hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > MAKALELER(DİNİ ve SİYASİ) > Makaleler

 
 
Seçenekler Stil
Alt 1. December 2010, 03:36 PM   #3
dost1
Site Yöneticisi
 
dost1 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000
dost1 is on a distinguished road
Standart

1- Oryantalizmin Yeni Bir Söylemi Olarak Dinlerarası Diyalog

Bugünkü anlamıyla bir fikir olarak işlenen ve bir faaliyet olarak yürütülmekte olan dinlerarası diyalog, aslında 20. yüzyıl oryantalizminin yeni bir projesidir. Bilindiği gibi oryantalizm veya şarkiyatçılık, kökenleri 10. yüzyıla kadar inen ve bizzat Papa II. Sylvester”ın girişimiyle kurulmuş olan siyasî ve ilmî bir kurumdur. Oryantalizm, tarihî gelişimi için de sadece Papalığın bir kurumu olarak kalmamış Batı devletlerinin de akademik bir kurumu haline gelmiştir. Oryantalizmin başlangıçtan bugüne kadar ki esas amacı, İslâm dinini ve kültürünü inceleyerek, İslâm ve Müslümanlara karşı dinî ve siyasî olarak savunma oluşturmak ve hatta fırsat buldukça da İslâm”ın varlığına kasdetmeye yönelik bilimsel ve stratejik faaliyetler oluşturmaktır.
Tarihî süreci içerisinde, misyonerlik ve diplomasi ile elele faaliyet gösteren oryantalizm, edindiği tecrübeler sonucu farklı taktik ve yöntemler geliştirmiştir. Oryantalizm başlangıçtan 17. yüzyıla kadar uzun süre İslâm düşmanlığını açıktan ve aleniyetle yapmıştır. Misyonerlik, diplomasi ve bazı gizli örgütlerle yaptığı işbirliğiyle 18. ve 19. yüzyıllarda emperyalizmi gerçekleştirmiştir. Emperyalizm ile işgal ettikleri müslüman ülkelerde efendiler olarak yaşayan oryantalistler, hatta onlardan bazıları müslüman ismi alarak ve müslüman giysileriyle Müslümanca yaşayarak, yeni tecrübeler edinmişlerdir.
Bu yeni tecrübe ile oryantalizm, ünlü İngiliz oryantalisti R. Bell”in de dile getirdiği gibi, daha etkili ve başarılı olabilmek için, İslâm karşıtlığını dıştan ve alenen değil içten yapmaya yönelik yöntem ve taktik değişiklikleri yapmanın zaruretini fark etmiştir. Bu yeni yöntem ve taktik, İslâm dini ve kültüründeki varolan bazı kavramlar ve düşüncelerle kendilerinin yahudi-hıristiyan geleneğindekilerle benzerlik ve yakınlık kurmak olmuştur. Bu açıdan 20. yüzyıl oryantalistleri arasında Yahudi asıllı oryantalist I. Goldziher (1850-1921) ile özellikle hıristiyan oryantalistler M. Asìn Palacios ve Louis Massignon”un çalışmaları ayrı bir önem arz etmektedir.


Burada konumuz açısından oldukça ilginç olması yönüyle kısaca L. Massignon (1883-1963) üzerinde duralım. Hıristiyanlığın İslâm tasavvufuna bir tesiri olduğu iddiasından hareketle, M. Asìn Palacios gibi[1], Massignon da tasavvuf, özellikle de Hallâc”ın fikirleriyle ilgilenmişlerdir. Ona göre Hallâc”ın sadece tasavvuf anlayışı değil, idam edilerek öldürülmesi bile Hz.İsa”nın hayatına ve çarmıha gerilmesine benzemektedir. Kur”an”daki Hz.İsa ve Hz.Meryem anlatımını, hıristiyanlıkla ortak bir zemin oluşturacağına inanan Massignon, yine Kur”an”ın Ehl-i Kitap kavramı üzerinde durarak İslâm ile Yahudi-Hıristiyan geleneği arasında sıcak ilişkiler kurulabileceğini ortaya atar.
Sonuçta II. Vatikan Konsili”nde alınan resmî dinlerarası diyalog nazarından çok önceleri Massignon, özellikle hıristiyanların Hz.İsa ve Hz.Meryem ile Ehl-i Kitap kavramları etrafında müslümanlarla diyalog yapmaları önerisinde bulunur. İslâm, Hıristiyanlık ve Yahudiliğin Hz.İbrahim geleneğine bağlı dinler olduğundan hareketle İbrahimî Dinler kavramını ortaya atar.

Anlaşılacağı gibi, Massignon bugünkü diyalogculardan önce onların sıkça kullandıkları temel kavramları ve fikirleri oluşturmuştur. Zaten, Papa 4. Paul”a II. Vatikan Konsili esnasında da danışmanlık yapan Massignon, Dinlerarası Diyalog kararının Konsil”de resmen karara bağlanmasında etkin rol oynamıştır.
II. Vatikan Konsili öncesi, dinlerarası diyalog fikrinin doğmasına başka açılardan hizmet eden başka kişi ve fikirler de vardı. Yahudi asıllı Fransız vatandaşı müslüman R. Génon ve onu takipçilerinin oluşturdukları Gelenekselcilik ve Dinlerin Aşkın Birliği fikirleri, başta İslâm, Hıristiyanlık ve Yahudilik gibi bu üç dinin, ezelî geleneği ve felsefeyi oluşturan ortak zeminleri vardır. Génon”a göre örneğin, hıristiyanlıkta geleneği oluşturan Katoliklik”tir, diğer anlayışlar sapmadır; İslâm”da geleneği tasavvuf temsil eder. Dolayısıyla bu gelenekler zemininde dinler bir birlik oluştururlar. Ayrıca Allah”ın indinde farklı dinler olmayacağından bütün bu dinler Aşkın olarak da birdirler; fakat tarihte farklı tecelli etmişlerdir.


Bu kısa açıklamalardan da anlaşılacağı gibi 20. yüzyılın oryantalistleri II. Vatikan Konsili öncesi oryantalizmin yeni bir projesi olarak dinlerarası diyalog fikrini oluşturmuşlardır. Dolayısıyla dinlerarası diyalogun bir yüzü oryantalizmdir. Meşhur Lawrance ile ortak çalışmalar yapan L. Massignon”un dinlerarası diyalog mimarlarından olarak amacının ne olduğunu Edward Said”in şu cümleleriyle anlatalım: Massignon özel bir tavrı seçti; İslâm”ı yeniden tanımlayıp, onu bir yandan Avrupa”ya diğer yandan da kendi Katolikliğine karşı savundu.
Doğu”nun canlandırılması ve müdafaa edilmesi yolundaki bu mücadele iki şeyin sembolü idi; birincisi kendisi Doğu”nun farklı olduğunu kabul ediyordu. İkincisi, onu (Doğu”ya) istediği şekle sokabileceği ümidiyle giriştiği teşebbüs ve sarfettiği çabalar.[2]

L. Massignon takipçileri sayılan W.M. Watt, L. Gardet, W.C. Smith gibi diğer oryantalistler, diyalog için alt yapı hazırlanmadan İslâm-hıristiyan diyalogunun iyi sonuç vermeyeceği kanaatindedirler.
Bunun için özellikle Watt, daha önceleri Arthur Jeffery ve Theodor Nöldeke gibi, Kur”an”a tarihselci ve edebî tenkid yöntemlerinin uygulanarak, Kur”an”da sözüm ona anlaşılması mümkün olmayan ayetlerin daha doğru anlaşılabileceğini vurgulayarak, kısaca Kur”an”ın düzeltilmesini istiyor.
Watt”ın düzeltilmesini önerdiği ayetlerden birisi, Allah katında din şüphesiz İslâm”dır (Mâide: 19) ayetidir[3]. Çünkü onların zihniyetine göre müslümanlar İslâm”a tek gerçek din olarak baktıkları sürece diyalog gerçekleşmeyebilir. O halde Ed. Said”in de ifade ettiği gibi, tarihi 19. yüzyıla kadar giden dinlerarası diyalog fikriyle oryantalistlerin çabası, İslâm”ı ve müslümanların zihniyetini katolikliğe ve hıristiyan zihniyetine dönüştürmekten ibarettir.

devam ediyor
__________________
Halil Ay
dost1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
dost1 Adli üyeye bu mesaji için Tesekkür Eden 2 Kisi:
Miralay (19. June 2011), yeşil (26. November 2011)
 

Bookmarks

Etiketler
, arası, bayraktar, dinler, dinlerarası diyalog, diyalog, eflatun, gerçeği, hegel, mehmet, mehmet bayraktar, prof, vatikan

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:41 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam