![]() |
![]() |
#5 | |||||||||||||||
Site Yöneticisi
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesajlar: 3.076
Tesekkür: 3.618
1.093 Mesajina 2.442 Tesekkür Aldi
Tecrübe Puanı: 100000 ![]() |
![]()
Selamun Aleyküm! Değerli Sedd-i Zerâyi Kardeşim!
Alıntı:
Türkiye Cumhuriyetinde yasaları kişiler değil Türkiye Büyük Millet Meclisi yapar. Osmanlı Devleti'nde din işleri Meşihat Makamlığı'nca Şeyhülislam eliyle yürütülürdü. 1920 yılında Ankara'da kurulan Meclis Hükümetinde Meşihat, "Şer'iye ve Evkaf Vekâleti" adıyla "Bakanlık" olarak yer almış, 1924 'e kadar da bu statü aynen devam etmiştir. Din hizmetlerinin politikanın dışında ve üstünde tutulması gerçeğinden hareketle 3 Mart 1924 tarihinde Şer'iye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine, 429 sayılı Kanunla, Başvekâlet bütçesine dahil ve Başvekâlete bağlı Diyanet İşleri Reisliği, bugünkü adıyla Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur. Millî Mücadele yıllarında büyük hizmetler vermiş, idarî tecrübesi olan ve uzun zaman Ankara Müftülüğü görevinde bulunan Börekçizade Mehmet Rıfat Efendi, 1 Nisan 1924 tarihinde Diyanet İşleri Reisliğine getirilmiştir. En yüksek devlet memuru maaşı alan Diyanet İşleri Reisine, bakanlara verilen kırmızı plakalı bir makam aracı tahsis edilmiş ve protokoldeki yeri de bu özelliklere göre belirlenmiştir. Diyanet İşleri Reisliğinin merkez teşkilatı, kuruluşunun ilk yıllarında Heyeti Müşavere, Memurin ve Sicil Müdüriyeti, Müessesatı Diniye Müdüriyeti, Evrak Müdüriyeti ve Levazım Müdüriyeti birimlerinden oluşturulmuştur. 1927 yılında Tetkiki Mesahif Reisliği ile Teberrukât Heyeti Reisliği birimleri kurulmuştur. 5 Temmuz 1939 tarihinde kabul edilen 3665 sayılı kanunla da Reis Muavini kadrosu ihdas edilmiştir. 4 Haziran 1935 tarihinde kabul edilerek 22 Haziran 1935 'de yürürlüğe giren 2800 Sayılı "Diyanet İşleri Reisliği Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun", Başkanlığın ilk teşkilat kanunu olmuştur. Bu kanunla teşkilatın yapısı, kadro oluşumu, merkez ve taşra görevlilerinin nitelikleri ve tayin usulleri gösterilmiştir. Teşkilatın görevleri ise söz konusu kanunun 2. maddesi gereğince düzenlenen ve 11 Kasım 1937 tarih ve 7647 sayılı kararname ile yürürlüğe konan "Diyanet İşleri Reisliği Teşkilatı'nın Vazifelerini Gösterir Nizamnamede belirtilmiştir. 1927 yılında oluşturulan yapıda, 1950 yılına kadar herhangi bir değişiklik yapılmamış, 20 Nisan 1950 tarihinde yürürlüğe konan 5634 sayılı Kanunla Diyanet İşleri Başkanlığı günün şartlarına göre yeniden düzenlenmiştir. Kanuna göre merkez teşkilatındaki bazı birimlerin adları değiştirilmiş, mevcut yapıya 1 adet başkan yardımcılığı ilave edilmiş, hayrat hademesi ve yayın müdürlükleri olmak üzere 2 yeni müdürlük kurulmuştur. Ayrıca ilk defa "Gezici Vaizlik" ihdas edilerek bütün vaizler maaşlı kadroya geçirilmiştir. 1951 yılında ise ilk defa Yayın Müdürlüğüne bağlı Dini Yayınlar Döner Sermaye Saymanlığı kurulmuştur. 1961 Anayasası; 154. Maddesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı'nı bir Anayasa kurumu olarak düzenlemiş, genel idare içinde yer vermiş ve bu kurumun, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirmesini öngörmüştür. 1961 Anayasasının öngördüğü doğrultuda 22.06.1965 tarih ve 633 sayılı "Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun" ile Başkanlık yeni bir düzenlemeye kavuşturulmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı Merkez Teşkilatına bugünkü organik yapısını kazandıran ve Diyanetin tarihi gelişimi içerisinde yeni bir dönemi başlatan da bu kanun olmuştur. 30.04.1979 tarihinde yürürlüğe giren 26.04.1976 tarih ve 1982 sayılı Kanunla, 633 Sayılı "Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun"da geniş çapta değişiklik yapılmış ve Diyanet İşleri Başkanlığının yurtdışında da teşkilatlanması sağlanmıştır. Ancak 1982 sayılı Kanun, Anayasa Mahkemesi'nin 18.02.1979 tarih ve E.1979/25,K.1979/46 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu iptal sonucu, 633 sayılı Kanunun 1982 sayılı Kanunla değiştirilen maddeleri yürürlükten kalkmıştır. Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnameler, 633 sayılı Kanunun bazı maddelerini hükümsüz kılmıştır. Ancak 1/7/2010 tarihinde TBMM'de kabul edilen 6002 sayılı yasa ile; öncelikle iptalden doğan boşluğun giderilmesi sağlanırken aynı zamanda, toplumumuz açısından son derece önemli görevleri yerine getiren Diyanet İşleri Başkanlığının teşkilat yapısının çağın gerekleri doğrultusunda yeniden şekillendirilmesi sağlanmaktadır.1961 Anayasasında Diyanet İşleri Başkanlığının genel idare içinde yer alarak özel kanununda gösterilen görevleri yerine getireceği ifade edilirken, 1982 Anayasasında ise Başkanlığın görevlerini yerine getirirken uyması gereken kıstaslar da belirtilmiştir. Kuruluşundan bugüne kadar gerek yurtiçindeki, gerekse yurtdışındaki vatandaş, soydaş ve dindaşlarımıza din hizmeti vermekte olan Diyanet İşleri Başkanlığı, Anayasada belirtilen ilkeler doğrultusunda üzerine düşen görevleri yerine getirebilmek ve daha iyi bir hizmet sunabilmek için yoğun çalışma içerisindedir. Bundan böyle de bu yöndeki çaba ve gayretleri, artarak devam edecektir. Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
Dinde Zekatın nerelere harcanacağı belirtilmemiş midir? Aç insanların gezdiği ülkede milyarlık camilerden kime bir yarar vardır? Alıntı:
Alıntı:
Devlet bütçesinden partilere verilen paralar ise dudak uçurtacak miktarlardadır. Cenabı Allah ameli salihat işleyenlerini cennetiyle ödüllendireceğini söylemiştir. Merdem kardeşimiz de tıpkı sizin gibi bozuk giden işlerin düzeltilmesi yolunda çaba harcayanlardandır. Önemli olan ameli salihatın neler olduğunun Allah’ın vahyine dayandırılmasıdır. Ordu evleri yönetmeliğinin satış fiatları maddesi aşağıdadır. Satış Fiyatları Madde 28- Ordu evi, askerî gazino ve sosyal tesislerde satış fiyatları aşağıdaki şekilde tespit edilir. a) (Değişik:RG-12/11/2011-28110) Lokanta, büfe gibi yiyecek ve içeceğe ilişkin imal edilen veya ilave bir hizmet ile satışa sunulan mallarda aylık ortalama kâr oranı; Katma Değer Vergisi eklenmemiş fiyatın yüzde kırk (% 40)’ını, üzerinde ve içeriğinde hiçbir değişiklik yapılmadan alış fiyatı üzerine tesis kârı konularak alınıp satılan ticari mallarda ise yüzde on (% 10)’unu aşamaz. Katma Değer Vergisi tutarı çıplak maliyete ilâve edilerek, satış fiyatı tespit edilir. b) Bar, büfe gibi yerlerde satılan ve fiyatları devlet tarafından belirlenen mallar (İçki, sigara, gazete) etiket fiyatlarından satılır. c) Peçete, kürdan, kolonya, kolonyalı mendil ile tuz, sirke, ketçap, hardal, mayonez, limon, yağ gibi işletme gideri olarak kabul edilen malzemeler ile yemek pişirilen ve yemek yenilen ıslak ve kuru mekânların temizliğinde ve ilâçlanmasında kullanılan tuvalet kağıdı, sıvı sabun gibi her türlü kimyevî temizleyici, ağartıcı, parlatıcı, sertlik giderici, ayrıca emici ve kemirici haşarata karşı ilâçlama malzemeleri ile ziraî ve kimyevî ilâçlarla ilâçlanması dâhil, kullanılan her türlü malzeme için çıplak maliyetin üzerine, yüzde beşe (%5) kadar işletme gideri ilâve edilir. İşletme faturaları ayrı yerde muhafaza edilir ve genel giderlere dâhil edilmez. d) Bunların dışında her hangi bir isim altında fiyatlara ilâve yapılmaz. Ambalâjlı, kullanma tarihi bulunan, garanti süresi olan ve alımlarda sözleşme gereği belli sürelerde değiştirilme garantisi verilen malzemelerde, kesinlikle fire kabul edilmez ve bu şekilde fire işlemi yapan üniteye, fire miktarı kadar zimmet çıkarılır. Alıntı:
Dinde yapılan bu zulüm ne yazık ki,sosyal kavramlarda da yapılmaya devam ediliyor. Kemalist,komünist,faşist,ulusalcı sözcükleri unu az katılmış çorbaya benzetiliyor. Bu yetmezmiş gibi “dinle, imanla, kuranla, Allah la, baş örtüsüyle, uğraşmayı kesmeleri isteniyor. Değerli Kardeşim! Allah’ın dini kimsenin tekelinde değildir. Unutulmaması gereken Allah’ın sürekli olarak tesbih edilmesi gerektiği gerçeğidir. Bu da ancak insanların uydurdukları batıl dinin, Allah’ın Hakk dini ile test edilmesiyle olur. Allah'a ve Dinine yapılan iftiralar yapılacak bu testin sonucu açığa çıkarılır. İftiraların belirlenmesiyle Allah’a tesbih edilirek dinine yapılan bu iftiraların uzaklaştırılması yoluna gidilir. Alıntı:
İnananlar, inançlarına dayanak yaptıkları delilleri ortaya koyarak yargıya ulaşmaya çalışırlar. Yazılarımızda inançlarımızın dayanaklarını delilleriyle ortaya koyarak yazmak daha güzel olmaz mı? Katılmadığımız noktalar varsa delilleriyle ortaya koyan bir tenkid yazısı yazılması daha güzel olmaz mı? Alıntı:
Alıntı:
Üye olurken okumuş olmalısınız. Forum kurallarımızın 8. Maddesi: “İslam dininin rituel’lerini reddeden, namaz yoktur, oruç yoktur, hac yoktur,kabe put’tur gibi tezleri içeren yazılar yazılamaz.” şeklindedir. Şüphesiz turistik anlamdaki gezi farklıdır. Allah’ın emrettiği Haccı Ekber farklıdır. Birşeyi yok demekle yapılan yanlışları vurgulamak aynı şey olmasa gerek. Alıntı:
Alıntı:
[quote=SEDD-İ ZERÂYİ';17304]. Cenneti sirius gezegeni, melekleri ufolarla gelen uzaylılar,cehennemi ise mağma tabakası zannedersin. Lütfen bunu yapanları yazdıklarıyla birlikte belirtiniz. Alıntı:
Değerli KArdeşim! İnsan olan herkesin derdidir yaşadığı toplumdaki dini anlamaya ve öğrenmeye çalışmak. Din, Allah’ındır. Allah'ın dinine uyacak olanlar da Dinlerini Allah'a has kılmalıdırlar. Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
__________________
Halil Ay |
|||||||||||||||
![]() |
![]() |
Bookmarks |
Etiketler |
cinayet, diyanet, siyaset |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|