![]() |
![]() |
#1 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Sep 2010
Mesajlar: 880
Tesekkür: 191
556 Mesajina 1.179 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
DALÂLET: KAYBOLMAK MI, SAPMAK MI, YOKSA ARAMAK MI?
Kur’an’da “ضلالة” Kavramının Sıradışı Bir Tahlili 1. ‘Sapmak’ mı, ‘Yoldan Çıkmak’ mı? Yoksa ‘Henüz Bulamamış Olmak’ mı? İslam düşüncesinde "dalâlet", genellikle "doğru yoldan sapma", "hidayetin karşıtı", "küfür" veya "iman etmeme" gibi negatif anlamlarla anılır. Ancak Kur’an’da bu kelimenin kullanıldığı bağlamlara derinlemesine bakıldığında, yalnızca ahlaki veya inançsal sapkınlığı değil, daha geniş, hatta insani bir arayış hâlini anlatan çok katmanlı bir kavram olduğu görülür. Kur’an'da dalâlet, her zaman "şeytanî bir yöneliş" değil, bazen bilinçli bir arayışın, bazen de varoluşsal şaşkınlığın ifadesidir. Öyle ki bizzat peygamberin bile bir zamanlar “dalâlette” olduğu söylenir: وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَى “Seni dalâlet içinde buldu da hidayet etti.” (Duha, 93:7) Bu ayet, geleneksel “dalâlet = günahkârlık” anlayışını sorgulatacak denli çarpıcıdır. Peki ama Resûlullah nasıl “dalâlet”te olabilir? Dalâlet neye göre, kime göre, nereden bakınca dalâlettir? 2. KELİME KÖKENİ: ض ل ل “Dalâlet” kelimesi Arapça'da ض ل ل (ḍ-l-l) kökünden gelir. Bu kök, sadece “sapmak” anlamına gelmez. Asıl anlamı: Kaybolmak Bir şeyi yitirmek, izi kaybetmek Bir şeye ulaşamamak Bir şeyin farkında olmamak Amaçsızca dolaşmak, yönsüzlük Yani “dalâlet”, kimi zaman bilinçli kötülükten çok, bilinçsizlikten veya eksiklikten doğan bir yitiklik hâlidir. Dolayısıyla “dalâlet” her zaman bir suç değil, bazen doğru yolu henüz bulamamış olmanın masumiyetidir. 3. KUR’AN’DA DALÂLETİN TÜR VE ANLAMLARI Kur’an’da dalâlet kavramı yaklaşık 40’a yakın ayette geçer. Ancak bu kullanımlar tek boyutlu değildir. Aşağıdaki başlıklarda farklı temsilleri görebiliriz: a. Bilinçsizlik ve Arayış Hâli Olarak Dalâlet “Seni dalâlette buldu da hidayet etti.” (93:7) Burada Hz. Muhammed'in bir dönem neye inanacağını bilemediği, vahyin yol göstericiliğiyle “hidayete” eriştiği anlatılır. Bu, suçlayıcı değil; tamamlayıcı bir kullanımdır. Dalâlet, burada bir boşluk ve eksiklik hâlidir. b. Küfrî Tavır ve Direniş Olarak Dalâlet “Allah kimi dilerse dalâlette bırakır, kimi dilerse hidayete erdirir.” (16:93) Bu tür ayetlerde “dalâlet”, inadı, gerçeği bile bile reddedişi, kibirli bir inkârı temsil eder. Bu durumda dalâlet, bilinçli bir sapmadır. c. Sistematik Saptırma (Zalûmî Dalâlet) “Firavun kavmi de peygamberin davetinden dalâlete saptı.” (40:85) Burada dalâlet, toplumsal ve sistematik bir sapkınlığa işaret eder. Hakikatin yerine sahte hakikatlerin ikâme edildiği, kolektif zihnin bozulduğu durumu anlatır. d. Geçici Şaşkınlık ve Unutkanlık Hâli “Mûsâ kavmine döndü; öfkeli ve üzüntülü bir hâlde... ‘Benim arkamdan ne kötü işler yaptınız!’ dedi. ‘Rabbinizin emrini mi çabuk unuttunuz?’” (7:150) Dalâlet burada bir sapkınlıktan çok anlık bir gaflet, bir unutkanlık hâli olarak belirir. 4. DİYALEKTİK BİR KAVRAM: DALÂLET VE HİDAYET Kur’an’da dalâlet ve hidayet birer zıtlık olarak anılsa da, bu ilişki mutlak bir iyi-kötü karşıtlığı değildir. Daha çok bir süreçsel geçiş anlatılır: Dalâlet → Arayış → Farkındalık → Hidayet Hidayet → Nankörlük → İnkar → Dalâlet Yani kişi dalâlette başlayabilir, ama bu yolculuğun doğal bir evresidir. Aynı şekilde hidayet üzere olan biri de yanlış bir yönelimle dalâlete düşebilir. Kur’an’da bu döngüsel yapı sıkça vurgulanır. 5. DALALETTE BİR MERHAMET VAR MI? Evet, Kur’an’ın diliyle dalâletin bazı biçimleri merhameti davet eder. 📌 Hz. Yûsuf’un duasına bakalım: “Eğer beni onların tuzağından Sen uzaklaştırmazsan, ben onlara meylederim ve dalâlete düşenlerden olurum.” (33. ayet) Burada dalâlet, günahı değil, insanî zayıflığı, arzulara kapılma riskini simgeler. Ve dua, korkuyla değil, içtenlikle yapılır. 6. MODERN ZİHNİN “DALÂLET”E SAPMASI Bugün "dalâlet" dendiğinde akla yalnızca "kâfir", "zındık", "sapık", "bozuk inançlı" gibi damgalayıcı kavramlar geliyorsa, bu, Kur’an’ın çok daha incelikli, insancıl ve sürece dayalı anlatımının unutulduğunu gösterir. Kur’an’da “dalâlet” bir damga değil, bir durum, hatta bazen bir basamaktır. İnsan doğası gereği arar, düşer, unutur, geri döner. Bu nedenle: Dalâlet, bir son değil, bazen bir başlangıçtır. 7. SONUÇ: DALÂLETİN ŞAŞIRTAN YÜZÜ Dalâlet kelimesi, geleneksel dinî literatürde sıklıkla yargılayıcı ve dışlayıcı bir terim olarak yer bulmuştur. Ancak Kur’an’ın asli bağlamı içinde incelendiğinde bu kavramın: İnsanî, Evrensel, Süreçsel, Ve bazen masumiyetle karışık bir anlam taşıdığı görülür. Bu sebeple, birini “dalâlette” diye damgalamak yerine, belki de o kişinin henüz arayışta olduğunu anlamak gerekir. Çünkü dalâlet, her zaman karşıtlık değil; henüz ulaşılmamış bir istikametin işareti olabilir. https://dersvekuran.blogspot.com/202...k-m-yoksa.html |
![]() |
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
aramak, dalalet, kaybolmak, sapmak, yoksa |
|
|