıp-kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp-kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek Yücedir, pek büyüktür.
Şimdi ayette geçen “izni olmaksızın onun katıda şefaate bulunacak kimdir” sözünden sanki Allah birilerine şefaat izni veriyor da onlar şefaat ediyorlar gibi bir anlam çıkarıyorlar. Daha öncede bahsettiğimiz gibi bir ayetin kastettiği manayı yakalayabilmek için onunla ilgili bütün ayetlerden haberdar olunması gerekir. Evet ayette bir şefaat eden birinin olduğu muhakkak ama bu kim şimdi kuranda onu aramaya çalışalım.
20/108”O gün kendisinden sapma imkânı olmayan bir çağırıcıya uyacaklar rahman (olan Alla)a karşı sesler kısılmıştır.artık bir hırıltıdan başka bir şey işitemezsin.”
20/109”Ogün rahman olan Allah’ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati bir yarar sağlamaz.”
Burada Allah’ın şefaat izni verdiği birini yakaladık gibi geliyor bana acaba bu şefaat edecek kimmiş onu bulmaya çalışalım. Eğer bu şefaat edecek kişi peygamberlerse o zaman şu ayete uygun düşmezdi.
9/80”Sen onlar için ister bağışlama dile istersen dileme Onlar için yetmiş kere bağışlama dilesen de Allah onları kesinlikle bağışlamaz. Gerçekten onların Allah’a ve elçisine karşı nankörlük etmeleri dolayısı iledir. Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez.”
Demek ki Ayette görüldüğü gibi Allah’ın gazaplandığı kişiye bağışlama dilemesi peygamber olsa da fayda vermiyor. Yine bir ayeti kerime daha aktaralım.
21/28”O önlerindekini ve arkalarındakini bilir. Onlar şefaat etmezler (kendisinden ) hoşnut olunandan başka ve onlar o’nun haşmetinden içleri titremekte olanlardır.”
Bu ayette de hoşnut olunan birinden söz etmektedir aslında burada şefaatle ilgili ayetlerde mesele gelip “Allah’ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu” cümlesinde toplanıp düğümlenmektedir.
Şimdi şefaatle ilgili ayetlerden aktarıp onlar içerisinden kastedilen manayı yakalamaya çalışalım.
10/3” Şüphesiz sizin rabbiniz Altı günde gökleri ve yeri yaratan sonra arşa istiva eden işleri evirip çeviren Allah’tır.onun izni olmadıktan sonra hiç kimse şefaatçi olamaz işte rabbiniz olan Allah budur Öyleyse ona kulluk edin.Yinede öğüt alıp düşünmeyecek misiniz.”
19/87”Rahmanın katında ahit almışlar dışında (olanlar) şefaate malik olmayacaklardır.”
6/51”Rablerine (götürülüp) toplanacaklarından korkanları onunla (Kur’an’la)uyarıp korkut onlar için ondan başka ne velileri vardır ne şefaatçileri.umulur ki korkup sakınırlar.”
32/4”Allah gökleri yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı .sonra arşa istiva etti sizin onun dışında bir yardımcınız ve şefaatçiniz yoktur.Yinede öğüt alıp düşünmeyecek misiniz? “
10/18”Allahı bırakıp.kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler.ve bunlar bizim Allah katında bizim şefaatçilerimiz derler.
2/254: “Ey ima edenler hiçbir alışverişin hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel size rızk olarak verdiklerimizden infak edin. Kâfirler onlar zulmedenlerdir.
Şefaatle ilgili aktarmış olduğumuz ayetlerden de anlaşıldığı gibi , Allah ahiret hayatında hiç kimsenin hiç kimseye şefaat edemeyeceğini ancak kişinin kendi yapmış olduğu güzel ameller onun şefaatçisi olacağı anlayışı daha doğru olur kanaatindeyim.
17/13: “Biz her insanın kuşunu (işlediklerini yaptıklarını) kendi boynuna doladık..Kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız .
17/14:”Kendi kitabını oku. Bu gün nefsin hesap sorucu olarak sana yeter.”
Allah Kur’an’da “ dilediğimi saptırım dilediğimi hidayete getiririm “ derken sapmanın ve hidayete gelmenin yollarını açan o Doğruya ve yanlışa gidebilecek malzemeleri veren de O İşte Allah kişinin özgür iradesiyle doğru yolda yürüyenlere Allah’ın izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu ifadesini kullanıyor. Bu Kur’an’ın anlatım sanatıdır.
Öyle ise Allah’ın izin verdiği ifadesi kişinin kendi amellerinin ahret aleminde karşısına dikilip onu kurtaran, onun şefaatçisi olacaktır. O zaman diyebiliriz ki kişinin kendi amelinin dışında kendisine yardımcı olacak ve kendisine şefaat etmesi için izin verilecek hiç bir güç ve kurtarıcı olmayacaktır.
Gönderen Ali Rıza Borazan
Ali Rıza Borazan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Ali Rıza Borazan Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
dost1 (17. June 2009)
Alt 20. August 2016, 08:47 AM   #3
lovesoft
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2014
Mesajlar: 38
Tesekkür: 11
9 Mesajina 16 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
lovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud of
Standart

::: Nebimiz SORGUYA çekilirken nasıl olur da şefaat (vaat) edebilir?
.
7:6 "Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen resulleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!"
.
::: Nebimiz BİZE ve KENDİSİNE ne olacağını BİLMEZ/HABERSİZKEN nasıl olur da, bizi kurtarmayı vaat edebilir?
.
46:9 De ki "Ben türedi bir elçi değilim. Bana ve size ne olacağını da bilmem. Ben, ancak bana vahyedilene uyuyorum. Ben apaçık bir UYARICIdan başka bir şey değilim."
.
::: Nebimiz kimsenin hesabından sorumlu değil.
.
6:52 Onların hesabından sen sorumlu değilsin. Senin hesabından da onlar sorumlu değil. Onları kovarsan zalim olursun.
.
:::Peygamberimiz kimseyi ateşten kurtaramaz.
.
39:19 Azap sözünü hakedenlere gelince, SEN ateştekini kurtarabilir misin?
.
::: Din gününde herkes KENDİNİ kurtarmaya çalışacak.
.
16:111 "Gün olur, HERKES kendi nefsi için mücadele eder ve herkese, yaptığının karşılığı tam tamına ödenir; onlar asla zulme uğratılmazlar." Bkz. 2:48,2:123,80:33-47,31:33,35:18,
.

::: Aşağıdaki ayetler MÜSLÜMANLARA şefaatin olmayacağını söylüyor. Eğer varsa bu çelişki değil mi?
.
2:254 " Ey İMAN edenler, alış verişin, dostluğun ve ŞEFAATİN olmayacağı gün gelmeden önce, size verdiğimiz mallardan nafaka verin. Kafirler ise hep o zalimlerdir."
.
Allah Muhammed (a.s)'a şöyle emrediyor.
6:51 “Rablerinin huzurunda toplanacakları günden korkanları Kur’ân ile uyar; onların Allah’tan başka ne bir dostları ne de şefaatçileri vardır. Belki kendilerini korurlar.”
.
::: Nebimiz Allah'tan başka şefaatçi yok derken siz benim şefaatçim var mı diyorsunuz?

::: İbrahim nebinin günahları için kim şefaatçi olacak?
.
26:82 " Yargı/hesap gününde, kusurlarımı bağışlayacağını umduğum da O'dur."
.
39:44 “De ki: Şefaat yetkisi tamamıyla ve sadece Allah’a aittir. Gökler ve yerin mutlak otoritesi (de) O’na aittir: sonunda sadece O’na döndürüleceksiniz."
.
Kur’an da bahsedilen tüm şefaat âyetleri bu âyet ışığında anlaşılmalıdır. Bu âyet açık ve net olarak şefaati yalnızca Allah’a tahsis etmektedir. Bu durumda “illa” istisna edatıyla gelen ve “ancak onun izin verdikleri müstesna” gibi bir karşılığı olan ibâreler bu âyetle çelişmeyecek bir biçimde anlaşılmalıdır.
.
::: Kuran’a göre şefaat, gerçeğe TANIKLIK/ŞAHİTLİK etmekten ibarettir .
.
20:109 "O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünü uygun gördüğü kimseden başkasının şefaatı yarar vermez."
.
43:86 "Onların O'nun dışında çağırdıkları şefaat edemezler. Ancak bilerek GERÇEĞE TANIKLIK edenler hariç"
.
78:38 "Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahmân'ın izin verdiklerinden BAŞKALARI konuşmazlar; KONUŞAN DA DOĞRUYU söyler."


17:13-14 "Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter."

İstisna cümleleri ile Allah'ın izin vereceği şefaat, kişinin kendi yapmış olduğu güzel amelleri onun şahidi/şefaatçisi olacaktır. Kendi amelinin dışında kendisine yardımcı ve şahitlik, şefaat edecek olmayacaktır.

Veya istisna cümlelerinde izin verilecek şey “Allah’ın şefaati takdim etme, bildirme” iznidir. Tıpkı peygamberlerin, Allah’ın insanlığa gerçek şefaati olan vahyi iletmeleri gibi. Âhirette Allah’ın şefaati en büyük ödüldür. O ödülü takdim ve tevdi etme izni verilenler de ödüllendirilmiş olurlar. Ödülün elinden alındığı kimse ödülün sahibi değildir, ödülün sahibi Allah’tır. Allah birine ödül vererek, diğerine ödül verdirerek, ikisini de ödüllendirmektedir.

İstisna ile ilgili 8 ayetin analizine şuradan bakabilirsiniz. http://tanrivar.blogspot.com.tr/2016...-ayetleri.html

Konu lovesoft tarafından (20. August 2016 Saat 10:26 AM ) değiştirilmiştir.
lovesoft isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 21. August 2016, 03:36 PM   #4
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın lovesoft'a teşekkürler.

Fakat bu mealler içinde 20/109 (O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünü uygun gördüğü kimseden başkasının şefaatı yarar vermez.) dikkatimi çekti. Ben bu anlatıyı değerlendiremedim: daha doğrusu bildiklerime aykırı geldi.

Verilen bu anlam bazı uyanıkların meydana çıkıp "ben şefaatçiyim" diye ortalıkta dolaşmalarına da sebep olmaz mı?

Biri anlatabilir mi?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 21. August 2016, 07:57 PM   #5
lovesoft
Katılımcı Üye
 
Üyelik tarihi: Dec 2014
Mesajlar: 38
Tesekkür: 11
9 Mesajina 16 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 0
lovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud oflovesoft has much to be proud of
Standart

Alıntı:
galipyetkin Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın lovesoft'a teşekkürler.

Fakat bu mealler içinde 20/109 (O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünü uygun gördüğü kimseden başkasının şefaatı yarar vermez.) dikkatimi çekti. Ben bu anlatıyı değerlendiremedim: daha doğrusu bildiklerime aykırı geldi.

Verilen bu anlam bazı uyanıkların meydana çıkıp "ben şefaatçiyim" diye ortalıkta dolaşmalarına da sebep olmaz mı?

Biri anlatabilir mi?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
Yukarıdaki linkte şöyle yazıyor.

3- “O gün Rahman'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu (iman ahdine sadık kalan) kimselerden başkasına şefaatin hiçbir yararı olmayacak.” [Taha, 20/109]

Allah bir kimseden razı değilse veya ona şefaat edilmesine izin vermez ise, o kimse kesin bir şekilde şefaatten mahrum kalacaksa, bazılarına farz-ı muhal şefaat etme yetkisinin verilmiş olması ne anlam ifade eder?
Şefaat yetkisi var (!), amma Allah onlarınkini kabul etmiyor! Ayetin “O Allah onların geçmişlerini (yaptıklarını) da, geleceklerini (yapacaklarını) da biliyor.” [Taha, 20/110] şeklinde devam etmesi çok anlamlıdır.

O şefaatçi zannettiğiniz kimseler ne biliyorlar ki! Bilmedikleri kimselerin, hiç bilmedikleri günahları için nasıl aracılık etsinler? Bu olacak şey değildir. Çünkü; Ancak Allah’ın bilmediklerini bilen kimseler olmalı ki, o konuda işin iç yüzünü açıklayıp, Allah’ı ikna etmiş olsun. Cezadan vazgeçirsin. Ayet, “şefaatçi”den değil, “şefaat edilecek kimselerden” bahsetmektedir. Ayetteki “men”; bazılarınca şefaat edecek kimseler olarak anlaşılmıştır. Halbuki, bu ayetin siyak ve sibakına (bağlamına) ve Kur’an ’ın bütünlüğüne tamamen aykırıdır.

Ayet zaten, “O gün şefaat fayda vermez” şeklinde başlamakta. Buraya nasıl olur da şefaatçilerin şefaati fayda verir” cümlesi ilave edilebilir? Şefaat olmadığına göre şefaatçi de olmaz. Yani şefaatçi yok ise, şefaat de yok demektir. Şefaat olsa bile bu ancak Allah’ın kendilerinden razı olduğu kimselere, kendisinin şefaat edilmesine müsaade ettiği kimselere olur. Ayetin bağlamı yine kıyamet gününün o dehşetengiz halini tasvir etmektedir. ‘Sura üflenecek, mücrimler morarmış olarak toplanacaklar, İsrafil’in davetinden kaçamazlar, O’nun azameti karşısında sesler kısıldığı, insanların fısıltı ile konuşabildiği bir andır. Yüzler Hayy’ul-Kayyum olan Allah’ın huzurunda yere bakmaktadır. Zulüm (şirk) ile gelen kesin kaybetmiştir’. [Taha, 20/102-11] Nerde ortaya çıkıp konuşabilecek şefaatçiler? Şu manzara karşısında kimin haddine, ‘Binlerce müridime şefaat edeceğim’ diyebilmek!

[3] Mustafa Öztürk, İslamiyat, 2005/4, s.120-1

Konu lovesoft tarafından (21. August 2016 Saat 08:07 PM ) değiştirilmiştir.
lovesoft isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 22. August 2016, 05:13 AM   #6
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Dikkat edilirse sayın lovesoft'un verdiği iki tane 20/109 ayet mealinin mânâları değişik:

a)- l. 20/109: "(O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünü uygun gördüğü kimseden BAŞKASININ şefaatı yarar vermez.)"

b)- 2. 20/109: "O gün Rahman'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu (iman ahdine sadık kalan) kimselerden BAŞKASINA şefaatın hiçbir yararı olmayacak.”

İki değişik mânâ.

Hangisi doğru?

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (22. August 2016 Saat 06:27 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 24. August 2016, 06:10 PM   #7
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Yukarıda a)-.da, 1 numara ile belirtilmiş olan şu meal: "O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünü uygun gördüğü kimseden BAŞKASININ şefaatı yarar vermez." ile, dinin tam ortasına bomba yerleştirilmektedir. Şirkin dik alasını ahırete bile taşımaktır. Yazıklar olsun!

Meallerde geçen "Rahman'ın izin verdiği" diye geçen bir ifade var. Bu ifade "Rahman'ın KONUŞMASINA izin verdiği diye anlaşılmak gerekir.

Adil olan Allah kimseye zulüm etmediği gibi kimseye de imtiyaz tanımaz. Peygamber dahi içimizden, bizim gibi biridir.
Bu nedenle Allah kulun kula karşı işlediği suçları affetmez.
Rahim ve Rahman'ın Af edeceği suçlar, kendisine karşı işlenmiş suçlardır.

Bu nedenle konuşmasına izin verilenler, yani sorguya çekilenler/kendilerini müdafaa hakkı verilenler de, şirk dışında Allah'a karşı suç işlemiş bu kişilerdir. Ve şefaat yetkisi yalnızca da Allah'a ait olduğundan Allah torpil yapmaz, ve eğer uygun görürse yalnızca bu ve bunun gibi Allah'a karşı suç işlemiş kişilere yalnızca kendisi şefaat edebilir.

Yaşar Nuri Öztürk Zuhruf-86. ayet için şöyle yazmış: "O'nun berisinden yakardıkları, şefaate sahip olamaz! Hakka tanık olanlar müstesna. Onlar, ilimden nasiplenmekteler."
Bu mealdeki "şefaate sahip olamaz"ı ben "şefaate erişemezler/kendilerine şefaat edilmez" diye anlıyorum.

Başka türlü anlayışı olanları da anlayışlarını açıklamaya davet ediyorum.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.

Konu galipyetkin tarafından (26. August 2016 Saat 07:12 AM ) değiştirilmiştir.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 25. August 2016, 11:17 PM   #8
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.023
Tesekkür: 3.573
1.083 Mesajina 2.384 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

Selamun aleyküm, değerli kardeşim Galipyetkin kardeşim.

Ta Ha 109: " Yevmeizin la tenfeuş şefaatü illâ men ezine lehür Rahmanu ve radıye lehu kavla"
ayetinin doğru çevirisi:

"O gün, Rahmân'ın kendisine izin verdiği ve sözce hoşnut olduğu kimseler hariç şefâ'at fayda vermez."

şeklindedir. Burada yapılan istisna tıpkı Meryem Suresinin 87. ayetindeki istisna gibidir.

(Meryem 87:La yemlikûneşşefaate illâ menittehaze ınder Rahmani ahda.
Onlar, Rahman'ın katında bir ahit almış olan kimse hariç, şefâ'ate sahip olamayacaklardır.)


Şefaatle ilgili olarak Meryem/87’deki “Rahman’ın katında ahd almış olan kimse hariç” şeklindeki istisna, yüzlerce ayette bildirildiği gibi nasıl “iman edenler ve salihatı işleyenler” ise, Ta Ha109. ayetindeki “izin verdiği ve sözce hoşnut olduğu kimseler hariç” şeklindeki istisna da yine yüzlerce ayette bildirildiği gibi “iman edenler ve salihatı işleyenler”dir. Yani Rabbimizin her iki ayetteki istisna cümlelerinden anlaşılan odur ki, “iman eden ve salihatı işleyenler” dışında hiç kimse şefaat beklentisinde olmamalıdır.

Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
Doğrusunu en iyi bilen sadece Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle
Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 26. August 2016, 05:51 AM   #9
galipyetkin
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesajlar: 1.458
Tesekkür: 105
574 Mesajina 958 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
galipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud ofgalipyetkin has much to be proud of
Standart

Sayın dost1.

Biz yukarıda "şirk dışında" diye bir ifade kullanmıştık.

Ayetleri de belirterek açıklamalarınız için teşekkürler.

Saygılarımla.
Galip Yetkin.
galipyetkin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
şefaat


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:33 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam