hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Kur’an

 
 
Seçenekler Stil
Alt 2. September 2011, 06:17 PM   #1
halukgta
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 436
Tesekkür: 67
264 Mesajina 549 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 25
halukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud ofhalukgta has much to be proud of
Standart Bakara 184. ayetin, günümüzde farklı anlaşılması.

Bizler her zaman Kur’an ı anlayarak okuyup, üzerinde düşünmeliyiz diyor ve buna çok önem veriyoruz. Fakat elimizdeki Kur’an mealleri, bazen ne yazık ki bizleri korkutuyor ve tedirgin ediyor. Çünkü bir kelimeye öyle anlamlar veriliyor ki, acaba hangisi doğru, hangisi yanlış konusunda arada kalıyoruz. İşte buna bir örnek vermek istiyorum. Bakara suresi 184. ayetinde geçen bir kelimeye, farklı anlamlar vererek, bakın ayette verilen mana nasılda değişiyor. Önce Diyanetin mealini yazalım, daha sonrada farklı anlamlar veren cümleleri karşılaştıralım.



Bakara 184: Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise, bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.



Yukarıdaki ayette oruca gücü yetmeyenler, bir yoksulu doyumu fidye versin diye çevrilmiş. Aynı cümleyi, bir başka mealden aldığımızda anlamının tamamen değiştiğini görüyoruz.


Oruca gücü yetenlere bir muhtacı doyurarak fidye vermek, bir yükümlülüktür.



Ne kadar ilginç, çünkü anlamı diğer mealin tamamen zıttı. Siz olsanız tedirgin olmaz mısınız? Elbette olursunuz, çünkü bende tedirgin oldum. Konuyu anlamamıza yardımcı olması için, daha farklı iki mealden de, aynı cümleyi yazmak istiyorum.

Ona dayanıp kalacaklar üzerine de fidye.


Oruca zor dayanabilenlerin üzerinde bir yoksulu doyuracak kadar fidye.




Meallerdeki anlam farklılıklarını gördük. Peki, bu durumda bizlere düşen hiçbir şey yok mu? Elbette var, çünkü elimizde öyle bir kitap, öyle bir rehber var ki, istedikleri kadar hatalı çeviri yapsınlar, yeter ki ondan istifade etmesini bilelim. Allah diğer ayetlerinde söylediği gibi düşünene, aklını kullanana Kur’an da verdiği her konudan değişik örneklerle, Kur’an bütünlüğünde doğru cevabı bulmamıza yardım ediyor şükürler olsun.


Gelin bizde birlikte öyle yapalım. Kur’an bütünlüğünde düşünelim, aklımızı kullanalım ve Rabbin verdiği örneklerden yararlanıp, doğru cevabı arayalım.


Biran şöyle düşünelim. Bu ayette Allah, Gücü yetenlere yani orucu tutmaya gücü yetenlere fidye vermesi gerektiğini söylediğini varsayalım. Eğer böyle düşünürsek, hemen aklımıza bir soru gelecek. Bu durumda gücü yetmeyen hiç oruç tutacak durumu olmayan, sürekli sorunu olan kişiler ne yapacak bu durumda? Çünkü bu büyük bir soru? Şöyle diyebilir miyiz? Allah bu konuda bir hüküm vermemiştir, onun için tutamayan zaten tutamaz, herhangi bir fidyesi de yoktur. Geçici hasta olan yolcu olan sonra orucunu tutar, Allah bu açıklamanın dışında başka bir açıklama yapmamıştır demek, bizi doğru sonuca ulaştırır mı?



Bu cevap acaba bizleri tatmin eder mi? Hemen şöyle bir örnek gelebilir aklımıza. Allah Kur’an da orucunu kasten bozan bir insana, herhangi bir kefaret getirmemiştir diyebiliriz. Bu durumda aynıdır dersek, doğru bir karşılaştırma yapmış olur muyuz? Buna verilecek bir cevap vardır Kur’an da. Allah daha sonra, tutamadığınız oruçlarınızı tutun diye kolaylık getirmiştir.


Peki, hayatı boyunca hiç oruç tutamayacak kişiler, sorusunun cevabını nasıl alacaklar? Ayet i bu şekilde anlarsak, bu soruya cevap ortadan kalkıyor. Siz olsanız ve bu soruya cevap alamasanız, tedirgin olmaz mısınız? Düşünün lütfen, oruç tutabilecek güçte olanlara fidye olarak fakiri doyurma görevi de verilecek, ama hiç tutamayacak durumda olanlara, hiçbir fidye yok, öylemi dostlar? Kur’an böyle bir soruyu asla cevapsız bırakmaz.


Birde şöyle düşünelim. Her oruç tutana fidye vermesi de farzdır diye anlarsak ayeti, bu durumda fidyeyi (fitreyi) bizler kimlere veriyoruz? Durumu iyi olmayanlara. Peki, o durumu iyi olmayanlar oruç tutmuyorlar mı? Cevap olarak elbette tutuyorlar diyeceksiniz. Ama biz ayeti anlatırken, oruç tutan ayrıca fidye (Fitre) verecek demiştik, yani Allahın bir farz emri olduğunu söylemiştik zengin fakir ayrımı yapmadan, bu durumda ya onlar böyle bir imkân bulup veremezlerse? Daha farklı düşünelim, herkes oruç tutuyor fakirde, zenginde bu durumda herkes fidye vermek zorundaysa, kime vereceğiz bu fidyeyi, sizce bir anlam karmaşası, yok mu?




Şimdide ayette geçen fidye kelimesinden yola çıkalım. Fidye nedir? Günümüzde de kullanılan bir sözcüktür. Bir şeyin karşılığında verilen, takas, kurtulmalık anlamın da geçer. Bu durumda hem oruç tutup hem fidye vermek kelimenin anlamına ters düşüyor. Demek ki yapılamayan bir görev var ki ortada, o görevden kurtulmalık olarak, bir diyet ödeniyor olmalı. Yoksa fidye kelimesi kullanılmazdı.


Şimdide Allah fidye sözcüğünü özelikle nerelerde Kur’an da kullanmış ona bakalım. Bakara 196. ayetinde, hac konusunda yapamadığımız bir emrin karşılığı olarak, Kâbe ye bir şey bağışlayıp, fidye olarak verilmesini istiyor. Yine Zümer suresi 47. ayette iman etmeyenlerden bahsederek Allah, yeryüzünün tamamı kendilerinin olsa, azabın kötülüğünden kurtulmak için fidye olarak verirlerdi diyor. Kur’an a baktığımızda fidye kelimesi çok geçer, fakat anlamın tamamı, bir şeye karşılık anlamında kullanılmıştır.


Şimdi gelelim Bakara 184. ayette geçen kelimeye. Eğer burada anlatılmak istenen, oruca gücü yetenler ise, devamında bir farz emri yapanın ayrıca fidye vermesi Kur’an bütünlüğüne uymuyor. Yok, eğer gücü yetmeyenler, yani oruca gücü yetmeyenler anlamını verirsek, işte o zaman devamındaki fidye sözcüğü yerini bulacaktır. Çünkü yerine getirilmeyen bir farz görev var, mutlaka bunun da bir fidyesi olması normaldir.


Peki, bu kelimeye neden bu derece farklı anlamlar verilmiş yanlış anlaşılmış? Yukarıda da sizlere örnek verdiğim, bir çeviri üzerinde biraz düşünelim.


(Ona dayanıp kalacaklar üzerine de fidye.)


Türkçede de olduğu gibi, her dilde bazı kelimeler vardır, bir birinin zıttı anlamlarını taşır, fakat cümle içinde kullanıldığında, gerçek anlamı hemen anlaşılır. Örnek vermek istiyorum.


Kimseye dayanmadan dimdik ayakta kaldım.

Ona dayanmasam yıkılıp yere yığılacaktım.



Dayanmak kelimesi iki zıt anlamlarda, bakın anlamı nasıl değişiyor. İşte kelime olarak meal edildiğinde, ona dayanıp kalmak, benim verdiğim örnekte olduğu gibi, zıt anlamındadır. Oruca güç yetirememek, zorlanmak, yaslanmak anlamında kullanılmıştır ki Allah, bu durumda olanlar fidye versin kolaylığını getirmiştir.


Ben Kur’an bütünlüğünde düşündüğümde, Rabbin verdiği örneklerden yola çıkarak, bu düşüncelere ulaştım. Bu yazdıklarım benim Rabbin rehberinden anladıklarımdır, yalnız beni bağlar. Sizlere düşen, yine Rahmanın söylediği gibi, ayetler üzerinde düşünüp aklımızı kullanmak olmalıdır. Her beşer kendi imtihanından sorumludur.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

Konu halukgta tarafından (2. September 2011 Saat 06:20 PM ) değiştirilmiştir.
halukgta isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
halukgta Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Miralay (29. September 2011)
 

Bookmarks

Etiketler
184, anlaşılması, ayetin, bakara, farklı, günümüzde


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:26 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam