6. March 2024, 04:27 AM | #11 |
Uzman Üye
Üyelik tarihi: Dec 2010
Mesajlar: 817
Tesekkür: 0
157 Mesajina 225 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24 |
Duruşmalar başladı.
Tutuklu olduğumuz yer nasıl kendi sınıflarımız, kendi koğuşlarımız idiyse duruşmaların yapıldığı yer de kendi spor salonumuzdu. Ki aynı zamanda sahneli, balkonlu konser salonuydu. Saniye Can'ı hatırlıyorum, sazını tüfek gibi omuzuna alıp yürümüştü bu sahnede. Şimdi orayı duruşma kürsüsü yapmışlar. Bayraklar, TSK forsu ve bilindik ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR yazısı... Göreceğiz temele ne yapacaklar. Sahnenin orta yerinde yargıç kürsüsü bulunuyor. Yargıçlara göre sağ uç savcılara ait, sol ise avukatlara. Ama avukatlar sahnenin dışında. Duruşmaları bazan gazeteciler de izledi. Ve balkonda subaylar. Akrabalarımız izleyebilir miydi? Sanmıyorum. Hiç bir arkadaşım akrabam geldi demedi. Babam mektubunda geleyim mi diye sordu. Gelme dedim, görüştürmezler. 1500 sanık, 1500 akraba... Mümkün mü? Sandalyeler salona o kadar sık yerleştirilmiş ki öğrenciler omuz omuza oturuyor. İçeriye sığmayan beşyüz kadar öğrenci de dışardaki sandalyelerde. Duruşma yargıcı: Yüzbaşı Mehmet Karaaslan. Bilgili, enerjik, anlayışlı, dürüst bir hukukçu. Çok güçlü bir belleği var. Biz ifade verirken "Ama senin daha önceki ifaden farklı" deyiveriyor. Çelişkiyi gideremezsek gülümsüyor, "Biraz garip olmuyor mu? Öyle oluyor." Başkan: Tuğgeneral Nihat Günaşan. Kolay gülen, kolay ağlayan biri. Takma dişleri var ama yaşından genç görünüyor. Olaya bizzat karışmış, o yüzden ön yargılı. Hukuktan ancak bir asker ne kadar anlarsa o kadar anlıyor. Üye: Kurmay albay Haydar Topçak. Başkana kıyasla daha ciddi bir insan. Halden anlıyor gibi. Hazırlık sorgulaması yapılırken okul komutanıyla birlikte olmuş. Yani komutanın yapıp ettiklerini biliyor. Peki, komutanın hukuksuz işlerine neden engel olmadı? Konu Hasan Akçay tarafından (29. August 2024 Saat 11:01 AM ) değiştirilmiştir. |
Bookmarks |
Etiketler |
iki, mahkeme, numaralı |
|
|