hanifler.com Kuran odaklı dindarlık  

Go Back   hanifler.com Kuran odaklı dindarlık > İMAN > Peygamberlere İman > Kuran'da adı geçen Peygamberler > İsa Peygamber

Cevapla
 
Seçenekler Stil
Alt 27. April 2013, 01:25 AM   #1
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Cok ömürsünüz dogrusu. Hic aklima gelmemisti bu konu.

Eh ihmihalden uzak kalmanin sonucu olsa gerek , bizimkiler hüküm konularinda da ele almislar konuyu.

Bitkileri biliyordum, bir de denizatinin öyle oldugunu zannediyordum, yalnis biliyormusum. Daha da entesan denizati denen varlik.

Çoğu denizatı türlerinin hamileliği yaklaşık olarak iki ile üç hafta arasından sürer.

Erkek denizatında dişi tarafından bırakılan yumurtaları taşıdığı kuluçka kesesi bulunmaktadır. Çiftleşen çift kuyruklarını birbirlerine sararlar ve dişi uzun bir tüp olan ovipositoru erkeğin kesesine getirir. Yumurta tüpten yukarıya erkeğin kesesine ilerler ve burada erkek daha sonra yumurtaları döller. Embriyolar on gün ile altı hafta arasında gelişirler, bu süre türe ve su koşullarına bağlı olarak değişmektedir. Erkek doğum yaparken, tüm bebek denizatları çıkana kadar boşaltır.

Erkeğin kesesi yumurtalar için tuzluluğu ayarlar, yumurtalar olgunlaşmaya başladıkça dışarıdaki oranla eşitlemek için yavaşça arttırır. Yumurtadan çıkan yavrular ebeveynlerinden bağımsızdır. Bazıları gelişme zamanlarını okyanus planktonlarıyla geçirirler. Bazen, erkek denizatı yeni çıkmış yavruları tüketebilir. Diğer türler (H. zosterae) hemen yaşama deniz dibi canlısı (bentos) olarak başlar.






İslam fıkhında interseksüalite

İslâmın ana kaynakları sayılan Kur'an ve sünnette hermafroditlik ie ilgili ifadeler bulunmamasına rağmen bazı din alimleri hermafroditlik konusuna eğilmiş ve bunlar hünsâ başlığı altında işlenerek Şeriat hükümleri ihdas edilmiştir. Hünsâ (veya erdişi), doğuştan her iki cinsin özelliklerini taşıyan, erkek veya kadın olduğu belli olmayan kimseye veya kendisinde hem erkeklik, hem de dişilik organları bulunan kimseler olarak tarif edilmiştir.[1] Şeriat alimlerine göre hermafroditler yaradılıştan hangi cinsel organıyla idrar ediyorsa hükümlerde o cinsiyete daha yakın görülür ve erkek ya da kadın hükmündedirler. Eğer her iki organından az veya çok idrar ediyorlarsa İmam Ebû Hanîfe'nin terminolojisine göre böyleleri hünsâ-i muşkildir. Yine âlimlerin çoğunluğuna göre bu durum, ergenliğe kadardır. Ergenlikle beraber erkeklik âleti harekete geçiyorsa erkek kabul edilir. Sakal ve bıyık çıkması da buna alâmettir. Eğer göğüsleri büyüyor ve regl oluyorsa kadın olarak kabul edilir. Bu alametler, erkek veya dişi olduğunu ortaya çıkarmazsa «hünsâ müşkil» denir.[2]

Anadolu 300-100 M.Ö. Hermafrodit heykelcik.
Hünsâ müşkil hakkında hükümler [değiştir]

Hünsâ müşkil durumunda olan Müslümanlar konusunda şu hükümler ihtiyatlıdır. Bazıları şunlardır:
İmamın arkasında durduğunda yeri, erkeklerle kadınların safları arasındadır. Eğer erkeklerin safında durursa kadın olma ihtimâli yüzünden arkasındaki, sağ ve solundaki erkeklerin namazı bozulabileceğinden bu erkeklerin, kadınların safında durursa erkek olma ihtimalinden dolayı kadınların namazını ihtiyaten kaza ederler. Kendisi de ihtiyaten namazını her iki durumda iâde (kaza) eder.

Hünsâ müşkil, namazda kadınlar gibi oturur. İmam Muhammed'e göre hünsâ müşkil olanlar henüz ergen olmadan namaz kılarken başörtüsü örtmesi uygundur. Ergen olunca ne erkek, ne de kadınlık alâmeti açıkça görünüyorsa başörtüsüz namaz kılması caiz olmaz. Mücevherat takınması mekruhtur. Bunun gibi ipek elbise de giyinmesi mekruh kabul edilmiştir. Kendisinin erkekler ya da kadınlar yanında soyunması ya da açılması, mahremi olmayan bir kadın ya da erkeğin yanında tenha kalması mekruhtur.

Hünsâ müşkil, hacca giderse ve erkeklerden bir mahremi yanında bulunursa Hanefî mezhebine göre üç gün ve daha fazla uzaklıktaki yerlere seyahat edebilir. Şafiî ve Mâliki mezheplerine göre güvenilir erkek ve kadınla gidebilir. İhrâmı konusunda İmam Ebû Yusuf, «bu mesele hakkında bir bilgim yok» demiş, İmam Muhammed'se kadınlar gibi giyinip hac farizasını yerine getirmesi gerektiğini söylemiştir.

Hünsâ müşkilin sünnet edecek olan kişinin cinsiyeti konusunda iki görüş vardır. Ergen olmamışsa sünnetçinin cinsiyeti önemli değildir. Büyümüş, fakat ergen olmamışsa utanç yerine bakmadan herhangi biri sünnet edebilir. Ergen olmuşsa ne erkek, ne de kadın sünnetçi onu sünnet etmelidir. Çünkü kadın sünnetçinin erkek olma ihtimali mevcut olan hünsâ müşkilin utanç yerine bakması, erkek sünnetçinin de kadın olma ihtimali yüzünden kadının utanç yerine bakması haramdır.

Ergen olmuş hünsâ müşkil öldüğünde onu âlimlerin çoğunun görüşüne göre kadın, ne de erkek yıkayabilir. Sadece birisi eline bir bez parçası sarıp ona teyemmüm verir ve böylece yıkanmış sayılır. Eğer yıkayan kişi çok yakını ise, eline bez parçası sarmadan teyemmüm verir. Eğer ergen değilse onu kadın da, erkek de yıkayabilir.

Hünsâ müşkilin evlenmesi konusunda eğer ergen olmadan babası tarafından birine nikâh ettirilmişse bu nikâh ergen oluncaya kadar askıda kalır. Nikâhlı çiftlerden biri ölürse diğeri ona vâris olamaz. Ergenlik çağıyla cinsiyeti açıkça belirirse ona göre nikâh geçerlilik kazanır. Yani kız kabul edilip bir erkeğe nikâhlanmış ve kız olduğu açıkça ortaya çıkarmışsa yapılan nikâh sahih kabul edilir ve geçerli olur. Erkek diye kendisine bir kız nikahlanmış ve ergen olunca erkek yerine kız olduğu belirgin hale gelmişse yapılan nikâh hükümsüzdür.[2]
Had cezaları [değiştir]

Bir kimse ergen olmuş hünsâ müşkile zina isnâd ederse, bundan dolayı hadd-i kazıf (seksen değnek vurulma cezası) gerekmez. Çünki hünsâ müşkil tenasül aleti kesik erkek ve tenasül cihazı kapalı, cinsel temasa elverişli olmayan kadın hükmündedir. Bu durumda olan kadın veya erkeğe zina isnat edene ceza gerekmediği gibi hünsâ müşkile de gerekmez. Fakat ergenlik çağına girmiş bir hünsâ müşkil, başka birine zina iftirasında bulunursa o takdirde kendisine şer'î ceza olan hadd-i kazıf uygulanır.

Hırsızlık konusunda hünsâ müşkilin hükmü, diğer insanlarınki gibidir. Ergenlik çağına girmiş ve çaldığı mal hakkında Şeri'atın belirttiği şartlar gerçekleşmişse eli kesilir. Kısas konusunda da ayrım yoktur. Yani ergen olduğu halde kasden bir insanı öldürürse kısas, kazâra öldürürse diyet gerekir.

Hünsâ müşkil dinden dönerse, hakkında mürtet hükmü uygulanmaz. Yani tevbe etmediği takdirde öldürülmez.[2]
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 27. April 2013, 01:32 AM   #2
merdem
Uzman Üye
 
Üyelik tarihi: Nov 2012
Mesajlar: 1.606
Tesekkür: 667
710 Mesajina 1.305 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 24
merdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud ofmerdem has much to be proud of
Standart

Zekeriya/Yahya Meryem/Isa

Ayetlerdeki benzerlikler dikkatimi cekti.

(Uzun uzadiya yazamiyorum, sag kolum bilegi dahil iki gündür felaket agriyor, usta tamirciye gitmem lazim tamirci ile yetindim olmadi)



– Orada Zekeriyyâ, Rabbine yakardı: “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil ver. Şüphesiz Sen, duayı en iyi işitensin” dedi.
Sonra Zekeriyyâ, özel kürsüde dikilmiş salât ederken [eğitim-öğretim yaptırırken] haberci âyetler ona: “Şüphesiz Allah sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı, efendi/ bir önder, iffetli bir peygamber olarak, sâlihlerden Yahyâ'yı müjdeliyor” diye seslendiler.
Zekeriyyâ: “Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmışken, karım da kısır iken benim için bir delikanlı nasıl olabilir?” dedi. Allah: “Öyledir, Allah dilediğini yapar” dedi.
Zekeriyyâ: “Rabbim! Benim için bir alâmet/gösterge göster” dedi. Allah: “Senin alâmetin/ göstergen, işaretle hariç, insanlara üç gün, konuşmamandır. Ve Rabbini çok an, her zaman noksan sıfatlardan arındır” dedi.– (89/3, Âl-i İmrân/38-41)


Ey Yahyâ! Kitab'ı kuvvetle al!” O henüz çocuk iken o'na yasa, tarafımızdan sevecenlik ve temizlik verdik ve o, Allah'ın koruması altına çokça girmiş biriydi. Ve anne-babasına çok iyi davranandı. Ve o bir zorba ve itaatsiz biri olmadı. Ve doğurulduğu gün ve öleceği gün ve yeniden diri olarak kaldırılacağı gün o'na selâm olsun!
(44/19, Meryem/12-15)

**
ISA
Ey insanlar! Haklarında bilgi kirliliği olan Meryem ve isa ile ilgili de gerçekleri açıklıyoruz. Bilginiz burada Bizim bildirdiklerimizden ibaret olsun!

Bir zaman Meryem, ailesinden/yakınlarından ayrılarak doğu tarafında bir yere kaçıp gitmişti.
Sonra ailesiyle/yakınlarıyla kendisi arasına bir perde edinmişti de Biz ona ruhumuzu/ilâhî mesajımızı gönderdik, sonra ruhumuzu/mesajlarımızı getiren elçi, Meryem'e mükemmel bir beşerî örnek verdi.
Meryem: “Ben senden Rahmân'a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] sığınırım. Eğer sen Allah'ın koruması altına girmiş birisi/takî isen...” dedi.
Elçi/Zekeriyyâ: “Ben sadece, sana tertemiz bir delikanlı bağışlamam/bağışlamak için, Rabbinin elçisiyim” dedi.
Meryem: “Benim nasıl delikanlım olabilir? Bana hiçbir beşer dokunmamıştır. Ben bir yasa tanımaz/iffetsiz biri de değilim” dedi.
Elçi: “Öyledir! Rabbin buyurdu ki: Babasız çocuk vermek, Bana pek kolaydır. Hem Biz onu nezdimizden insanlara bir alâmet/gösterge ve rahmet yapacağız.” Ve o gerçekleştirilmiş bir iş oldu.
Sonunda Meryem/delikanlıya gebe kaldı. Sonra da o'nunla uzak bir yere kaçtı gitti.
Sonra doğum sancısı onu bir hurma dalına tutunup dayanmaya zorladı. “Keşke bundan önce ölseydim ve büsbütün unutulan biri olsaydım!” dedi.
Sonra ona aşağısından/aşağısındaki kişi seslendi: “Sakın üzülme, Rabbin alt tarafında bir su arkı akıttı. Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine olgunlaşmış taze hurmalar düşsün. Sonra ye-iç, gözün aydın olsun. Sonra eğer beşerden birini görürsen, ‘Ben Rahmân'a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] bir oruç adadım, onun için bugün hiçbir kimseyle konuşmayacağım’ de.”
Sonra Meryem, çocuğunu yüklenerek toplumuna getirdi. Toplumu dediler ki: “Ey Meryem! Doğrusu sen görülmemiş bir şey yaptın. Ey Hârûn'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kişi değildi, annen de yasa tanımaz/iffetsiz bir kadın değildi.”
Bunun üzerine Meryem çocuğa işaret etti. Onlar, “Biz, yüksek mevkide olan kişiler, henüz ergenlik çağına gelmemiş birine nasıl söz söyleriz/yüksek mevkide olan kişiler henüz ergenlik çağına gelmemiş birine nasıl söz söyler?” dediler.
İşte bu, hak söze göre, hakkında ihtilâf edip durdukları, “Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. O bana kitabı verdi ve beni bir peygamber yaptı. Beni, ben nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe bana salâtı [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı] ve zekâtı/vergiyi yükümlülük olarak ulaştırdı. Ve beni, anneme iyi davranan bir kimse yaptı. Ve beni bir zorba, mutsuz biri yapmadı. Ve doğurulduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden diriltileceğim gün, selâm benim üzerimedir. Ve şüphesiz Allah benim Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O hâlde O'na kulluk edin, işte bu, dosdoğru yoldur” diyen Meryem oğlu Îsâ'dır.
(44/19, Meryem/16-34, 36)
merdem isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merdem Kullanicisina Bu Mesaji Için Tesekkür Edenler:
Zinedov (28. April 2013)
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
isa, kuranda, meryem, peygamber, resul, İsa, zekeriya

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 07:03 AM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.1
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Hanifler - Kuran odaklı gerçek din islam